1 Kayıt Bulundu.
Bize Saîd b. Rabî‘, ona Ali b. Mübârek, ona Yahyâ, ona da Abdullah b. Ebu Katâde, babasının (Haris b. Rib'i) şöyle dediğini rivayet etti:
"Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıkmıştık. Rasulullah’ın ashabı ihrama girmiş ama ben girmemiştim. O sırada bize Ğayka’da düşman bulunduğuna dair haber geldi. Biz hemen oraya doğru yola çıktık. (Yolda) arkadaşlarım bir yaban eşeği görünce birbirlerine (bakıp) gülmeye başladılar. Etrafa bakınca ben de onu gördüm. Atımı onun üzerine sürdüm ve onu yaraladım. Onu sıkıştırıp (hareket edemez hale getirince) arkadaşlarımdan yardım istedim. Onlar bana yardım etmekten kaçındılar. Sonra onun etinden (birlikte) yedik. Sonra ben Rasulullah’a (sav) yetiştim. (Ama yetişmeden önce) düşmanın önümüzü kesileceğinden korkmuş, (bu sebeple de) atımı kâh şahlandırarak, kâh kendi halinde bırakarak sürüyordum. Gece yarısı Gıfâr kabilesinden bir adamla karşılaşmış ve ona “Sen Peygamber’in (sav) yanından ayrıldığında o nerede idi? ”cdiye sordum, “Ta‘hin’de ayrıldım. Kendileri Sukya’da istirahat ediyordu” diye cevap vermişti. Ben ona yetiştim ve kendisine “Ey Allah’ın Rasulu, ashabın sana selam gönderdiler ve Allah’ın rahmetinin ve bereketlerinin senin üzerine olmasını diliyorlar. Onlar sen yokken düşman tarafından yollarının kesilmesinden korkmuşlar. Onları bekleyiniz” dedim. O da öyle yaptı. Ben bir de “Ey Allah’ın Rasulu, biz bir yaban eşeği avladık. Yanımızda ondan artan et var” dedim. O da yanındaki ashabına, ihramlı oldukları halde “Yiyin” buyurdu."
Açıklama: _Hadiste geçen “Ta‘hin” Mekke ile Medine arasında Sükya’ya üç mil mesafede su kaynağının bulunduğu bir yer adı olup “Ti‘hin” ve “Tu‘hin” şeklinde de söylenir. (Bkz. Hamevî, Mu'cemü'l-büldan, Beyrut _ Dâru Sadır, 1995, II, 35)(Muhammet Beyler)