Öneri Formu
Hadis Id, No:
209820, İHS000383
Hadis:
383 - أَخْبَرَنَا الْفَضْلُ بْنُ الْحُبَابِ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ، عَنِ الْعَلَاءِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ: عنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى: إِذَا هَمَّ عَبْدِي بِالْحَسَنَةِ فَلَمْ يَعْمَلْهَا، كَتَبْتُهَا لَهُ حَسَنَةً، فَإِنْ عَمِلَهَا، كَتَبْتُهَا لَهُ عَشْرَ حَسَنَاتٍ، وَإِنْ هَمَّ عَبْدِي بِسَيِّئَةٍ وَلَمْ يَعْمَلْهَا، لَمْ أَكْتُبْهَا عَلَيْهِ، فَإِنْ عَمِلَهَا، كَتَبْتُهَا وَاحِدَةً»
قَالَ أَبُو حَاتِمٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ: قَوْلُهُ جَلَّ وَعَلَا: «إِذَا هَمَّ عَبْدِي» أَرَادَ بِهِ إِذَا عَزَمَ، فَسَمَّى الْعَزْمَ هَمًّا، لِأَنَّ الْعَزْمَ نِهَايَةُ الْهَمِّ، وَالْعَرَبُ فِي لُغَتِهَا تُطْلِقُ اسْمَ الْبَدَاءَةِ عَلَى النِّهَايَةِ، وَاسْمَ النِّهَايَةِ عَلَى الْبَدَاءَةِ، لِأَنَّ الْهَمَّ لَا يُكْتَبُ عَلَى الْمَرْءِ، لِأَنَّهُ خَاطِرٌ لَا حُكْمَ لَهُ، وَيُحْتَمَلُ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ يَكْتُبُ لِمَنْ هَمَّ بِالْحَسَنَةِ الْحَسَنَةَ، وَإِنْ لَمْ يَعْزِمْ عَلَيْهِ وَلَا عَمِلَهُ لِفَضْلِ الْإِسْلَامِ، فَتَوْفِيقُ اللَّهِ الْعَبْدَ لِلْإِسْلَامِ فَضْلٌ تَفَضَّلَ بِهِ عَلَيْهِ، وَكِتْبَتُهُ مَا هَمَّ بِهِ مِنَ الْحَسَنَاتِ وَلَمَّا يَعْمَلْهَا فَضْلٌ، وَكِتْبَتُهُ مَا هَمَّ بِهِ مِنَ السَّيِّئَاتِ وَلَمَّا يَعْمَلْهَا لَوْ كَتَبَهَا، لَكَانَ عَدْلًا، وَفَضْلُهُ قَدْ سَبَقَ عَدْلَهُ، كَمَا أَنَّ رَحْمَتَهُ سَبَقَتْ غَضَبَهُ، فَمِنْ فَضْلِهِ وَرَحْمَتِهِ مَا لَمْ يُكْتَبْ عَلَى صِبْيَانِ الْمُسْلِمِينَ مَا يَعْمَلُونَ مِنْ سَيِّئَةٍ قَبْلَ الْبُلُوغِ، وَكَتَبَ لَهُمْ مَا يَعْمَلُونَهُ مِنْ حَسَنَةٍ، كَذَلِكَ هَذَا وَلَا فَرْقَ.
Tercemesi:
Bize el-Fadl İbnü'l-Hubâb haber verdi: Bize el-Ka'nebî anlattı: Abdülazîz İbn Muhammed bize, el-Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den, Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu anlattı:
Allâh Tebâreke ve Teâlâ buyurdu ki: Kulum bir iyiliği yapmayı tasarlayıp ancak yapmadığında, bunu ona bir iyilik olarak yazarım; eğer yaparsa bunu ona on iyilik olarak yazarım. Kulum bir kötülüğü yapmayı tasarlayıp ancak yapmadığında, bunu ona yazmam; eğer yaparsa bunu ona bir kötülük olarak yazarım.
Ebû Hâtim (İbn Hibbân) (r.a.): Allâh Celle ve Alâ, Kulum tasarladığında, sözüyle, kalkıştığında demek istiyor. Kalkışmaya tasarlama demiştir; çünkü kalkışma tasarlamanın son noktasıdır. Araplar bir şeyin başlangıcındaki adını, sonuna; sonundaki adını ise başlangıcına verebilmektedirler. Tasarlama, hatırdan geçen hükümsüz bir şey olması dolayısıyla aslında kişinin hanesine yazılmaz. Bununla beraber, bir iyiliği tasarlayana, ne yapmaya kalkışsa ne de yapsa, Allâh'ın bir iyilik yazma ihtimali vardır; bu da islam'ın bir lütfudur. Allâh'ın, kulu islam'a erdirmesi ona lütufta bulunmasıdır; tasarladığı ancak yapmadığı iyilikleri yazması da bir lütuftur. Tasarlayıp ancak yapmadığı kötülüklere gelince, bunları yazacak olsaydı bu bir adalet olurdu; ancak Allâh'ın lütfu adaletini geçmiştir tıpkı rahmetinin gazabını geçtiği gibi. Benzer bir şekilde, ergenlik çağına gelmemiş olan mülüman çocuklarının işledikleri kötülükleri yazmaması, buna karşılık yaptıkları iyilikleri yazması, onun lütfu ve rahmetindendir. Buradaki durumla yukarıdaki durum aynıdır, bir fark yoktur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 383, 2/106
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
6. Fadl b. Hubâb el-Cumahi (Fadl b. Amr b. Muhammed b. Sahr)
Konular:
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir