1 Kayıt Bulundu.
Bana Muhammed b. el-Müsenna, ona Salim b. Nuh el-Attar, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Osman, ona Abdurrahman b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: Bize bazı misafirler gelmişti. Babam (Ebu Bekir) gecenin o vaktinde Hz. Peygamber (sav) ile sohbet ederdi. Hemen geldi ve Abdurrahman, misafirlere akşam yemeği ver dedi. Akşam olunca misafirleri ağırlamaya geldik; fakat evimizin babası (yani Ebu Bekir) gelip bizimle yemedikçe biz yemeyiz dediler. Onlara; babam hiddetli bir adamdır. Eğer dediğini yapmazsanız bana bir şey yapacağından korkarım dedim. Ama misafirler, yine de yemek yemediler. Ebu Bekir gelmeden yemeğe başlamadılar. (Babam gelince) Ziyafeti bitirdiniz mi diye sordu. Hayır, vallahi bitirmedik dediler. Ben Abdurrahman'a dememiş miydim dedi. Bunu duyunca bir kenara kaçtım. Abdurrahman deyince tekrar kaçtım. Seni gidi cahil! Yemin olsun! Sesimi duyuyorsan hemen buraya gel dedi. Ben geldim ve vallahi benim bir suçum yok. İşte misafirlerin (burada), onlara sor. Yemeklerini getirdim; ama sen gelmeden yemediler dedim. Onlara dönüp; neden bizim yemeğimizi kabul etmiyorsunuz diye sordu. Ebu Bekir bundan sonra; vallahi bu yemekten bu gece ağzıma sürmem dedi. Misafirler de yemin edip; vallahi sen yemeden biz de yemeyiz dediler. Babam, (daha önce) böyle kötü bir gece hiç görmemiştim. Yazık size! Neden bizim yemeğimizi yemiyorsunuz dedi. (Ettiğim) birinci yemin, şeytandandır dedi. Sonra yemek getirildi. Besmele çekti ve yemeye başladı. Bunun üzerine misafirler de yediler. Sabah olunca (Ebu Bekir), Hz. Peygamber'e (sav) gitti ve ey Allah'ın Rasulü! Onlar yeminlerinde durdu, ben ise yeminimi bozdum dedi ve (akşamki) hadiseyi anlattı. Hz. Peygamber (sav); "bilakis sen onların en iyisi ve en hayırlısısın" buyurdu. Abdurrahman; bu yeminin kefareti ile ilgili bir şey duymadım dedi.