11697 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed, ona Amr b. Ebu Seleme, ona el-Evzaî, ona İbn Şihab, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir; Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelere katılmak, davete icabet etmek ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demektir".
Abdurrezak ona mutabaatta bulundu ve 'bize Ma‘mer rivayet etti', dedi. Bunu (hadisi) Selâme, Ukayl’den rivayet etti.
Açıklama: Amr b. Ebu Seleme et-Tinnîsî, sadûk, hataları olmakla tenkid edilmektedir.
Bize Ebu Velid, ona Şu‘be, ona Eş‘as, ona da Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin, Bera'nın (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
"Hz. Peygamber (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Bize cenazelere katılmayı, hastayı ziyaret etmeyi, davete icabet etmeyi, mazluma yardım etmeyi, yapılan yemini kabul etmeyi, verilen selamı almayı ve aksırana يرحمك الله (Allah sana merhamet eylesin) demeyi emretti. Bize gümüş kapları, altın yüzükleri, ipeği, ibrişimli ipek elbiseyi, ipek şeritli pamuk elbiseyi (Mısır-Şam tarafında yapılan bir tür) ve kalın ipekten üretilen altın işlemeli elbiseyi yasakladı."
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir:
Ebu Bekir (ra) evinden atıyla geldi ardından atından indi ve mescide girdi. Kimseyle konuşmadan Aişe'inin odasına girdi. Hemen Hz. Peygamber'e (sav) yaklaştı. Hz. Peygamber'in (sav) yüzü Yemânî bir hırka ile örtülüydü. Örtüyü açtı. Sonra üzerine kapandı ve O'nu öptü, sonra da ağladı. Sonra da: Yâ Nebiyallah! Babam sana feda olsun. Allah, sana bu ölüm şiddetinden başka ikinci bir ölüm vermeyecektir. Sana yazılmış olan bu mukadder ölüm geçidini şimdi geçtin, dedi.
Ravi Ebu Seleme'nin söylediğine göre İbn Abbas ona şöyle dedi: Ebu Bekir, Aişe'nin odasından çıktı. O sırada Ömer insanlara bir şeyler söylüyordu. Ebu Bekir ona, 'Otur' dedi. Fakat Ömer oturmadı. Ebu Bekir tekrar 'Otur' dedi. Ömer yine oturmadı. Bunun üzerine Ebu Bekir yüksek sesle şehadet getirdi. Bu sırada halk Ömer'i bırakıp, Ebu Bekir'in yanına geldi. Ebu Bekir Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şunları söyledi: 'Emma ba'du (Bundan sonra): Sizden her kim Muhammed'e kulluk ediyorsa, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah'a kulluk ediyorsa bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür. Yüce Allah şöyle buyurdu: 'Muhammed ancak bir rasuldür. O'ndan evvel de nice rasuller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür veya öldürülürse topuklarınız üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz? Kim böyle topukları üzerinde geriye dönerse elbette Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmaz. Allah şükür edenlere mükafat verecektir.' (Âl-i İmrân, 3-144).
Allah'a yemin ederim ki, Ebu Bekir bu ayeti okuyuncaya kadar sahabiler şaşkınlıklarından dolayı sanki bu ayeti hiç bilmiyor gibiydiler. Sanki Allah bu ayeti yeni indirmişti de onlar Ebu Bekir'den yeni duyup öğreniyordu. Her işiten kimse de ayeti kendisi okuyordu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona da Muhammed b. Münkedir, Câbir b. Abdullah'dan (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir:
"Babam (Uhud'da) şehit edildiğinde, yüzünün üzerindeki örtüyü açıp ağlamaya başladım. Hz. Peygamber (sav), ağlamama bir şey demediği halde, orada bulunanlar bana engel olmaya çalışıyorlardı. Derken halam Fâtıma da ağlamaya başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) (halama hitaben) 'İster ağla, ister ağlama! Siz onu (defnetmek için) yerinden kaldırıncaya kadar, melekler kanatlarıyla onu gölgelemeye devam etmektedirler' buyurdu."
İbn Cüreyc, 'Bu rivayeti bana İbn Münkedir, ona da Câbir (ra) nakletti' diyerek bu konuda Şu'be'ye mütâbaât etmiştir (rivayetini desteklemiştir).
Bize Sadaka ve Müsedded, onlara Yahya, ona Sufyân, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Abîde, ona Abdullah b. Mesud; (T) Yahya der ki: Bu hadisin bir kısmını bana Amr b. Mürre rivayet etmiştir; (T) A'meş de der ki: Bu hadisin bir kısmını bana Amr b. Mürre, ona İbrahim ve babası, (Yezid b. Kays), ona Ebu Duhâ ona da Abdullah b. Mesud rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bana "Kur'an oku bana" buyurdu. Ben “Kur'ân Size indirildiği hâlde, ben mi size okuyayım?” dedim. Rasulullah (sav) "Kur'an'ı benden başkasından dinlemeyi arzu ediyorum" dedi. İbn Mesud der ki: Bunun üzerine ben Nisâ Suresini okudum ve "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!"(Nisâ, 41) ayetine geldiğimde, Peygamber (sav) bana "yeter dur" buyurdu. Bir de gördüm ki Hz. Peygamber'in iki gözünden yaşlar süzülüyor.