11699 Kayıt Bulundu.
Bize Hennâd ile Kuteybe ve Ebû Küreyb, onlara Vekî', ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tavus, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçmiş ve şöyle buyurmuştu:
"Bu ikisi azap görüyorlar. Üstelik azaplarına sebep olan şey büyük bir günah değil. Bunlardan biri küçük abdest yaparken örtünmezdi, diğeri ise insanlar arasında laf taşırdı."
Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ebû Hureyre, Ebû Musa, Abdurrahman b. Hasene, Zeyd b. Sâbit ve Ebû Bekre'den gelen rivayetler de vardır.
Ebû İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahîh bir hadistir. Mansûr bu hadisi Mücâhid'den o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir. Bu senette Tavus'u zikretmemiştir. el-A'meş'in rivayeti daha sahihtir. Vekî'in müstemlisi Ebû Bekir Muhammed b. Ebân el-Belhî, Vekî'i şöyle derken duymuştur: "el-A'meş, İbrahim'in isnadını Mansûr'dan daha iyi bilir."
Açıklama: Bu hadisin muhtelif rivâyetlerinde b,iür keloime iki farklı şekilde zaptedilmiştir. Bazılarında يَسْتَنزِه "yestenzihu" fiili, bazılarında da da يَسْتَتِر "yestetiru" fiili kullanılmıştır. Yestetiru örtünmek; yestenzihu da korunmak, pislikten sakınmak anlamına gelir. Yazılış şekli aynı olmaları itibhariyle bunun bir yazım hatasından kaynaklanmış olması muhtemeldir. Yestenzihu lafzının daha doğru olması gerekir. Hatta Buharî’nin İbn Asâkir nüshasında yestetiru yerine benzer karakterde bir kelime olan yestebriu kullanılmaktadır. İstibrâ da bilindiği üzere küçük abdestten iyice temizlenmek anlamına gelir. Abdest bozarken örtünmemek ve avret mahallerini açmak ise, ayrı bir suçtur ve ilave bir cezayı gerektirir. Küçük abdestten sakınmamanın, neden kabir azabına sebep olduğu açık değildir. Bu konuda tatmin edici bir bilgiye de ulaşamadık. Belki önemsiz sayılan her konuda da mutlaka hesap sorulacağı ve bunun cezasının da çekileceği vurgulanmak istenmiştir. Veya insanlar idrar bulaşığını önemsemedikleri ve temiz iken yapılması gereken her şeyi bu şekilde de yapmakta sakınca görmedikleri için, onların bu anlayışını düzeltmek ve temizliğe gereken özenin gösterilmesini temin etmek amaçlanmıştır.
Bize Ömer b. Hafs b. Ğıyâs, ona babası, ona A'meş, ona Marur b. Süveyd, ona da Ebu Zer (ra) şöyle söylemiştir: Bir gün Hz. Peygamber'in yanına gittim. O şöyle buyurdu:
"Canım elinde olan Allah'a yemin olsun yahut kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ya da -nasıl yemin ettiyse öyle- bir adamın, develeri, sığırları, koyunları olup da onların zekatını ödemeyecek olursa bunlar kıyamet gününde mutlaka olabilecekleri en iri ve en semiz cüsseleriyle getirilirler. Sahibini ayaklarıyla çiğner, boynuzlarıyla boynuzlarlar. O hayvanların sonuncuları geçtikten sonra, ilkleri tekrar onun üzerinden geçsin diye geri getirilirler. Bu durum Allah, insanlar arasında hükmünü verinceye kadar devam eder."
Bu hadisi Bükeyr, ona Ebu Salih, ona Ebu Hüreyre (ra), ona Nebi (sav) tarikiyle de nakledilmiştir.
Bu hadisi Ebü’z-Zinad, Urve vasıtası ile Büsre kanalıyla Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir. Yine aynı hadisin bir benzerini bize Ali b. Hucr (es-Sa'dî), ona Abdurrahman b. Ebü’z Zinad (el-Kuraşî), ona babası (Abdullah b. Zekvan), ona da Urve (bnt. Safvan) Hz. Peygamber'den nakletmiştir.
Rasulullah’ın (sav) ashabı ve Tabiundan pek çok alimin görüşü bu doğrultudadır. Evzâî, Şâfiî, Ahmed ve İshâk da bu görüşü benimsemişlerdir.
Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Bu konuda en sahih hadis Büsre’nin hadisi olduğunu söylemiştir.
Ebu Zür’a da Ümmü Habibe’nin bu konudaki hadisinin sahih olduğunu söylemiştir. Bu hadis Alâ b. el Hâris tarafından Mekhûl, Anbese b. Ebu Süfyan isnadıyla Ümmü Habibe’den rivayet edilmiştir.
Muhammed şöyle demiştir: Mekhûl, Anbese b. Ebu Süfyân’dan bu hadisi işitmemiştir. Mekhul bir ravi vasıtası ile Anbese’den bundan başka bir hadis rivayet etmiştir. Muhammed’in bu açıklamalarından Mekhulün Anbesi b. Ebu Süfyandan yaptığı bu rivayeti sahih görmediği anlaşılıyor.
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Kesîr, ona Atâ, ona da Cabir b. Abdullah (r.anhuma) hadisi Hz. Peygamber'e (sav) nispet ederek şöyle rivayet etmiştir:
"Yemek kapların ağzını örtün, su kırbalarının ağız iplerini bağlayın, kapıları kapatın, yatsı vaktinde çocuklarınızı dışarıya bırakmayın. Çünkü o zamanda cinler yayılır ve hızlıca çalıp giderler. Uyku sırasında kandilleri söndürünüz. Çünkü fare bazen yanan fitili çeker de ev halkını yakar."
İbn Cureyc ve Hubeyb, Atâ'dan yaptıkları rivayette (cinler yerine) şeytanlar ifadesini kullanmıştır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbn Cüreyc arasında inkıta vardır.
Bize Ubeydullah b. Musa, ona Şeybân, ona Hilal el-Vezzân, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
"Peygamber (sav) vefat ettiği hastalığında: “Allah Yahudi ve Hristiyanlara lanet etsin. Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler” buyurmuştur."
Aişe der ki: Böyle bir endişe olmasaydı sahabe, Hz. Peygamber'in kabrini açık bırakırdı. Fakat ben onun mescid edinilmesinden korkarım.
Bize İshak, ona Ravh, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Gece karanlığı bastığı -yahut gecelediğiniz- vakit, gecenin (koyu karanlık) bir kısmı geçene kadar çocuklarınızı dışarıya (çıkmaktan) alıkoyun. Çünkü şeytan (zarar ve musibet) o zaman yayılır. Besmele ile kapıları kapayın, çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz."
Bize Amr b. Dînâr, ona da Cabir b. Abdullah, hadisi Atâ'nın naklettiği gibi rivayet etti ama "besmele çekin" ifadesini zikretmedi.