Giriş

Bize Yakub b. İbrahim, ona İsmail b. Uleyye, ona Hâlid el-Hazzâ, ona İbn Eşva', ona eş-Şa'bî, ona Muğîre b. Şu'be'nin kâtibi şöyle nakletmiştir:
Muâviye, Muğîre b. Şu'be'ye, "Bana Hz. Peygamber'den (sav) duyduğun bir hadisi yazıp gönder" diye bir mektup yazdı. Muğîre de ona şu hadisi yazıp gönderdi:
Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken işittim:
"Allah sizin şu üç huyunuzu sevmez: Dedikodu, savurganlık ve çok soru sormak."


    Öneri Formu
10489 B001477 Buhari, Zekat, 53

Bize Muhammed b. Ğureyr ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebî Vakkas) şöyle demiştir:
(Müellefe-i kulûbdan) bir guruba Rasûlullah (sav) ganimetten mal veriyordu. O sırada ben de orada bulunuyordum. Rasûlullah (sav), o guruptan bir adama hiçbir şey vermedi, halbuki gurupta benim en çok beğendiğim kişi o adamdı. Ben hemen kalktım, Rasûlullah'ın (sav) yanına gittim ve kulağına şöyle fısıldadım: Falan adama neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum. Hz. Peygamber, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeyler bana galip geldi ve tekrar; falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın Resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber (sav) yine, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Yine kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeylerden dolayı dayanamayıp tekrar, falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber tekrar, "Yahut müslim olduğuna" diye söyledi. Yani "mümin" kelimesi yerine "müslim" dememi istiyordu. Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde, Cenâb-ı Hakk'ın onu yüzüstü cehenneme atacağından endişe ederek ondan başkalarına ikramda bulunurum."
Yakub, babası İbrahim'den, o Salih'den, o da İsmail b. Muhammed'den rivâyet ettiğine göre, babası Muhammed bu hadîsi rivâyet ederken şunu da söylemiş: Rasûlullah (sav) elini boynumla omuzum arasında birleştirdi ve sonra bana şöyle dedi: "Bana bak ey Sa'd! Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde..."
Ebu Abdullah el-Buhârî dedi ki: {Fekübkibû} kelimesi (Şuarâ, 94), "Ters çevrildiler" anlamına gelir. {Mukibben} kelimesi de (Mülk, 67/22), "Yüz üstü sürüklenmek" demektir. İnsanın yaptığı fiil başka birine etki etmediği zaman "ekebbe'r-reculu" (yani adam yüz üstü düştü) diye if'âl bâbından kullanılır. Fiil başkasına etki ettiği zaman ise "kebbe" diye sülasîden kullanılır ve Allah onu yüz üstü yere çaldı, ben onu yüz üstü yere attım manasına gelir.


    Öneri Formu
10497 B001478 Buhari, Zekat, 53


    Öneri Formu


    Öneri Formu
10479 B001474 Buhari, Zekat, 52


    Öneri Formu
10503 B001480 Buhari, Zekat, 53

Bize Abdân, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir ve Said b. Müseyyeb, onlara Hakem b. Hizam (ra) şöyle demiştir:

Peygamber'den (dünyalık) istedim, verdi, Sonra yine istedim, yi­ne verdi. Sonra üçüncü defa yine istedim, yine verdi ve sonra şöyle buyurdu: "Ey Hakim! Şüphesiz bu dünya malı, yeşil ve tatlıdır. Her kim bu malı tokgözlü olarak alırsa, o mal kendisi için bereketli ve hayırlı kılınır. Her kim de bunu açgözlülük ile alırsa bu mal, alan kimse için bereketli ve şerefli olmaz. O kimse bir yiyip de doymayan gibi doymaz. Veren el alan elden hayırlıdır." Hakîm der ki: Ben “Ey Allah'ın Rasulü, Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben şu dünyadan ayrılıncaya kadar senden sonra hiçbir kimsenin malından bir şey almayacağım” dedim. Ebu Bekir, Beytü'l-mâl'deki hak­kını vermek için Hakîm'i çağırırdı. Fakat Hakîm, Ebu Bekir'in bu ihsanını kabul etmezdi. Sonra Ömer de hakkını ver­mek için onu çağırmıştı fakat Hakîm ondan da bir şey kabul etmemiştir. Bunun üzerine Ömer “Ey Müslüman topluluğu! Ben sizleri Hakîm üzerine şahit tutuyorum. Ben ganimet malından onun hakkını kendisine veriyorum fakat o bu hakkını almaktan çekiniyor” de­di. Hakîm, Peygamber'den (sav) sonra vefat edinceye kadar hiçbir insanın malından almamıştır.


    Öneri Formu
10477 B001472 Buhari, Zekat, 50

Bize Yahya, ona Leys, ona Ubeydullah, ona Hamza, ona da İbn Ömer'in söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Kıyamet gününde güneş insanlara o kadar yaklaşır ki, dökülen ter insanın kulak seviyesine ulaşır. İşte insanlar bu elemli vaziyette iken önce Hz. Adem'den, sonra Hz. Musa'dan, sonra Hz. Muhammed'den (sav) yardım ve şefaat isterler."
Abdullah, ona Leys, ona da İbn Ebu Cafer tarikiyle ziyade yaparak şöyle söyledi:
"(Bu esnada) Hz. Peygamber (sav) halk arasında hüküm verilmesi için şefaat eder. Hacet kapısının halkasını tutana kadar ilerler. İşte o gün Allah, Rasulü'ne Makamı-ı Mahmûd'u ihsan eder. Bundan dolayı mahşer halkının hepsi Muhammed'e (sav) teşekkür edip onu överler"
Mualla şöyle dedi ki, bana Vüheyb, ona Numan b. Raşİd, ona Zührî'nin kardeşi Abdullah b. Müslim, ona Hamza, ona da İbn Ömer (ra) Hz. Peygamber'den (sav) istemek hakkındaki bu hadisi nakletmiştir.


    Öneri Formu
10480 B001475 Buhari, Zekat, 52


    Öneri Formu
10478 B001473 Buhari, Zekat, 51


    Öneri Formu
10485 B001476 Buhari, Zekat, 53


    Öneri Formu
10500 B001479 Buhari, Zekat, 53