11699 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail b. Abdullah, ona kardeşi (Abdülhamid b. Abdullah), ona Süleyman (b. Bilal), ona Ubeydullah (b. Ömer b. Hafs), ona (Ebu Abdullah) Nafi, ona da (Abdullah) b. Ömer, (babası) Ömer b. Hattab'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah'a (sav) 'Ya Rasulullah! Ben cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da bir gece itikafa girmeyi adamıştım. (Bu konuda ne buyurursun?) diye sorduğunda, Rasulullah (sav) 'Adağını yerine getir' buyurdu. Ömer de bir gece itikafa girdi."
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsâme, ona Ubeydullah (b. Ömer), ona (Ebu Abdullah) Nafi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Ömer (b. Hattab) (ra) cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da itikafa girmeyi adamıştı. -Râvilerden Ubeyd b. İsmail 'Zannediyorum ki bir gecelik için adadı' demiştir.- Rasulullah (sav) de Ömer b. Hattab'a 'Adağını yerine getir' buyurdu."
Bize Yahya, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr, ona da Nebî'nin (sav) hanımı Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'a (sav) gelen ilk vahiy uykudaki sadık rüya şeklindeydi. Gördüğü bir rüya ertesi vakit mutlaka sabahın aydınlığı gibi apaçık gerçekleşirdi. Ardından ona yalnızlık sevdirildi. Hira mağarasına gider, ailesine dönmeden, orada gecelerce tehannüste bulunur, yani ibadet ederdi. Bunun için de yanına azık alırdı. Azığı bittikten sonra Hatice'nin yanına döner, aynı şekilde azık alırdı. Nihayet, o Hira mağarasında iken Hak, kendisine geldi. Melek, ona geldi ve 'oku' dedi. Rasulullah (sav), "ben okuma bilmem" dedi ve şöyle devam etti: "Melek, beni alıp takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, okuma bilmem dedim. Beni yine alıp ikinci kez takatim kesilene kadar sıktı, ardından bırakıp 'oku' dedi. Ben, okuma bilmem dedim. Beni bir daha alıp takatim kesilene kadar üçüncü sefer sıktı, sonra bırakıp 'yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alakadan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti' dedi."(Alak 96/ 1-5) Rasulullah (sav) korkudan titreyerek oradan döndü. Nihayet, Hatice'nin yanına girdi ve "beni örtün, beni örtün" dedi. Korku (hali) ondan gidene kadar kendisini örttüler. Hatice'ye, "ey Hatice, bana ne oluyor, kendim için endişeleniyorum" dedi (ve) olanı kendisine anlattı. Hatice, 'asla, (bu duruma) sevin. Allah'a yemin olsun ki, o seni asla rezil-rüsvâ etmez. Ona yemin olsun ki sen, akrabayı ihmal etmez, doğru konuşur, muhtaçları gözetir, sadece sende olanı başkalarına infak eder, misafiri ağırlar, Hak'tan gelen sıkıntılara karşı insanlara yardım edersin' dedi. Hatice onu aldı ve amcasının oğlu Varaka b. Nevfel'e götürdü. Kendisi Cahiliye devrinde Hristiyan olmuş, Arapça yazabilen, İncil'i, Allah'ın yazmasını dilediği kadar Arapça olarak yazabilen biriydi. (Ayrıca) oldukça yaşlı olup gözleri görmezdi. Hatice, 'Ey amcamın oğlu, kardeşinin oğlunu dinle' dedi. Varaka, 'Ey kardeşimin oğlu, ne görüyorsun' dedi. Nebî (sav), gördüğünü ona anlattı. Varaka, 'Bu, Musa'ya indirilen Nâmûs'tur. Keşke, vakti geldiğinde genç olup hayatta olabilsem' dedi. (Varaka), başka şeyler de söyledi. Rasulullah (sav), "onlar beni sürecekler mi" dedi. Varaka, 'evet, senin getirdiğini getirene (muhakkak) eziyet edilmiştir. Senin zamanına (kadar) sağ kalabilirsem, sana her şeyimle yardım ederim' dedi. (Ne var ki), çok geçmeden kendisi vefat etti. Vahiy de bir süre kesildi. (Bundan dolayı) Rasulullah (sav), üzüldü.
Bize Abdullah b. Zübeyr el-Humeydî, ona Süfyan, ona Yahya b. Said el-Ensârî, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, ona da Alkame b. Vakkas el-Leysî şöyle demiştir: Ömer b. Hattab (ra) minberde, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söyledi:
"Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Her kim erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için hicret ederse, onun hicreti hicret etmiş olduğu şeyedir."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da müminlerin annesi Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Hâris b. Hişâm (ra), Hz. Peygamberʼe (sav): 'Ey Allahʼın Rasulü, sana vahiy nasıl geliyor?' diye sorduğunda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Bazen çan sesi şeklinde gelir. Bu da bana en zor gelen şeklidir. Ses kesildiği zaman bana vahyedilen şeyi ezberlemiş olurum. Bazen de melek, insan şekline bürünerek vahyi getirir; benimle konuşur ve ben de söylediklerini aklımda tutarım."
Hz. Aişe, 'Soğuk bir günde Hz. Peygamber'e vahiy geldiğini gördüm. Vahiy alması bitince baktım ki alnından oluk gibi ter boşalıyordu' demiştir.
Bize Abdurrahman, ona Süfyân, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Necih'in dayısı Süleyman el-Ahvel, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Said (T); Bize Süfyân, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Said (T) Süfyân şöyle dedi: Benim zannıma göre İbn Ebu Lebîd, ona Seleme, ona da Ebu Said şöyle söylemiştir: Biz Rasulullah (sav) ile birlikte Ramazan ayının ortasındaki on günde itikafa girdik. Yirminci günün sabahı olunca itikafa girdiğimiz yerdeki eşyalarımızı naklettik. Bu sırada Rasulullah (sav)gelerek bize şöyle buyurdu: "Her kim itikafa girmişse şimdi itikaf yerine dönsün. Çünkü ben (Kadir gecesini) gördüm. Ben kendimi bir su ve çamur içinde secde eder halde gördüm." Peygamber (sav) itikaf yerine döndüğü zaman gökyüzünde bulutlar ortaya çıktı. Biz yağmura tutulduk. Onu (sav) hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, gökyüzünde bu günün sonundan itibaren bulutlar ortaya çıktı. O zaman mescit, hurma dallarından gölgelik biçiminde yapılmış bir çardak şeklinde tavansızdı. Muhakkak ki ben Peygamberin (sav) burnunda ve burnunun ucunda su ve çamur izini gördüm.
Bize Muhammed b. Mukatil Ebu Hasan, ona Abdullah, ona el-Evzaî, ona Yahya b. Said el-Ensârî, ona Amre bt. Abdurrahman, ona da Aişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Ramazan ayının son on gününde itikafa gireceğini söyledi. Aişe de itikafa girmek için izin istedi. Rasulullah ona izin verdi. Hafsa Aişe'nin kendisi için de izin almasını istedi. Âişe onun bu isteğini yerine getirdi. (Hz. Peygamber'in (sav) hanımlarından) Zeyneb bt. Cahş bu durumu görünce, o da mescitte bir çadır kurulmasını emretti. Onun için de bir çadır kuruldu. Rasulullah (sav) sabah namazını kıldırıp itikaf için kendisine hazırlanan yere geldiğinde kurulmuş olan çadırları gördü ve "Bunlar da nedir?" diye sordu. Sahabiler, 'Aişe'nin, Hafsa'nın ve Zeyneb'in çadırlarıdır' dediler. Rasulullah (sav), "Onlar bu davranışlarıyla iyi bir şey yaptıklarını mı zannediyorlar? Ben itikafa girmiyorum." dedi ve oradan ayrıldı.
Ramazan ayı çıkınca, şevval ayında on gün itikaf yaptı.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) mescitte itikâfta iken, başını Hz. Âişe'nin odasından içeriye uzatır ve Hz. Âişe kendi odasında, hayızlı olduğu halde Hz. Peygamber'in (sav) başını tarardı.