Giriş

Bize Süleyman b. Harb ve Ebu Kamil, onlara Hammad b. Zeyd, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) benimle evlendiği zaman yedi yaşımda" -ravi Süleyman veya altı yaşımda dedi- "idim. Dokuz yaşımda iken de benimle gerdeğe girdi."


Açıklama: Hz. Aişe'nin evlilik yaşı ile ilgili bu rivayet, tartışılan bir konudur. Çocuk denecek kadar küçük bir yaşta bu evliliğin yapılmış olması, şüphesiz garipsenir. Bu konuda iki hususa dikkat çekmek istiyoruz: 1- Her şeyden önce Hz. Peygamber bu evliliği vahiy yoluyla gerçekleştirmiştir. Buhari, Müslim ve Tirmizî'de rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber'e arka arkaya üç gece rüyasında bir melek tarafından Hz. Aişe'nin resmi gösterilmiş ve "bu senin karın olacak" denmişti. Bilindiği üzere Peygamberlerin rüyaları da vahiy cümlesindendir. Nitekim Hz. Peygamber gördüğü rüya üzerine, "Eğer bu rüya Allah'tan ise bu iş mutlaka gerçekleşir" demişti. Buna göre Rasulullah'ın (safv) Hz. Aişe ile evliliğine Cenâb-ı Hak karar vermiş ve bunu da vahiy yoluyla kendisine bildirmişti. Vahyin bu evliliğe izin vermiş olması, ortada garipsenecek bir durumun olmadığını gösterir. Allah Teâlâ'nın henüz çocuk yaşında birinin evlenmesini emretmiş olması ihtimal dahilinde değildir. 2- Bilindiği üzere müşrikler, Hz. Peygamber’i aşağılamak ve gözden düşürmek için doğru-yanlış her vesileyi kullanıyorlardı. Eğer bu evlilik, dönemin örfüne göre garipsenecek bir durum olsaydı, hiç şüphesiz Peygamber olduğunu söyleyen ve 53 yaşına gelen bu adam, dokuz yaşındaki bir çocukla evleniyor diyerek ayıplayacaklar, böylece onu kamu oyunda küçük düşürmeye çalışacaklardı. Ama müşriklerden bu konuda Hz. Peygamber’e hiçbir eleştiri gelmemiştir. Bu da söz konusu evliliğin, dönemin örfüne göre son derece normal olduğunu göstermektedir

    Öneri Formu
12164 D002121 Ebu Davud, Nikah, 32, 33

Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab b. Abdülmecid, ona Habib el-Muallim, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah şöyle söylemiştir:
Peygamber (sav) ve ashabı hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. İhrama girdiklerinde Hz. Peygamber ile Talha'dan başka kimsenin yanında kurbanı yoktu. Bir de Yemen'den gelmiş olan Ali'nin yanında kurbanı vardı. Hz. Ali, ben Hz. Peygamber'in (sav) ihrama girdiği gibi ihrama girip telbiye ettim, demişti. (Mekke'ye gel­diğimizde) Hz. Peygamber (sav), ashabına
(İhrama girerken niyet ettikleri) haccı umreye çevirmelerine, Kabe'yi tavaf etmelerine, sonra saçları­nı kısaltmalarına ve ihramdan çıkmalarına izin verdi. Yalnız yanlarında kurbanı olanların ihramdan çıkmamalarını emretti. (Bu duruma şaşıran sahabiler:) 'Biz, uzuvlarımız meni damlatır (yani ihramsız ve yasaksız) halde Mina'ya gideceğiz (de Peygamber ihramlı kalacak)!' dediler. Onların bu sözü Hz. Peygamber'e ulaşınca o şöyle buyurdu:
"Yaşadığımız aynı durumlarla gelecekte karşılaşsam ben hedy kurbanı getirmem. Yanımda kurbanlık bulunmasaydı ihramdan da kesinlikle çıkardım."
(Bu sırada) Hz. Aişe hayız oldu. Hac uygulamalarının hepsini yerine getirdi sadece Kabe'yi tavaf etmedi. Hayızdan temizlenince Kabe'yi de tavaf etti. Ardından, Ey Allah'ın Rasulü! Sizler bir umre ve bir hac ile döneceksiniz. Ben bir hac ile mi döneceğim? dedi. Hz. Peygamber (sav) "Abdurrahman b. Ebu Bekir'e Aişe ile birlikte Ten'îm'e kadar çıkmasını emretti." Böylece Aişe hacdan sonra zilhicce ayının içinde bir umre yaptı.
Ve Süraka b. Malik b. Cu'şum, Hz. Peygamber (sav) Akabe'de Aka­be Cemresi'ne taş atarken Peygamber'e yetişti ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Hac aylarında umre yapma işi sadece sizlere mi mahsustur? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Hayır, kıyamete kadar bu böyledir."


    Öneri Formu
12049 B001785 Buhari, Umre, 6

Bize Müsedded, ona Yezid b. Zürey', ona İbn Avn, ona Kasım b. Muhammed (T); Bize Müsedded, ona Yezid, ona İbn Avn, ona İbrahim, ona Esved, ona da Hz. Aişe'nin naklettiğine göre; o, 'Ey Allah'ın Rasulü! İnsanlar hac ve umre ibadetlerinin ikisini de yapmış olarak dönüyorlar. Ben ise sadece hac ibadetini yapmış olarak dönüyorum' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ona şunu söyledi:
"Bekle, temizlendiğin zaman Tenîm'e kadar çık. Orada um­re niyetiyle ihrama girip telbiye getir! Umre bitince filan yere bizim yanımıza gel. Ancak yapacağın umrenin mükafatı senin harcamana veya yorgunluğa göredir."


    Öneri Formu
12051 B001787 Buhari, Umre, 8

Bize Ebu Nuaym, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir:

"Biz hac ayları içinde ve hac haramları içinde hac niyetiyle ihrama girip telbiye ederek (Medine'­den yola) çıktık. Nihayet Şerif bölgesinde konakladık. Peygamber (sav) ashabına 'Her kimin yanında kurbanı yoksa ve haccını umreye çevir­mek isterse, o böyle yapsın. Beraberinde kurbanı olan kimseye gelin­ce, o haccını umreye çevirmesin' buyurdu. Peygamber ve ashabından maddi durumu iyi olanlardan bazılarının yanında kurbanı vardı. Bunlar umre yapamadı. Şerif'te ben hayız oldum. Hz. Peygamber (sav) yanıma girdi. Ben (haccı tamamlayamayacağım diye) ağlıyordum. Hz. Peygamber (sav) 'Seni ağlatan nedir?' diye sordu. Ben de 'Senin ashabına söylemiş olduğun sözlerini duydum. Ben ise umreden (tavaf ve say etmekten) geri kaldım' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Durumun nedir?' diye sordu. Ben 'Namaz kılamıyorum' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Bu hal sana zarar vermez. Sen de ademoğlundan bir ka­dınsın. Onların üzerine yazılmış olan şey, senin üzerine de yazılmış­tır. Sen hac niyetinde sabit kal. Umulur ki, Allah seni umre ile de rızıklandıracaktır' buyurdu. Aişe der ki: Artık ben Peygamber'in (sav) emrettiği gibi hac niyetinde kaldım. Nihayet hac fiillerini bitirip de Mina'dan ayrıldıktan sonra Muhassab'da konakladığımız zaman, Hz. Peygamber (sav) Abdurrahman'ı çağırdı ve 'Kız kardeşin Aişe'yi Harem'den çıkar da umre niyetiyle ih­rama girip telbiye etsin. Sonra umre tavafınızı bitirdiğinizde ben siz­leri işte burada bekliyorum' dedi. Biz umremizi bitirince gecenin ortasında oraya geldik. Hz. Peygamber (sav) 'Umrenizi yapıp bitirdiniz mi?' diye sordu. Ben 'Evet' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), ashabı için de hareket emrini verdi. İnsanlar ve sabah namazından evvel Kabe'yi veda tavafı edip hareket ettiler. Sonra Hz. Peygamber (sav) kendisi de Medine'ye yönelerek yola çıktı."


    Öneri Formu
12052 B001788 Buhari, Umre, 9

Bize Ebu Nuaym, ona Hemmâm, ona Atâ, ona Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye, ona da babası (Ya'lâ b. Ümeyye) şöyle rivayet etmiştir:
Üzerinde cübbe, cübbesinde de hâluk (denen koku) veya sarılık olan bir adam Hz. Peygamber (sav) Cîrane'de iken yanına geldi ve Ona (sav) "Umremi nasıl eda etmemi emir buyurursun?" dedi. Bunun üzerine Allahu teâlâ, Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy indirdi. Hemen üzerine bir örtü örtüldü. (Ya'lâ) dedi ki, "Ben, öteden beri kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼi (sav) görmeyi arzu ederdim". (Derken) Ömer, "Gel, kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼe (sav) bakmak ister misin?" dedi, ben de "evet" şeklinde karşılık verdim. Ömer, örtünün kenarını kaldırdı, ben de Ona (sav) baktım; horulduyordu -ravi zannedersem (Hz. Peygamberʼin horuldaması) genç devenin horuldaması gibiydi' dedi-. (Bu hal Rasulullah'tan) gidince "Umre hakkında soran nerededir? Üzerindeki cübbeyi çıkar, halûk kokusunun izini yıka, sarılığı da temizle ve hac yaparken yaptığın şeylerin aynısını umre yaparken de yap!" buyurdu.


    Öneri Formu
12053 B001789 Buhari, Umre, 10


    Öneri Formu
12045 B001781 Buhari, Umre, 3


    Öneri Formu
12046 B001782 Buhari, Umre, 4


    Öneri Formu
12047 B001783 Buhari, Umre, 5


    Öneri Formu
12048 B001784 Buhari, Umre, 6


    Öneri Formu
12050 B001786 Buhari, Umre, 7