11698 Kayıt Bulundu.
Bize Mahmud b. Hıdâş el-Bağdâdî, ona Muhammed b. Yezid el-Vâsıtî, ona da Asım b. Recâ’ b. Hayve, Kays b. Kesir’in şöyle dediğini nakletmiştir:
Bir adam Medine’den Şam’da bulunan Ebu Derdâ’nın yanına gelmişti. O (Ebu Derdâ) da: “Ey kardeşim seni buraya kadar getiren nedir?” diye sorunca adam “Senin Rasulullah’tan (sav) rivayet ettiğini haber aldığım bir hadistir” diye cevap verdi. Ebu Derdâ “Bir iş için gelmedin mi?” deyince Adam “Hayır” diye karşılık verdi. Ebu Derdâ “Ticaret için de mi gelmedin?” dedi. Adam: “Hayır, sadece o hadisi öğrenmek için geldim” dedi. Bunun üzerine Ebu Derdâ “Ben Rasulullah’ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu” dedi:
"Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah da o kişiyi cennetin yoluna koyar. Melekler, ilim talebesinden duydukları hoşnutluk sebebiyle, ona hürmeten kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişi için Allah’tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne altın ne de gümüş miras bırakmışlardır; onlar sadece ilmi miras bırakmışlardır. Kim bu mirastan nasiplenirse, büyük ve değerli bir pay elde etmiş olur."
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadisi sadece Asım b. Recâ’ b. Hayve’nin rivayetiyle bilmekteyiz. Bu hadis, bende bu şekilde muttasıl değildir. Bize Mahmud b. Hıdâş bu isnadla rivayet etti. Bu hadis, bize Asım b. Recâ’ b. Hayve’den, ona Velîd b. Cemil’den, ona Kesîr b. Kays’tan, ona Ebu Derdâ’dan, ona da Nebî’den (sav) nakledilmiştir. Bu rivayet Mahmud b. Hıdâş rivayetinden daha sahihtir. Muhammed b. İsmail (el-Buhârî) de bu rivayeti daha sahih olduğu görüşündedir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَإِنَّ الْمَلاَئِكَةَ لَتَضَعُ أَجْنِحَتَهَا رِضًا لِطَالِبِ الْعِلْمِ
Bize Ali b. Hucr, ona Kurran b. Temmam el-Esedi, ona Ebu Ferve er-Rehâvi Yezid b. Sinan, ona Süleym b. Amir, ona Ebu Ümame şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'e "Ey Allah’ın Rasulü! İki adam karşılaştığında bunlardan hangisi önce selam vermelidir?" denildi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "O ikidinden Allah’a en yakın olanı."
Ebu İsa şöyle demiştir: 'Bu hadis hasendir. Muhammed (İmam Buhari): 'Ebu Ferve er-Rehâvî sikaya yakın bir ravidir. Ancak oğlu Muhammed b. Yezîd kendisinden münker hadisler rivayet eder.'
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah, ona Yahya b. Eyyûb, ona Ubeydullah b. Zahr, ona Ali b. Yezid, ona Kasım Ebu Abdurrahman, ona da Ebu Ümame (ra) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Hasta ziyaretinin tam olarak yapılmasını sağlayan şey, elinizi hastanın alnına veya eline koyup halini hatırını sormanızdır. Aranızdaki selamlaşmayı tamamlayan husus ise el sıkışmanızdır."
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Ubeydullah b. Zahr'ın güvenilir bir râvi olduğunu, Ali b. Yezid'in ise zayıf bir râvi olduğunu söylemiştir. Kasım b. Abdurrahman'ın da Ebu Abdurrahman diye künyelendiğini ve Şamlı güvenilir râvi olup, Abdurrahman b. Halid b. Yezid b. Muaviye’nin azadlı kölesi olduğunu belirtmiştir.
Bize Ebu Asım, ona İbn Cüreyc; (T) Bana Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona İbn Cüreyc, ona Yahya b. Abdullah b. Sayfî, ona İkrime b. Abdurrahman b. Hâris, ona da Ümmü Seleme şöyle haber vermiştir:
Peygamber (sav) hanımlarından bazısının evine bir ay süreyle girmeyeceğine yemin etti. Yirmi dokuz gün geçince günün başında yahut sonunda yanlarına girdi. Kendisine “Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bir ay kadınların yanına girmemeğe yemin etmiştin?” denildi. Peygamber (sav) "Ay yirmi dokuz gün de olmaktadır" buyurdu.
Bize Übeyd b. İsmail, ona Ebu Üsâme, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir) şöyle demiştir:
Mekke'nin fethi yılında Hz. Peygamber (sav) sefere çıkınca, bu haber Mekke'de Kureyş'e ulaştı. Ebu Sufyân b. Harb, Hakîm b. Hızâm ve Budeyl b. Verkâ, Hz. Peygamber'in (sav) seferi hakkında bilgi toplamak üzere yola çıkıp Merru'z-Zahrân'a kadar gittiler. Orada hacıların Arafat'taki ateşlerine benzer ateşlerle karşılaştılar. Ebu Sufyân "Arafataki ateşlere benzeyen bu ateşler de neyin nesi?" dedi. Budeyl b. Verkâ "Bunlar Amroğulları'nın ateşleri" dedi. Ebu Sufyân " Hayır, Amroğulları'nın ateşi bundan daha azdır" dedi. Bu sırada Rasulullah'ın bekçilerinden bir kısım insanlar Ebu Sufyân ile arkadaşlarını gördüler, onlara yetişip yakalayarak Rasulullah'a getirdiler. Ebu Sufyân hemen Müslüman oldu. Ordu yola çıkacağı zaman Hz. Peygamber (sav) Abbâs'a "Ebu Sufyân'ı alıkoy da Müslümanların kalabalığını bir görsün" buyurdu.
Abbâs Ebu Süfyân'ı alıkoydu. Derken Arab kabileleri, Hz. Peygamber'in (sav) eşliğinde bölük bölük Ebu Süfyân'ın önünden geçti. Bir bölük geçti, Ebu Süfyân, "bunlar kim" diye sordu. Abbas "bu Gıfâr kabilesi" dedi. Ebu Sufyân "Gıfâr'ın benimle ne alıp veremediği var ki?" dedi. Sonra Cuheyne kabilesi geçti. Ebu Sufyân aynı şekilde sordu. Ardından Sa'd b. Huzeym kabilesi geçti. Ebu Sufyân yine aynı şekilde sordu. Sonrasında Suleym kabilesi geçti. Ebu Sufyân aynı şekilde sordu. En sonunda Ebu Sufyân'ın ömründe benzerini görmediği bir bölük geçti. "bunlar kim" diye sordu. Abbas "bunlar Ensâr'dır" dedi. Ensâr'ın başında elinde sancağı ile Sa'd b. Ubâde bulunuyordu. Ebu Sufyân'ın önünden geçerken: "Ey Ebu Sufyân! Bu gün cenk günü, bu günde Kâbe'de kan dökmek helâldır" dedi. Ebu Sufyân "Ey Abbas! Bu gün senin beni koruman ne güzel olurdu" dedi. Sonra bir bölük daha geldi. Bu bölük sayıca en az olanı idi. Bunların içinde Rasulullah ve ashabı bulunuyordu. Hz. Peygamber'in (sav) sancağı da Zübeyir b. Avvâm'ın elindeydi. Rasulullah geçerken Ebu Sufyân "Sa'd b. Ubâde'nin dediğini öğrendin mi?" dedi. Rasulullah "ne söyledi?" diye sordu. Ebu Sufyân "şöyle şöyle dedi" cevabını verdi. Rasulullah " Sa'd yanlış söylemiştir. Bu gün Allah'ın Kâbe'yi yücelteceği bir gündür. Ve bu gün Kâbe örtüsüne bürünecektir" buyurdu.
Râvî der ki: Rasulullah bayrağının Hacûn mevkiine dikilmesini emretti.
Bize Urve, ona da Cubeyr b. Mut'im'ın oğlu Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Ben Abbas'ın (yıllar sonra) Zübeyir'e hitaben "Ey Ebu Abdullah! (hani hatırlar mısın) Hz. peygamber sana sancağı şuraya dikmeni emretmişti" dediğini işittim.
Yine Urve der ki: Rasulullah (sav) o gün Hâlid b. Velîd'e Mekke'nin üst tarafındaki Kedâ mevkiinden girmesini emretmiş, kendisi de Kudâ mevkiinden girmişti. Mekke'ye girerken, Hâlid b. Velîd'in birliğinden iki kişi; Hubeyş b. Eş'ar ve Kurz b. Câbir el-Fıhrî şehit olmuştur.
Açıklama: Tirmizi'nin değerlendirmelerinden ''قَالَ أَبُو عِيسَى وَذَاكَرْتُ بِهِ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ فَلَمْ يَعْرِفْهُ'' kısmı tam olarak anlaşılamamış; tercümeye ''..ancak o, bilgisinin olmadığını ifade etti.'' şeklinde yansıtılmıştır.