11698 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Zürâre, ona İsmail, ona Eyyûb, ona da Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir:
"İbn Ömer'e, karısına zina isnat eden kimsenin hükmünü sordum, şöyle dedi: Peygamber (sav), zina ithamından dolayı, Aclân oğullarından bir karı-kocayı ayırdı. Hz. Peygamber önce 'Allah biliyor ya, ikinizden biriniz yalancısınız. ikinizden birisi iddiasından dönüp tevbe edecek mi?' dedi. Her ikisi de reddetti. Hz. Peygamber tekrar 'Allah biliyor ya ikinizden biriniz yalancısınız. ikinizden birisi iddiasından dönüp tevbe edecek mi?' dedi. yine her ikisi de reddetti. bunun üzerine karı koca arasını ayırdı."
Eyyûb der ki: Amr b. Dînâr bana "gördüğüm kadarıyla bu hadiste bir şey var ki, seni onu rivayet etmiyorsun" dedi. Eyyûb (ben) de şöyle dedim: O adam Hz. Peygamber'e (sav) “benim malım ne olacak?” dedi. Bunun üzerine ona “artık senin malın yok. Eğer iddianda doğruysan, o mal karşılığında kadınla birlikte oldun. Yok eğer yalancı isen, zaten o mal senin mülkün olmaktan çok daha uzaktır” denildi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Sufyân, ona Amr, ona da Saîd b. Cubeyr şöyle demiştir:
İbn Ömer'e, (zina isnadından dolayı) birbiriyle lanetleşen karı-kocanın hükmünü sordum, şöyle dedi: Peygamber (sav) lanetleşecek karı ile kocaya "hesabınız Allah'a aittir. Zira ikinizden biri yalan söylüyor" dedi sonra kocaya "artık senin bu kadınla hiç bir bağın yok" buyurdu. Koca “benim malım (verdiğim mehr bedeli ne olacak)?” diye sordu. Peygamber (sav) "o mal artık senin değildir. Eğer sen kadına zina isnadında doğruysan, o mal karşılığında, bu kadınla birlikte olma sana helal kılındı. Yok eğer yalancı isen, zaten o mal senin mülkün olmaktan çok daha uzaktır" buyurdu.
Sufyân der ki: Ben bu hadisi Amr'dan işitip ezberledim.
Eyyûb de der ki: Ben Saîd b. Cubeyr'den işittim, şöyle dedi: İbn Umer'e “Karısıyle lanetleşmiş kimsenin durumu nedir?” diye sordum. İbn Ömer iki parmağıyla işaret ederek -Sufyân iki parmağı işaret parmağı ile orta parmağı arasını ayırdı- şöyle dedi: Peygamber (sav) Aclân oğullarından bir karı-kocanın arasını ayırdı ve "Allah biliyor ya ikinizden biriniz yalancısınız. ikinizden birisi iddiasından dönüp tevbe edecek mi?" diye üç kere sordu.
Sufyân der ki: Ben bu hadisi Amr ibn Dinar'dan ve Eyyûb'dan sana haber verdiğim gibi ezberledim.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mekkî, ona Amr b. Yahya ona dedesi (Saîd b. Amr), ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın gönderdiği her peygamber mutlaka çobanlık yapmıştır" buyurdu. Bunun üzerine sahabe "Sen de mi?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "Evet, ben de Mekke halkının koyunlarını (her koyun için) bir karârît (almak koşuluyla) güderdim" buyurdu.
Açıklama: Karârît: Dinâr'ın yirmide birine denk gelen bir para birimidir. Mekke civarında Ciyâd yakınlarında bir yerin adı olduğu da söylenmektedir.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Kurra b. Halid, ona Humeyd b. Hilal, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Musa (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Ben beraberimde Eş'ârîlerden iki kişi olduğu hâlde, Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. (Bu kişiler Peygamber'den yöneticilik talep edince ben sıkılarak) "bunların yöneticilik isteyeceklerini bilmiyordum" dedim. Hz. Peygamber (sav) de "biz yöneticiliğe talip olanları işlerimize tayin etmeyiz" buyurdu
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) ile Ebu Bekir, Dîloğullarının Abd b. Adiyyoğulları koluna mensup, kılavuzlukta son derece mahir olan bir adamı kılavuz olarak tuttular. Bu adam Âs b. Vâil ailesi ile dayanışma yemini ederek elini kana batırmıştı ve halen Kureyş kâfirlerinin dini üzere idi. Fakat Peygamber ile Ebu Bekir ona güvenip develerini ona teslim ettiler ve üç gece sonra develeriyle beraber Sevr mağarasında buluşmak üzere sözleşip anlaşma yaptılar. Üçüncü gecenin sabahında bu kişi, Peygamber ile Ebu Bekir'in develerini de alarak Sevr'e, onların yanına geldi. Hz. Peygamber (sav) ve Ebu Bekir, beraberlerinde Âmir ibn Fuhayre halde yola çıktılar. Kılavuz Dîlî, onları Mekke'nin alt tarafına kalan sahil yolundan götürdü.