11700 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir:
"Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Bize İshak, ona Yahya b. Salih, ona Muâviye b. Sellâm, ona Yahya, ona Ukbe b. Abdulğafir, ona da Ebu Saîd el- Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Bilal, Hz. Peygamber'e (sav) bernî cinsi (iyi cins) hurma getirdi. Hz. Peygamber (sav) "bu hurma nereden" diye sordu. Bilâl "yanımızda düşük kalite hurma vardı. Hz. Peygamber'e (sav) iyi cins hurma ikram etmek için düşük kaliteli hurmadan iki sâ verip bu hurmadan bir sâ satın aldım." dedi Bunun üzerine Peygamber (sav) "Ah, Ah! Bu faizin aynısıdır, bu faizin aynısıdır. Sakın böyle yapma! İyi hurma satın almak istediğinde düşük kaliteli hurmayı sat, sonra o parayla ile iyi hurma satın al" buyurdu.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyân, ona da Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Ömer (ra) kendi sadakası (vakfettiği malı) konusunda şöyle demiştir:
Vakfın işlerinden sorumlu kişinin, vakıf malından yemesinde ve toplamadan arkadaşına ikram etmesinde bir sakınca yoktur.
İbn Ömer (babası) Ömer'in vakfının işlerini yürütür ve Mekke ahalisinden insanlara konuk olarak, bu maldan hediye ederdi.
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik ona da İshak b. Abdullah, Enes b. Mâlik’ten şöyle işittiğini rivayet etmiştir:
Ebu Talha, Medine Ensar’ın en zengin olanı idi. Malları içerisinde en çok sevdiği yer, Mescidin karşısında bulunan Bi'ru Ha denilen bahçesiydi. Rasulullah (sav) bahçeye girer ve orada bulunan tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" (Al-i İmrân,92) ayeti nazil olunca Ebu Talha Rasulullah’ın (sav) yanına gelerek, “ey Allah’ın Rasulü, şüphesiz Allah Teâlâ kitabında "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" buyuruyor. Benim en çok sevdiğim malım Bi'ru Ha bahçesidir. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım, ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti.
Ravh, İmam Malik'ten ("رَايِحٌ" - râyıh lafzı yerine) "رَابِحٌ" - Râbıh, lafzı ile rivayet etmiştir.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Salim b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer, ona da babası Hz. Ömer şöyle söylemiştir:
Hafsa dul kaldığı zaman ben Ebu Bekir'e varıp 'eğer istersen Ömer'in kızı Hafsa'yı sana nikahlayayım' dedim. Birkaç gece bekledim. Sonra Hafsa'yı Rasulullah (sav) istedi. Ardından Ebu Bekir bana geldi ve şöyle dedi: Bana yaptığın teklif konusunda sana olumlu cevap vermeme engel olan şey, Rasulullah'ın (sav) (Hafsa'yla nikahlanma isteğini) dillendirdiğini bilmem ve Rasulullah'ın (sav) sırrını açığa vurmak istemememdi. Şayet Rasulullah (sav), Hafsa'yla nikahlanmak istemeseydi ben teklifini kabul ederdim.'
Yunus, Musa b. Ukbe ve İbn Ebu Atîk bu hadisi Zuhrî'den rivayet etmek suretiyle Şuayb b. Ebu Hamza'ya mutabaat etmişlerdir.