11700 Kayıt Bulundu.
Zeyneb der ki: Kardeşi vefat ettikten sonra Zeyneb bt. Cahş'ın yanına gittim, bir koku getirilmesini istedi ve ondan süründükten sonra şöyle dedi: Vallahi, benim koku sürünmeye ihtiyacım yok, şu kadar var ki Rasulullah’ı (sav) minber üzerinde şöyle buyururken dinlemiştim:
"Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının, kocası için tutmak zorunda olduğu dört aylık on günden başka, herhangi bir ölü için üç günden fazla yas tutması helâl değildir."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Abdullah b. Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm, ona Humeyd, ona Nâfi, ona da Ebu Seleme’nin kızı Zeyneb’in kendisine şu üç hadisi haber verdiğini rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
"Babası Ebu Süfyan b. Harb vefat ettiği zaman, Hz. Peygamber'in (sav) eşi Ümmü Habibe’nin yanına girdim. Ümmü Habibe, içinde sarı renkli güzel koku (halûk veya başka bir koku) bulunan bir koku kabı getirilmesini istedi, onun bir kısmını bir hizmetçiye sürdükten sonra kendisi, o kokuyu yanaklarına sürdü, sonra da şöyle dedi: Vallahi, benim hoş kokuya ihtiyacım yok, ama ben Rasulullah’ı (sav) dinledim 'Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası için beklemesi gereken dört ay on günlük süre dışında, ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutması helâl değildir' buyuruyordu."
Zeyneb bt. Ümm Seleme'nin Ümm Habibe’den rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah’a ve âhiret gününe iman eden müslüman bir kadının, kocası için dört ay on gün dışında (ölmüş herhangi bir kimse için) üç günden fazla yas tutması helâl değildir."
Humeyd der ki: Ben Zeyneb'e “'Senenin başında deve tersi atardı' sözünden maksat nedir?” diye sordum, şöyle cevap verdi:
Cahiliye döneminde kadın, kocası öldüğü zaman, evinin en küçük, en kötü bir odasına girer, bir sene boyunca en kötü elbiselerini giyer, hiçbir koku sürünüp temizlik yapmazdı. Bir sene sonra kadının yanına merkep yahut koyun veya kuş türünden bir hayvan getirilir, kadın, o hayvanı kendi vücuduna sürterdi. Kadının böyle vücuduna sürte sürte ezdiği hayvan artık yaşayamaz ölürdü. Sonra kadın, o çirkin hapis odasından çıkardı. Bu defa kadının eline bir deve tersi verilirdi, o da bunu fırlatır atardı. Bu merasimden sonra artık kadın temizlenir, yıkanır ve istediği gibi süslenerek ortaya çıkar da evlenme teklif edecek taliplerine görünebilir, kendini onlara arz ederdi.
İmâm Mâlik'e 'تَفْتَضُّ بِهِ' ne demektir? diye soruldu, o da “'kadın onu cildine sürer' anlamına gelmektedir” cevabını verdi: