11700 Kayıt Bulundu.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Muhammed b. Cafer, ona Ebu Hâzim, ona Abdullah b. Ebu Katâde es-Sülemî, ona da babası (Ebu Katâde) şöyle demiştir:
"Bir gün Rasulullah’ın (sav) ashabından bazı kimselerle Mekke yolundaki bir konaklama yerinde idim. Rasulullah (sav) ise bizden daha ileride konaklamıştı. Beraberindekiler ihramlı idi, bense ihramlı değildim. Derken yabani bir eşek gördüler. Ben de ayakkabımı dikmekle meşgul idim. Onlar ondan beni haberdar etmediler, bununla birlikte benim onu bir görmemi de arzuladılar. Ona doğru bakınca onu gördüm, derhal kalkıp atımın yanına gittim, onu eyerledim, sonra bindim. Fakat kamçıyı ve mızrağı unutmuştum, onlara “Bana kamçıyı ve mızrağı uzatın” dedim. Onlar “Hayır, vallahi, onun için bu hususta sana hiç yardım etmeyiz” dediler. Ben kızarak indim, kamçım ile mızrağımı aldım sonra tekrar bindim, o yaban eşeği üzerine atımı hızlıca koşturdum. Ona hamle yaparak onu vurdum. Arkasından o yaban eşeğini getirdim, ölmüştü. Üzerine hücum edercesine atılıp ondan yemeğe başladılar. Sonra ihramlı oldukları halde onu yemek hakkında şüpheye düştüler. Bunun üzerine yola koyulduk. Beraberimde onun kolunu saklamıştım. Rasulullah’a (sav) yetiştik ve ona bu hususu sorunca, “Yanınızda ondan kalmış bir şey var mı?” buyurdu. Ben hemen kolu ona uzattım, o da ihramlı olmakla birlikte kemiği üzerindeki etleri sıyıracak kadar onu yedi."
İbn Cafer der ki: Ayrıca Zeyd b. Eslem, Ata b. Yesâr, ona da Ebu Katâde bana bu hadisinin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Vehb b. Cerîr, ona Şu'be, ona İsmail, ona Kays, ona da Sa'd şöyle demiştir:
İslam'a giren yedinci kişi olarak ben kendimi, Allah Rasulü (sav) ile birlikteyken huble ya da habele ağacının yapraklarından başka yiyeceğimizin olmadığını ve hatta her birimizin davarların gübre çıkarışı gibi hiç birbirine karışmayan kuru gübre çıkardığını çok görmüşümdür. Şimdi Esed oğulları kalkmış beni İslam konusunda (namaz ile ilgili) şikayet ediyor. Demek ki ben boşa yaşamışım ve onca amelim boşa gitmiş.
Bize Kuteybe b. Said, ona da Yakub (b. Abdurrahman), Ebu Hazim'in (Seleme b. Dinâr) şöyle dediğini rivayet etti:
"Sehl b. Sa'd'a: Rasulullah (sav) beyaz ekmek yedi mi? diye sordum. Sehl: Rasulullah (sav), Allah kendisini peygamber olarak gönderdiği andan ruhunu kabzettiğini vakte kadar beyaz ekmek görmedi, dedi. Sehl'e:
Rasulullah'ın (sav) zamanında elekleriniz var mıydı? dedim. Sehl:Allah kendisini peygamber olarak gönderdiği andan ruhunu aldığı vakte kadar Allah Rasulü (sav) elekten geçirilmiş un görmedi, dedi.
(Ebu Hazım) dedi ki: Ben: Arpa ununu sizler nasıl yerdiniz? dedim. Sehl: Biz onu öğütür, üflerdik de ondan kabuklar uçar, geriye kalanı da hamur yoğurup (pişirdikten sonra) yerdik, dedi."
Bize Kuteybe (b. Said), ona Cerir (Abdulhamid), ona Mansur (b. Mutemir), ona İbrahim (b. Yezid), ona da Esved (b. Yezid), Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etti:
"Hz. Muhammed'in (sav) ailesi, Medine'ye hicret edip geldikleri zamandan (Peygamber'in) ruhu alınıncaya kadar arka arkaya üç gün buğday ekmeği ile karınlan doymadı."