11700 Kayıt Bulundu.
Bize Muaz b. Fedâle, ona Hişam, ona Yahya, ona Ba'ce el-Cühenî, ona da Ukbe b. Amir el-Cühenî şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (sav) ashabı arasında kurbanlık hayvanları paylaştırdı. Ukbe'nin payına (yani bana) henüz bir yaşına girmemiş bir kuzu düştü. Bunun üzerine ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana bir kuzu düştü' dedim. Rasulullah (sav) 'Sen de onu kurban et' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Gunder, ona Şu‘be, ona Zübeyd el-İyamî, ona eş-Şa‘bi, ona Bera (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Nebi (sav) 'Bu günümüzde ilk yaptığımız iş önce namaz kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun iş yapmış olur. Kim de (namazdan) önce kurban keserse onun bu yaptığı alelacele aile halkına önden takdim ettiği bir et olur. Onun kurban kesmekle bir alakası bulunmaz' buyurdu. Bunun üzerine önceden kurbanını kesmiş bulunan Ebu Burde b. Niyâr ayağa kalkarak 'Yanımda henüz bir yaşına basmamış bir oğlak var' dedi. Rasulullah (sav) 'Onu kes ama senden sonra, böylesi (yaşını doldurmamış bir hayvan) hiçbir kimse için (kurban olarak) yeterli olmayacaktır' buyurdu."
Mutarrif’in Âmir’den rivayetine göre Berâ şöyle demiştir: Nebi (sav) "Kim namazdan sonra kurbanını keserse, onun kurban ibadeti tam olmuş olur ve Müslümanların sünnetine de isabet ettirmiş olur" buyurdu.
Bize Sadaka b. Fadl, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Muhammed (b. Sirin), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etti:
"Peygamber'in (sav) bir kurban bayramında 'Bayram namazından önce kurban kesmiş olan bir daha kessin' buyurdu. Bir adam ayağa kalkıp 'Ey Allah'ın Resulü! Bu et yemenin iştahla beklendiği bir gündür' dedi ve komşularının durumunu anlattı, sonra da 'Benim bir (yaşını doldurmamış) oğlağım var ki, bir çift besi koyunundan daha iyidir. (Onu kessem olur mu?)' diye sözlerini tamamladı. Hz. Peygamber (sav) ona bu konuda izin verdi. Bu iznin onun dışındakileri de kapsayıp kapsamadığını bilemiyorum. Sonra Hz. Peygamber (sav), kalkıp kendisine ait bir çift kurbanlık koçun yanına gitti. Onların kesimini yaptı. İnsanlar kalkıp küçük bir koyun sürüsünün yanına gitti ve onları aralarında bölüştürdüler."
Bize Muhammed b. Selam, ona Abdülvehhab, ona Eyyüb, ona Muhammed, ona İbn Ebu Bekre, ona da Ebu Bekre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Şüphe yok ki zaman, Allah’ın yerleri ve gökleri yarattığı günkü haliyle devam edip gelmiştir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır ki, üçü arka arkaya Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayıdır. Mudar’ın ayı ise Receb’dir, o da Cumâde’l-âhir ile Şaban ayı arasındadır."
Sonra Hz. Peygamber:
“- Bu ay, hangi aydır?” diye sordu.
“- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dedik.
Sonra sustu, o kadar ki, bu aya eski isminden başka bir isim verecek sandık. Sonra;
“- Zilhicce değil mi?” buyurdu.
“- Evet” dedik.
“- Bu belde, hangi beldedir.”
“- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.”
Sonra yine sustu, o kadar ki, bu şehre (Mekke’ye) eski isminden başka bir isim verecek sandık. Sonra tekrar sordu:
“- Burası haram belde değil mi?”
“- Evet.”
“- Bugün, hangi gündür.”
“- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.”
Tekrar sustu, sanki bu güne eski isminden başka bir isim verecek sandık. Dedi ki;
“- Kurban kesme günü değil mi?”
“- Evet.”
“- İşte bu ayınız, bu şehriniz, bu gününüz nasıl haram (kutsal, kimseye dokunulmaz) ise, muhakkak ki canlarınız, mallarınız -ravi Muhammed b. Sirin zannediyorum namuslarınızı kelimesini de ekledi dedi- ve namuslarınız da öylece haramdır (kutsaldır ve dokunulmazdır). Muhakkak sizler, Rabbinize kavuşacaksınız. O zaman Allah size bütün yaptıklarınızdan soracak. Dikkat edin! Benden sonra birbirinizin boynunu vurarak sapıklara dönmeyin. Dikkat edin! Burada bulunanlar, bulunmayanlara sözlerimi tebliğ etsin! Muhtemeldir ki, kendisine tebliğ edilen, bizzat dinleyenlerin bir kısmından daha anlayışlı olur.”
Muhammed (b. Sirin) bu hadisi naklettiği zaman "Hz. Peygamber (sav) doğru söyledi" derdi.
Sonra Rasûlullah (sav) şöyle dedi: “Tebliğ ettim mi? Tebliğ ettim mi?"
Bize Übeydullah b. Musa, ona Hanzala, ona Salim şöyle rivayet etmiştir:
İbn Ömer yüze dövme yapılmasını çirkin görmüş ve “Peygamber (sav), yüze dövme yapılmasını yasakladı” demiştir.
Kuteybe, bize el-Ankazî, ona Hanzala “yüze vurulmasını yasakladı” şeklinde hadisi rivayet ederek Ubeydullah b. Musa'ya mutâbaat etmiştir