1 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr, ona Hişâm b. Sa'd, ona Kays b. Bişr et-Tağlebî, ona da Ebu Derdâ'nın sohbet arkadaşı olan babası (Bişr b. Kays) şöyle demiştir:
Şam’da, İbn Hanzaliyye isminde olan, halktan uzak duran, insanlarla pek oturmayan bir sahabi vardı. Bu zat namazlarda (camide) olur, namazı bitirince tesbihatını yapar, ardından evine giderdi. Bir gün, biz Ebu Derdâ’nın yanında otururken yanımızdan geçti. Ebu Derdâ ona “Bize faydası olan, sana da zararı olmayacak bir söz söylesen ya” dedi. O da şöyle dedi:
"Rasulullah (sav) bir seriyye (küçük askeri birlik) göndermişti. Ben de bu birliğe katıldım. Döndüğümüzde, bir adam gelip Peygamber’in (sav) bulunduğu mecliste oturdu ve yanındaki kişiye 'Sen düşmanla karşılaştığımızda bizi bir görseydin. Falanca kişi ‘al sana! Ben Gıfâr kabilesinden bir delikanlıyım!’ diyerek düşmana hücum edip mızrak savuruyordu. Onun bu sözü (kendisini övmesi) hakkında ne dersin' diye sordu. O da 'ben bu sözün onun ecrini (sevabını) yok ettiğini düşünüyorum' dedi. Orada bulunan bir başka kişi bu sözü duydu ve 'ben bunda bir sakınca görmüyorum' dedi. İkisi arasında bir tartışma başladı, derken konu Hz. Peygamber'in kulağına kadar geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Sübhânallah! Övünmesinde ve ecir kazanmasında bir sakınca yoktur' buyurdu. Bu sözü duyunca Ebu Derdâ’nın çok sevindiğini gördüm. Başını o sahabeye doğru kaldırıyor ve tekrar tekrar 'bunu gerçekten Rasulullah’tan (sav) duydun mu?' diye soruyordu. O da 'evet, duydum' diye cevap veriyordu. Ebu Derdâ bunu o kadar çok tekrar etti ki, kendi kendime 'herhalde Ebu Derdâ şimdi dizlerinin üzerine çökecek' dedim."
Açıklama: muhakkik bu isnadın muhtemelen hasen olduğunu belirtmiştir.