أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ

Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/14, /

إِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ إِذْ أَقْسَمُوا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِينَ

Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/17, /

وَلَا يَسْتَثْنُونَ

Onlar istisna da etmiyorlardı.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/18, /

هَمَّازٍ مَّشَّاء بِنَمِيمٍ

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/11, /

مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ

Hayra engel olan, mütecâviz ve saldırgan günahkara (boyun eğme). Kalem, 68/12

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/12, /

عُتُلٍّ بَعْدَ ذَلِكَ زَنِيمٍ

Kaba ve kötülükle damgalı,

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/13, /

إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ

Ona âyetlerimiz okunduğu zaman o, "Öncekilerin masalları!" der.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/15, /

سَنَسِمُهُ عَلَى الْخُرْطُومِ

Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/16, /

فَطَافَ عَلَيْهَا طَائِفٌ مِّن رَّبِّكَ وَهُمْ نَائِمُونَ

Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de,

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/19, /

فَأَصْبَحَتْ كَالصَّرِيمِ

Bahçe kapkara kesildi.

• Kur'an Kur'an-ı Kerim Kalem 68/20, /