حدثنا بن إدريس عن محمد بن إسحاق عن عاصم بن عمر بن قتادة عن محمود بن لبيد عن أبي سعيد الخدري قال لما قسم رسول الله صلى الله عليه وسلم السبي بالجعرانة أعطى عطايا قريشا وغيرها من العرب ولم يكن في الأنصار منها شيء فكثرت القالة وفشت حتى قال قائلهم أما رسول الله فقد لقي قومه قال فأرسل إلى سعد بن عبادة فقال ما مقاله بلغني عن قومك أكثروا فيها قال فقال له سعد فقد كان ما بلغك قال فأين أنت من ذلك قال ما أنا إلا رجل من قومي قال فاشتد غضبه وقال اجمع قومك ولا يكن معهم غيرهم قال فجمعهم في حظيرة من حظائر النبي صلى الله عليه وسلم وقام على بابها وجعل لا يترك إلا من كان من قومه وقد ترك رجالا من المهاجرين وزاد أناسا قال ثم جاء النبي صلى الله عليه وسلم يعرف في وجهه الغضب فقال يا معشر الأنصار ألم أجدكم ضلالا فهداكم الله فجعلوا يقولون نعوذ بالله من غضب الله وغضب رسوله يا معشر الأنصار ألم أجدكم عاله فأغناكم الله فجعلوا يقولون نعوذ بالله من غضب الله وغضب رسوله يا معشر الأنصار ألم أجدكم أعداء فألف الله بين قلوبكم فيقولون نعوذ بالله من غضب الله وغضب رسوله فقال ألا تجيبون قالوا الله ورسوله آمن وأفضل فلما سري عنه قال ولو شئتم لقلتم فصدقتم ألم نجدك طريدا فآويناك ومكذبا فصدقناك وعائلا فآسيناك ومخذولا فنصرناك فجعلوا يبكون ويقولون الله ورسوله آمن وأفضل قال أوجدتم من شيء من دنيا أعطيتها قوما أتألفهم على الإسلام وكلتكم إلى إسلامكم لو سلك الناس واديا أو شعبا وسلكتم واديا أو شعبا لسلكت واديكم أو شعبكم أنتم شعار والناس دثار ولولا الهجرة لكنت امرأ من الأنصار ثم رفع يديه حتى إني لأرى ما تحت منكبيه فقال اللهم اغفر للأنصار ولأبناء أبناء الأنصار أما ترضون أن يذهب الناس بالشاة والبعير وتذهبون برسول الله إلى بيوتكم فبكى القوم حتى أخضلوا لحاهم وانصرفوا وهم يقولون رضينا بالله ربا وبرسوله حظا ونصيبا
Bize İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Asım b. Ömer b. Katâde, ona Mahmud b. Lebîd, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Ci'râne'de esirleri pay ederken Kureyş'e ve diğer Arap kabilelerine pay verdi, ancak Ensâr'a hiçbir şey vermedi. Derken laf söz çoğaldı, dedikodu yayıldı, hatta bir tanesi 'Allah Rasulü (sav) kavmiyle buluştu, (bizi unuttu)' dedi. Ravi der ki: Rasulullah (sav) Sa'd b. Ubâde'ye haber gönderip 'kavminden birinin bana ulaşan bu sözü de neyin nesi? Onlar bu konuda çok laf etmişler' buyurdu. Sa'd 'evet, size ulaşan doğrudur' cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) '(bu olayda) senin konumun nedir?' diye sordu, Sa'd da 'ben de kavmimden bir adamım, (onlar gibi düşünüyorum)' dedi. Hz. Peygamber'in (sav) kızgınlığı arttı ve 'kavmini topla, aralarında sizden başkası olmasın' buyurdu. Sa'd kavmini, Hz. Peygamber'in hazirelerinden birinde topladı, kapısında da kendi dikilip kavmi dışında gelen hiç kimseyi içeri sokmadı ve muhacirleri dışarıda bıraktı. Derken toplanan insanların sayısı arttı. Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav), yüzünde öfke izi belirgin bir şekilde geldi ve 'ey Ensar topluluğu! Ben sizi yoldan sapmış bir şekilde bulmuştum, Allah size doğru yola iletmedi mi?' buyurdu. Ensar 'Allah'ın ve Rasulü'nün öfkesinden Allah'a sığınırız' demeye başladılar. Hz. Peygamber (sav) 'ey Ensar topluluğu! Ben sizi birbirinize düşmanlık ederken buldum da, Allah sizin kalplerinizi birleştirmedi mi?' buyurdu. Ensar 'Allah'ın ve Rasulü'nün öfkesinden Allah'a sığınırız' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'bana karşılık vermeyecek misiniz?' buyurdu. Ensar 'Minnet ve fazilet Allah Rasulü'ne yaraşır' dediler. Hz. Peygamber (sav) sakinleyince 'eğer isteseydiniz siz de şöyle derdiniz ve dediğiniz de tasdik olunurdu: Biz de seni kovulmuş bulduk da sana kucak açmadık mı? Kavmin seni yalanladı, biz tasdik etmedik mi? Seni muhtaç bulup teselli etmedik mi? Seni güçsüz ve zayıf bulduk, sana yardım etmedik mi?' buyurdu. Ensar ağlamaya ve 'Minnet ve fazilet Allah Rasulü'ne yaraşır' demeye başladılar. Hz. Peygamber (sav) 'kalplerini İslam'a ısındırmak üzere birilerine verdiğim dünyalık şeylerden dolayı mı üzüldünüz? Oysa ben size İslam'ı emanet ettim. Eğer insanlar bir vadiden ya da bir geçitten yol tutup gitse, siz de başka bir vadi ya da geçitten gitseniz ben sizin vadinizden veya geçidinizden gelirim. Diğer insanlar vücudu örten elbise siz ise onun üzerindeki sembol ve süslersiniz. Eğer hicret sevabı olmasaydı, Ensar'dan bir kişi olmayı arzu ederdim' buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav), koltuk altını göreceğim kadar ellerini kaldırdı ve 'Allah'ım, Ensar'ı, evlatlarını, torunlarını bağışla! İstemez misiniz, insanlar koyun ve develerle giderken, siz de Allah Rasulü ile evinize dönesiniz' buyurdu. Topluluk gözyaşları sakallarından aşağı akacak kadar ağladı ve 'Rab olarak Allah'a, nasip ve hisse olarak da Rasulullah'a razı olduk' diyerek yola koyuldular."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
128538, MŞ38152
Hadis:
حدثنا بن إدريس عن محمد بن إسحاق عن عاصم بن عمر بن قتادة عن محمود بن لبيد عن أبي سعيد الخدري قال لما قسم رسول الله صلى الله عليه وسلم السبي بالجعرانة أعطى عطايا قريشا وغيرها من العرب ولم يكن في الأنصار منها شيء فكثرت القالة وفشت حتى قال قائلهم أما رسول الله فقد لقي قومه قال فأرسل إلى سعد بن عبادة فقال ما مقاله بلغني عن قومك أكثروا فيها قال فقال له سعد فقد كان ما بلغك قال فأين أنت من ذلك قال ما أنا إلا رجل من قومي قال فاشتد غضبه وقال اجمع قومك ولا يكن معهم غيرهم قال فجمعهم في حظيرة من حظائر النبي صلى الله عليه وسلم وقام على بابها وجعل لا يترك إلا من كان من قومه وقد ترك رجالا من المهاجرين وزاد أناسا قال ثم جاء النبي صلى الله عليه وسلم يعرف في وجهه الغضب فقال يا معشر الأنصار ألم أجدكم ضلالا فهداكم الله فجعلوا يقولون نعوذ بالله من غضب الله وغضب رسوله يا معشر الأنصار ألم أجدكم عاله فأغناكم الله فجعلوا يقولون نعوذ بالله من غضب الله وغضب رسوله يا معشر الأنصار ألم أجدكم أعداء فألف الله بين قلوبكم فيقولون نعوذ بالله من غضب الله وغضب رسوله فقال ألا تجيبون قالوا الله ورسوله آمن وأفضل فلما سري عنه قال ولو شئتم لقلتم فصدقتم ألم نجدك طريدا فآويناك ومكذبا فصدقناك وعائلا فآسيناك ومخذولا فنصرناك فجعلوا يبكون ويقولون الله ورسوله آمن وأفضل قال أوجدتم من شيء من دنيا أعطيتها قوما أتألفهم على الإسلام وكلتكم إلى إسلامكم لو سلك الناس واديا أو شعبا وسلكتم واديا أو شعبا لسلكت واديكم أو شعبكم أنتم شعار والناس دثار ولولا الهجرة لكنت امرأ من الأنصار ثم رفع يديه حتى إني لأرى ما تحت منكبيه فقال اللهم اغفر للأنصار ولأبناء أبناء الأنصار أما ترضون أن يذهب الناس بالشاة والبعير وتذهبون برسول الله إلى بيوتكم فبكى القوم حتى أخضلوا لحاهم وانصرفوا وهم يقولون رضينا بالله ربا وبرسوله حظا ونصيبا
Tercemesi:
Bize İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Asım b. Ömer b. Katâde, ona Mahmud b. Lebîd, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) Ci'râne'de esirleri pay ederken Kureyş'e ve diğer Arap kabilelerine pay verdi, ancak Ensâr'a hiçbir şey vermedi. Derken laf söz çoğaldı, dedikodu yayıldı, hatta bir tanesi 'Allah Rasulü (sav) kavmiyle buluştu, (bizi unuttu)' dedi. Ravi der ki: Rasulullah (sav) Sa'd b. Ubâde'ye haber gönderip 'kavminden birinin bana ulaşan bu sözü de neyin nesi? Onlar bu konuda çok laf etmişler' buyurdu. Sa'd 'evet, size ulaşan doğrudur' cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) '(bu olayda) senin konumun nedir?' diye sordu, Sa'd da 'ben de kavmimden bir adamım, (onlar gibi düşünüyorum)' dedi. Hz. Peygamber'in (sav) kızgınlığı arttı ve 'kavmini topla, aralarında sizden başkası olmasın' buyurdu. Sa'd kavmini, Hz. Peygamber'in hazirelerinden birinde topladı, kapısında da kendi dikilip kavmi dışında gelen hiç kimseyi içeri sokmadı ve muhacirleri dışarıda bıraktı. Derken toplanan insanların sayısı arttı. Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav), yüzünde öfke izi belirgin bir şekilde geldi ve 'ey Ensar topluluğu! Ben sizi yoldan sapmış bir şekilde bulmuştum, Allah size doğru yola iletmedi mi?' buyurdu. Ensar 'Allah'ın ve Rasulü'nün öfkesinden Allah'a sığınırız' demeye başladılar. Hz. Peygamber (sav) 'ey Ensar topluluğu! Ben sizi birbirinize düşmanlık ederken buldum da, Allah sizin kalplerinizi birleştirmedi mi?' buyurdu. Ensar 'Allah'ın ve Rasulü'nün öfkesinden Allah'a sığınırız' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'bana karşılık vermeyecek misiniz?' buyurdu. Ensar 'Minnet ve fazilet Allah Rasulü'ne yaraşır' dediler. Hz. Peygamber (sav) sakinleyince 'eğer isteseydiniz siz de şöyle derdiniz ve dediğiniz de tasdik olunurdu: Biz de seni kovulmuş bulduk da sana kucak açmadık mı? Kavmin seni yalanladı, biz tasdik etmedik mi? Seni muhtaç bulup teselli etmedik mi? Seni güçsüz ve zayıf bulduk, sana yardım etmedik mi?' buyurdu. Ensar ağlamaya ve 'Minnet ve fazilet Allah Rasulü'ne yaraşır' demeye başladılar. Hz. Peygamber (sav) 'kalplerini İslam'a ısındırmak üzere birilerine verdiğim dünyalık şeylerden dolayı mı üzüldünüz? Oysa ben size İslam'ı emanet ettim. Eğer insanlar bir vadiden ya da bir geçitten yol tutup gitse, siz de başka bir vadi ya da geçitten gitseniz ben sizin vadinizden veya geçidinizden gelirim. Diğer insanlar vücudu örten elbise siz ise onun üzerindeki sembol ve süslersiniz. Eğer hicret sevabı olmasaydı, Ensar'dan bir kişi olmayı arzu ederdim' buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav), koltuk altını göreceğim kadar ellerini kaldırdı ve 'Allah'ım, Ensar'ı, evlatlarını, torunlarını bağışla! İstemez misiniz, insanlar koyun ve develerle giderken, siz de Allah Rasulü ile evinize dönesiniz' buyurdu. Topluluk gözyaşları sakallarından aşağı akacak kadar ağladı ve 'Rab olarak Allah'a, nasip ve hisse olarak da Rasulullah'a razı olduk' diyerek yola koyuldular."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Meğâzî 38152, 20/528
Senetler:
()
Konular: