Öneri Formu
Hadis Id, No:
6817, M001911
Hadis:
حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنَا مَهْدِىُّ بْنُ مَيْمُونٍ حَدَّثَنَا وَاصِلٌ الأَحْدَبُ عَنْ أَبِى وَائِلٍ قَالَ "غَدَوْنَا عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ يَوْمًا بَعْدَ مَا صَلَّيْنَا الْغَدَاةَ فَسَلَّمْنَا بِالْبَابِ فَأَذِنَ لَنَا - قَالَ - فَمَكَثْنَا بِالْبَابِ هُنَيَّةً - قَالَ - فَخَرَجَتِ الْجَارِيَةُ فَقَالَتْ أَلاَ تَدْخُلُونَ فَدَخَلْنَا فَإِذَا هُوَ جَالِسٌ يُسَبِّحُ فَقَالَ مَا مَنَعَكُمْ أَنْ تَدْخُلُوا وَقَدْ أُذِنَ لَكُمْ فَقُلْنَا لاَ إِلاَّ أَنَّا ظَنَنَّا أَنَّ بَعْضَ أَهْلِ الْبَيْتِ نَائِمٌ. قَالَ ظَنَنْتُمْ بِآلِ ابْنِ أُمِّ عَبْدٍ غَفْلَةً قَالَ ثُمَّ أَقْبَلَ يُسَبِّحُ حَتَّى ظَنَّ أَنَّ الشَّمْسَ قَدْ طَلَعَتْ فَقَالَ يَا جَارِيَةُ انْظُرِى هَلْ طَلَعَتْ قَالَ فَنَظَرَتْ فَإِذَا هِىَ لَمْ تَطْلُعْ فَأَقْبَلَ يُسَبِّحُ حَتَّى إِذَا ظَنَّ أَنَّ الشَّمْسَ قَدْ طَلَعَتْ قَالَ يَا جَارِيَةُ انْظُرِى هَلْ طَلَعَتْ فَنَظَرَتْ فَإِذَا هِىَ قَدْ طَلَعَتْ. فَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَقَالَنَا يَوْمَنَا هَذَا - فَقَالَ مَهْدِىٌّ وَأَحْسِبُهُ قَالَ - وَلَمْ يُهْلِكْنَا بِذُنُوبِنَا - قَالَ - فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ قَرَأْتُ الْمُفَصَّلَ الْبَارِحَةَ كُلَّهُ - قَالَ - فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ هَذًّا كَهَذِّ الشِّعْرِ إِنَّا لَقَدْ سَمِعْنَا الْقَرَائِنَ وَإِنِّى لأَحْفَظُ الْقَرَائِنَ الَّتِى كَانَ يَقْرَؤُهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثَمَانِيَةَ عَشَرَ مِنَ الْمُفَصَّلِ وَسُورَتَيْنِ مِنْ آلِ حم."
Tercemesi:
Bize Şeyban b. Ferruh, ona Mehdî b. Meymun, ona Vâsıl el-Ahdeb, ona Ebu Vâil'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra sabah erkenden Abdullah b. Mesud'un yanına gittik. Kapıda (içeri girmek için) selam verdik, bize izin verdi. (Ravi) dedi ki: -Kapıda bir süre bekledik- sonra cariye dışarı çıkarak: İçeri girmez misiniz? dedi, biz de içeri girdik, oturmuş namaz kıldığını gördük. O; size izin verilmiş olduğu halde içeri girmekten sizi ne alıkoydu? dedi. Biz; her hangi bir şey değil ancak bizler aile halkından birilerinin uykuda olduğunu sanmıştık dedik. O; siz İbn Ümmü Abd'ın aile halkının gafil kimseler olduğunu mu sandınız dedi. Sonra tekrar namaz kılmaya devam etti. Nihayet güneşin doğmuş olduğunu sandığı vakit, ey cariye bir bak, güneş doğdu mu? dedi. (Ravi) dedi ki: Cariye baktı, güneşin henüz doğmamış olduğunu gördü, o da namaz kılmaya devam etti. Nihayet güneşin doğmuş olduğunu sanınca, ey cariye bir bak güneş doğdu mu? dedi. Cariye bakıp güneşin doğmuş olduğunu gördü. Bunun üzerine (Abdullah); bugün de bizim kusurumuzu bağışlayarak bizi affeden Allah'a sonsuz hamd olsun dedi. -Mehdi dedi ki: Sanırım bir de ve günahlarımız dolayısıyla bizi helak etmeyen de dedi.- Orada bulunanlardan birisi; ben dün mufassal bölümünün tamamını okudum dedi. Abdullah; şairlerin alelacele okuyuşları gibi mi okudun? Şüphesiz biz birbirleriyle eşleştirilerek okunacak sureleri (Allah Rasulü'nden) dinledik. Hem ben Rasulullah'ın (sav) beraber okuduğu birbirine yakın sureleri çok iyi bilirim. Mufassal bölümünden on sekiz sure, Hâ- -Mim diye başlayan surelerden de iki sure(yi beraber okuduğunu) bilirim dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1911, /319
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Kur'ân okuyuşu
KTB, NAMAZ,
Kur'an, okuyup anlamak
Nafile ibadet, Namaz