1713 Kayıt Bulundu.
Bize el-Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona el-Hüseyin b. Ali el-Cu'fi, ona Zâide, ona Halid b. Alkame el-Hemdani, ona Abdu Hayr şöyle demiştir:
"Hz. Ali (ra) sabah namazını kıldıktan sonra Kûfe'deki Rahbe denilen yere gelip abdest suyu istedi. Sonra bir çocuk, içinde su bulunan bir kapla bir tas getirdi. Hz. Ali kabı sağ eline alıp sol eline su döktü ve ellerini üçer defa yıkadı. Sonra sağ elini kaba daldırıp üç defa ağzına, üç defa de burnuna su verdi."
Zâide, bir önceki Ebu Avane hadisine benzeyen sözlerle rivayetine şöyle devam etti: Sonra Hz. Ali, başının ön ve arka tarafını bir defa meshetti. Daha sonra Zâide, Ebu Avane hadisinin benzerini nakletti.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmer; (T)
Bize Ebu Küreyb ve İshak b. İbrahim, ona Ebu Muaviye, her ikisine el-A'meş, ona Ebu Zabyan, ona Üsame b. Zeyd rivayet etmiştir. Bu İbn Ebu Şeybe'nin hadisidir. Üsame şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Cüheyne kabilesinin Hurakat boyuna sabah baskını yaptık. Bir adam yakaladım. Allah'tan başka ilah yoktur dedi. Ama ben onu öldürdüm. Ama gönlüme bir şüphe düşmüştü. Bunu Hz. Peygamber'e (sav) anlattım. Rasulullah (sav) bana; "o kişi Allah'tan başka ilah yoktur dedi ve sen onu öldürdün mü?" diye sordu. Ben ey Allah'ın Rasulü! Bunu silahtan korktuğu için söyledi dedim. Hz. Peygamber (sav); "kalbini yarıp baktın mı da böyle söylediğini biliyorsun?!" buyurdu. Bu sözü bana o kadar çok söyledi ki, keşke o gün Müslüman olsaydım dedim. Sa'd, vallahi Zü'l-butayn (şiş karınlı) (Üsame) bir müslümanı öldürmeden ben de asla öldüremem dedi. Başka bir adam; Yüce Allah "fitne ortadan kalkana ve din tamamen Allah'a ait olana kadar onlarla savaşın" (Enfâl, 8/39) buyurmadı mı?! diye sordu. Sa'd şöyle karşılık verdi: Biz fitne ortadan kalkana kadar savaştık, sen ve arkadaşların ise fitne çıkana kadar savaştınız.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona Amr, ona da Said b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas'a “Nevf el-Bikâlî, rivayette bahsi geçen Musa’nın, peygamber olan Hz. Musa değil başka bir Musa olduğunu söylüyor” dedim. İbn Abbas “Allah'ın düşmanı yalan söylemiş” dedi. Bize Übey b. Ka'b'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Musa Peygamber İsrailoğulları arasında konuşma yapmak için ayağa kalktı. O sırada kendisine “insanların en bilgili olanı kimdir?” diye soruldu. Musa “benim” dedi. Yüce Allah onu kınadı. Çünkü bu konuda ona bilgi vermemişti. Allah ona 'iki denizin birleştiği yerde kullarımdan biri var, o senden daha çok bilgilidir' buyurdu. Bunun üzerine Musa 'ya Rab, ona nasıl ulaşabilirim?' diye sordu. Allah 'sepetin içine bir balık koy, onu nerede kaybedersen o kulum da oradadır' buyurdu. Hz. Musa, hizmetçisi Yuşa b. Nun’u da berberine alarak, sepetin içine bir balık koyup yola çıktılar. Bir kayalığa gelince başlarını koyup uyudular. Balık sepetten çıktı ve denize doğru kendine bir yol açarak ilerleyip gitti. Böyle bir yolun açılmasına Musa ve hizmetçisi çok şaşırdılar. Gece ve gündüzlerinin kalan kısmında yola devam ettiler. Sabah olunca Musa hizmetçisi Yuşa’ya “öğle yemeğimizi getir, bu seyahat bizi çok yordu” dedi. Hz. Musa emredildiği yeri geçene kadar herhangi bir yorgunluk hissetmemişti. Hizmetçisi ona 'gördün mü, kayalıkta dinlendiğimizde balığı nasıl da unuttum' dedi. Hz. Musa 'istediğimiz de buydu' dedi ve izlerini takip edip geldikleri yerden geriye döndüler. Kayalığa vardıklarında elbisesine bürünmüş bir adam gördüler. Hz. Musa ona selam verdi. Hızır 'senin diyarında bu selam nereden?' diye sordu. Hz. Musa 'ben Musa’yım' diye cevap verdi. Hızır (as) 'İsrail oğullarının Musa’sı mı?' diye sordu. O da 'evet' dedi. 'Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olayım mı?' diye sordu. (Hızır) 'sen bana sabredemezsin. Ey Musa ben de Allah’ın bana verdiği öyle bir bilgi var ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah’ın sana öğrettiği ama benim bilmediğim şeyleri biliyorsun” dedi. Hz. Musa “inşallah benim sabırlı olduğumu ve emrine isyan etmeyeceğimi göreceksin' dedi. Sahilde yürümeye başladılar, binecek bir gemileri yoktu. Oradan bir gemi geçti. Kendilerini taşımaları için gemicilerle konuştular, Hızır onlara tanıdık çıktığı için onları gemiye ücretsiz aldılar. Bir serçe gelip geminin kenarına kondu ve denizden bir iki yudum aldı. Hızır 'benim ilmimle senin ilmin, Allah’ın ilmini bu serçenin denizden aldığı bir yudum kadar eksiltmez' dedi. Ondan sonra geminin tahtalarından birini söktü. Musa 'bizi gemilerine hiçbir ücret talep etmeden alan insanların gemilerini mi batıracaksın?” dedi. Hızır “ben sana, benimle birlikte sabredemezsin demedim mi?' dedi. Hz. Musa 'unuttuğum şey için beni kınama' buyurdu. Hz. Musa’nın ona ilk karşı çıkışı unutma sebebiyleydi. Yollarına devam ettiler. Diğer çocuklarla oynayan bir çocuk gördüler. Hızır (as) çocuğun başından tutup onu kopardı. Musa 'tertemiz bir canı haksız yere mi öldürüyorsun?' diye şaşkınlıkla sorunca Hızır 'ben sana, benimle sabredemezsin demedim mi?' diye cevap verdi." İbn Uyeyne der ki: Bu ikincisi birincisinden daha bilinçli bir itirazdı. "Sonra yollarına devam ettiler. Bir köye vardılar ve ahaliden yemek istediler. Ahali onları misafir etmek istemedi. Yolda yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır o duvarı düzeltti. Eliyle sıvazlayıp düzeltiverdi. Hz. Musa ona “istesen bunun için bir ücret alabilirdin' dedi. Hızır 'İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” diye karşılık verdi.' Hz. Peygamber (sav) "Allah, Musa’ya rahmet eylesin. Keşke sabretseydi de aralarında geçecek olaylar anlatılsaydı." buyurdu.
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehbi, ona Yunus b. Yezid, ona İbn Şihab, ona Abbad b. Ziyad, ona Urve b. Muğira b. Şube, ona babası Muğîra b. Şube şöyle demiştir:
Tebük gazvesinde, Rasulullah (sav) ile beraberken sabah namazından önce yolunu değiştirdi. Bunun üzerine ben de ona uydum. Devesini çöktürdü, tuvalet ihtiyacını gidermeye gitti Döndüğünde mataradan eline su döktüm. Önce ellerini, sonra yüzünü yıkadı ve kollarını sıvadı. Cübbenin yenleri dar gelince ellerini içine çekip cübbenin altından çıkardı ve dirseklerine kadar yıkadı. Sonra başını meshetti. Sonra mestleri üzerine meshetti. Daha sonra hayvanına bindi ve yola devam ettik. İnsanları namaz kılarken gördük. Namaz vakti girdiğinden Abdurrahman b. Avf'ı öne geçirmişler, o da onlara namaz kıldırıyordu. Abdurrahman, onlara sabah namazının bir rekatını kıldırmıştı. Rasulullah (sav), müminlerle namaza durdu. Abdurrahman b. Avf'ın arkasında ikinci rekâtı kıldı. Abdurrahman b. Avf selam verince Hz. Peygamber (sav) kalkıp namazına devam etti. Müslümanlar telaşlanıp sübhanallah deyip durmaya başladılar. Çünkü namaza Rasulullah'tan evvel başlamışlardı. Rasulullah selam verince "Doğru hareket ettiniz" veya "Ne iyi ettiniz!" dedi.
Bize Hüdbe b. Halid, ona Hemmâm, ona Katade, ona Hasan ve Zürâre b. Evfâ, onlara Muğîra b. Şube şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) bizden biraz geri kaldı diye söze başlayıp şu olayı anlatmıştır: Cemaatle namaz kılmak için geldiğimizde Abdurrahman b. Avf, sabah namazı için imamlık yapıyordu. Abdurrahman b. Avf, Hz. Peygamber'i görünce geri çekilmek istedi ancak Rasulullah, ona devam etmesi için işaret etti. Ben ve Rasulullah, onun arkasından bir rekât namaz kıldık. Abdurrahman selam verdikten sonra, Rasulullah ayağa kalktı ve yetişemediği rekâtı hiçbir şey ilave etmeden kıldı."
Ebû Davud şöyle dedi: Ebu Said el-Hudrî, İbn Zübeyr ve İbn Ömer, namazın tek rekatına yetişen kişi ile ilgili, sehv secdesinin gerektiğini ifade etmişlerdir.
Bize İsmail, ona Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sa'saa, ona babası (Abdullah b. Abdurrahman), ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:
Sahabeden biri, bir diğerini gece boyunca sürekli "Kul huvellahu ehad" (ihlas) Suresi'ni okurken dinledi. Sabah olunca Peygamber'e (sav) geldi ve durumu küçümser bir eda ile ona arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, bu Sure Kur'an'ın üçte birine denktir" buyurdu.
Bu hadisi bize yine İsmail b. Cafer, ona Mâlik, ona Abdurrahmân, ona babası (Abdullah b. Abdurrahman), ona Ebu Saîd rivayet etmiş ve rivayetinde “kardeşim Katâde b. Numan bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) bana rivayet etti” ifadesini eklemiştir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: شَرُّ الأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا