1715 Kayıt Bulundu.
Bize Ka'neb, ona Mâlik, ona Yahya b. Said, ona Amre bt. Abdurrahman, ona da Aişe şöyle rivayet etti:
"Hz. Peygamber, (öyle bir vakitte) sabah namazını kılardı ki kadınlar örtülerine bürünmüş olarak namazdan ayrılırlardı da karanlıktan dolayı tanınmazlardı."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Ebu Hakîm, ona Zibrikan, ona Urve b. Zübeyr, ona da Zeyd b. Sabit şöyle rivayet etti:
"Hz. Peygamber öğle namazını zevalin hemen ardından en sıcak anlarda kılardı, ki ashabına bu namazdan daha meşakkatli bir namaz kıldırmadı. Bunun üzerine, 'namazlara ve orta namaza devam edin' ayeti indi. Hz. Peygamber, '(Orta namazın) öncesinde iki, sonrasında iki vakit namaz vardır' buyurdu."
Açıklama: Namaza devam vurgusu, özellikle de orta namaza dikkat çekilmesi, islami bilinçte farklılık oluşturmaktadır. Ancak orta namazın hangisi olduğu konusunda oluşturulan müphemiyet, sabah ve ikindi namazına özel ihtimam gösterilmesini gerektirmektedir. Zira biri uyku, diğeri de meşguliyet nedeniyle ihmal edilebilen namazlardır.
Bize Ali b. Nasr, ona Vehb b. Cerir, ona Esved b. Şeyban, ona da Halid b. Sümeyr şöyle rivayet etti:
Bize Medine'den, Ensar'ın fakih saydığı Abdullah b. Rebah el-Ensârî geldi ve Rasulullah'ın süvarisi Ebu Katade'nin şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (sav) (Mute savaşına katılacak olan) emirler ordusunu gönderdi. -Bir önceki hadisteki kıssayı anlattı.- Bizleri ancak doğmakta olan güneş uyandırdı. Bizler namaz kılmak için hemen kalktık. Hz. Peygamber (sav) ise "Yavaş yavaş hareket edin" dedi. Nihayet güneş iyice yükseldi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden sabah namazının sünnetini mukim iken kılmakta olan kılsın." Sünneti kılan da kılmayan da kalkıp bu iki rekâtı kıldı. Ardından Hz. Peygamber, ezan okunmasını emretti. Ezan okundu. Rasulullah (sav) de bizlere farzı kıldırdı. Namazı bitirince bizlere şöyle buyurdu:
"Bakın, Allah'a hamd ederiz ki bizler, bizi namazdan alıkoyacak bir takım dünyalık işler peşinde değildik. Ancak ruhlarımız Allah Teâlâ'nın tasarrufundadır; dilediği zaman onları bize gönderir. Sizden kim yarınki sabah namazına sağlam bir şekilde erişirse önce onu, ardından da bugün kılamadığı namazı kılsın."
Açıklama: ''جَيْشَ الأُمَرَاءِ'' ifadesinin Mu'te savaşına katılan ordu olduğuna, hadisteki kıssanın ise esasında Hayber gazvesi dönüşünde meydana geldiğine ve tercümedeki ''...Sizden kim yarınki sabah namazına erişirse önce onu, ardından da bugün kılamadığı namazı kılsın...'' cümlesinin bu şekilde anlaşılabileceğine dair bk. Avnü'l-Ma'bûd, II, 78-79.
Bize Hasan b. Rabi', ona İbn Mübarek, ona Mamer, Ona İbn Tavus, ona babası (Tavus), ona İbn Abbas, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rekâta, güneş doğmadan önce de sabah namazından bir rekâta yetişen, namazı idrak etmiş olur."
Bize İshak b. İsmail, ona Süfyan, ona İbn Aclân, ona Asım b. Ömer b. Katade b. Numan, ona Mahmud b. Lebid, ona da Râfi' b. Hadîc, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Sabah namazını ortalık aydınlanınca kılın. Zira bunun sevabı daha fazladır."
Ravi ifadenin ' ya da sevabı daha büyük olur' şeklinde olabileceğini söyledi.
Bize Hennâd, ona Abser, ona Husayn, ona Abdullah b. Ebu Katade, ona da babası (Ebu Katade), önceki hadisin manasını zikredip Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Hz. Peygamber, güneş yükseldiğinde abdest aldı ve onlara (sabah) namazını kıldırdı."
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber (sav) Hayber gazasından dönerken geceleyin uykumuz gelene kadar yol aldı. (Nihayet) dinlenmek için konakladı ve Bilal'e "Geceyi bizim için nöbetçi olarak geçir," buyurdu. Bilal ise (dayanamayıp) bineğine yaslanmış bir şekilde uyuya kaldı. Güneş (yüzlerine) vuruncaya kadar ne o, ne Hz. Peygamber (sav), ne de onun ashabından biri uyandı. Onların hepsinden önce uyanan Hz. Peygamber (sav) oldu. (Hemen) kalktı ve "Bilal!" diye seslendi. O, Hz. Peygamber'e Sen nasıl uykuya dayanamadıysan ben de öyle dayanamadım, anam-babam yoluna feda olsun Ya Rasulullah dedi. (Ordu), binekleri ile biraz yol aldılar. Ardından Hz. Peygamber (sav) abdest aldı ve Bilal'e (kamet getirmesini) emretti. Onlara sabah namazını kıldırdı. Namazı kılınca şöyle buyurdu:
"Kim bir namazı unutursa hatırladığında kılsın. Zira Allah Teâlâ, hatırladığında namazı kıl," Tâhâ, 20/14 buyurmuştur.
(Hadisin ravilerinden) Yunus, İbn Şihâb'ın yukarıdaki ayeti bu şekilde (li'z-zikra-şeddi olarak) okuduğunu rivayet etti.
(Ebu Davud'un hocası) Ahmed, Anbese, Yunus'tan li-zikrî (beni anmak için) şeklinde rivayet etti demiştir. Ayı şekilde Ahmed, kerâ (الْكَرَى) kelimesinin nuâs (uyumak) olduğunu ifade etmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebân, ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Gaflete düşüp (namazı unuttuğunuz) yerden ayrılın." (Ravi devamla şöyle dedi:) Ardından Hz. Peygamber (sav) Bilal'e ezan okumasını emretti, o da ezan okudu (sonra) kamet getirdi. Hz. Peygamber (sav) de (sabah) namazını kıldırdı.
Ebu Davud dedi ki: Bu hadisi Malik, Süfyan b. Uyeyne, Evzaî ve Abdürrezzak, Mamer ile İbn İshak'tan rivayet edip Zührî'nin rivayet ettiği bu hadisteki gibi ezanın okunmasına dair bir şey zikretmediler. (Ayrıca) bu hadisi sadece Evzaî ve Ebân el-Attâr, Mamer'den muttasıl olarak rivayet etmişlerdir. (Diğerleri ise mürsel olarak rivayet etmişlerdir.)
Bize Vehb b. Bakiyye, ona Halid, ona Yunus, ona Ubeyd, ona Hasan, ona da İmran b. Husayn şöyle rivayet etti:
"Hz. Peygamber (sav), yolculuktaydı. (O, ve ashabı), sabah namazını uyudukları için kaçırdılar. Ancak güneşin sıcaklığıyla uyanabildiler. Güneş yükselene kadar yürüdüler. Ardından Hz. Peygamber (sav), müezzine ezan okumasını emretti de müezzin ezan okudu. O (sav), sabahın sünnetini kıldı. Sonra müezzin kamet getirdi. Ardından Rasulullah (sav) farzı kıldı."
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Sabit el-Bünanî, ona Abdullah b. Rabah el-Ensari, ona da Ebu Katade şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber yolcuktaydı. (Birden), yoldan ayrılıp kenara çekildi, ben de onunla birlikle yoldan ayrıldım. Bana "(Gelen gideni) gözetle" diye buyurdu. Ben de (yolu gözetleyip) işte bir süvari, işte iki süvari, işte üç süvari geldi deyip gelenleri saydım ve nihayet yedi kişi olduk. Hz. Peygamber (sav), "Bizim için namazı gözetleyin," buyurdu. Yani sabah namazını kastediyordu. (Ne var ki) uyuyakaldılar ve onları ancak güneşin sıcaklığı uyandırabildi. Hemen kalktılar, kısa bir süre yürüdüler. Ardından konaklayıp abdest aldılar. Bilal de ezan okudu. Önce sabah namazının sünnetini, ardından da farzını kıldılar. (Sonra) yola koyuldular. Birbirlerine namazda kusurlu davrandık dediler. Hz. Peygamber ise şöyle buyurdu:
"Uyku sebebiyle kusur yoktur; kusur ancak uyanıkkendir. (Bundan dolayı), sizden biri namazı unuttuğunda hatırladığı zaman kılsın. Ertesi gün ise (namazı) vaktinde kılsın."