Bize İbn Nümeyr, ona Haccâc b. Dînâr, ona Muhammed b. Zekvân, ona Şehr b. Havşeb, ona da Amr b. Abese şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve "Ey Allah’ın Rasulü, bu işte sana uyan (Müslüman olan) kimlerdir" dedim. "Bir hür ve bir köle" dedi. "İslam nedir?" diye sordum. "Güzel ve temiz söz söylemek, bir yemek ikram yedirmek" buyurdu. "İman nedir?" dedim. "Sabır ve müsamaha göstermek" dedi. "Hangi İslam daha faziletlidir" diye sordum. "Kişinin dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmemesidir" buyurdu. "Hangi iman daha faziletlidir?" diye sordum. " Güzel ahlak" buyurdu. "Hangi namaz daha daha faziletlidir?" dedim. "Kunûtu daha uzun olan" buyurdu. "Hangi hicret daha değerlidir?" dedim. "Rabbin (ac) hoşlanmadığı şeyleri terk etmek" buyurdu. "Hangi Cihad daha değerlidir?" dedim. "Kişinin atının vurulduğu, kanının akıtıldığı" buyurdu. "Hangi saat(te ibadet) daha değerlidir?" diye sordum. "Gecenin son vaktinde" buyurdu. sonra şöyle devam etti: "O vakitten fecir doğuncaya kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Fecir vakti olduğunda sabah namazını kılıncaya kadar sabah namazının iki rekat sünneti dışında (nafile) namaz kılınmaz. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar bekle. Güneş doğduğunda şeytanın iki boynuzu arasından doğar. O vakitte kafirler ibadet eder. Sen güneş iyice yükselinceye kadar bekle. Güneş iyice yükseldiğinde itibaren gölgenin mızrak boyu olduğu zamana kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Gölge mızrak boyu kadar olduğundan itibaren güneşin batıya doğru meyletmeye başladığı zamana kadar namaz kılmayı bırak. Güneş batıya doğru meyletmeye başladıktan itibaren güneş batıncaya kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Güneş batarken namaz kılmayı bırak. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler ibadet eder."
Açıklama: Hadiste geçen hür kişi Hz. Ebubekir, köle kişi de Hz. Bilal'dir.
Zayıflık ve inkıta barındırmaktadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
68535, HM019655
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ يَعْنِي ابْنَ دِينَارٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ ذَكْوَانَ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ عَبَسَةَ قَالَ
أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَنْ تَبِعَكَ عَلَى هَذَا الْأَمْرِ قَالَ حُرٌّ وَعَبْدٌ قُلْتُ مَا الْإِسْلَامُ قَالَ طِيبُ الْكَلَامِ وَإِطْعَامُ الطَّعَامِ قُلْتُ مَا الْإِيمَانُ قَالَ الصَّبْرُ وَالسَّمَاحَةُ قَالَ قُلْتُ أَيُّ الْإِسْلَامِ أَفْضَلُ قَالَ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ قَالَ قُلْتُ أَيُّ الْإِيمَانِ أَفْضَلُ قَالَ خُلُقٌ حَسَنٌ قَالَ قُلْتُ أَيُّ الصَّلَاةِ أَفْضَلُ قَالَ طُولُ الْقُنُوتِ قَالَ قُلْتُ أَيُّ الْهِجْرَةِ أَفْضَلُ قَالَ أَنْ تَهْجُرَ مَا كَرِهَ رَبُّكَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ قُلْتُ فَأَيُّ الْجِهَادِ أَفْضَلُ قَالَ مَنْ عُقِرَ جَوَادُهُ وَأُهْرِيقَ دَمُهُ قَالَ قُلْتُ أَيُّ السَّاعَاتِ أَفْضَلُ قَالَ جَوْفُ اللَّيْلِ الْآخِرُ ثُمَّ الصَّلَاةُ مَكْتُوبَةٌ مَشْهُودَةٌ حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ فَإِذَا طَلَعَ الْفَجْرُ فَلَا صَلَاةَ إِلَّا الرَّكْعَتَيْنِ حَتَّى تُصَلِّيَ الْفَجْرَ فَإِذَا صَلَّيْتَ صَلَاةَ الصُّبْحِ فَأَمْسِكْ عَنْ الصَّلَاةِ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ فَإِذَا طَلَعَتْ الشَّمْسُ فَإِنَّهَا تَطْلُعُ فِي قَرْنَيْ شَيْطَانٍ وَإِنَّ الْكُفَّارَ يُصَلُّونَ لَهَا فَأَمْسِكْ عَنْ الصَّلَاةِ حَتَّى تَرْتَفِعَ فَإِذَا ارْتَفَعَتْ فَالصَّلَاةُ مَكْتُوبَةٌ مَشْهُودَةٌ حَتَّى يَقُومَ الظِّلُّ قِيَامَ الرُّمْحِ فَإِذَا كَانَ كَذَلِكَ فَأَمْسِكْ عَنْ الصَّلَاةِ حَتَّى تَمِيلَ فَإِذَا مَالَتْ فَالصَّلَاةُ مَكْتُوبَةٌ مَشْهُودَةٌ حَتَّى تَغْرُبَ الشَّمْسُ فَإِذَا كَانَ عِنْدَ غُرُوبِهَا فَأَمْسِكْ عَنْ الصَّلَاةِ فَإِنَّهَا تَغْرُبُ أَوْ تَغِيبُ فِي قَرْنَيْ شَيْطَانٍ وَإِنَّ الْكُفَّارَ يُصَلُّونَ لَهَا
Tercemesi:
Bize İbn Nümeyr, ona Haccâc b. Dînâr, ona Muhammed b. Zekvân, ona Şehr b. Havşeb, ona da Amr b. Abese şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve "Ey Allah’ın Rasulü, bu işte sana uyan (Müslüman olan) kimlerdir" dedim. "Bir hür ve bir köle" dedi. "İslam nedir?" diye sordum. "Güzel ve temiz söz söylemek, bir yemek ikram yedirmek" buyurdu. "İman nedir?" dedim. "Sabır ve müsamaha göstermek" dedi. "Hangi İslam daha faziletlidir" diye sordum. "Kişinin dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmemesidir" buyurdu. "Hangi iman daha faziletlidir?" diye sordum. " Güzel ahlak" buyurdu. "Hangi namaz daha daha faziletlidir?" dedim. "Kunûtu daha uzun olan" buyurdu. "Hangi hicret daha değerlidir?" dedim. "Rabbin (ac) hoşlanmadığı şeyleri terk etmek" buyurdu. "Hangi Cihad daha değerlidir?" dedim. "Kişinin atının vurulduğu, kanının akıtıldığı" buyurdu. "Hangi saat(te ibadet) daha değerlidir?" diye sordum. "Gecenin son vaktinde" buyurdu. sonra şöyle devam etti: "O vakitten fecir doğuncaya kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Fecir vakti olduğunda sabah namazını kılıncaya kadar sabah namazının iki rekat sünneti dışında (nafile) namaz kılınmaz. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar bekle. Güneş doğduğunda şeytanın iki boynuzu arasından doğar. O vakitte kafirler ibadet eder. Sen güneş iyice yükselinceye kadar bekle. Güneş iyice yükseldiğinde itibaren gölgenin mızrak boyu olduğu zamana kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Gölge mızrak boyu kadar olduğundan itibaren güneşin batıya doğru meyletmeye başladığı zamana kadar namaz kılmayı bırak. Güneş batıya doğru meyletmeye başladıktan itibaren güneş batıncaya kadar kılınan namaza tanık olunur ve yazılır. Güneş batarken namaz kılmayı bırak. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler ibadet eder."
Açıklama:
Hadiste geçen hür kişi Hz. Ebubekir, köle kişi de Hz. Bilal'dir.
Zayıflık ve inkıta barındırmaktadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Amr b. Abese 19655, 6/572
Senetler:
1. Ebu Necih Amr b. Abese es-Sülemî (Amr b. Abese b. Halid b. Huzeyfe b. Amr)
2. Şehr b. Havşeb el-Eşarî (Şehr b. Havşeb)
3. Muhammed b. Zekvan el-Ezdî (Muhammed b. Zekvan)
4. Haccac b. Dinar el-Eşcei (Haccac b. Dinar)
5. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Din, Allah nezdinde makbul olan din İslam Dinidir
Dürüstlük, özde ve sözde samimi olmak
İman
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İslam, islam nedir?
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
KTB, İMAN
Namaz, faziletlisi
Siyer, hicret, öncesinde Mekke ve hatıralar
Siyer, Hz. Peygamber'in Mekke döneminde çektiği sıkıntılar
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti
Açıklama: Sahih li gayrihtir. Bu isnadın da ravileri sikadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
68190, HM020374
Hadis:
حَدَّثَنَا رَوْحٌ حَدَّثَنَا أَشْعَثُ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ سَمُرَّةَ بْنِ جُنْدُبٍ
عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ صَلَّى صَلَاةَ الْغَدَاةِ فَهُوَ فِي ذِمَّةِ اللَّهِ فَلَا تُخْفِرُوا اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى فِي ذِمَّتِهِ
Tercemesi:
Semura b. Cündüb' den (Radıyallahu anh):
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"Kim sabah namazını kılarsa (o gün) Allah'ın ahdi (koruması) altında
olur. Yüce Allah'ın ahdini (korumasını) sakın terk etmeyin !"
Açıklama:
Sahih li gayrihtir. Bu isnadın da ravileri sikadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Semure b. Cündeb 20374, 6/752
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Hâni Eş'as b. Abdulmelik el-Humrani (Eş'as b. Abdulmelik)
4. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Müslüman, Anlaşmalara riayet etmek, ahde vefa
Namaz, sabah namazı
Namaz, Sabah ve İkindi namazlarının fazileti
Bize Muhammed b. Cafer, ona Avf, ona Ebu Recâ el-Utâridî, ona da Semure b. Cündüb (ra) şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav), ashabına sıkça 'Aranızda rüya gören oldu mu? Bana anlatsın, Allah’ın dilediği gibi yorumlayayım' buyururdu. Bir gün sabah vakti bize kendi gördüğü rüyasını şöyle anlattı: Bu gece bana iki kimse geldi. Onlar beni uyandırdılar ve dediler ki: ‘Haydi çık!’ Ben de onlarla beraber çıktım. Bir adama uğradık, sırtüstü yatıyordu. Başucunda bir başka adam duruyor, elinde büyük bir taş vardı. O taşı adamın başına indirdi, başı parçalandı. Taş yuvarlanıp uzağa gitti. Adam gidip taşı getirinceye kadar, başı eski hâline döndü. Sonra aynı işlemi tekrar yaptı. Ben Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Bir diğer adama uğradık; sırtüstü yatıyordu. Başucunda demirden kanca tutan bir adam vardı. Kancayı yüzünün bir yanına geçiriyor; ağzını kulak arkasına, burnunu ve gözünü de ensesine kadar yarıyordu. Sonra öteki tarafa geçiyor, aynı işlemi orada yapıyordu. Bir taraf bitince öteki taraf eski hâline dönüyordu. Ben 'Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra tandıra benzer bir yapıya geldik. İçinden sesler ve gürültüler geliyordu. İçine baktık; kadın ve erkek çıplak insanlar vardı. Altlarından alevler yükseliyor, onlara değince bağırıyorlardı. Ben 'Bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra kan gibi kırmızı bir ırmağa geldik. İçinde bir adam yüzüyordu. Kıyısında ise önünde bir yığın taş bulunan bir adam vardı. Yüzen adam kıyıya geldiğinde ağzını açıyordu, kıyıdaki adam onun ağzına taş koyuyordu. Adam tekrar yüzüyor, yine dönüp geldiğinde ağzına taş koyuyordu. Ben 'Bu da nedir?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra yüzü son derece çirkin bir adama geldik. Yanında bir ateş vardı, ateşi karıştırıyor ve etrafında dolaşıyordu. Ben 'Bu da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra baharın her çiçeğinden oluşmuş yemyeşil bir bahçeye geldik. Ortasında boyu çok uzun bir adam vardı; başı göğe ulaşıyordu, neredeyes başını göremiyordum. Etrafında görebileceğim en çok ve en güzel çocuklar bulunuyordu. Ben 'Bu kim, bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra daha önce hiç görmediğim kadar güzel ve büyük bir bahçeye vardık. Bana 'Buraya çık' dediler. Çıktık. Karşımıza altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehir çıktı. Kapısına geldik, izin istedik, kapı açıldı ve içeri girdik. İçeride bedenin yarısı en güzel, yarısı da en çirkin insanlardan oluşan bir topluluk vardı. Onlara 'Şu nehre gidin' denildi. Önlerinde bembeyaz ve enine akan bir nehir vardı. Girdiler, sonra bize geri döndüler, çirkinlikleri gitmiş, en güzel suretle dönmüşlerdi. Onlar bana 'İşte bu Adn cennetidir. Şurası da senin makamındır.” Gözümü yukarı kaldırdım, beyaz bulut gibi bir köşk gördüm. Bana 'İşte orası da senin makamındır' denildi. Ben, 'Allah sizi mübarek kılsın, bırakın gireyim' dedim. Onlar, 'Şimdi değil; fakat sen oraya gireceksin' dediler. Ben 'Bu gece çok acayip şeyler gördüm. Nedir bunlar?' Onlar bana şöyle anlattılar:"
'Bizler Sana haber verelim: İlk gördüğün, başı taşla ezilen adam; Kur’an’ı alıp da onu terk eden ve farz namazı uyuyarak bırakan kişidir. Yüzü demir kancayla yarılan adam, sabah erkenden evinden çıkıp bir yalan söyleyen, sonra yalanı tüm ufuklara yayılan kişidir. Tandırdaki çıplak kadın ve erkekler; zina eden erkek ve kadınlardır. Nehirde yüzen ve taş yutan adam; faiz yiyendir. Çirkin yüzlü, ateş başında duran adam; cehennemin bekçisi Mâlik’tir. Bahçedeki uzun boylu adam; İbrahim'dir (as) Onun etrafındaki çocuklar ise fıtrat üzere ölen bütün çocuklardır. Semure der ki: Bunun üzerine Müslümanlardan bazıları 'Ey Allah’ın Rasulü, müşriklerin çocukları da mı?' dediler. Rasulullah (sav) 'Evet, müşriklerin çocukları da' buyurdu. (Melekler devamla şöyle dediler:) Bedeninin yarısı güzel, yarısı çirkin olanlar ise; amellerini karışık işleyen, iyilik ve kötülüğü birlikte yapan kimselerdir. Allah onları affetmiştir."
Açıklama: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
"Rasulullah (sav), ashabına sıkça 'Aranızda rüya gören oldu mu? Bana anlatsın, Allah’ın dilediği gibi yorumlayayım' buyururdu. Bir gün sabah vakti bize kendi gördüğü rüyasını şöyle anlattı: Bu gece bana iki kimse geldi. Onlar beni uyandırdılar ve dediler ki: ‘Haydi çık!’ Ben de onlarla beraber çıktım. Bir adama uğradık, sırtüstü yatıyordu. Başucunda bir başka adam duruyor, elinde büyük bir taş vardı. O taşı adamın başına indirdi, başı parçalandı. Taş yuvarlanıp uzağa gitti. Adam gidip taşı getirinceye kadar, başı eski hâline döndü. Sonra aynı işlemi tekrar yaptı. Ben Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Bir diğer adama uğradık; sırtüstü yatıyordu. Başucunda demirden kanca tutan bir adam vardı. Kancayı yüzünün bir yanına geçiriyor; ağzını kulak arkasına, burnunu ve gözünü de ensesine kadar yarıyordu. Sonra öteki tarafa geçiyor, aynı işlemi orada yapıyordu. Bir taraf bitince öteki taraf eski hâline dönüyordu. Ben 'Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra tandıra benzer bir yapıya geldik. İçinden sesler ve gürültüler geliyordu. İçine baktık; kadın ve erkek çıplak insanlar vardı. Altlarından alevler yükseliyor, onlara değince bağırıyorlardı. Ben 'Bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra kan gibi kırmızı bir ırmağa geldik. İçinde bir adam yüzüyordu. Kıyısında ise önünde bir yığın taş bulunan bir adam vardı. Yüzen adam kıyıya geldiğinde ağzını açıyordu, kıyıdaki adam onun ağzına taş koyuyordu. Adam tekrar yüzüyor, yine dönüp geldiğinde ağzına taş koyuyordu. Ben 'Bu da nedir?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra yüzü son derece çirkin bir adama geldik. Yanında bir ateş vardı, ateşi karıştırıyor ve etrafında dolaşıyordu. Ben 'Bu da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra baharın her çiçeğinden oluşmuş yemyeşil bir bahçeye geldik. Ortasında boyu çok uzun bir adam vardı; başı göğe ulaşıyordu, neredeyes başını göremiyordum. Etrafında görebileceğim en çok ve en güzel çocuklar bulunuyordu. Ben 'Bu kim, bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra daha önce hiç görmediğim kadar güzel ve büyük bir bahçeye vardık. Bana 'Buraya çık' dediler. Çıktık. Karşımıza altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehir çıktı. Kapısına geldik, izin istedik, kapı açıldı ve içeri girdik. İçeride bedenin yarısı en güzel, yarısı da en çirkin insanlardan oluşan bir topluluk vardı. Onlara 'Şu nehre gidin' denildi. Önlerinde bembeyaz ve enine akan bir nehir vardı. Girdiler, sonra bize geri döndüler, çirkinlikleri gitmiş, en güzel suretle dönmüşlerdi. Onlar bana 'İşte bu Adn cennetidir. Şurası da senin makamındır.” Gözümü yukarı kaldırdım, beyaz bulut gibi bir köşk gördüm. Bana 'İşte orası da senin makamındır' denildi. Ben, 'Allah sizi mübarek kılsın, bırakın gireyim' dedim. Onlar, 'Şimdi değil; fakat sen oraya gireceksin' dediler. Ben 'Bu gece çok acayip şeyler gördüm. Nedir bunlar?' Onlar bana şöyle anlattılar:"
'Bizler Sana haber verelim: İlk gördüğün, başı taşla ezilen adam; Kur’an’ı alıp da onu terk eden ve farz namazı uyuyarak bırakan kişidir. Yüzü demir kancayla yarılan adam, sabah erkenden evinden çıkıp bir yalan söyleyen, sonra yalanı tüm ufuklara yayılan kişidir. Tandırdaki çıplak kadın ve erkekler; zina eden erkek ve kadınlardır. Nehirde yüzen ve taş yutan adam; faiz yiyendir. Çirkin yüzlü, ateş başında duran adam; cehennemin bekçisi Mâlik’tir. Bahçedeki uzun boylu adam; İbrahim'dir (as) Onun etrafındaki çocuklar ise fıtrat üzere ölen bütün çocuklardır. Semure der ki: Bunun üzerine Müslümanlardan bazıları 'Ey Allah’ın Rasulü, müşriklerin çocukları da mı?' dediler. Rasulullah (sav) 'Evet, müşriklerin çocukları da' buyurdu. (Melekler devamla şöyle dediler:) Bedeninin yarısı güzel, yarısı çirkin olanlar ise; amellerini karışık işleyen, iyilik ve kötülüğü birlikte yapan kimselerdir. Allah onları affetmiştir."
Açıklama:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Semure b. Cündeb 20354, 6/745
Senetler:
()
Konular:
Rüya, anlatılması
Açıklama: Zayıf hadistir. Bu isnadda Davud b. Ebî Hind hakkında ihtilaf edilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67424, HM019233
Hadis:
حَدَّثَنَا سُرَيْجُ بْنُ النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ أَخْبَرَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِي هِنْدٍ قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو حَرْبِ بْنُ أَبِي الْأَسْوَدِ عَنْ فَضَالَةَ اللَّيْثِيِّ قَالَ
أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَسْلَمْتُ وَعَلَّمَنِي حَتَّى عَلَّمَنِي الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ لِمَوَاقِيتِهِنَّ قَالَ فَقُلْتُ لَهُ إِنَّ هَذِهِ لَسَاعَاتٌ أُشْغَلُ فِيهَا فَمُرْنِي بِجَوَامِعَ فَقَالَ لِي إِنْ شُغِلْتَ فَلَا تُشْغَلْ عَنْ الْعَصْرَيْنِ قُلْتُ وَمَا الْعَصْرَانِ قَالَ صَلَاةُ الْغَدَاةِ وَصَلَاةُ الْعَصْرِ
Tercemesi:
Fadale el-Leysi'den (Radıyallahü anh):
Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldim, Müslüman
oldum ve bana (İslamı) öğretti, beş vakit namazın vakitlerine kadar (birçok şeyi) öğretti. Ben:
'Bunlar benim meşgul olduğum vakitler. Bana hepsini içine alan bir şeyler söyle!' deyince şöyle buyurdu: "Eğer bunlardan geri kalırsan, kesinlikle iki asır (namazından) geri kalma!"
'İki asır (namazı) nedir?'
"Sabah ve ikindi namazı.
Açıklama:
Zayıf hadistir. Bu isnadda Davud b. Ebî Hind hakkında ihtilaf edilmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Fadale el-Leysî 19233, 6/462
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, eğitim metodu
Hz. Peygamber, öğreticiliği
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
Namaz, Sabah ve İkindi namazlarının fazileti
Tebliğ, tebliğde tedric
Açıklama: İsnadı zayıftır. el-Hâris b. Vehb "et-Ta'cîl" ricalindedndir ve meçhulu'l-hâl'dir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67536, HM019277
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا الصَّلْتُ يَعْنِي ابْنَ الْعَوَّامِ قَالَ حَدَّثَنِي الْحَارِثُ بْنُ وَهْبٍ عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ الصُّنَابِحِيِّ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَنْ تَزَالَ أُمَّتِي فِي مَسَكَةٍ مَا لَمْ يَعْمَلُوا بِثَلَاثٍ مَا لَمْ يُؤَخِّرُوا الْمَغْرِبَ بِانْتِظَارِ الْإِظْلَامِ مُضَاهَاةَ الْيَهُودِ وَمَا لَمْ يُؤَخِّرُوا الْفَجْرَ إِمْحَاقَ النُّجُومِ مُضَاهَاةَ النَّصْرَانِيَّةِ وَمَا لَمْ يَكِلُوا الْجَنَائِزَ إِلَى أَهْلِهَا
Tercemesi:
Ebû Abdurrahman b. Sunâbihî'den (Radıyallahu anh): Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Ümmetim şu üç şeyi yapmadıkça hayır üzerinde kalmaya devam
edecektir:
Yahudilere benzeyerek karanlığın bastığı vakte kadar beklemek
suretiyle akşam namazını geciktirmedikçe.
Hristiyanlara benzeyerek sabah namazını yıldızların kaybolma vaktine kadar geciktirmedikçe,
Cenaze işlemlerini de (sadece) ailesine bırakmadıkça, (yardım etmeyi terk etmedikleri sürece)."
Açıklama:
İsnadı zayıftır. el-Hâris b. Vehb "et-Ta'cîl" ricalindedndir ve meçhulu'l-hâl'dir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Abdullah es-Sunâbihî 19277, 6/475
Senetler:
1. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Useyle es-Sunâbihî (Abdurrahman b. Useyle es-Sunâbihî)
2. Haris b. Vehb (Haris b. Vehb)
3. Salt b. Behram et-Teymî (Salt b. Behram)
4. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
Konular:
Cenaze, yapılacak muamele
Namaz, akşam namazı
Namaz, sabah namazı
Namaz, vakti
Namaz, vaktinde eda etmek, geciktirmemek
Yardımseverlik, Cenaze, ölünün yakınlarına yardımcı olmak
Yardımseverlik, yardımlaşma
Zihin İnşası, ehl-i kitaba muhalefet
Zihin İnşası, Yahudilere ve Hristiyanlara muhalefet
Açıklama: ..أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ ifadesi dışında sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67585, HM020206
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ قَالَ أَخْبَرَنَا هِشَامٌ (ح) وَرَوْحٌ قَالَ ثَنَا هِشَامٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ قَالَ
سَرَيْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا كَانَ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ عَرَّسْنَا فَلَمْ نَسْتَيْقِظْ حَتَّى أَيْقَظَنَا حَرُّ الشَّمْسِ فَجَعَلَ الرَّجُلُ مِنَّا يَقُومُ دَهِشًا إِلَى طَهُورِهِ قَالَ فَأَمَرَهُمْ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَسْكُنُوا ثُمَّ ارْتَحَلْنَا فَسِرْنَا حَتَّى إِذَا ارْتَفَعَتْ الشَّمْسُ تَوَضَّأَ ثُمَّ أَمَرَ بِلَالًا فَأَذَّنَ ثُمَّ صَلَّى الرَّكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَقَامَ فَصَلَّيْنَا فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلَا نُعِيدُهَا فِي وَقْتِهَا مِنْ الْغَدِ قَالَ أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عَنْ الرِّبَا وَيَقْبَلُهُ مِنْكُمْ
Tercemesi:
İmran b. Husayn (Radıyallahu anh) anlattı:
Rasûlullah'la (Sallallahu aleyhi ve sellem) beraber yolculuktaydık ve gece sonunda (bir yerde) konakladık. (Ancak) uykudan uyanamadık, ta ki bizi güneşin ısısı uyandırdı. Bizden (her) biri şaşkın bir halde suyuna doğru koştu, Rasûlullah onlara sakin olmalarını söyledi. Sonra oradan ayrıldık ve yürümeye devam ettik. Güneş (biraz) yükselince Rasûlullah abdest aldı ve Bilal' e emretti, o da ezan okudu. Sonra Rasûlullah sabah namazından önce iki rekat kıldı ve kamet etti, (sabah) namazını kıldık. Oradakiler:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ertesi günü bu namazı kendi vaktinde (yeniden)
iade edelim mi?' deyince şöyle buyurdu: "Yüce Rabbiniz size faizi (karşılıksız fazlalığı) yasaklar da sizin (böyle yapmanızı) kabul eder mi?"
Açıklama:
..أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ ifadesi dışında sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, İmran b. Husayn 20206, 6/711
Senetler:
()
Konular:
Faiz, Riba
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, eğitim metodu
Hz. Peygamber, kıyas yoluyla ikna metodu,
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Namaz, Kametten Sonra
Namaz, kaza etmek
Namaz, mekruh vakitler
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçmiş namazı cemaatle kılmak
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
68554, HM021093
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سِمَاكٍ سَمِعَ جَابِرًا يَقُولُ
كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقْرَأُ فِي الظُّهْرِ بِسَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى وَنَحْوَهَا وَفِي الصُّبْحِ بِأَطْوَلَ مِنْ ذَلِكَ
Tercemesi:
Câbir b. Semüra'dan:
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) öğle namazında 'Sebbihi'sme Rabbike'l-a'lâ' suresi ve benzerini okur, sabah namazında ise bundan daha uzun okurdu.
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Cabir b. Semure 21093, 7/13
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, namazdaki okuyuşu
Hz. Peygamber, namazlarda belirli sureleri okuması
Namaz, kıraat
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
68736, HM021132
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا سِمَاكُ بْنُ حَرْبٍ قَالَ
سَأَلْتُ جَابِرًا عَنْ صَلَاةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ كَانَ يُخَفِّفُ وَلَا يُصَلِّي صَلَاةَ هَؤُلَاءِ قَالَ وَنَبَّأَنِي أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَقْرَأُ فِي الْفَجْرِ بِ ق وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ وَنَحْوِهَا
Tercemesi:
Simâk b. Harb anlattı:
Câbir b. (Semüra)'ya (Radıyallahu anh) Hz. Peygamber'in namazını sordum, o şöyle dedi:
'Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) namazı hafif kılardı, onların namazı gibi kılmazdı.'
(Râvi Simâk) anlatmaya şöyle devam etti:
'Câbir'in bana haber verdiğine göre Rasûlullah sabah namazında 'Kaf ve'l-Kur'âni'l-mecîd' ve benzeri sureler okurdu.
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Cabir b. Semure 21132, 7/21
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, namazı ve Kur'an okuyuşu
Hz. Peygamber, namazlarda belirli sureleri okuması
Namaz, namazı kolaylaştırmak, namazı hafifletmek
Namaz, okunan sureler-ayetler
Namaz, sabah namazı