1715 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Haris b. Ubeyd, ona Muhammed b. Abdulmelik b. Ebu Mahzûre, ona babası (Abdulmelik b. Mahzûre), ona da (Muhammed'in) dedesi (Ebu Mahzûre Semure b. Mi'yer) şöyle rivayet etmiştir:
Ben, Rasulullah'a (sav) bana ezanı öğretin dedim. Hz. Peygamber (sav), başımın ön tarafını okşadı ve şöyle buyurdu:
"Sesini yükselterek Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür dersin. Ardından sesini kısarak şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasuludür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasuludür, dersin. Sonra sesini yükselterek Allah'tan başka ilah yoktur, Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasuludür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasuludür, haydi namaza, haydi namaza, haydi kurtuluşa, haydi kurtuluşa dersin. Eğer sabah namazı için ezan okuyorsan da namaz uykudan hayırlıdır, namaz uykudan hayırlıdır, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah'tan başka ilah yoktur, dersin."
Bize en-Nüfeylî, ona İbrahim b. İsmail b. Abdülmelik b. Ebu Mahzûre, ona dedesi Abdulmelik b. Ebu Mahzûre, ona da Ebu Mahzûre şöyle rivayet etmiştir:
Bana, ezanı, Rasulullah (sav) harf harf öğretti: "Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasulüdür. Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasulüdür. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasulüdür. Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın rasulüdür. Haydi namaza. Haydi namaza. Haydi kurtuluşa. Haydi kurtuluşa."
(Ravi) dedi ki: Ebu Mahzûre, sabah ezanında namaz uykudan hayırlıdır derdi.
Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da Abdullah b. Abbas şöyle söylemiştir:
Hz. Peygamber (sav), sahabesinden bir grupla birlikte Ukaz panayırına doğru gitti. O dönemde cinler semadan haber almak konusunda engellenmişlerdi, (haber almaya ne zaman çıksalar) üzerlerine ateş parçaları gönderilirdi. (Semadan haber almaları engellenince) cinler, kavimlerine döndüler ve onlar gelenlere şöyle dediler: 'Size ne oldu?' Onlar da: 'Semadan (alabileceğimiz) haber ile aramıza engel oluştu; üzerimize ateş parçaları salıverildi', dediler. Bunun üzerine onlara: 'Sizinle gökyüzündeki haber arasına giren şey ancak yeni meydana gelmiş bir şeydir. Yeryüzünün doğu ve batı taraflarını dolaşın da, sizinle gökteki haber arasına engel olan bu şeye bakınız' denildi. İşte bunların içinden Tihâme tarafına gelen grup Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle'de bulunan Hz. Peygamber'in (sav) bulunduğu yere vardılar. O anda Peygamber (sav) sahabesine sabah namazını kıldırıyordu. Kur'an'ı işitince, ona kulak verdiler ve şöyle dediler:' Allah'a yemin olsun ki gökten haber almaktan sizinle onun arasına engel olan işte budur.' İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: Ey kavmimiz! Gerçekten biz, doğru yola ileten hayranlık veren bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız, dediler. (Cin, 72/1) Allah da Peygamberine (sav): '(Ey Habibim!) de ki; Bana vahyedildi..'(ayetiyle başlayan Cin suresini) indirdi. O'na (sav) vahyolunan işte cinlerin bu sözleridir."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys b. Sa'd, ona Ukayl, ona da İbn Şihab'ın rivayet ettiğine göre Enes (ra) şöyle demiştir:
"Müslümanlar (Hz. Peygamber'in son hastalığı sırasında bir gün) sabah namazını kılarlarken, aniden Rasulullah (sav) Âişe'nin odasının perdesini açtı ve saf tutup namaz kılmakta olan ashâba baktı. Sonra tebessüm etti, (hatta) güldü. (O sırada imamlık yapmakta olan) Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in (sav) namaza gelmek istediğini zannettiğinden, geri çekilerek safa katılmak istedi. Müslümanlar ise (sevinçten) neredeyse namazlarını bozacaklardı. Hz. Peygamber (sav) onlara, "namazınızı tamamlayın!" diye işaret etti ve perdeyi indirdi. O günün sonunda da vefat etti."