حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا يحيى بن عبد الرحمن العصري قال حدثنا شهاب بن عباد العصري أن بعض وفد عبد القيس سمعه يذكر قال : لما بدا لنا في وفادتنا إلى النبي صلى الله عليه وسلم سرنا حتى إذا شارفنا القدوم تلقانا رجل يوضع على قعود له فسلم فرددنا عليه ثم وقف فقال ممن القوم قلنا وفد عبد القيس قال مرحبا بكم وأهلا إياكم طلبت جئت لأبشركم قال النبي صلى الله عليه وسلم بالأمس لنا إنه نظر إلى المشرق فقال ليأتين غدا من هذا الوجه يعني المشرق خير وفد العرب فبت أروغ حتى أصبحت فشددت على راحلتي فأمعنت في المسير حتى ارتفع النهار وهممت بالرجوع ثم رفعت رؤوس رواحلكم ثم ثنى راحلته بزمامها راجعا يوضع عوده على بدئه حتى انتهى إلى النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه حوله من المهاجرين والأنصار فقال بأبي وأمي جئت أبشرك بوفد عبد القيس فقال أنى لك بهم يا عمر قال هم أولاء على أثري قد أظلوا فذكر ذلك فقال بشرك الله بخير وتهيأ القوم في مقاعدهم وكان النبي صلى الله عليه وسلم قاعدا فألقى ذيل ردائه تحت يده فاتكأ عليه وبسط رجليه فقدم الوفد ففرح بهم المهاجرون والأنصار فلما رأوا النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه أمرحوا ركابهم فرحا بهم وأقبلوا سراعا فأوسع القوم والنبي صلى الله عليه وسلم متكئ على حاله فتخلف الأشج وهو منذر بن عائذ بن منذر بن الحارث بن النعمان بن زياد بن عصر فجمع ركابهم ثم أناخها وحط أحمالها وجمع متاعها ثم أخرج عيبة له وألقى عنه ثياب السفر ولبس حلة ثم أقبل يمشي مترسلا فقال النبي صلى الله عليه وسلم من سيدكم وزعيمكم وصاحب أمركم فأشاروا بأجمعهم إليه وقال ابن سادتكم هذا قالوا كان آباؤه سادتنا في الجاهلية وهو قائدنا إلى الإسلام فلما انتهى الأشج أراد أن يقعد من ناحية استوى النبي صلى الله عليه وسلم قاعدا قال ها هنا يا أشج وكان أول يوم سمى الأشج ذلك اليوم أصابته حمارة بحافرها وهو فطيم فكان في وجهه مثل القمر فأقعده إلى جنبه وألطفه وعرف فضله عليهم فأقبل القوم على النبي صلى الله عليه وسلم يسألونه ويخبرهم حتى كان بعقب الحديث قال هل معكم من أزودتكم شيء قالوا نعم فقاموا سراعا كل رجل منهم إلى ثقله فجاؤوا بصبر التمر في أكفهم فوضعت على نطع بين يديه وبين يديه جريدة دون الذراعين وفوق الذراع فكان يختصر بها قلما يفارقها فأومأ بها إلى صبرة من ذلك التمر فقال تسمون هذا التعضوض قالوا نعم قال وتسمون هذا الصرفان قالوا نعم وتسمون هذا البرنى قالوا نعم قال هو خير تمركم وأينعه لكم وقال بعض شيوخ الحي وأعظمه بركة وإنما كانت عندنا خصبة نعلفها إبلنا وحميرنا فلما رجعنا من وفادتنا تلك عظمت رغبتنا فيها وفسلناها حتى تحولت ثمارنا منها ورأينا البركة فيها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166316, EM001198
Hadis:
حدثنا موسى بن إسماعيل قال حدثنا يحيى بن عبد الرحمن العصري قال حدثنا شهاب بن عباد العصري أن بعض وفد عبد القيس سمعه يذكر قال : لما بدا لنا في وفادتنا إلى النبي صلى الله عليه وسلم سرنا حتى إذا شارفنا القدوم تلقانا رجل يوضع على قعود له فسلم فرددنا عليه ثم وقف فقال ممن القوم قلنا وفد عبد القيس قال مرحبا بكم وأهلا إياكم طلبت جئت لأبشركم قال النبي صلى الله عليه وسلم بالأمس لنا إنه نظر إلى المشرق فقال ليأتين غدا من هذا الوجه يعني المشرق خير وفد العرب فبت أروغ حتى أصبحت فشددت على راحلتي فأمعنت في المسير حتى ارتفع النهار وهممت بالرجوع ثم رفعت رؤوس رواحلكم ثم ثنى راحلته بزمامها راجعا يوضع عوده على بدئه حتى انتهى إلى النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه حوله من المهاجرين والأنصار فقال بأبي وأمي جئت أبشرك بوفد عبد القيس فقال أنى لك بهم يا عمر قال هم أولاء على أثري قد أظلوا فذكر ذلك فقال بشرك الله بخير وتهيأ القوم في مقاعدهم وكان النبي صلى الله عليه وسلم قاعدا فألقى ذيل ردائه تحت يده فاتكأ عليه وبسط رجليه فقدم الوفد ففرح بهم المهاجرون والأنصار فلما رأوا النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه أمرحوا ركابهم فرحا بهم وأقبلوا سراعا فأوسع القوم والنبي صلى الله عليه وسلم متكئ على حاله فتخلف الأشج وهو منذر بن عائذ بن منذر بن الحارث بن النعمان بن زياد بن عصر فجمع ركابهم ثم أناخها وحط أحمالها وجمع متاعها ثم أخرج عيبة له وألقى عنه ثياب السفر ولبس حلة ثم أقبل يمشي مترسلا فقال النبي صلى الله عليه وسلم من سيدكم وزعيمكم وصاحب أمركم فأشاروا بأجمعهم إليه وقال ابن سادتكم هذا قالوا كان آباؤه سادتنا في الجاهلية وهو قائدنا إلى الإسلام فلما انتهى الأشج أراد أن يقعد من ناحية استوى النبي صلى الله عليه وسلم قاعدا قال ها هنا يا أشج وكان أول يوم سمى الأشج ذلك اليوم أصابته حمارة بحافرها وهو فطيم فكان في وجهه مثل القمر فأقعده إلى جنبه وألطفه وعرف فضله عليهم فأقبل القوم على النبي صلى الله عليه وسلم يسألونه ويخبرهم حتى كان بعقب الحديث قال هل معكم من أزودتكم شيء قالوا نعم فقاموا سراعا كل رجل منهم إلى ثقله فجاؤوا بصبر التمر في أكفهم فوضعت على نطع بين يديه وبين يديه جريدة دون الذراعين وفوق الذراع فكان يختصر بها قلما يفارقها فأومأ بها إلى صبرة من ذلك التمر فقال تسمون هذا التعضوض قالوا نعم قال وتسمون هذا الصرفان قالوا نعم وتسمون هذا البرنى قالوا نعم قال هو خير تمركم وأينعه لكم وقال بعض شيوخ الحي وأعظمه بركة وإنما كانت عندنا خصبة نعلفها إبلنا وحميرنا فلما رجعنا من وفادتنا تلك عظمت رغبتنا فيها وفسلناها حتى تحولت ثمارنا منها ورأينا البركة فيها
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Yahya b. Abdurrahman el-Asarî, ona Şihâb b. Abbâd el-Asarî haber verdi. Şihab, Hz. Peygamber'e elçi olarak giden Abdülkaysoğulları heyetinde yer alan bir kişinin şunları anlattığını söylemiştir: "Hz. Peygamber'e (s.a.) gitmeye karar verdikten sonra yola çıktık. Medine'ye yaklaştığımız zaman, devesini koşturarak gelen bir adam karşımıza çıktı. Selam verdi, biz de selamını aldık. Sonra durdu ve "siz kimlerdensiniz?" diye sordu. "Abdülkaysoğulları heyetiyiz" dedik. Adam: "Hoş geldiniz, safa geldiniz! Ben de sizi arıyordum, size müjde vermeye geldim! Nebi (s.a.) dün bize doğu tarafına baktığını söyledi ve: "Yarın muhakkak şu taraftan yani doğudan Arapların en hayırlı heyeti gelecek !" dedi. Gece sabaha kadar bir sağa bir sola döndüm. Sabah olunca da deveme atlayıp gün yükselene kadar hiç durmadan yol aldım. Tam dönmeye niyetlenmiştim ki bineklerinizin başlarını gördüm." dedi ve devesini yularıyla çevirip geldiği gibi hızla geriye gitti. Hz. Peygamber'in (s.a.) yanına vardı. Muhacirler ve Ensardan sahabesi etrafındaydı: "Anam babam sana feda olsun! Abdülkaysoğulları heyetinin yaklaştığını müjdelemeye geldim!" dedi. Hz. Peygamber: "Nereden biliyorsun ey Ömer?" dedi, adam: "hemen peşimdeler, yaklaştılar" dedi ve olanları anlattı. Hz. Peygamber: "Allah da seni hayırla müjdelesin!" dedi.
Sonra ashap, oturdukları yerde heyeti karşılamak için hazırlandılar. Hz. Peygamber oturuyordu. Hırkasının ucunu elinin altına koydu ve üzerine yaslanarak ayaklarını uzattı.Nihayet heyet ulaştı. Muhacirler ve Ensar heyetin gelmesine sevindiler. Heyettekiler de Hz. Peygamber'i ve ashabını görünce sevinçten bineklerini hızlandırıp koştura koştura geldiler. Ashab gelenlere yer açtılar. O sırada Hz. Peygamber hala aynı vaziyette yaslanmış duruyordu. Heyet içinden sadece "Eşecc" yani Münzir b. Âiz b. Münzir b. el-Hâris b. en-Numan b. Ziyad b. Asar gelmeyip geride kaldı. Develerin yularlarını tutup hayvanları toparladı, onları ıhtırıp yüklerini indirdi ve eşyalarını bir araya getirdi. Sonra kendisine ait bir heybe çıkardı, üzerindeki yolculuk elbiselerini soydu ve altlı üstlü yeni bir elbise giydi. Ağır ağır Hz. Peygamber'in yanına doğru gelmeye başladı. Hz. Peygamber: "Sizin büyüğünüz, lideriniz ve yöneticiniz kimdir?" diye sordu. Hepsi birden Münzir'i gösterdiler. Hz. Peygamber: "ileri gelenlerinizin evladı mıdır?" diye sordu. Heyettekiler: "Cahiliye döneminde ataları bizim ileri gelenlerimizdi, bizi İslam'a yönlendiren de odur" dediler.
Eşec meclise gelince bir kenara oturacak oldu, fakat Hz. Peygamber doğrulup oturdu ve "Şöyle buyur ey Eşecc!" dedi. Kendisine ilk defa o gün "Eşecc (yaralı yüz)" deniliyordu. O, sütten yeni kesilmiş bir çocukken bir merkep kendisini toynağıyla tepmiş ve yüzünde ay biçiminde bir iz oluşmuştu. Peygamber (s.a.) onu yanına oturttu, kendisine iltifat etti ve diğerlerinden üstün kadrini bildi.
Sonra heyettekiler Hz. Peygamber'e yönelerek ona sorular sormaya başladılar. Hz. Peygamber merak ettikleri herşeyi onlara anlattı. Nihayet sohbetin sonuna geldiklerinde Hz. Peygamber: "Yanınızda azıklarınızdan bir şey var mı?" diye sordu. "Evet" dediler ve herkes hızlıca kalkıp yükünün yanına gitti. Avuçlarında hurma getirdiler ve Hz. Peygamber'in önünde bulunan deri yaygıya koydular. Hz. Peygamber'in önünde iki arşından kısa bir arşından uzun hurma dalından bir değnek vardı. Kendisi yanından pek ayırmadığı bu değneği elinde tutardı. Hz. Peygamber bu değnekle hurma yığınlarından birine işaret edip "Buna Ta'dûd mu diyorsunuz?" diye sordu. "Evet", dediler. Hz. Peygamber: "Buna Sarefân mı diyorsunuz?" diye sordu, "Evet" dediler. Hz. Peygamber "Buna da Bernî mi diyorsunuz" buyurdu, "Evet" dediler. Sonra Hz. Peygamber: "Hurmanızın en hayırlısı ve sizin için en faydalısı budur" buyurdu. (Abdülkaysoğullarının yaşlılarından birisi bu cümle yerine "en bereketlisi" diye söylemiştir). Bernî hurması bizde boldu, deve ve merkep yemi yapardık. Bu seyahatimizden döndükten sonra ona olan rağbetimiz arttı ve onu yetiştirmeye başladık. Öyle ki zamanla bütün hurmamız bundan ibaret oldu ve onun bereketini gördük."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1198, /905
Senetler:
1. Ba'du Vefdi Abdi'l-Kays (Ba'du Vefdi Abdi'l-Kays)
2. Şihab b. Abbad el-Abdî el-Asarî (Şihab b. Abbad)
3. Ebu Muhammed Yahya b. Abdurrahman el-Asarî (Yahya b. Abdurrahman)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Adab, oturma adabı
Adab, Selam, selamlaşma adabı
Adab, yürüyüş adabı
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Hz. Peygamber, heyetlerle görüşmesi
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
KTB, ADAB
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
KTB, SELAM
Lakap, lakab takmak
Siyer, Hz. Peygamber'e gelen heyetler
Yiyecekler, Hurma, İlgili Herşey
Yolculuk, esnasında dikkat edilecek hususlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188879, NM000606
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ الْفَقِيهُ، أَنْبَأَ عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ بْنِ الْجُنَيْدِ، ثنا الْمُعَافَى بْنُ سُلَيْمَانَ، ثنا زُهَيْرٌ، ثنا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَرْقَمَ، أَنَّهُ خَرَجَ حَاجًّا، أَوْ مُعْتَمِرًا، وَمَعَهُ النَّاسُ وَهُوَ يَؤُمُّهُمْ فَلَمَّا كَانَ ذَاتَ يَوْمٍ أَقَامَ الصَّلَاةَ صَلَاةَ الصُّبْحِ ثُمَّ قَالَ: لِيَتَقَدَّمْ أَحَدُكُمْ، وَذَهَبَ إِلَى الْخَلَاءِ ثُمَّ قَالَ: إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: «إِذَا أَرَادَ أَحَدُكُمْ أَنْ يَذْهَبَ إِلَى الْخَلَاءِ وَقَامَتِ الصَّلَاةُ فَلْيَبْدَأْ بِالْخَلَاءِ» . «هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ عَلَى شَرْطِ الشَّيْخَيْنِ وَلَمْ يُخَرِّجَاهُ، وَلَهُ شُهُودٌ بِأَسَانِيدَ صَحِيحَةٍ»
Tercemesi:
Bize Ebubekir b. İshak el-Fakîh, ona Ali b. el-Hüseyn b. el-Cünd, ona el-Muâfâ b. Süleyman, ona Züheyr, ona Hişam b. Urve ona da Abdullah b. el-Erkam'ın rivayet ettiğine göre; Abdullah, imamlığını yaptığı bir cemaatle, hacca veya umreye gitmek üzere yola çıkmıştı. Bir gün sabah namazını kılmak üzere kalktı, sonra biriniz öne geçsin diyerek helaya yöneldi ve söyle dedi:
Ben Rasûlullah'ın (sav) "Sizden biriniz namaza dururken helaya gitme ihtiyacı duyarsa, önce helaya gitsin!" dediğini işittim.
Bu hadisi Şeyhayn tahirc etmese de onların şartlarına göre sahih bir hadistir ve senetleri sahih şahitleri vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Tahâret 606, 1/403
Senetler:
()
Konular:
Namaz, abdestle tamamlanacağı
Namaz, sıkışık haldeyken
حدثنا أبو أحمد بكر محمد بن حمدان الصيرفي بمرو من أصل كتابه ثنا أبو إسماعيل محمد بن إسماعيل الترمذي ثنا عمر بن عبد الوهاب الرياحي أبو حفص ثنا إبراهيم بن سعد بن إبراهيم الزهري عن محمد بن إسحاق قال : حدثني عبيد الله بن عمر بن حفص عن عبيد بن جبير مولى الحكم بن أبي العاص عن عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما عن أبي مويهبة مولى رسول الله صلى الله عليه و سلم قال : طرقني رسول الله صلى الله عليه و سلم ذات ليلة فقال : يا أبا مويهبة انطلق استغفر فإني قد أمرت أن أستغفر لأهل هذا البقيع فانطلقت معه فلما بلغ البقيع قال : السلام عليكم يا أهل البقيع ليهن لكم ما أصبحتم فيه و لو تعلمون ما أنجاكم الله منه أقبلت الفتن كقطع الليل المظلم يتبع أولها آخرها ثم قال يا أبا مويهبة إن الله خيرني أن يؤتيني خزائن الأرض و الخلد فيها ثم الجنة و بين لقاء ربي عز و جل فقلت : بأبي أنت و أمي فخذ مفاتيح خزائن هذه الأرض و الخلد فيها ثم الجنة قال : كلا يا أبا مويهبة لقد اخترت لقاء ربي عز و جل ثم استغفر لأهل البقيع ثم انصرف فلما أصبح بداه شكواه الذي قبضت فيه صلى الله عليه و سلم
هذا حديث صحيح على شرط مسلم إلا أنه عجب بهذا الإسناد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
192681, NM004431
Hadis:
حدثنا أبو أحمد بكر محمد بن حمدان الصيرفي بمرو من أصل كتابه ثنا أبو إسماعيل محمد بن إسماعيل الترمذي ثنا عمر بن عبد الوهاب الرياحي أبو حفص ثنا إبراهيم بن سعد بن إبراهيم الزهري عن محمد بن إسحاق قال : حدثني عبيد الله بن عمر بن حفص عن عبيد بن جبير مولى الحكم بن أبي العاص عن عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما عن أبي مويهبة مولى رسول الله صلى الله عليه و سلم قال : طرقني رسول الله صلى الله عليه و سلم ذات ليلة فقال : يا أبا مويهبة انطلق استغفر فإني قد أمرت أن أستغفر لأهل هذا البقيع فانطلقت معه فلما بلغ البقيع قال : السلام عليكم يا أهل البقيع ليهن لكم ما أصبحتم فيه و لو تعلمون ما أنجاكم الله منه أقبلت الفتن كقطع الليل المظلم يتبع أولها آخرها ثم قال يا أبا مويهبة إن الله خيرني أن يؤتيني خزائن الأرض و الخلد فيها ثم الجنة و بين لقاء ربي عز و جل فقلت : بأبي أنت و أمي فخذ مفاتيح خزائن هذه الأرض و الخلد فيها ثم الجنة قال : كلا يا أبا مويهبة لقد اخترت لقاء ربي عز و جل ثم استغفر لأهل البقيع ثم انصرف فلما أصبح بداه شكواه الذي قبضت فيه صلى الله عليه و سلم
هذا حديث صحيح على شرط مسلم إلا أنه عجب بهذا الإسناد
Tercemesi:
Bize Ebu Ahmed Bekir b. Muhammed Hamdân es-Sayrafî Merv’de kitabının aslından, ona Ebu İsmail Muhammed b. İsmail et-Tirmizî, ona Ebu Hafs Ömer b. Abdülvehhab er-Riyâhî, ona İbrahim b. Sa’d b. İbrahim ez-Zührî, ona Muhammed b. İshak, ona Ubeydullah b. Ömer b. Hafs, ona Hakem b. Ebu’l-Âs’ın âzatlısı Ubeyd b. Cübeyr, ona da Abdullah b. Amr b. Âs (r.a.), Rasûlüllah (s.a.v.)’in âzatlısı Ebu Müveyhibe (r.a.)’dan şöyle dediğini rivayet etti:
Rasûlüllah (s.a.v.) gece vakti beni uyandırıp şöyle buyurdu:
“Ey Ebu Müveyhibe! Şu Bakî’ ehli için Allah’tan istiğfarda bulunmakla emrolundum!” Bunun üzerine onunla beraber çıktım. Bakî’e ulaştığında şöyle buyurdu:
“Selam üzerinize olsun ey Baki’ halkı. Şu anda içinde bulunduğunuz durum sizin için pek bir şey değil; Allah Teâlâ’nın sizi neden kurtardığını bir bilseydiniz! Fitneler tıpkı karanlık gecenin zifiri karanlıkları gibi peşi sıra geldi.” Sonra şöyle buyurdu:
“Ey Ebu Müveyhibe! Şüphesiz Allah Teâlâ, yeryüzü hazinelerinin anahtarını bana vermek ve beni dünyada ebedi kalmak sonra da cenneti vermek ile Rabbime kavuşma arasında muhayyer bıraktı.” Ben de:
“Anam babam sana feda olsun; bu yeryüzü hazinelerinin anahtarlarını al(saydın) ve dünyada ebedi kalıp sonra da cenneti al(saydın ya!)” dedim.
“Asla ey Ebu Müveyhibe! Andolsun ki ben Rabbime kavuşmayı seçtim” buyurdu.
Sonra Bakî’ halkına af diledi ve (oradan) ayrıldı. Sabah olduğunda vefatıyla sonuçlanacak şikayetleri başladı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Meğâzî ve's- serâyâ 4431, 5/461
Senetler:
1. Ebu Müveyhibe (Ebu Müveyhibe mevlâ Rasûlillah)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
3. Ubeyd b. Cübeyr el-Ümevî (Ubeyd b. Cübeyr Mevla'l-Hakem b. Ebi'l-Âs)
4. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
5. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
6. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu Hafs Ömer b. Abdulvehhab er-Riyâhî (Ömer b. Abdulvehhab b. Riyah)
8. Ebu İsmail Muhammed b. İsmail es-Sülemî (Muhammed b. İsmail b. Yusuf)
9. Ebu Ahmed Bekir b. Muhammed es-Sayrafi (Bekir b. Muhammed b. Hamdan)
Konular:
Dua, kabirdekiler için okunacak dua
KTB, SELAM
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
سعيد بن محمد الحرمي قال حدثنا يعقوب بن إبراهيم قال حدثنا أبي عن بن إسحاق عن محمد بن إبراهيم بن الحارث التيمي عن أبي سلمة بن عبد الرحمن عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : خمس من الفطرة قص الشارب وتقليم الأظفار وحلق العانة ونتف الإبط والسواك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166437, EM001257
Hadis:
سعيد بن محمد الحرمي قال حدثنا يعقوب بن إبراهيم قال حدثنا أبي عن بن إسحاق عن محمد بن إبراهيم بن الحارث التيمي عن أبي سلمة بن عبد الرحمن عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : خمس من الفطرة قص الشارب وتقليم الأظفار وحلق العانة ونتف الإبط والسواك
Tercemesi:
— Ebû Hürcyre (Radiyaîtahu anh) 'den rivayet edildiğine göre. demiştir ki, Resûlüllah {Sallallahü Aleyhi ve Seilem) şöyle buyurdu; «Beş şey. Peygamberlerin seçtiği eski sünnettendir :
1— Bıyık kısaltmak,
2— Tırnaklan kesmek,
3— Kasıkları tıraş etmek,
4— Koltuk altlarını yolmak,
5— Misvak kullanmak.»1248
Fıtratın mânâsı, yaratılış, hal, heyettir. İnsanın yaratılışında mevcut bulunan selim bir akıl, Had.fs-i Şerifle geçen 5 şeyin lüzumunu kabul eder ve onları benimser diye bu «Fıtrat» kelimesi geruş mânâ İle açıklanmaktadır. Daha önceden beri geçmiş peygamberlerin bunlar birer sünneti olarak da İzah ediliyor. Bu 5 şeyi ayrı ayrı ele alalım :
Bıyıktan kssaEtmak : Bıyıklar üst dudakta büyüyüp ağızo doğru sarktığı İçin ağzı kaparlar, yemeğe ve İçmeğe engel olurlar. İçilecek suyun veya yenecek yemeğin içine sarkmaları, hem temizliğe aykırıdır, hem de iğrenç ve tiksindiricidir. İslâm'da temizlik ve karşılıklı sevgi esas olduğurra~göre, bunu zedeleyecek her hareketten kaçınmak şarttır. Onun için bıyıklar kısaltılır ve dudak kırmızılığına taşmayacak şekilde terbiye edilirler. Bunu da yapamayanların bıyıklarını traş etmeleri daha doğrudur. Çünkü Imam-ı Azam Ebû Hanife mezhebinde bıyıklan traş etmek de sünnetten sayılır. Asıl sünnet sakalların uzatılmasıdır. Zira; Peygamber (Salhliafıü Aleyhi ve Seilem) müteaddit Hodîs-i Şeriflerinde:
Buyurmuştur. Sakal ancak sünnet miktarı olan bir kabza miktarını geçerse, o zaman kısaltılır. Traş edilmesi bahis konusu değildir. Sakal traşını bir kısım âlimler Karam ve bir kısmı da tahrİmen mekruh saymışlardır. Buna da delil, Hz. Peygamber'irj :
«Sakalian uzatınız» emridir. Bir de ashab içinde sakal traş edenin bulunmayışıdır. Sal
Tırnaklan Kesmek : E! ve ayak tırnakları uzadığı zaman parmak uçları arasına yabancı ve pîs maddelerin girmesine zemin hazırlarlar, İş görmeye engel olurlar, çirkin ve iğrenç manzara arzeedrler. Bu zararları gidermek İçİn haftada veya onbeş günde bir kesilip tırnakların-temizlenmesi gerekir. Peygamber (Saltailahü Aleyhi ve SeHem)f\r\ cuma günleri namaza çıkmadan önce bıyıklarını kısalttıkları ve tırnaklarını kestikleri rivayet edilir, insan saçlarını kısalttığı ve tırnaklarını kestiği zaman toplanan kırpıntıları gömer veya bir süpürüntü yerine atar.
Kasıkları Traş etmek : Avret yerlerinde, ön ve arka taraflarda olan kılların temizlenmesi de, sünnettir. Tuvaletteki temİzük İçİn, terlemelerden doğan kirlilik ve pis kokuların giderilmesi İçin bu temizliğin yapılması hem aklen, hem de dinen güzel kabul edilen işlerdendir.
Bu temizlikleri yapma müddeti bünyelere göre değişirse de, haftada, onbeş günde veya ayda bîr yapılmalıdır. Kırk günü de geçirmemelidir.
Koltuk Altlarını yolmak, traş etmek : Bu da Jşasık temizliği yapılırken olur. Sık sık bu temizlik yapılmakla koltuk altlarındaki fena koku ve kirler giderilir.
Misvak Kullanmck : Sivâk adındaki yumuşak bir ağacın dallarından yapılan diş fırçasına «Misvak» denir. Bu yumuşak ağacın gayet sık ve ince lifleri bulunduğundan özel surette hazırlanınca yumuşak bir fırça bu dallardan hazırlanır. Ağaçtaki koku ağza hoş bir rayiha verir ve ağacın usaresi de diş etleriyle bazı diş hastalıklarına fayda sağlar. Her fakirin temin edebileceği en mütevazi bir diş fırçasıdır. Peygamber Efendimiz diş temizliğine o kadar büyük önem vermiştir ki, bîr Hadîs-İ Şeriflerinde :
«Eğer ümmete meşakkat olmasaydı, onlara misvak kullanmayı farz kılardım.»
Buyurmuştur. Bİr iş veya seferden saadethanelerine döndükleri zaman da ilk iş olarak Hz. Peygamber'İn Misvak kullandıkları Hz. Âİşe tarafından rivayet edilmektedir. Artık diş temizliğinin önemini bugünkü tıp âle-» mi müştereken kabul ettiği için, çeşitli fırça ve macunlar İmâl edilmiş ve doktorlarca tavsiye edilmiştir. Akşam-sabah ve her namaz için abdest alırken ve yemeklerden sonra bu temizliğe riayet etmek sünnettir ve bunda insanların sağlığı İçin büyük fayda vardır.1249
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1257, /947
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu Muhammed Said b. Muhammed el-Cermi (Said b. Muhammed b. Said)
Konular:
Fıtrattan olan beş/on şey
Temizlik, Misvak, diş ve ağız temizliği
Tırnak, kasık ve koltuk altı traşı için belirlenen süre
حدثنا أحمد بن زياد الفقيه الدامغاني ثنا محمد بن أيوب أنا أحمد بن يونس ثنا أبو الأحوص حدثني صاحب لنا قال : جاء رجل من مراد إلى أويس القرني فقال : السلام عليكم قال : و عليكم قال : كيف أنتم يا أويس قال الحمد الله قال : كيف الزمان عليكم قال : لا تسأل الرجل إذا أمسى لم ير أنه يصبح و إذا أصبح لم ير أنه يمسي يا أخا مراد إن الموت لم يبق لمؤمن فرحا يا أخا مراد إن عرفان المؤمن بحقوق الله لم يبق له فضة و لا ذهبا يا أخا مراد إن قيام المؤمن بأمر الله لم يبق له صديقا و الله إنا لنأمرهم بالمعروف و ننهاهم عن المنكر فيتخذوننا أعداء و يجدون على ذلك من الفاسقين أعوانا حتى و الله لقد يقذفوننا بالعظائم و والله لا يمنعني ذلك أن أقول بالحق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
194032, NM005829
Hadis:
حدثنا أحمد بن زياد الفقيه الدامغاني ثنا محمد بن أيوب أنا أحمد بن يونس ثنا أبو الأحوص حدثني صاحب لنا قال : جاء رجل من مراد إلى أويس القرني فقال : السلام عليكم قال : و عليكم قال : كيف أنتم يا أويس قال الحمد الله قال : كيف الزمان عليكم قال : لا تسأل الرجل إذا أمسى لم ير أنه يصبح و إذا أصبح لم ير أنه يمسي يا أخا مراد إن الموت لم يبق لمؤمن فرحا يا أخا مراد إن عرفان المؤمن بحقوق الله لم يبق له فضة و لا ذهبا يا أخا مراد إن قيام المؤمن بأمر الله لم يبق له صديقا و الله إنا لنأمرهم بالمعروف و ننهاهم عن المنكر فيتخذوننا أعداء و يجدون على ذلك من الفاسقين أعوانا حتى و الله لقد يقذفوننا بالعظائم و والله لا يمنعني ذلك أن أقول بالحق
Tercemesi:
Bize fakih Ahmed b. Ziyad ed-Dâmegânî, ona Muhammed b. Eyyûb, ona Ahmed b. Yunus, ona Ebu'l-Ahvas haber verdi. Ebu'l-Ahvas dedi ki: Bize bir arkadaşımız şöyle anlattı: "Murâd kabilesinden bir adam Üveys el-Karenî'nin yanına gelip "esselâmü aleyküm" diye selam verdi. Üveys el-Karenî "ve aleyküm" dedi. Adam: "Nasılsınız?" diye sordu, o "elhamdülillah" dedi. Adam: "Felek size karşı nasıldır ?" diye sorunca Üveys el-Karenî şunları söyledi: "Ey Murâd'lı! Bir adam akşam olduğunda sabaha çıkacağını, sabah olunca da akşama çıkacağını beklemiyorsa ona bunu sorma. Ey Murâd'lı! Ölüm hiç bir mümine sevineceği bir şey komamıştır. Ey Murâd'lı! Allah'ın haklarını bilmesi müminde altın gümüş (sevgisi) komamıştır. Müminin Allah'ın emirlerini hakkıyla yerine getirmesi sebebiyle de dostu kalmamıştır. Allah'a yemin olsun ki insanlara "iyiliği yapın kötülükten sakının" deyince bizi düşman bilip yaptıklarına fasıklardan yandaşlar bulurlar. Vallahi büyük günah işlediğimiz iftirasını bile atabiliyorlar. Ama yemin ederimki bu beni hakkı söylemekten alıkoymuyor."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Ma'rifetü's- sahâbe 5829, 7/244
Senetler:
1. Sahibun lena (Sahibun lena)
2. Ebu Ahvas Sellâm b. Süleym el-Hanefî (Sellâm b. Süleym)
3. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Eyyüb el-Becelî (Muhammed b. Eyyüb b. Sinan b. Yahya b. ed- Dureys b. Yesar)
5. Ebu Abbas Ahmed b. Ziyad ed-Damiğanî (Ahmed b. Ziyad)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
KTB, ADAB
KTB, SELAM
حدثنا معلى قال حدثنا وهيب قال حدثنا سهيل بن أبي صالح عن أبيه عن أبي هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال اللهم بك أصبحنا وبك أمسينا وبك نحيا وبك نموت وإليك النشور وإذا أمسى قال اللهم بك أمسينا وبك أصبحنا وبك نحيا وبك نموت وإليك المصير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166319, EM001199
Hadis:
حدثنا معلى قال حدثنا وهيب قال حدثنا سهيل بن أبي صالح عن أبيه عن أبي هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال اللهم بك أصبحنا وبك أمسينا وبك نحيا وبك نموت وإليك النشور وإذا أمسى قال اللهم بك أمسينا وبك أصبحنا وبك نحيا وبك نموت وإليك المصير
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, elemişti ki:
— Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) sabahlayınca şöyle buyum, ancak senin kudretinle sabahladık ve senin kudretinle geceledik- Yine senin kudretinle yaşarız ve fsenin kudretinle ölürüz. Dönüş itle ya'nız sanadır.» Gecelediği zaman da şöyle buyururdu:
«Allah'ım, ancak senin kudretinle geceledik ve ancak senin kudretinle safralılarîık. Yine senin kudretinle yaşarız ve senin kudretinle ölürüm Dönüş de yalnız sanadır.»1130
Hayata intîka! eden her canlının İki safhası vardır. Bunlardan bîri canlt olarak dünyada yaşadığı müddet, diğeri de ölümü ile meydana gelen haldir. İnsan dünyada yaşarken de normal hayatında İki hal üzere yaşar. Uyanık bulunur, uykuya dalar. Bu durumlara geçiş ve neticeye varış, hep mutlak kudretin emir ve iradesiyle vücut bulur. Sabahın aydın ve uyanık durumuna geçen insan, o gün başına ne işler geleceğini bilemez ve günlük kaderini çizemez. Akşam olup, gece karanlığına dalan kimse de şuursuz ve her şeyden habersiz olarak uykuya yalınca sağlam olarak sabahlayacağını kestiremez. Yaşadıkça da dert ve musibetlerden sıyrılamaz ve akİbet ölümün pençesinden de kurtulamaz. Bütün bu haller karşısında mü'min kula düşen vazife, hayatında İlâhî emirlere uygun görevlerini bilerek yapmak ve tam bir teslimiyet içinde akşam ve sabah Allah'a iltica edip, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in okumuş oldukları bu metindeki duayı söylemektir. Bu ifadeler Vacib Tealâ hazretlerine karşı kulun acziyetini itiraf et-mesİ, ona tevekkül ve teslimiyet olur. Bu ve buna benzer daha sonra gelecek Peygamber Efendimizin dualarını ezberleyip vird edinmek önemli bîr ibadet olduğundan buna gayret harcamalıdır.1131
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1199, /909
Senetler:
()
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا يحيى بن صاعد ثنا يحيى بن المغيرة أبو سلمة المخزومي ثنا بن أبي فديك عن بن أبي ذئب عن الحارث بن عبد الرحمن عن محمد بن عبد الرحمن بن ثوبان أنه بلغه أن رسول الله صلى الله عليه و سلم قال : هما فجران فأما الذي كأنه ذنب السرحان فإنه لا يحل شيئا ولا يحرمه وأما المستطيل الذي عارض الأفق ففيه تحل الصلاة ويحرم الطعام هذا مرسل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185423, DK002184
Hadis:
حدثنا يحيى بن صاعد ثنا يحيى بن المغيرة أبو سلمة المخزومي ثنا بن أبي فديك عن بن أبي ذئب عن الحارث بن عبد الرحمن عن محمد بن عبد الرحمن بن ثوبان أنه بلغه أن رسول الله صلى الله عليه و سلم قال : هما فجران فأما الذي كأنه ذنب السرحان فإنه لا يحل شيئا ولا يحرمه وأما المستطيل الذي عارض الأفق ففيه تحل الصلاة ويحرم الطعام هذا مرسل
Tercemesi:
Bize Yahyâ b. Sâid'in, onlara Yahyâ b. el-Muğîra Ebu Seleme el-Mahzûmî'nin, onlara ise İbn Ebu Füdeyk'in; onun İbn Ebu Zi'b'ten, onun da el-Hâris b. Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre, Muhammed b. Abdurrahman b. Sevbân'a, Rasûlüllah'ın (s.) şöyle dediği ulaşmıştır: Fecir (yalancı/geçici fecir ve doğru fecir olmak üzere) iki şekilde vuku bulur: Sanki kurt (tilki) kuyruğu gibi (doğudan ufka dik olarak çıkan ve bir müddet sonra kaybolan) ışığa gelince, işte bu aydınlık zamanı (oruç ve namaz vakti açısından) hiç bir şeyi helal da etmez haram da... (Yani imsak vakti girmemiş ve sabah namazı vakti de henüz başlamamıştır). Fakat (bu yalancı fecirden kısa bir müddet sonra yine doğu ufkunda görülen ve) ufka paralel ve ufuk boyunca enlemesine yayılan ışığa gelince, işte bu da (sabah namazını) kılma vaktinin başlangıcını gösteren ve namaz kılmayı helal kılan; (Oruç tutacak olan kişiye de) yeme içmeyi yasak kılan vakittir."
Bu rivayet mürseldir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Sıyâm 2184, 3/115
Senetler:
0. Mürsel (Mürsel)
1. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşî (Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban)
2. Haris b. Abdurrahman el-Kuraşi (Haris b. Abdurrahman b. Haris b. Ebu Zi'b)
3. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
4. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
5. Yahya b. Muğîra el-Kuraşi (Yahya b. Muğîra b. İsmail b. Eyyüb b. Seleme b. Abdullah)
6. Muhammed b. Yahya el-Bağdadi (Yahya b. Muhammed b. Sâ'id b. Katib)
Konular:
Namaz, vakti
Oruç Olgusu
Oruç, Sahur, İmsak, vakti sahur yemeği
أخبرناه أبو الحسين علي بن عبد الرحمن بن ماتي بالكوفة ثنا الحسين بن الحاكم الحيري ثنا إسماعيل بن أبان ثنا صباح بن يحيى عن ابن أبي ليلى عن الحكم عن إبراهيم عن علقمة عن عبد الله أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : "المؤمن ليس بالطعان و لا الفاحش و لا البذيء" محمد بن عبد الرحمن بن أبي ليلى و إن كان ينسب إلى سوء الحفظ فإنه أحد فقهاء الإسلام و فضلتهم و من أكابر أولاد الصحابة و التابعين رحمة الله تعالى عليهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188309,
Hadis:
أخبرناه أبو الحسين علي بن عبد الرحمن بن ماتي بالكوفة ثنا الحسين بن الحاكم الحيري ثنا إسماعيل بن أبان ثنا صباح بن يحيى عن ابن أبي ليلى عن الحكم عن إبراهيم عن علقمة عن عبد الله أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : "المؤمن ليس بالطعان و لا الفاحش و لا البذيء" محمد بن عبد الرحمن بن أبي ليلى و إن كان ينسب إلى سوء الحفظ فإنه أحد فقهاء الإسلام و فضلتهم و من أكابر أولاد الصحابة و التابعين رحمة الله تعالى عليهم
Tercemesi:
Bize Ebu'l Hüseyin Ali bin Abdürrahman bin Mâti, Kufe'de, Hüseyin bin Hakem el-Heyri, İsmail bin Aban, Sabah bin Yahya, İbn Ebu Leyla, Hükm, İbrahim, Alakame ve Abdullah'tan haber verdi ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İman eden, kınayıcı, edebe aykırı ve çirkin konuşan değildir." Muhammed bin Abdürrahman bin Ebu Leyla, kötü hafızaya atıfta bulunulsa da, İslam'ın fıkıh âlimlerinden biridir ve sahabeler ve tabiinin büyüklerinden sayılır. Allah rahmet etsin.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
5. İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman el-Ensârî (Muhammed b. Abdurrahman b. Yesâr)
6. Sabbah b. Yahya el-Müzeni (Sabbah b. Yahya)
7. Ebu İshak İsmail b. Eban el-Ezdî (İsmail b. Eban)
8. Hüseyin b. Hakem el-Hibri (Hüseyin b. Hakem b. Müslim)
9. Ali b. Abdurrahman el-Kufi (Ali b. Abdurrahman b. İsa b. Zeyd b. Mati)
Konular:
Lanet, Lanetlemek,
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, vasıfları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188328, NM000050
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ أَحْمَدُ بْنُ إِسْحَاقَ بْنِ أَيُّوبَ الْفَقِيهُ، ثنا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ زِيَادٍ، ثنا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْوَاسِطِيُّ، وَحَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ، ثنا الْعَبَّاسُ بْنُ مُحَمَّدٍ الدُّورِيُّ، ثنا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ، وَحَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عِيسَى، ثنا أَحْمَدُ بْنُ نَجْدَةَ، ثنا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالُوا: ثنا هُشَيْمٌ، عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِي هِنْدٍ، عَنْ أَبِي حَرْبِ بْنِ أَبِي الْأَسْوَدِ، عَنْ فَضَالَةَ اللَّيْثِيِّ، قَالَ: أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقُلْتُ: إِنِّي أُرِيدُ الْإِسْلَامَ فَعَلِّمْنِي شَرَائِعَ مِنْ شَرَائِعِ الْإِسْلَامِ، فَذَكَرَ الصَّلَاةَ وَشَهْرَ رَمَضَانَ وَمَوَاقِيتَ الصَّلَاةِ، فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّكَ تَذْكُرُ سَاعَاتٍ أَنَا فِيهِنَّ مَشْغُولٌ، وَلَكِنْ عَلِّمْنِي جِمَاعًا مِنَ الْكَلَامِ، قَالَ: «إِنْ شُغِلْتَ فَلَا تُشْغَلْ عَنِ الْعَصْرَيْنِ» قُلْتُ: وَمَا الْعَصْرَانِ؟ وَلَمْ تَكُنْ لُغَةَ قَوْمِي، قَالَ: «الْفَجْرُ وَالْعَصْرُ» . «هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ عَلَى شَرْطِ مُسْلِمٍ، وَلَمْ يُخَرِّجَاهُ، وَفِيهِ أَلْفَاظٌ لَمْ يُخَرِّجَاهَا بِإِسْنَادٍ آخَرَ، وَأَكْثَرُهَا فَائِدَةً ذِكْرُ شَرَائِعِ الْإِسْلَامِ، فَإِنَّهُ فِي حَدِيثِ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ أَبِي دَاوُدَ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، وَلَيْسَ مِنْ شَرْطِ وَاحِدٍ مِنْهُمَا، وَقَدْ خُولِفَ هُشَيْمُ بْنُ بَشِيرٍ فِي هَذَا الْإِسْنَادِ، عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِي هِنْدٍ خِلَافًا لَا يَضُرُّ الْحَدِيثَ بَلْ يَزِيدُهُ تَأْكِيدًا»
Tercemesi:
el-Hâkim en-Neysâbûrî (üç senedle) rivayet etti: 1-Bize Ebu Bekr ahmed b. İshâk b. Eyyûb el-Fakîh, o Hasen b. Ali b. Ziyâd'dan o da Saîd b. Süleymân el-Vâsıtî'den;
2-Bize Ebu'l-Abbas Muhammed b. Ya'kûb, o el-Abbâs b. Muhammed ed-Dûri'den o da Yahya b. Maîn'den;
3- Bize Ali b. İsâ, o Ahmed b. Necde'den, O Saîd b. Mansûr'dan rivayet ederek, her üçü de Hüşeym'den, o Davud b. Ebu Hind'den, o da Ebu Harb b. Ebû'l-Esved'den, o da Fedâle el-Leysî'den riayet ettiklerine göre Fedâle şöyle dedi:Ben Nebi (s.)'e gelip dedim ki: Ben Müslüman olmak istiyorum, bana İslam'ın kurallarından (kanunlarından) bazılarını öğret!" Allah Rasulü (s) bana namazı, Ramazan orucunu ve namaz vakitlerini anlattı. Ben "Ey Allah'ın Rasulü!" dedim, "Sen öyle saatleri söylüyorsun ki, ben o zamanlarda hep meşgulüm; bana öyle özlü sözler söyle ki, (ben onları aklımda tutup uygulayabileyim).Bunun üzerine bana "Meşgul bile olsan "iki asr'ı (iki ikindiyi) asla bırakma! buyurdular. Ben tekrar "İki asr da nedir?,benim kabilemin dilinde böyle bir kelime yok?" dedim. Rasulüllah (s) "sabah ve ikindi namazlarıdır." dedi.
el_Hakim şöyle dedi: Müslim'in hadisleri kitabına almak için belirlediği hadis sıhhat şartlarına göre bu hadis sahihtir. Ancak Buharî de Müslim de bu hadisi rivayet etmediler. Buharî ve Müslim'in başka isnadlarla da rivayet etmedikleri ve muhtevasında İslam şeriatlarının zikredildiği ve pek çok faydalı bilgilerin bulunduğu farklı lafızla nakledilen başka hadisler de vardır. Bunlardan biri Abdülaziz b. Ebu Davud'un, Alkame b. Mersed'den, oda Yahya b. Ya'mer'den, o da İbn Ömer'den rivayet ettiği hadistir ki, bu hadis her iki imamın sıhhat şartlarına uymamaktadır. Bu senedde yer alan Hüşeym b. Beşîr'in Davud Ebu Hind'den rivayet edip etmediği konusunda ihtilaf varıdır. Ancak bu kusurla ilgili ihtilaf hadisin sıhhatine zarar vermesi bir yana, sıhhatini daha da teyit eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, İmân 50, 1/48
Senetler:
1. Fedale el-Leysi (Fedale b. Abdullah)
2. Ebu Harb Ata b. Ebi'l Esved ed-Deyli (Muhammed b. Ebu'l Esved)
3. Ebu Bekir Davud b. Ebu Hind el-Kuşeyrî (Davud b. Dinar b. Azafir)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Osman Said b. Süleyman ed-Dabbî (Said b. Süleyman b. Kinane)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Main (Yahya b. Main b. Avn)
5. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
6. Hasan b. Ali et-Tâhûnî (Hasan b. Ali b. Ziyad)
6. Abbas b. Muhammed ed-Duri (Abbas b. Muhammed b. Hatim b. Vakıd)
6. Ahmed b. Necde el-Herevi (Ahmed b. Necde b. el-Üryan)
7. Ebu Bekir Ahmed b. İshak es-Sibğî (Ahmed b. İshak b. Eyyüb b. Yezîd b. Abdurrahman)
7. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
7. Ali b. İsa el-Hirî (Ali b. İsa b. İbrahim b. Abduye)
Konular:
Din, Allah nezdinde makbul olan din İslam Dinidir
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
Namaz, mekruh vakitler
Oruç Olgusu
Sahabe, İslama girişleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188912, NM000639
Hadis:
أَخْبَرْنَاهُ أَحْمَدُ بْنُ سَلْمَانَ الْفَقِيهُ، قَالَ: قُرِئَ عَلَى عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ مُحَمَّدٍ وَأَنَا أَسْمَعُ، قَالَ: ثنا وَهْبُ بْنُ جَرِيرِ بْنِ حَازِمٍ، ثنا أَبِي، قَالَ: سَمِعْتُ يَحْيَى بْنَ أَيُّوبَ يُحَدِّثُ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ أَبِي أَنَسٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ، قَالَ: احْتَلَمَتْ فِي لَيْلَةٍ بَارِدَةٍ فِي غَزْوَةِ ذَاتِ السَّلَاسِلِ فَأَشْفَقْتُ إِنِ اغْتَسَلْتُ أَنْ أَهْلِكَ، فَتَيَمَّمْتُ، ثُمَّ صَلَّيْتُ بِأَصْحَابِي الصُّبْحَ، فَذَكَرُوا لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ: «يَا عَمْرُو صَلَّيْتَ بِأَصْحَابِكَ وَأَنْتَ جُنُبٌ؟» فَأَخْبَرْتُهُ بِالَّذِي مَنَعَنِي مِنَ الِاغْتِسَالِ وَقُلْتُ: إِنِّي سَمِعْتُ أَنَّ اللَّهَ يَقُولُ: {وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا} النساء: 29 فَضَحِكَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ يَقُلْ شَيْئًا. «حَدِيثُ جَرِيرِ بْنِ حَازِمٍ هَذَا لَا يُعَلَّلُ حَدِيثُ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ الَّذِي وَصَلَهُ بِذِكْرِ أَبِي قَيْسٍ فَإِنَّ أَهْلَ مِصْرَ أَعْرَفُ بِحَدِيثِهِمْ مِنْ أَهْلِ الْبَصْرَةِ»
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Selman, ona Abdülmelik b. Muhammed, ona Vehb b. Cerir, ona babası (Cerir b. Hazım), ona Yahya b. Eyyub, ona Yezid b. Ebu Habib, ona İmran b. Ebu Enes, ona Abdurrahman b. Cübeyr, ona Amr b. Âs rivâyet etti: "Zâtü's-selâsil gazvesi sırasında soğuk bir gecede ihtilâm oldum. Gusledersem harap olacağımdan korkup teyemmüm ettim ve sonra arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Bu olayı Rasûlullah (s.a.v)'a haber verdiler. Rasûlullah (s.a.v) bunun üzerine şöyle dedi:'Ey Amr, ashabına cünüp olarak mı namaz kıldırdın?' Beni gusletmekten alıkoyan şeyi haber vererek şöyle dedim; Ben Allahu Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu işittim: 'Kendi kendinizi öldürmeyiniz, muhakkak Allah size karşı merhametlidir.' Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) güldü ve hiç bir şey demedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Tahâret 639, 1/425
Senetler:
1. Ebu Abdullah Amr b. As el-Kuraşî (Amr b. As b. Vail b. Hişam b. Suayd)
2. Abdurrahman b. Cübeyr el-Müezzin (Abdurrahman b. Cübeyr)
3. İmran b. Ebu Enes el-Kuraşî (İmran b. Abdülaziz b. Şurahbil b. Hasene)
4. İbn Ebu Habib Yezid b. Kays el-Ezdî (Yezid b. Süveyd)
5. Yahya b. Eyyüb el-Gafikî (Yahya b. Eyyüb)
6. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
7. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
8. Ebu Kilabe Abdulmelik b. Muhammed er-Rakkaşi (Abdulmelik b. Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Abdulmelik b. Müslim)
9. Ebu Bekir Ahmed b. Selman en-Neccad (Ahmed b. Selman b. Hasan b. İsrail b. Yunus)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Gusül, alınış şekli
Gusül, sünnete uygun
Güvenlik, Can, Mal, Irz Güvenliği
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Temizlik, Gusül
Temizlik, toprakla temizlik
Teyemmüm, cünüplükten dolayı