Öneri Formu
Hadis Id, No:
28225, N003808
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ حَدَّثَنَا مَخْلَدٌ قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ حَدَّثَنِى مُصْعَبُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ حَلَفْتُ بِاللاَّتِ وَالْعُزَّى فَقَالَ لِى أَصْحَابِى بِئْسَ مَا قُلْتَ قُلْتَ هُجْرًا . فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ « قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ وَانْفُثْ عَنْ يَسَارِكَ ثَلاَثًا وَتَعَوَّذْ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ ثُمَّ لاَ تَعُدْ » .
Tercemesi:
Mus’ab b. Sa’d (r.a), babasından naklediyor. Bir gün Lat ve Uzzaya yemin etmiştim. Bunu duyan arkadaşlarım: “Ne kötü söz söyledin, berbat ettin” dediler. Ben de Rasûlullah (s.a.v)’e gelip durumu anlattım. O da şöyle buyurdu: “Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Tek O vardır, O’nun ortağı yoktur, mülk ve otorite O’nundur. Her türlü övgüler O’na mahsustur. Onun her şeye gücü yeter de (sonra da) sol tarafına üç sefer tükür ve şeytandan Allah’a sığın, bir daha da böyle bir şey söyleme!”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Eymân ve'n-Nuzûr 12, /2336
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Ebu Zürare Musab b. Sa'd ez-Zührî (Musab b. Sa'd b. Ebu Vakkas b. Üheyb)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu İsrail Yunus b. Ebu İshak es-Sebî'î (Yunus b. Amr b. Abdullah)
5. Ebu Yahya Mahled b. Yezid el-Harranî (Mahled b. Yezid)
6. Ebu Ömer Abdülhamid b. Muhammed el-Harrânî (Abdülhamid b. Muhammed b. Müstenâm b. Hakîm)
Konular:
Yemin, Allah ya da başkası adına ya da Allah'ın adı geçmeyen
Yemin, yemin kültürü ve lafızları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28368, N004715
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ أَبِى لَيْلَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَهْلٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ وَرِجَالٌ مِنْ كُبَرَاءِ قَوْمِهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةَ خَرَجَا إِلَى خَيْبَرَ مِنْ جَهْدٍ أَصَابَهُمْ فَأُتِىَ مُحَيِّصَةُ فَأُخْبِرَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَدْ قُتِلَ وَطُرِحَ فِى فَقِيرٍ أَوْ عَيْنٍ فَأَتَى يَهُودَ وَقَالَ أَنْتُمْ وَاللَّهِ قَتَلْتُمُوهُ قَالُوا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ . فَأَقْبَلَ حَتَّى قَدِمَ عَلَى قَوْمِهِ فَذَكَرَ لَهُمْ ثُمَّ أَقْبَلَ هُوَ وَأَخُوهُ حُوَيِّصَةُ وَهُوَ أَكْبَرُ مِنْهُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ فَذَهَبَ مُحَيِّصَةُ لِيَتَكَلَّمَ وَهُوَ الَّذِى كَانَ بِخَيْبَرَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمُحَيِّصَةَ « كَبِّرْ كَبِّرْ » . يُرِيدُ السِّنَّ فَتَكَلَّمَ حُوَيِّصَةُ ثُمَّ تَكَلَّمَ مُحَيِّصَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِمَّا أَنْ يَدُوا صَاحِبَكُمْ وَإِمَّا أَنْ يُؤْذَنُوا بِحَرْبٍ » . فَكَتَبَ إِلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى ذَلِكَ فَكَتَبُوا إِنَّا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِحُوَيِّصَةَ وَمُحَيِّصَةَ وَعَبْدِ الرَّحْمَنِ « أَتَحْلِفُونَ وَتَسْتَحِقُّونَ دَمَ صَاحِبِكُمْ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « فَتَحْلِفُ لَكُمْ يَهُودُ » . قَالُوا لَيْسُوا بِمُسْلِمِينَ . فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ بِمِائَةِ نَاقَةٍ حَتَّى أُدْخِلَتْ عَلَيْهِمُ الدَّارَ . قَالَ سَهْلٌ لَقَدْ رَكَضَتْنِى مِنْهَا نَاقَةٌ حَمْرَاءُ .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme (r.a) ve kavminin ileri gelenlerinden rivâyete göre, Abdullah b. Sehl ve muhayyısa başlarına gelen bir sıkıntıyı halletmek için Hayber’e gitmişlerdi. Orada Muhayyısa’ya Abdullah b. Sehl’in öldürülüp bir kuyuya atıldığını haber verdiler. Muhayyısa, Yahudilere gelip: Vallahi onu mutlaka siz öldürdünüz dedi. Yahudiler de vallahi onu biz öldürmedik dediler. Muhayyısa memleketi olan Medine’ye gelip durumu akrabalarına anlattı. Sonra kendisi, büyük kardeşi ve Abdurrahman b. Sehl Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek Hayber’deki durumdan haber verdiler. Hayber’de olaya şahit olan Muhayyısa konuşmaya başlayınca büyük olanınız konuşsun diyerek yaşça büyük olan kardeşe söz hakkı verilmesini istedi. Bunun üzerine Muhayyısa konuştu. Durumu öğrenen Rasûlullah (s.a.v): “O Yahudiler ya arkadaşınızın fidyesini verirler veya kendilerine savaş açılacağı bildirilir” buyurdu. Ve Yahudilere bu konuda bir mektup gönderdi. Onlar da mektuba cevaben: “Vallahi biz öldürmedik” dediler. Yahudilerden bu cevap gelince Rasûlullah (s.a.v): “Huveyyisa, Muhayyısa ve Abdurrahman’a: Yemin ederseniz arkadaşınızın diyetine hak kazanırsınız” dedi. Onlar da: “Hayır yemin etmeyiz dediler. O zaman: “Yahudiler öldürmediklerine dair yemin ederler” buyurdu. Bu sefer bunlar Müslüman değiller ki onların yeminlerine inanılsın dediler. Rasûlullah (s.a.v), her iki tarafın aralarındaki çekişmeyi gidermek için kendisi diyet olarak yüz deve verdi ve o develer onların evlerine konuldu. Sehl diyor ki: Onlardan kırmızı bir deve beni tekmelemişti.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 3, /2392
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Leyla b. Abdullah el-Ensari (Ebu Leyla b. Abdullah b. Abdurrahman b. Sehl)
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Kasım el-Atekî (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade)
5. Ebu Hâris Muhammed b. Seleme el-Muradî (Muhammed b. Seleme b. Abdullah b. Ebu Fatma)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يَحْيَى عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ وَحَسِبْتُ قَالَ وَعَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ أَنَّهُمَا قَالاَ خَرَجَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلِ بْنِ زَيْدٍ وَمُحَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودٍ حَتَّى إِذَا كَانَا بِخَيْبَرَ تَفَرَّقَا فِى بَعْضِ مَا هُنَالِكَ ثُمَّ إِذَا بِمُحَيِّصَةَ يَجِدُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَتِيلاً فَدَفَنَهُ ثُمَّ أَقْبَلَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هُوَ وَحُوَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ - وَكَانَ أَصْغَرَ الْقَوْمِ - فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ قَبْلَ صَاحِبَيْهِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرِ الْكُبْرَ فِى السِّنِّ » . فَصَمَتَ وَتَكَلَّمَ صَاحِبَاهُ ثُمَّ تَكَلَّمَ مَعَهُمَا فَذَكَرُوا لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَقْتَلَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ فَقَالَ لَهُمْ « أَتَحْلِفُونَ خَمْسِينَ يَمِينًا وَتَسْتَحِقُّونَ صَاحِبَكُمْ أَوْ قَاتِلَكُمْ » . قَالُوا كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ قَالَ « فَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ يَمِينًا » . قَالُوا وَكَيْفَ نَقْبَلُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَلَمَّا رَأَى ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْطَاهُ عَقْلَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28369, N004716
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يَحْيَى عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ وَحَسِبْتُ قَالَ وَعَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ أَنَّهُمَا قَالاَ خَرَجَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلِ بْنِ زَيْدٍ وَمُحَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودٍ حَتَّى إِذَا كَانَا بِخَيْبَرَ تَفَرَّقَا فِى بَعْضِ مَا هُنَالِكَ ثُمَّ إِذَا بِمُحَيِّصَةَ يَجِدُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَتِيلاً فَدَفَنَهُ ثُمَّ أَقْبَلَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هُوَ وَحُوَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ - وَكَانَ أَصْغَرَ الْقَوْمِ - فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ قَبْلَ صَاحِبَيْهِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرِ الْكُبْرَ فِى السِّنِّ » . فَصَمَتَ وَتَكَلَّمَ صَاحِبَاهُ ثُمَّ تَكَلَّمَ مَعَهُمَا فَذَكَرُوا لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَقْتَلَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ فَقَالَ لَهُمْ « أَتَحْلِفُونَ خَمْسِينَ يَمِينًا وَتَسْتَحِقُّونَ صَاحِبَكُمْ أَوْ قَاتِلَكُمْ » . قَالُوا كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ قَالَ « فَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ يَمِينًا » . قَالُوا وَكَيْفَ نَقْبَلُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَلَمَّا رَأَى ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْطَاهُ عَقْلَهُ .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Sehl b. Zeyd, Muhayyısa b. Mes’ud Medine’den çıkıp Hayber’e gittiler ve işlerini görmek için birbirinden ayrıldılar. Muhayyısa işlerini bitirip Abdullah b. Sehl’in yanına geldiğinde Abdullah b. Sehl’i kanlar içersinde öldürülmüş olarak buldu ve defnetti. Sonra Medine’ye dönüp Rasûlullah (s.a.v)’in yanına kendisi, Huveyyısa b. Mes’ud ve Abdurrahman b. Sehl üçü birlikte geldiler. Abdurrahman bu üç kişiden en küçükleri idi, arkadaşlarından önce konuşmaya başlayınca Rasûlullah (s.a.v), ona: “Yaşça büyük olanınız konuşsun” dedi. Bu sefer o sustu diğer iki arkadaşı konuştular. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Adamınızı Yahudilerin öldürdüklerine dair sizden elli kişi yemin ederse diyet almaya hak kazanırsanız” buyurdu. Onlar da nasıl yemin edelim öldürdüklerini görmedik dediler. Rasûlullah (s.a.v): “Öyleyse Yahudilerden elli kişi öldürmediklerine dair yemin etsinler” deyince bunlar: “Kafir olan bir toplumun yeminlerini nasıl kabul edelim?” dediler. Buradaki çıkmazı gören Rasûlullah (s.a.v) kendisinden ölen kimsenin diyetini ödedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2392
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
3. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
4. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا حَمَّادٌ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ وَرَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ أَنَّهُمَا حَدَّثَاهُ أَنَّ مُحَيِّصَةَ بْنَ مَسْعُودٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ أَتَيَا خَيْبَرَ فِى حَاجَةٍ لَهُمَا فَتَفَرَّقَا فِى النَّخْلِ فَقُتِلَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ فَجَاءَ أَخُوهُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَحُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ ابْنَا عَمِّهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَتَكَلَّمَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ فِى أَمْرِ أَخِيهِ - وَهُوَ أَصْغَرُ مِنْهُمْ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْكُبْرَ لِيَبْدَأَ الأَكْبَرُ » . فَتَكَلَّمَا فِى أَمْرِ صَاحِبِهِمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَذَكَرَ كَلِمَةً مَعْنَاهَا « يُقْسِمُ خَمْسُونَ مِنْكُمْ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَمْرٌ لَمْ نَشْهَدْهُ كَيْفَ نَحْلِفُ قَالَ « فَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِأَيْمَانِ خَمْسِينَ مِنْهُمْ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَوْمٌ كُفَّارٌ . فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ قِبَلِهِ . قَالَ سَهْلٌ فَدَخَلْتُ مِرْبَدًا لَهُمْ فَرَكَضَتْنِى نَاقَةٌ مِنْ تِلْكَ الإِبِلِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28372, N004717
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا حَمَّادٌ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ وَرَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ أَنَّهُمَا حَدَّثَاهُ أَنَّ مُحَيِّصَةَ بْنَ مَسْعُودٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ أَتَيَا خَيْبَرَ فِى حَاجَةٍ لَهُمَا فَتَفَرَّقَا فِى النَّخْلِ فَقُتِلَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ فَجَاءَ أَخُوهُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَحُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ ابْنَا عَمِّهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَتَكَلَّمَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ فِى أَمْرِ أَخِيهِ - وَهُوَ أَصْغَرُ مِنْهُمْ - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْكُبْرَ لِيَبْدَأَ الأَكْبَرُ » . فَتَكَلَّمَا فِى أَمْرِ صَاحِبِهِمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَذَكَرَ كَلِمَةً مَعْنَاهَا « يُقْسِمُ خَمْسُونَ مِنْكُمْ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَمْرٌ لَمْ نَشْهَدْهُ كَيْفَ نَحْلِفُ قَالَ « فَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِأَيْمَانِ خَمْسِينَ مِنْهُمْ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَوْمٌ كُفَّارٌ . فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ قِبَلِهِ . قَالَ سَهْلٌ فَدَخَلْتُ مِرْبَدًا لَهُمْ فَرَكَضَتْنِى نَاقَةٌ مِنْ تِلْكَ الإِبِلِ .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme ve Rafi b. Hadîc ikisi birlikte şöyle rivâyet ettiler: Muhayyısa b. Mes’ud ve Abdullah b. Sehl bir ihtiyaçlarını görmek için Hayber’e geldiler. İşlerini görmek için birbirlerinden ayrıldılar, birbirleriyle buluşacakları yere gelince Abdullah b. Sehl öldürülmüştü. Kardeşi Abdurrahman b. Sehl ve amca oğulları Huveyyısa ve Muhayyısa Rasûlullah (s.a.v)’e durumu anlatmak üzere geldiler. Abdurrahman kardeşinin işini anlatmak üzere konuşmaya başladı, o oradakilerin yaşça en küçüğü idi. Rasûlullah (s.a.v): “Konuşmaya büyüğünüz başlasın” buyurdu. Arkadaşlarının durumunu o ikisi anlatmaya başladı. Rasûlullah (s.a.v): Buna benzer bir şeyler söyleyerek şöyle dedi. Sizden elli kişi arkadaşınızın Yahudilerce öldürüldüğüne dair yemin etmelidir. Onlar da: Ey Allah'ın Rasûlü! Bu nasıl iş, biz şahit olmadık, nasıl yemin edebiliriz dediler. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “O zaman Yahudilerden elli kişi kendi öldürmediklerine yemin ederler.” Bu sefer bunlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar kafir bir topluluktur, onlara nasıl inanabiliriz” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), kendi yanından onların fidyelerini ödedi. Sehl diyor ki: Onların deve ağılına girmiştim de beni o develerden biri tekmelemişti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2392
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ - وَهُوَ ابْنُ الْمُفَضَّلِ - قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةَ بْنَ مَسْعُودِ بْنِ زَيْدٍ أَنَّهُمَا أَتَيَا خَيْبَرَ وَهُوَ يَوْمَئِذٍ صُلْحٌ فَتَفَرَّقَا لِحَوَائِجِهِمَا فَأَتَى مُحَيِّصَةُ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ وَهُوَ يَتَشَحَّطُ فِى دَمِهِ قَتِيلاً فَدَفَنَهُ ثُمَّ قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَانْطَلَقَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَحُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ - وَهُوَ أَحْدَثُ الْقَوْمِ سِنًّا - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرِ الْكُبْرَ » . فَسَكَتَ فَتَكَلَّمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَتَحْلِفُونَ بِخَمْسِينَ يَمِينًا مِنْكُمْ فَتَسْتَحِقُّونَ دَمَ صَاحِبِكُمْ أَوْ قَاتِلِكُمْ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَرَ قَالَ « تُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ يَمِينًا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَأْخُذُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَعَقَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28373, N004718
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرٌ - وَهُوَ ابْنُ الْمُفَضَّلِ - قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةَ بْنَ مَسْعُودِ بْنِ زَيْدٍ أَنَّهُمَا أَتَيَا خَيْبَرَ وَهُوَ يَوْمَئِذٍ صُلْحٌ فَتَفَرَّقَا لِحَوَائِجِهِمَا فَأَتَى مُحَيِّصَةُ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ وَهُوَ يَتَشَحَّطُ فِى دَمِهِ قَتِيلاً فَدَفَنَهُ ثُمَّ قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَانْطَلَقَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَحُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ - وَهُوَ أَحْدَثُ الْقَوْمِ سِنًّا - فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرِ الْكُبْرَ » . فَسَكَتَ فَتَكَلَّمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَتَحْلِفُونَ بِخَمْسِينَ يَمِينًا مِنْكُمْ فَتَسْتَحِقُّونَ دَمَ صَاحِبِكُمْ أَوْ قَاتِلِكُمْ » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَرَ قَالَ « تُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ يَمِينًا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَأْخُذُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَعَقَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Sehl, Muhayyısa b. Mes’ud b. Zeyd ikisi birlikte Hayber’e gelmişlerdi. O zaman Hayber sulh halinde idi. İhtiyaçlarını görmek için birbirinden ayrıldılar. İşlerini bitirip birbirlerinin yanına geldiklerinde Muhayyısa Abdullah b. Sehl’i kanlar içerisinde öldürülmüş durumda buldu ve onu defnetti ve Medine’ye döndü. Abdurrahman b. Sehl, Huveyyısa durumu anlatmak üzere Rasûlullah (s.a.v)’e geldiler ve Yaşları en küçük olan Abdurrahman konuşmaya başlayınca, Rasûlullah (s.a.v): “Öncelikle büyüğünüz hanginizse o konuşsun” buyurdu. Bu sefer o sustu diğer ikisi konuşarak konuyu Rasûlullah (s.a.v)’e anlattılar. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Sizden elli kişi yemin ederseniz arkadaşınızın diyetini almaya hak kazanırsınız veya katil bulunmuş olur” buyurunca. Onlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Görmediğimiz halde nasıl yemin edebiliriz” dediler. O zaman Rasûlullah (s.a.v): “Yahudilerden elli kişi yemin ederek kendilerini temize çıkarırlar” buyurdu. Bu sefer onlar: Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir olan bir toplumun yeminlerini nasıl kabul edip güvenebiliriz dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) kendi yanından onların diyetini verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2392
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
5. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Cahiliye
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ انْطَلَقَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودِ بْنِ زَيْدٍ إِلَى خَيْبَرَ وَهِىَ يَوْمَئِذٍ صُلْحٌ فَتَفَرَّقَا فِى حَوَائِجِهِمَا فَأَتَى مُحَيِّصَةُ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ وَهُوَ يَتَشَحَّطُ فِى دَمِهِ قَتِيلاً فَدَفَنَهُ ثُمَّ قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَانْطَلَقَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَحُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ ابْنَا مَسْعُودٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرِ الْكُبْرَ » . وَهُوَ أَحْدَثُ الْقَوْمِ فَسَكَتَ فَتَكَلَّمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَتَحْلِفُونَ بِخَمْسِينَ يَمِينًا مِنْكُمْ وَتَسْتَحِقُّونَ قَاتِلَكُمْ أَوْ صَاحِبَكُمْ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَرَ فَقَالَ « أَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَأْخُذُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَعَقَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28374, N004719
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ انْطَلَقَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودِ بْنِ زَيْدٍ إِلَى خَيْبَرَ وَهِىَ يَوْمَئِذٍ صُلْحٌ فَتَفَرَّقَا فِى حَوَائِجِهِمَا فَأَتَى مُحَيِّصَةُ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ وَهُوَ يَتَشَحَّطُ فِى دَمِهِ قَتِيلاً فَدَفَنَهُ ثُمَّ قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَانْطَلَقَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ وَحُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ ابْنَا مَسْعُودٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرِ الْكُبْرَ » . وَهُوَ أَحْدَثُ الْقَوْمِ فَسَكَتَ فَتَكَلَّمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَتَحْلِفُونَ بِخَمْسِينَ يَمِينًا مِنْكُمْ وَتَسْتَحِقُّونَ قَاتِلَكُمْ أَوْ صَاحِبَكُمْ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَرَ فَقَالَ « أَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَأْخُذُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ فَعَقَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyısa b. Mes’ud b. Zeyd Hayber’e gitmişlerdi, o zaman Hayber sulh halindeydi. İhtiyaçlarını görmek için orada birbirlerinden ayrıldılar. İşleri bitince Muhayyısa, Abdullah b. Sehl’in yanına gelince onu kanları içinde öldürülmüş bir durumda buldu, onu defnetti sonra Medine’ye dönüp geldi. Sonra Abdurrahman b. Sehl, ve Mes’ud’un oğulları olan Huveyyısa ve Muhayyısa durumu anlatmak üzere Rasûlullah (s.a.v)’e geldiler ve Abdurrahman konuşmaya başladı. Rasûlullah (s.a.v) ona: “Büyüğünüz kimse o konuşsun” buyurdular. O anda onların en küçüğü Abdurrahman idi. O sustu diğer ikisi konuyu anlattılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Sizden elli kişi arkadaşınızı Yahudiler öldürdü diye yemin ederse, katili bulur veya diyete hak kazanırsınız” buyurdu. Onlar da: “Ey Allah'ın Rasûlü görmedik ve bilmiyoruz, nasıl yemin edelim?” dediler. Bu sefer Rasûlullah (s.a.v): “Yahudilerden elli kişi yemin ederek kendilerini temize çıkarırlar” buyurdu. Bunun üzerine de şöyle dediler: “Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir olan bir toplumun yeminlerine nasıl inanıp kabul edebiliriz?” Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) kendisinden onların diyetlerini ödedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2393
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
5. İsmail b. Mesud el-Cahderi (İsmail b. Mesud)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ قَالَ سَمِعْتُ يَحْيَى بْنَ سَعِيدٍ يَقُولُ أَخْبَرَنِى بُشَيْرُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ الأَنْصَارِىَّ وَمُحَيِّصَةَ بْنَ مَسْعُودٍ خَرَجَا إِلَى خَيْبَرَ فَتَفَرَّقَا فِى حَاجَتِهِمَا فَقُتِلَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ الأَنْصَارِىُّ فَجَاءَ مُحَيِّصَةُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ أَخُو الْمَقْتُولِ وَحُوَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودٍ حَتَّى أَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْكُبْرَ الْكُبْرَ » . فَتَكَلَّمَ مُحَيِّصَةُ وَحُوَيِّصَةُ فَذَكَرُوا شَأْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَحْلِفُونَ خَمْسِينَ يَمِينًا فَتَسْتَحِقُّونَ قَاتِلَكُمْ » . قَالُوا كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَحْضُرْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ يَمِينًا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَقْبَلُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ قَالَ فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ بُشَيْرٌ قَالَ لِى سَهْلُ بْنُ أَبِى حَثْمَةَ لَقَدْ رَكَضَتْنِى فَرِيضَةٌ مِنْ تِلْكَ الْفَرَائِضِ فِى مِرْبَدٍ لَنَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28377, N004720
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ قَالَ سَمِعْتُ يَحْيَى بْنَ سَعِيدٍ يَقُولُ أَخْبَرَنِى بُشَيْرُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ الأَنْصَارِىَّ وَمُحَيِّصَةَ بْنَ مَسْعُودٍ خَرَجَا إِلَى خَيْبَرَ فَتَفَرَّقَا فِى حَاجَتِهِمَا فَقُتِلَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ الأَنْصَارِىُّ فَجَاءَ مُحَيِّصَةُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ أَخُو الْمَقْتُولِ وَحُوَيِّصَةُ بْنُ مَسْعُودٍ حَتَّى أَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « الْكُبْرَ الْكُبْرَ » . فَتَكَلَّمَ مُحَيِّصَةُ وَحُوَيِّصَةُ فَذَكَرُوا شَأْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَحْلِفُونَ خَمْسِينَ يَمِينًا فَتَسْتَحِقُّونَ قَاتِلَكُمْ » . قَالُوا كَيْفَ نَحْلِفُ وَلَمْ نَشْهَدْ وَلَمْ نَحْضُرْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَتُبَرِّئُكُمْ يَهُودُ بِخَمْسِينَ يَمِينًا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَقْبَلُ أَيْمَانَ قَوْمٍ كُفَّارٍ قَالَ فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ بُشَيْرٌ قَالَ لِى سَهْلُ بْنُ أَبِى حَثْمَةَ لَقَدْ رَكَضَتْنِى فَرِيضَةٌ مِنْ تِلْكَ الْفَرَائِضِ فِى مِرْبَدٍ لَنَا .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Sehl b. el Ensarî ile Muhayyısa b. Mes’ud Hayber’e gitmişlerdi, işlerini görmek üzere birbirinden ayrılmışlardı. Bu arada Abdullah b. Sehl el Ensarî öldürülmüştü. Bu olay üzerine Muhayyısa ölenin kardeşi Abdurrahman ve Huveyyısa b. Mes’ud olayı anlatmak üzere Rasûlullah (s.a.v)’e geldiler. Abdurrahman söze başladı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Büyüğünüz kimse o konuşsun” buyurdu. Bunun üzerine Muhayyısa ve Huveyyısa konuşmaya başladılar ve Abdullah b. Sehl’in olayını aktardılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Elli kişi yemin edersiniz ve böylece ölen kimsenin diyetine hak kazanırsınız” buyurdu. Onlar da: “Nasıl yemin edebiliriz? Hem olaya şahit olmadık hem de orada değildik” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) “Bu sefer Yahudilerden elli kişi öldürmediklerine dair yemin ederler ve kendilerini temize çıkarmış olurlar” buyurdu. Onlar da: “Ey Allah'ın Rasûlü! Kafir bir toplumun ettiği yeminlere nasıl güvenip kabul edebiliriz?” dediler. Ravi diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) kendisinden bu diyeti ödedi. Büşeyr diyor ki: Sehl b. Ebî Hasme bana şöyle demişti. Zekat develerinden toplanan bu deve içersinden bir deve beni tekmelemişti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2393
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu Muhammed Abdülvehhab b. Abdülmecid es-Sakafî (Abdulvehhab b. Abdulmecid b. Salt)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ وُجِدَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ قَتِيلاً فَجَاءَ أَخُوهُ وَعَمَّاهُ حُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ وَهُمَا عَمَّا عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْكُبْرَ الْكُبْرَ » . قَالاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا وَجَدْنَا عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَتِيلاً فِى قَلِيبٍ مِنْ بَعْضِ قُلُبِ خَيْبَرَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَنْ تَتَّهِمُونَ » . قَالُوا نَتَّهِمُ الْيَهُودَ . قَالَ « أَفَتُقْسِمُونَ خَمْسِينَ يَمِينًا أَنَّ الْيَهُودَ قَتَلَتْهُ » . قَالُوا وَكَيْفَ نُقْسِمُ عَلَى مَا لَمْ نَرَ قَالَ « فَتُبَرِّئُكُمُ الْيَهُودُ بِخَمْسِينَ أَنَّهُمْ لَمْ يَقْتُلُوهُ » . قَالُوا وَكَيْفَ نَرْضَى بِأَيْمَانِهِمْ وَهُمْ مُشْرِكُونَ فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ . أَرْسَلَهُ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28378, N004721
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ أَبِى حَثْمَةَ قَالَ وُجِدَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَهْلٍ قَتِيلاً فَجَاءَ أَخُوهُ وَعَمَّاهُ حُوَيِّصَةُ وَمُحَيِّصَةُ وَهُمَا عَمَّا عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَهْلٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَهَبَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَتَكَلَّمُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْكُبْرَ الْكُبْرَ » . قَالاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا وَجَدْنَا عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَتِيلاً فِى قَلِيبٍ مِنْ بَعْضِ قُلُبِ خَيْبَرَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَنْ تَتَّهِمُونَ » . قَالُوا نَتَّهِمُ الْيَهُودَ . قَالَ « أَفَتُقْسِمُونَ خَمْسِينَ يَمِينًا أَنَّ الْيَهُودَ قَتَلَتْهُ » . قَالُوا وَكَيْفَ نُقْسِمُ عَلَى مَا لَمْ نَرَ قَالَ « فَتُبَرِّئُكُمُ الْيَهُودُ بِخَمْسِينَ أَنَّهُمْ لَمْ يَقْتُلُوهُ » . قَالُوا وَكَيْفَ نَرْضَى بِأَيْمَانِهِمْ وَهُمْ مُشْرِكُونَ فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ . أَرْسَلَهُ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ .
Tercemesi:
Sehl b. Ebî Hasme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Sehl öldürülmüş olarak bulunmuştu. Onun kardeşi ve iki amcazadesi Huveyyısa ve Muhayyısa durumu anlatmak üzere Rasûlullah (s.a.v)’e geldiler. Abdurrahman konuşmaya başlayınca, Rasûlullah (s.a.v): “Büyüğünüzden başlayın konuşmaya” buyurdu. Diğer ikisi dediler ki: Ey Allah'ın Rasûlü biz Abdullah b. Sehl’i öldürülmüş ve Hayber kuyularından bir kuyuya atılmış vaziyette bulduk dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Kimden şüpheleniyorsunuz” deyince: “Yahudilerden şüpheleniyoruz” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Siz ve elli kişi yemin ederek bunu Yahudiler öldürdü der misiniz?” Onlar da: “Görmediğimiz halde nasıl yemin edebiliriz?” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Peki Yahudilerden elli kişi yemin ederek suçsuz olduklarını söylesinler” buyurdu. Bu sefer bunlar: “Onlar müşrik kimselerdir, biz onların yeminlerine nasıl güvenebiliriz?” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) onun fidyesini kendisinden ödedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2393
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Keysan Büşeyr b. Yesar el-Harisî (Büşeyr b. Yesar)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ قَالَ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ الأَخْنَسِ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ ابْنَ مُحَيِّصَةَ الأَصْغَرَ أَصْبَحَ قَتِيلاً عَلَى أَبْوَابِ خَيْبَرَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَقِمْ شَاهِدَيْنِ عَلَى مَنْ قَتَلَهُ أَدْفَعْهُ إِلَيْكُمْ بِرُمَّتِهِ » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمِنْ أَيْنَ أُصِيبُ شَاهِدَيْنِ وَإِنَّمَا أَصْبَحَ قَتِيلاً عَلَى أَبْوَابِهِمْ قَالَ « فَتَحْلِفُ خَمْسِينَ قَسَامَةً » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَكَيْفَ أَحْلِفُ عَلَى مَا لاَ أَعْلَمُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَنَسْتَحْلِفُ مِنْهُمْ خَمْسِينَ قَسَامَةً » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَسْتَحْلِفُهُمْ وَهُمُ الْيَهُودُ فَقَسَمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم دِيَتَهُ عَلَيْهِمْ وَأَعَانَهُمْ بِنِصْفِهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28382, N004724
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ قَالَ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ الأَخْنَسِ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ ابْنَ مُحَيِّصَةَ الأَصْغَرَ أَصْبَحَ قَتِيلاً عَلَى أَبْوَابِ خَيْبَرَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَقِمْ شَاهِدَيْنِ عَلَى مَنْ قَتَلَهُ أَدْفَعْهُ إِلَيْكُمْ بِرُمَّتِهِ » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمِنْ أَيْنَ أُصِيبُ شَاهِدَيْنِ وَإِنَّمَا أَصْبَحَ قَتِيلاً عَلَى أَبْوَابِهِمْ قَالَ « فَتَحْلِفُ خَمْسِينَ قَسَامَةً » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَكَيْفَ أَحْلِفُ عَلَى مَا لاَ أَعْلَمُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَنَسْتَحْلِفُ مِنْهُمْ خَمْسِينَ قَسَامَةً » . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نَسْتَحْلِفُهُمْ وَهُمُ الْيَهُودُ فَقَسَمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم دِيَتَهُ عَلَيْهِمْ وَأَعَانَهُمْ بِنِصْفِهَا .
Tercemesi:
Amr b. Şuayb babasından ve dedesinden aktararak şöyle diyor: Muhayyısa’nın küçük oğlu Hayber kapılarından bir kapının önünde ölü olarak bulunmuştu. Rasûlullah (s.a.v) ölenin velilerine: “Kimin öldürdüğüne dair iki şahit getirin size katili teslim edeyim” dedi. Onlar da: “Ey Allah'ın Rasûlü! İki şahit nereden getirelim, kapılarının önünde ölü olarak bulunmuş” dediler. “Öyleyse elli kişi sizden yemin ederse Yahudilerin öldürdüğü belli olmuş olur” buyurdu. Bunun üzerine onlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Nasıl yemin edebiliriz? Görmediğimiz ve bilmediğimiz bir olay üzerine” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “O Yahudilerden elli kişi öldürmediklerine yemin ederler” buyurdu. Bu sefer bunlar: “Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar Yahudi’dir onlara nasıl yemin teklif eder ve yeminlerine inanırız” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) diyetin yarısını kendisi Beyt’ül-mal’den ödemeyi diğer yarısını da Yahudilere ödettirmeyi emir buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 4, /2393
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Ubeydullah b. Ahnes en-Nehai (Ubeydullah b. Ahnes)
5. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
6. Muhammed b. Ma'mer el-Kaysî (Muhammed b. Ma'mer b. Rib'î)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame