Bize İshak b. İbrahim, ona Nadr b. Şümeyl, ona Kehmes b. Hasan, ona Abdullah b. Büreyde, ona Yahya b. Ya’mer, ona Abdullah b. Ömer, ona da Ömer b. Hattab şöyle demiştir:
"Bir gün Rasulullah’ın (sav) yanında iken yanımıza elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuktan zerre iz görülmeyen ve bizden kimsenin de tanımadığı bir adam geliverdi. Rasulullah’ın yanına oturdu, dizlerini dizlerine dayadı, ellerini O’nun dizlerine koydu ve 'Ey Muhammed! Bana İslam’dan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan orucunu tutman, imkan bulabilirsen Kabe’yi haccetmen' buyurdu. O 'Doğru söyledin' dedi. Onun böyle sorup sonra da tasdik etmesi bizim garibimize gitti. Sonra 'Bana imandan haber ver dedi' Rasulullah (sav) 'Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, hayrı ve şerriyle kadere iman etmendir' buyurdu. O 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Bana ihsandan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor' buyurdu. O 'Bana kıyametten haber ver' deyince Rasulullah (sav) 'Bu konuda sorulan sorandan daha fazla bilgili değil' buyurdu. O 'O zaman bana alametlerinden haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'Cariyenin efendisini doğurması ve yalınayak, yarı çıplak, ihtiyaç sahibi koyun çobanlarını binalar yapmada yarışır halde görmendir' buyurdu. Ömer der ki: Bir süre bekledim. Sonra Rasulullah (sav) bana 'Ey Ömer o soran kimdi biliyor musun?' buyurdu. Ben 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dedim. Bunun üzerine Rasulullah 'O Cebrail'di. Size dininizin esasını öğretmek için geldi' buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26538, N004993
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ قَالَ أَخْبَرَنى كَهْمَسُ بْنُ الْحَسَنِ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ يَوْمٍ إِذْ طَلَعَ عَلَيْنَا رَجُلٌ شَدِيدُ بَيَاضِ الثِّيَابِ شَدِيدُ سَوَادِ الشَّعَرِ لاَ يُرَى عَلَيْهِ أَثَرُ السَّفَرِ وَلاَ يَعْرِفُهُ مِنَّا أَحَدٌ حَتَّى جَلَسَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَسْنَدَ رُكْبَتَيْهِ إِلَى رُكْبَتَيْهِ وَوَضَعَ كَفَّيْهِ عَلَى فَخِذَيْهِ ثُمَّ قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى عَنِ الإِسْلاَمِ قَالَ « أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ وَتَحُجَّ الْبَيْتَ إِنِ اسْتَطَعْتَ إِلَيْهِ سَبِيلاً » . قَالَ صَدَقْتَ . فَعَجِبْنَا إِلَيْهِ يَسْأَلُهُ وَيُصَدِّقُهُ ثُمَّ قَالَ أَخْبِرْنِى عَنِ الإِيمَانِ قَالَ « أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْقَدَرِ كُلِّهِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنِ الإِحْسَانِ قَالَ « أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ » . قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنِ السَّاعَةِ قَالَ « مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ بِهَا مِنَ السَّائِلِ » . قَالَ فَأَخْبِرْنِى عَنْ أَمَارَاتِهَا قَالَ « أَنْ تَلِدَ الأَمَةُ رَبَّتَهَا وَأَنْ تَرَى الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ الْعَالَةَ رِعَاءَ الشَّاءِ يَتَطَاوَلُونَ فِى الْبُنْيَانِ » . قَالَ عُمَرُ فَلَبِثْتُ ثَلاَثًا ثُمَّ قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا عُمَرُ هَلْ تَدْرِى مَنِ السَّائِلُ » . قُلْتُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . قَالَ « فَإِنَّهُ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ أَتَاكُمْ لِيُعَلِّمَكُمْ أَمْرَ دِينِكُمْ » .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Nadr b. Şümeyl, ona Kehmes b. Hasan, ona Abdullah b. Büreyde, ona Yahya b. Ya’mer, ona Abdullah b. Ömer, ona da Ömer b. Hattab şöyle demiştir:
"Bir gün Rasulullah’ın (sav) yanında iken yanımıza elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuktan zerre iz görülmeyen ve bizden kimsenin de tanımadığı bir adam geliverdi. Rasulullah’ın yanına oturdu, dizlerini dizlerine dayadı, ellerini O’nun dizlerine koydu ve 'Ey Muhammed! Bana İslam’dan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan orucunu tutman, imkan bulabilirsen Kabe’yi haccetmen' buyurdu. O 'Doğru söyledin' dedi. Onun böyle sorup sonra da tasdik etmesi bizim garibimize gitti. Sonra 'Bana imandan haber ver dedi' Rasulullah (sav) 'Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, hayrı ve şerriyle kadere iman etmendir' buyurdu. O 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Bana ihsandan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor' buyurdu. O 'Bana kıyametten haber ver' deyince Rasulullah (sav) 'Bu konuda sorulan sorandan daha fazla bilgili değil' buyurdu. O 'O zaman bana alametlerinden haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'Cariyenin efendisini doğurması ve yalınayak, yarı çıplak, ihtiyaç sahibi koyun çobanlarını binalar yapmada yarışır halde görmendir' buyurdu. Ömer der ki: Bir süre bekledim. Sonra Rasulullah (sav) bana 'Ey Ömer o soran kimdi biliyor musun?' buyurdu. Ben 'Allah ve Rasulü daha iyi bilir' dedim. Bunun üzerine Rasulullah 'O Cebrail'di. Size dininizin esasını öğretmek için geldi' buyurdu."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 5, /2409
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Yahya b. Ya'mer el-Kaysî (Yahya b. Ya'mer)
4. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
5. Ebu Hasan Kehmes b. Hasan et-Teymî (Kehmes b. Hasan)
6. Ebu Hasan Nadr b. Şümeyl el-Mazinî (Nadr b. Şümeyl b. Hareşe)
7. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
İhsan, ihsan nedir?
İman, Esasları, Kaza ve Kader
İman, Esasları, Kitaplara iman
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
KTB, İMAN
KTB, KADER
حدثنا الحميدي قال حدثنا سفيان قال حدثنا سالم بن أبى حفصة عن منذر الثوري عن محمد بن على بن الحنفية :
"هل جزاء الإحسان إلا الإحسان" قال هي مسجلة للبر والفاجر.
[قال أبو عبد الله قال أبو عبيد مسجلة مرسلة]
Bize Humeydi, ona Süfyan, ona Salim b. Ebu Hafsa, ona Münzir es-Sevrî, ona da Muhammed b. Ali b. Hanefiyye'nin: "İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir" hükmü, hem iyi hem de facir insanları kapsar, dediği rivayet edilmiştir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163545, EM000130
Hadis:
حدثنا الحميدي قال حدثنا سفيان قال حدثنا سالم بن أبى حفصة عن منذر الثوري عن محمد بن على بن الحنفية :
"هل جزاء الإحسان إلا الإحسان" قال هي مسجلة للبر والفاجر.
[قال أبو عبد الله قال أبو عبيد مسجلة مرسلة]
Tercemesi:
Bize Humeydi, ona Süfyan, ona Salim b. Ebu Hafsa, ona Münzir es-Sevrî, ona da Muhammed b. Ali b. Hanefiyye'nin: "İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir" hükmü, hem iyi hem de facir insanları kapsar, dediği rivayet edilmiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 130, /148
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Kasım Muhammed b. Hanefiyye el-Haşimi (Muhammed b. Ali b. Ebu Talib)
2. Ebu Ya'lâ Münzir b. Ya'lâ es-Sevrî (Münzir b. Ya'lâ)
3. Ebu Yunus Salim b. Ebu Hafsa (Salim b. Ebu Hafsa)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
İman, İslam, İhsan
İyilik, güzel ahlaktır
Açıklama: Sahih bir hadistir. Ali b. Zeyd b. Cüd'an'ın zayıflığı sebebiyle zayıf bir isnaddır. Mutabii vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
48618, HM005856
Hadis:
حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ
قُلْتُ لِابْنِ عُمَرَ إِنَّ عِنْدَنَا رِجَالًا يَزْعُمُونَ أَنَّ الْأَمْرَ بِأَيْدِيهِمْ فَإِنْ شَاءُوا عَمِلُوا وَإِنْ شَاءُوا لَمْ يَعْمَلُوا فَقَالَ أَخْبِرْهُمْ أَنِّي مِنْهُمْ بَرِيءٌ وَأَنَّهُمْ مِنِّي بُرَآءُ ثُمَّ قَالَ جَاءَ جِبْرِيلُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ مَا الْإِسْلَامُ فَقَالَ تَعْبُدُ اللَّهَ لَا تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ وَتَصُومُ رَمَضَانَ وَتَحُجُّ الْبَيْتَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَأَنَا مُسْلِمٌ قَالَ نَعَمْ قَالَ صَدَقْتَ قَالَ فَمَا الْإِحْسَانُ قَالَ تَخْشَى اللَّهَ تَعَالَى كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَا تَكُ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَأَنَا مُحْسِنٌ قَالَ نَعَمْ قَالَ صَدَقْتَ قَالَ فَمَا الْإِيمَانُ قَالَ تُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْبَعْثِ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَالْقَدَرِ كُلِّهِ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَأَنَا مُؤْمِنٌ قَالَ نَعَمْ قَالَ صَدَقْتَ
Tercemesi:
(Yahya b. Ya'mer) 'den gelen rivayette: Abdullah b. Ömer' e (Radıyallahü anhüma) dedim ki:
'Bazı kişiler tanıyorum, 'bütün her şey elimizde: biz dilersek yaparız,
dilemezsek yapmayız' diye iddia ediyorlar.'
İbn Ömer:
'Onlarla karşılaştığınızda şunu haber ver: Hz.Ömer'in oğlu Abdullah,
bu kişilerden ayrılmıştır ve onlar da Abdullah'tan ayrılmıştır' dedi ve ekledi:
Bir gün Cibril (insan suretinde) Peygamberimiz'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve sordu:
'Ey Muhammed! İslam nedir?'
"Allah'a ibadet eder, başka bir şeyi O'na ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekat verirsin, Ramazan orucunu tutarsın, Kutsal Mabed (Kabe)'de hac yaparsın. "
'Bunları yerine getirdiğimde, ben Müslüman oluyorum, (öyle mi?)' "Evet. "
'Doğru söyledin, peki ihsan nedir?'
"Senin, Allah'ı görür gibi huşu içinde/ saygılı yaşamandır, Gerçekte
sen Allah'ı görmüyorsan da, (unutma) O seni görüyor."
'Bunları yerine getirdiğimde, ben muhsin oluyorum, (öyle mi?)' "Evet."
'Doğru söyledin, peki iman nedir?'
"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ölümden sonraki
dirilişe, cennete, cehenneme ve (hayır-şer yönüyle) bütün kader programına inanmandır."
'Bunları yerine getirdiğimde, ben mü'min oluyorum, (öyle mi?)' "Evet."
'Doğru söyledin."
Açıklama:
Sahih bir hadistir. Ali b. Zeyd b. Cüd'an'ın zayıflığı sebebiyle zayıf bir isnaddır. Mutabii vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Ömer b. el-Hattab 5856, 2/472
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Yahya b. Ya'mer el-Kaysî (Yahya b. Ya'mer)
3. Ali b. Zeyd el-Kuraşî (Ali b. Zeyd b. Abdullah b. Züheyr b. Abdullah b. Cüd'ân)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
Konular:
İhsan, ihsan nedir?
İman, Esasları, Kaza ve Kader
İman, Esasları, Kitaplara iman
İman, Esasları: Kader, Allah'ın dilemesi/meşîet
İman, imanın esasları
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, islam nedir?
İslam, İslamın Şartları
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64587, HM017299
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي حُسَيْنٍ حَدَّثَنَا شَهْرُ بْنُ حَوْشَبٍ عَنْ عَامِرٍ أَوْ أَبِي عَامِرٍ أَوْ أَبِي مَالِكٍ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَمَا هُوَ جَالِسٌ فِي مَجْلِسٍ فِيهِ أَصْحَابُهُ جَاءَهُ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلَام فِي غَيْرِ صُورَتِهِ يَحْسِبُهُ رَجُلًا مِنْ الْمُسْلِمِينَ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلَامَ ثُمَّ وَضَعَ جِبْرِيلُ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَيْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْإِسْلَامُ فَقَالَ أَنْ تُسْلِمَ وَجْهَكَ لِلَّهِ وَأَنْ تَشْهَدَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَتُقِيمَ الصَّلَاةَ وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِيمَانُ قَالَ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَالْمَوْتِ وَالْحَيَاةِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَالْحِسَابِ وَالْمِيزَانِ وَالْقَدَرِ كُلِّهِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ قَالَ مَا الْإِحْسَانُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنَّكَ إِنْ كُنْتَ لَا تَرَاهُ فَهُوَ يَرَاكَ قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَحْسَنْتُ قَالَ نَعَمْ وَنَسْمَعُ رَجْعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَيْهِ وَلَا يُرَى الَّذِي يُكَلِّمُهُ وَلَا يُسْمَعُ كَلَامُهُ قَالَ فَمَتَى السَّاعَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُبْحَانَ اللَّهِ خَمْسٌ مِنْ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ }
فَقَالَ السَّائِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ شِئْتَ حَدَّثْتُكَ بِعَلَامَتَيْنِ تَكُونَانِ قَبْلَهَا فَقَالَ حَدِّثْنِي فَقَالَ إِذَا رَأَيْتَ الْأَمَةَ تَلِدُ رَبَّهَا وَيَطُولُ أَهْلُ الْبُنْيَانِ بِالْبُنْيَانِ وَعَادَ الْعَالَةُ الْحُفَاةُ رُءُوسَ النَّاسِ قَالَ وَمَنْ أُولَئِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ الْعَرِيبُ قَالَ ثُمَّ وَلَّى فَلَمَّا لَمْ نَرَ طَرِيقَهُ بَعْدُ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ ثَلَاثًا هَذَا جِبْرِيلُ جَاءَ لِيُعَلِّمَ النَّاسَ دِينَهُمْ وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ مَا جَاءَنِي قَطُّ إِلَّا وَأَنَا أَعْرِفُهُ إِلَّا أَنْ تَكُونَ هَذِهِ الْمَرَّةُ
Tercemesi:
Amir veya Ebu Amir veya Malik (radıyallahu anhu) Rasulullah (sav) sahabe ile beraber otururken Cibril (as) kendi sureti dışında bir suretle geldi. Rasulullah (sav) onu müslümanlardan biri zannetti. Cibril (as) Rasulullah'a selam verdi o da selamına karşılık verdi. Sonra Cibril ellerini Rasulullah'ın dizlerine koydu ve 'Ya Rasulullah, İslam nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "İslam; senin Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de
Allah Rasulü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermendir.
Cibril 'Böyle yaptığımda İslam olmuş olur muyum?' diye sordu Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Cibril 'İman nedir?' diye sordu.
Rasulullah (sav) "Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ölüme ve ölümden sonraki dirilişe iman etmen, (ayrıca) cennete, ceheneme, hesaba, mizana ve hayırla şer itibariyle kadere iman etmendir." dedi.
Cibril 'Böyle yaparsam iman etmiş olur muyum?' diye sordu Rasulullah
da "evet" dedi.
Sonra Cibril 'İhsan nedir, ya Rasulullah?' diye sordu. Rasulullah (sav) "İhsan; Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir. Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor."
Cibril 'Böyle yaparsam ihsan etmiş olur muyum?' diye sordu.Rasulullah (sav) "evet" dedi.
Rasulullah (sav)'in döndüğünü duyduk fakat konuştuğu görülmedi ve söyledikleri işitilmedi.
Cebrail 'Saat/ kıyamet ne zaman, ya Rasulullah?' diye sordu.
Rasülullah (Sallallahii aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Subhanallah, beş gayb hali var ki Allah'tan başkası bilmez, bunlar da: - Kıyamet,
- Yağmur yağdırması ve
- Rahimlerdeki cenin ile ilgili tüm bilgiler,
- Kişinin yarın ne kazanacağı ve
- Nerede öleceğine dair bütün bilgilerdir. (Unutmayın!) Allah' ın her
şeye gücü yeter."
Soru soran 'Ya Rasulullah, istersen sana kıyametten önce gerçekleşecek
iki alameti söyleyeyim.' dedi, Rasulullah (sav) "Bana anlat.' dedi. Cibril (as) 'Cariyenin efendisini doğurduğunu, insanların yüksek binalar yaptığını, çok fakir insanların başına geçtiğini gördüğün zaman.' dedi. Rasulullah (sav) "Bunlar kim, ey Allah'ın elçisi?" diye sordu. Cibril 'Bedevilerdir.' dedi.
Ravi (sahabi): 'Sonra gitti, nereye gittiğini göremedik.'
Rasulullah 3 defa "Subhanallah" dedikten sonra "Bu Cibrildir. İnsanlara dinlerini öğretmek için geldi. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki bu gelmesi haricinde Cibril'in geldiğini bilmediğim olmamıştır." dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Amir el-Eşari 17299, 5/848
Senetler:
1. Ebu Malik el-Eşarî (Ka'b b. Asım)
2. Ebu Amir Ubeydullah b. Vehb el-Eşarî (Abdullah b. Hânî)
3. ibn Ebu Amir, Amir b. Ebu Amir Eşari (Amir b. Ubeyd b. Vehb)
4. Şehr b. Havşeb el-Eşarî (Şehr b. Havşeb)
5. Abdullah b. Abdurrahman en-Nevfelî (Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Hüseyin b. Haris)
6. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
7. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Bilgi, gayb olan konular ve muğayyebatı hamse
Din, Allah nezdinde makbul olan din İslam Dinidir
İhsan, ihsan nedir?
İman, imanın esasları
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, İslamın Şartları
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
Bize Muhammed b. Kudâme, ona Cerîr, ona Ebu Ferve, ona Ebu Zür’a, ona da Ebu Hureyre ve Ebu Zerr şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) bir gün ashabının arasında otururken yabancı bir adam geldi. Sorup öğrenene kadar Hz. Peygamber'in (sav) kim olduğunu bilemedi. Bunun üzerine biz, gelen yabancılar tanısın diye Rasulullah (sav) için bir mekan yapmayı arzulayarak çamurdan, oturacağı bir sedir yaptık. Bir gün Rasulullah (sav) sedirinde, biz de etrafında otururken, insanların en güzel yüzlüsü, en güzel kokulusu ve elbisesinde kirden eser olmayan bir adam geldi. Sedirin ucuna kadar yaklaştı ve 'es-Selâmu aleyküm Ey Muhammed' diyerek selam verdi. Rasulullah (sav) onun selamını aldı. Adam 'Yaklaşabilir miyim Ey Muhammed' dedi. Rasulullah (sav) 'Yaklaş' buyurdu. Sonra adam defalarca 'Yaklaşabilir miyim?' diye sordu. Her defasında Rasulullah (sav) 'Yaklaş' buyurdu. Nihayet ellerini Rasulullah’ın (sav) dizlerine koydu ve 'Ey Muhammed! Bana İslam’dan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'İslam, senin Allah’a ibadet etmen ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmaman, namaz kılman, zekat vermen, Kabe’yi haccetmen ve Ramazan orucunu tutmandır' buyurdu. Adam 'Bunları yaparsam Müslüman olmuş olur muyum?' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet' dedi. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Adamın 'Doğru söyledin' sözünü işittiğimizde yadırgadık. Sonra adam 'Ey Muhammed! Bana imanın ne olduğunu bildir' dedi. Rasulullah (sav) 'İman; Allah’a, meleklerine, kitaba, peygamberlere ve kadere iman etmendir' buyurdu. Adam 'Ben bunları yaparsam iman etmiş olur muyum?' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet' dedi. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Bana ihsanın ne olduğunu anlat' dedi Rasulullah (sav) 'Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor' buyurdu. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Bana kıyametin ne zaman kopacağından haber ver' deyince Rasulullah (sav) başını eğdi, ona hiçbir cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (sav) yine ona cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (sav) yine ona cevap vermedi. Sonra Rasulullah (sav) başını kaldırdı ve 'Bu konuda sorulan sorandan daha fazla bilgili değildir fakat onun bazı alametleri var. O alametlerle kıyametin (yaklaştığı) anlaşılır. Koyun çobanlarının binalar yapmada yarıştıklarını görürsen, yalınayak ve çıplakların yeryüzüne hükmetmeye başladığını görürsen ve kadının efendisini doğurduğunu görürsen (bil ki kıyamet yakındır.) Beş şey vardır ki bunları Allah’tan başkası bilmez' buyurdu ve 'Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi yalnız Allah’ın katındadır. Yağmuru O indirir. Rahîmlerde olanı da O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyden hakkıyla haberdâr olan yalnız Allah’tır.'[Lokmân, 31/34] ayetini okudu. Sonra da 'Hayır. Muhammed’i hak ile, yol gösterici ve müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki bunu (kıyametin ne zaman kopacağını) herhangi birinizden daha iyi bilmiyorum. Bu gelen Dihyetü’l-Kelbî suretinde Cebrail'di' buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26541, N004994
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ عَنْ جَرِيرٍ عَنْ أَبِى فَرْوَةَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى ذَرٍّ قَالاَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَجْلِسُ بَيْنَ ظَهْرَانَىْ أَصْحَابِهِ فَيَجِىءُ الْغَرِيبُ فَلاَ يَدْرِى أَيُّهُمْ هُوَ حَتَّى يَسْأَلَ فَطَلَبْنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ نَجْعَلَ لَهُ مَجْلِسًا يَعْرِفُهُ الْغَرِيبُ إِذَا أَتَاهُ فَبَنَيْنَا لَهُ دُكَّانًا مِنْ طِينٍ كَانَ يَجْلِسُ عَلَيْهِ وَإِنَّا لَجُلُوسٌ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى مَجْلِسِهِ إِذْ أَقْبَلَ رَجُلٌ أَحْسَنُ النَّاسِ وَجْهًا وَأَطْيَبُ النَّاسِ رِيحًا كَأَنَّ ثِيَابَهُ لَمْ يَمَسَّهَا دَنَسٌ حَتَّى سَلَّمَ فِى طَرَفِ الْبِسَاطِ فَقَالَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ . فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ قَالَ أَدْنُو يَا مُحَمَّدُ قَالَ « ادْنُهْ » . فَمَا زَالَ يَقُولُ أَدْنُو مِرَارًا وَيَقُولُ لَهُ « ادْنُ » . حَتَّى وَضَعَ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَىْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِسْلاَمُ قَالَ « الإِسْلاَمُ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ وَتَحُجَّ الْبَيْتَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ » . قَالَ إِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ صَدَقْتَ . فَلَمَّا سَمِعْنَا قَوْلَ الرَّجُلِ صَدَقْتَ أَنْكَرْنَاهُ قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِيمَانُ قَالَ « الإِيمَانُ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَتُؤْمِنُ بِالْقَدَرِ » . قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِحْسَانُ قَالَ « أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَتَى السَّاعَةُ قَالَ فَنَكَسَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا ثُمَّ أَعَادَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا ثُمَّ أَعَادَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا وَرَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ « مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ وَلَكِنْ لَهَا عَلاَمَاتٌ تُعْرَفُ بِهَا إِذَا رَأَيْتَ الرِّعَاءَ الْبُهُمَ يَتَطَاوَلُونَ فِى الْبُنْيَانِ وَرَأَيْتَ الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ مُلُوكَ الأَرْضِ وَرَأَيْتَ الْمَرْأَةَ تَلِدُ رَبَّهَا خَمْسٌ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ اللَّهُ ( إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ ) » . ثُمَّ قَالَ « لاَ وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ هُدًى وَبَشِيرًا مَا كُنْتُ بِأَعْلَمَ بِهِ مِنْ رَجُلٍ مِنْكُمْ وَإِنَّهُ لَجِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَزَلَ فِى صُورَةِ دِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kudâme, ona Cerîr, ona Ebu Ferve, ona Ebu Zür’a, ona da Ebu Hureyre ve Ebu Zerr şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) bir gün ashabının arasında otururken yabancı bir adam geldi. Sorup öğrenene kadar Hz. Peygamber'in (sav) kim olduğunu bilemedi. Bunun üzerine biz, gelen yabancılar tanısın diye Rasulullah (sav) için bir mekan yapmayı arzulayarak çamurdan, oturacağı bir sedir yaptık. Bir gün Rasulullah (sav) sedirinde, biz de etrafında otururken, insanların en güzel yüzlüsü, en güzel kokulusu ve elbisesinde kirden eser olmayan bir adam geldi. Sedirin ucuna kadar yaklaştı ve 'es-Selâmu aleyküm Ey Muhammed' diyerek selam verdi. Rasulullah (sav) onun selamını aldı. Adam 'Yaklaşabilir miyim Ey Muhammed' dedi. Rasulullah (sav) 'Yaklaş' buyurdu. Sonra adam defalarca 'Yaklaşabilir miyim?' diye sordu. Her defasında Rasulullah (sav) 'Yaklaş' buyurdu. Nihayet ellerini Rasulullah’ın (sav) dizlerine koydu ve 'Ey Muhammed! Bana İslam’dan haber ver' dedi. Rasulullah (sav) 'İslam, senin Allah’a ibadet etmen ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmaman, namaz kılman, zekat vermen, Kabe’yi haccetmen ve Ramazan orucunu tutmandır' buyurdu. Adam 'Bunları yaparsam Müslüman olmuş olur muyum?' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet' dedi. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Adamın 'Doğru söyledin' sözünü işittiğimizde yadırgadık. Sonra adam 'Ey Muhammed! Bana imanın ne olduğunu bildir' dedi. Rasulullah (sav) 'İman; Allah’a, meleklerine, kitaba, peygamberlere ve kadere iman etmendir' buyurdu. Adam 'Ben bunları yaparsam iman etmiş olur muyum?' dedi. Rasulullah (sav) 'Evet' dedi. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Bana ihsanın ne olduğunu anlat' dedi Rasulullah (sav) 'Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor' buyurdu. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Bana kıyametin ne zaman kopacağından haber ver' deyince Rasulullah (sav) başını eğdi, ona hiçbir cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (sav) yine ona cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (sav) yine ona cevap vermedi. Sonra Rasulullah (sav) başını kaldırdı ve 'Bu konuda sorulan sorandan daha fazla bilgili değildir fakat onun bazı alametleri var. O alametlerle kıyametin (yaklaştığı) anlaşılır. Koyun çobanlarının binalar yapmada yarıştıklarını görürsen, yalınayak ve çıplakların yeryüzüne hükmetmeye başladığını görürsen ve kadının efendisini doğurduğunu görürsen (bil ki kıyamet yakındır.) Beş şey vardır ki bunları Allah’tan başkası bilmez' buyurdu ve 'Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi yalnız Allah’ın katındadır. Yağmuru O indirir. Rahîmlerde olanı da O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyden hakkıyla haberdâr olan yalnız Allah’tır.'[Lokmân, 31/34] ayetini okudu. Sonra da 'Hayır. Muhammed’i hak ile, yol gösterici ve müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki bunu (kıyametin ne zaman kopacağını) herhangi birinizden daha iyi bilmiyorum. Bu gelen Dihyetü’l-Kelbî suretinde Cebrail'di' buyurdu."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 6, /2409
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Ferve Urve b. Haris el-Hemdani (Urve b. Haris)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Kudame el-Messîsî (Muhammed b. Kudame b. A'yen b. Misver)
Konular:
İhsan, ihsan nedir?
İman, Esasları, Kaza ve Kader
İman, İslam, İhsan
İnanç, Cibril Hadisi
İslam, islam nedir?
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
KTB, KADER
Açıklama: Bildirildiğine göre ''النَّاسُ'' kelimesi ile fetihle birlikte müslüman olan Mekkeliler kastedilmiştir. Amr ise, fetihten önce bile-isteye muhacir olarak Medine'ye gelmiştir (Tuhfetü'l-ahvezî, X, 231).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24006, T003844
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ عَنْ مِشْرَحِ بْنِ عَاهَانَ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَسْلَمَ النَّاسُ وَآمَنَ عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ » . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ ابْنِ لَهِيعَةَ عَنْ مِشْرَحِ بْنِ هَاعَانَ وَلَيْسَ إِسْنَادُهُ بِالْقَوِىِّ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona İbn Lehî'a, ona Mişrah b. Hâ'ân, ona da Ukbe b. Âmir, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
İnsanlar teslim olup (müslüman oldular); Amr b. Âs ise iman etti.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu rivayet, sadece İbn Lehî'a'nın Mişrah b. Hâ'ân'dan riveyeti ile bildiğimiz garîb bir hadis olup isnadı zayıftır (leyse isnâduhu bi'l-kavî).
Açıklama:
Bildirildiğine göre ''النَّاسُ'' kelimesi ile fetihle birlikte müslüman olan Mekkeliler kastedilmiştir. Amr ise, fetihten önce bile-isteye muhacir olarak Medine'ye gelmiştir (Tuhfetü'l-ahvezî, X, 231).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Menâkıb 48, 5/687
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Musab Mişrah b. Hâ'ân el-Meafirî (Mişrah b. Hâ'ân)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Lehîa el-Hadramî (Abdullah b. Lehîa b. Ukbe)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
İman, İslam, İhsan
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277975, N004994-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ عَنْ جَرِيرٍ عَنْ أَبِى فَرْوَةَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى ذَرٍّ قَالاَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَجْلِسُ بَيْنَ ظَهْرَانَىْ أَصْحَابِهِ فَيَجِىءُ الْغَرِيبُ فَلاَ يَدْرِى أَيُّهُمْ هُوَ حَتَّى يَسْأَلَ فَطَلَبْنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ نَجْعَلَ لَهُ مَجْلِسًا يَعْرِفُهُ الْغَرِيبُ إِذَا أَتَاهُ فَبَنَيْنَا لَهُ دُكَّانًا مِنْ طِينٍ كَانَ يَجْلِسُ عَلَيْهِ وَإِنَّا لَجُلُوسٌ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى مَجْلِسِهِ إِذْ أَقْبَلَ رَجُلٌ أَحْسَنُ النَّاسِ وَجْهًا وَأَطْيَبُ النَّاسِ رِيحًا كَأَنَّ ثِيَابَهُ لَمْ يَمَسَّهَا دَنَسٌ حَتَّى سَلَّمَ فِى طَرَفِ الْبِسَاطِ فَقَالَ السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدُ . فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ قَالَ أَدْنُو يَا مُحَمَّدُ قَالَ « ادْنُهْ » . فَمَا زَالَ يَقُولُ أَدْنُو مِرَارًا وَيَقُولُ لَهُ « ادْنُ » . حَتَّى وَضَعَ يَدَهُ عَلَى رُكْبَتَىْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِسْلاَمُ قَالَ « الإِسْلاَمُ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِىَ الزَّكَاةَ وَتَحُجَّ الْبَيْتَ وَتَصُومَ رَمَضَانَ » . قَالَ إِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ أَسْلَمْتُ قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ صَدَقْتَ . فَلَمَّا سَمِعْنَا قَوْلَ الرَّجُلِ صَدَقْتَ أَنْكَرْنَاهُ قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِيمَانُ قَالَ « الإِيمَانُ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَتُؤْمِنُ بِالْقَدَرِ » . قَالَ فَإِذَا فَعَلْتُ ذَلِكَ فَقَدْ آمَنْتُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَا الإِحْسَانُ قَالَ « أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ » . قَالَ صَدَقْتَ . قَالَ يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى مَتَى السَّاعَةُ قَالَ فَنَكَسَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا ثُمَّ أَعَادَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا ثُمَّ أَعَادَ فَلَمْ يُجِبْهُ شَيْئًا وَرَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ « مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنَ السَّائِلِ وَلَكِنْ لَهَا عَلاَمَاتٌ تُعْرَفُ بِهَا إِذَا رَأَيْتَ الرِّعَاءَ الْبُهُمَ يَتَطَاوَلُونَ فِى الْبُنْيَانِ وَرَأَيْتَ الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ مُلُوكَ الأَرْضِ وَرَأَيْتَ الْمَرْأَةَ تَلِدُ رَبَّهَا خَمْسٌ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ اللَّهُ ( إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ ) » . ثُمَّ قَالَ « لاَ وَالَّذِى بَعَثَ مُحَمَّدًا بِالْحَقِّ هُدًى وَبَشِيرًا مَا كُنْتُ بِأَعْلَمَ بِهِ مِنْ رَجُلٍ مِنْكُمْ وَإِنَّهُ لَجِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَزَلَ فِى صُورَةِ دِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kudâme, ona Cerîr, ona Ebû Ferve, ona Ebu Zür’a, ona da Ebu Hureyre ve Ebu Zerr’in naklettiğine göre Rasulullah (s.a) bir gün ashabının arasında otururken yabancı bir adam gelmişti. Kimin Rasulullah olduğunu bilemiyordu sorup duruyordu. Bunun üzerine biz, gelen yabancı O’nu (s.a) tanısın diye Rasulullah (s.a) için bir oturma yeri yapmayı arzu ettik ve çamurdan, oturacağı bir sedir yaptık. Bir gün Rasulullah (s.a) sedirinde biz etrafında otururken, insanların en güzel yüzlüsü, en güzel kokulusu ve elbisesinde kirden eser olmayan bir adam geliverdi. (Rasulullah’ın önündeki) Serginin ucuna kadar geldi ve “es-Selâmu aleyküm Ey Muhammed.” diyerek selam verdi. Rasulullah onun selamını aldı. Adam “Yaklaşabilir miyim Ey Muhammed” deyince Rasulullah “Yaklaş” buyurdu. Sonra adam tekrar tekrar “Yaklaşabilir miyim?” dedikçe Rasulullah “Yaklaş” diyordu ve nihayet ellerini Rasulullah’ın (s.a) dizlerine koydu ve “Ey Muhammed! Bana İslam’ın ne olduğunu anlat” dedi.” Rasulullah “Allah’a ibadet etmen ve hiçbir şeyi O’na (c.c) ortak koşmaman, namaz kılman, zekat vermen, Kabe’yi haccetmen ve Ramazan orucunu tutmandır” buyurdu. Adam “Bunları yaparsam Müslüman olmuş olur muyum?” deyince Rasulullah “Evet” dedi. Adam “Doğru söyledin.” dedi. Adamın “Doğru söyledin” demesi hoşumuza gitmedi. Sonra adam “Ey Muhammed! Bana imanın ne olduğunu anlat” dedi. Rasulullah (s.a) “Allah’a, meleklerine, kitaba, Peygamberlere ve kadere iman etmendir.” buyurdu. Adam "Ben bunları yaparsam iman etmiş olur muyum?" deyince Rasulullah (s.a) "Evet" buyurdu. O, “Doğru söyledin.” dedi. Sonra “Bana ihsanın ne olduğunu anlat.” deyince Rasulullah “Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O (c.c) seni görüyor.” buyurdu. O, “Doğru söyledin.” dedi. Sonra “Bana kıyametin ne zaman kopacağından haber ver” deyince Rasulullah başını eğdi, ona hiçbir cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (s.a) yine ona cevap vermedi. Sonra adam tekrar sordu. Rasulullah (s.a) yine ona cevap vermedi. Sonra Rasulullah başını kaldırdı ve “Bu konuda sorulan sorandan daha fazla bilgili değildir fakat onun bazı alametleri var. O alametlerle kıyametin (yaklaştığı) anlaşılır. Koyun çobanlarının binalar yapmada yarıştıklarını görürsen, yalınayak ve çıplakların yeryüzüne hükmetmeye başladığını görürsen ve kadının efendisini doğurduğunu görürsen (bil ki kıyamet yakındır.) Beş şey vardır ki bunları Allah’tan başkası bilmez (buyurdu ve) ( إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ/Kıyamet saati hakkındaki bilgi yalnız Allah’ın katındadır) ile başlayan (Lokmân sûresi 34.) ayeti ( إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ/Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.) kısmına kadar okudu. Sonra Rasulullah “Hayır. Muhammed’i hak ile, hidayet kaynağı ve müjdeleyici olarak gönderene and olsun ki bunu (kıyametin ne zaman kopacağını) herhangi birinizden daha iyi bilmiyorum. Bu Dihyetü’l-Kelbî suretinde gelen Cebrail (a.s) idi.” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 6, /2409
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Ferve Urve b. Haris el-Hemdani (Urve b. Haris)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Kudame el-Messîsî (Muhammed b. Kudame b. A'yen b. Misver)
Konular:
İhsan, ihsan nedir?
İman, İslam, İhsan
İslam, islam nedir?
Kıyamet, alametleri
KTB, İMAN
حدثنا أبو عبد الله محمد بن يعقوب الحافظ ثنا الحسين محمد بن زياد ثنا عبد الله ابن الرومي ثنا النضر بن محمد ثنا عكرمة بن عمار عن أبي زميل سماك بن الوليد عن مالك بن مرثد عن أبيه عن أبي ذر قال : كنت ربع الإسلام أسلم قبلي ثلاثة نفر و أنا الرابع أتيت النبي صلى الله عليه و سلم فقلت : السلام عليكم يا رسول الله أشهد أن لا إله إلا الله و أشهد أن محمدا عبده و رسوله فرأيت الاستبشار في وجه رسول الله صلى الله عليه و سلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
193767, NM005549
Hadis:
حدثنا أبو عبد الله محمد بن يعقوب الحافظ ثنا الحسين محمد بن زياد ثنا عبد الله ابن الرومي ثنا النضر بن محمد ثنا عكرمة بن عمار عن أبي زميل سماك بن الوليد عن مالك بن مرثد عن أبيه عن أبي ذر قال : كنت ربع الإسلام أسلم قبلي ثلاثة نفر و أنا الرابع أتيت النبي صلى الله عليه و سلم فقلت : السلام عليكم يا رسول الله أشهد أن لا إله إلا الله و أشهد أن محمدا عبده و رسوله فرأيت الاستبشار في وجه رسول الله صلى الله عليه و سلم
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Ma'rifetü's- sahâbe 5549, 7/99
Senetler:
()
Konular:
İman, İslam, İhsan
KTB, İMAN