7 Kayıt Bulundu.
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.
"Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?" Cin, 72/10
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avâne, ona Ebu Bişr, ona da Said b. Cübeyr, ona Abdullah b. Abbas (ra) şöyle buyurmuştur: Hz. Peygamber (sav) sahabeden bir grupla birlikte Ukaz panayırına doğru gitti. O dönemde cinler semadan haber almaktan alıkonmuşlardı. (Haber almaya ne zaman çıksalar) üzerlerine ateş parçaları gönderilirdi. (Semadan haber almada engellenince) cinler, kavimlerine döndüler ve onlar gelenlere şöyle dediler: 'Size ne oldu?' Onlar da: 'Semadan (alabileceğimiz) haber ile aramıza engel oluştu, üzerimize ateş parçaları salıverildi', dediler. Bunun üzerine onlara: 'Sizinle gökyüzündeki haber arasına giren şey ancak yeni meydana gelmiş bir şeydir. Yeryüzünün doğu ve batı taraflarını dolaşın da, sizinle gökteki haber arasına engel olan bu şeye bakınız' denildi. İşte bunların içinden Tihâme tarafına gelen grup Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle'de bulunan Hz. Peygamber'in (sav) bulunduğu yere vardılar. O anda Peygamber (sav) sahabesine sabah namazını kıldırıyordu. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve şöyle dediler:' Allah'a yemin olsun ki gökten haber almaktan sizinle onun arasına engel olan işte budur.' İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: Ey kavmimiz! 'Gerçekten biz, doğru yola ileten hayranlık veren bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.' dediler.(Cin, 72/1) Allah da Peygamber'ine (sav): '(Ey Habibim!) deki bana vahyedildi..ayetiyle başlayan Cin suresini indirdi. O'na (sav) vahyolunan cinlerin işte bu sözleridir.
Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.
Bize Ebu Ahmed, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: "Cinler (eskiden) vahyi dinler, işittikleri bir kelimeye on kelime eklerdi. İşittikleri kısım doğru, ekledikleri ise batıl olurdu. O zamana kadar onlar üzerine yıldızlar (alev topları) atılmazdı. Hz. Peygamber (sav) peygamber olarak gönderildiğinde, cinlerden herhangi biri (önceki) yerine gelmeye kalktığında, üzerine isabet eden ve çarptığı yeri yakan bir şihâb (alev topu) atılmaya başlandı. Bunun üzerine (cinler) durumu İblise şikâyet ettiler. O da 'Bu, ancak yeni meydana gelmiş bir işten dolayıdır' dedi ve ordularını (haber almak üzere) her tarafa gönderdi. Derken onlar, Hz. Nebî'yi (sav), Nahle’da iki dağ arasında namaz kılarken buldular ve gelip bunu İblise haber verdiler. İblis 'İşte yeryüzünde meydana gelen yeni olay budur' dedi."