59 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed İbnü'l-Haccâc, ona Süfyân b. Uyeyne, ona A'meş şöyle rivayet etmiştir: İbrahim (en-Nehaî)'ye bir direğe dayanmasını söyleyerek ısrar ettik ama buna razı olmadı.
Bize Affân, ona Ebû Avâne, ona Mugîre, İbrahim en-Nehaî'den rivayet ettiğine göre o otururken direğe dayanmayı (tevazusu sebebiyle) hoş görmezdi.
Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn İdris, ona Harun b. Antere, Süleym b. Hanzala’nın şöyle dediğini rivayet etti: Kendisiyle konuşmak üzere Übeyy b. Ka‘b’ın yanına geldik. Sonra O kalkınca biz de kalktık ve ardından yürümeye başladık. Derken Ömer bize yaklaşıp onu takip etti ve ona kamçı ile vurmak istedi. Bunun üzerine o (Ubey), kollarıyla korunmaya çalıştı ve “Ey Müminlerin emiri! Ne yapıyorsun?” dedi. (O zaman Hz. Ömer) şöyle dedi: “(Bu şekilde yürüyüşünüzün), ardına düşülen kimse için bir fitne (azdırma vesilesi), arkadan gelen kimse için ise bir alçalma olduğunu görmüyor musun?”
Bize Muhammed b. İsa, ona Cerîr, ona Mansur, İbrahim’in şöyle dediğini rivayet etti: "Onlar, peşlerinden gidilmesinden – kişilerin onları yolda takip etmelerinden- (şöhret endişesiyle) hoşlanmazlardı.”
Bize Muhammed b. Ahmed, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zeyd, ona Atâ şöyle rivayet etmiştir: "İlmi, hilmden (ağırbaşlılık ve yumuşaklıkdan) daha güzel bir şey süslememiştir."
Bize Yakub b. İbrahim, ona Abdurrahman, ona Za'me b. Salih, ona Seleme b. Vehrâm rivayet ettiğine göre Tavus şöyle demiştir: "İlim ağırbaşlılıktan daha güzel bir kapta taşınmaz."
Bize Muhammed b. Humeyd, ona Cerîr, ona Şübrüme rivayet ettiğine göre Şa'bî şöyle demiştir: "İlmin süsü, sahiplerinin ağır başlı olmalarıdır."