Giriş

Bize Ali b. Hüseyin b. Süleyman el-Kûfî, ona Abde, ona da Hişam bu isnad ile benzeri bir nakilde bulunmuştur. Ancak Abde, rivayetinde, '(yarası) o gecesinde patlayıverdi. Vefat edene dek akmaya devam etti' demiş ve hadiste 'bu, şairin dediği gibidir' ifadesiyle şu ilaveyi kaydetmiştir: Kureyza ve Nadîr (yahudilerinin) ne yaptığına bak hele Sa'd, Muâz oğullarının Sa'd'ı, hayatına yemin olsun ki, Muaz oğullarının Sa'd'ı tahammül timsali olup pek sabırlıdır. Müttefikinizi kendi haline bıraktınız, (hâlbuki) topluluğun müttefiki yardıma koşan sıcak bir dosttur. Kerim olan Ebu Hubab (Abdullah b. Übey), 'durun durduğunuz yerde, evlerinizden ayrılmayın' demişti. (Kaldı ki, Kureyza yahudileri) memleketlerinde kayaların Meytâ (denilen yerde) ağır bastıkları gibi söz sahibi idiler.


Açıklama: Şiir, anlaşılabildiği kadarıyla tercümeye yansıtılmıştır.

    Öneri Formu
2575 M004601 Müslim, Cihad ve Siyer, 68

Bize Muhammed b. Râfi ve İshak b. Mansur, o ikisine Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nafi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Nadîr oğulları ve Kureyza Yahudileri Rasulullah'a (sav) karşı savaştılar. Hz. Peygamber (sav) de Nadîr oğullarını sürgün etti, Kurayza oğullarını ise yerlerinde bıraktı ve onlara iyilikle davrandı. Fakat daha sonra Kurayza da Hz. Peygamber'e (sav) karşı savaştı. Bunun üzerine Hz. peygamber (sav) onların erkeklerini öldürdü, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını Müslümanlar arasında taksim etti. Ancak bazıları Rasulullah'a (sav) katıldı, Hz. Peygamber (sav) âmân verdi, onlar da teslim oldular. Rasulullah (sav), başta Abdullah b. Selâm'ın kabilesi (olan) Kaynukâ oğulları ve Hârise oğulları Yahudileri olmak üzere Medine'de bulunan tüm Yahudileri sürgün etti."


    Öneri Formu
2549 M004592 Müslim, Cihad ve Siyer, 62

Bize Muhammed b. Davud b. Süfyan, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Abdurrahman b. Ka'b b. Malik, ona da Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birisi şöyle nakletmiştir: "Bedir savaşından önce, Hz. Peygamber (sav), Medine'de iken Kureyş kâfirleri, içlerinde Abdullah b. Übey'in olduğu Evs ve Hazreç kabilelerinden putlara tapan kişilere mektup yazarak 'Siz, bizim kabilemizden olan birisine sahip çıkıp onu şehrinizde barındırıyorsunuz. Allah'a yemin olsun ki ya siz onunla savaşır, ya da onu oradan kovarsınız. Aksi takdirde biz bütün birliklerimizle üzerinize yürür, savaşçılarınızı öldürür, kadınlarınızı kendimize helal kılarız' dediler. Bu mektup Abdullah b. Übey ve beraberindeki putperestlere ulaşınca Hz. Peygamberle (sav) savaşmak için bir araya geldiler. Bu durumdan haberdar olan Hz. Peygamber (sav) onlarla bir araya geldi ve onlara 'Kureyş'in size yaptığı tehdit haberi bana ulaştı. Sizin bana karşı kurmak istediğiniz tuzak, size Kureyşlilerin size karşı kurmak istedikleri tuzaktan daha fazla zarar verir. Zira siz (bize karşı tuzak kurarken) kendi çocuklarınız ve kardeşlerinizle savaşacaksınız' dedi. Hz. Peygamber'i (sav) dinleyince ayrılığa düşüp dağıldılar. Bu haber Kureyş kâfirlerine ulaştı." "Bedir savaşından sonra Kureyş kâfirleri bu sefer Yahudilere mektup yazarak 'sizler silah ve korunaklı kale sahiplerisiniz. Ya kabilemizden olan kişiyle savaşırsınız ya da size şöyle şöyle yaparız ve o zaman da sizin kadınlarınızın halhalları ile bizim aramıza hiçbir şey giremez' dediler. Yazdıkları bu mektubun haberi Hz. Peygamber'e (sav) ulaştı. Nadîr oğulları Hz. Peygamber'e suikast için toplandılar. Hz. Peygamber'e (sav) (haber) göndererek 'ashabından otuz kişiyi çıkar biz de din adamlarımızdan otuz kişiyi çıkaralım da orta bir yerde buluşalım ve seni dinleyelim, eğer (din adamlarımız) seni tasdik ederlerse sana inanırlar, biz da sana inanırız' dediler. Hz. Peygamber (sahabeye) onların haberini anlattı. Ertesi gün olunca Hz. Peygamber (sav) bir birlikle onların üzerine yürüyüp onları muhasaraya aldı ve onlara 'Allah'a yemin olsun ki benimle anlaşma yapıncaya kadar benim katımda sizin bir güvenilirliğiniz yok' dedi. Nadir oğulları anlaşma yapmaya yanaşmayınca o gün onlarla savaştı. Ertesi gün Nadîr oğullarını kendi hallerine bırakıp, bir birlikle Kurayza oğullarının üzerine yürüdü ve onları kendisiyle anlaşma yapmaya çağırdı. (Kurayza oğulları) Hz. Peygamberle (sav) anlaşma yapınca oradan ayrılıp ertesi gün Nadîr oğullarına bir birlikle gitti. Sonra (tekrar) Benî Nadr üzerine ordu birlikleriyle yürüdü ve sürgüne razı oluncaya kadar onlarla savaştı. Böylece Nadîr oğulları develerin taşıyabildiği kadar eşyalarını, evlerinin kapılarını ve ağaç kirişlerini bile yanlarına alıp götürdüler." "Yüce Allah Nadîr oğullarının hurmalığı hakkında 'Onların mallarından Allah'ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz' (Haşr 59/6) yani savaşsız alındı, buyurarak bu hurmalığı Hz. Peygamber'e tahsis etti. Hz. Peygamber (sav) de o malların birçoğunu muhacirlere verdi, Ensar'dan da ihtiyaç sahibi iki kişi hariç başka kimseye pay vermedi. Hz. Peygamber'e (sav) de Hz. Fatıma'nın (r.anha) oğullarına intikal etmiş olan kısmı kalmış oldu."


    Öneri Formu
18763 D003004 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 22, 23

Bize İshak b. İbrahim ve İshak b. Mansur, o ikisine Nadr b. Şümeyl, oma Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Hayber'i fethetmek üzere geldiği gün 'Biz bir düşman topluluğuna vardık mı uyarılanların sabahı ne kötü olur' buyurdu."


    Öneri Formu
2757 M004667 Müslim, Cihad ve Siyer, 122

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine İbn Fudayl, ona da Umare hadisi bu isnadla, Ebu Zür'a'dan, o da Ebu Hureyre'den, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah, kendi yolunda (gazaya) çıkana kefil olmuş ve şöyle buyurmuştur: Onu sadece benim yolunda cihad etmesi, bana iman etmesi ve peygamberlerimi tasdik etmesi gazaya çıkarmıştır. Bu sebeple onu cennete sokmak veya çıktığı yere elde ettiği sevap yahut ganimetle döndürmek bana aittir. Muhammed'in canını kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanan bir kimse, kıyamet günü yaralandığı haliyle gelir; rengi kan rengi, kokusu ise misk kokusudur. Muhammed'in canını kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, müslümanlara zor gelmese Allah yolunda gaza eden hiçbir seriyyeden geri kalmazdım. Ancak bir imkan bulamıyorum ki onlara binek temin edeyim. Onlar da buna imkan bulamıyorlar ki (kendileri çıksınlar). Gazaya gelmeyip ardımda kalmaları da onlara ağır gelecektir. Muhammed'in canını kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, Allah yolunda gaza edip öldürülmeyi, sonra yine gaza edip öldürülmeyi, ardından tekrar gaza edip öldürülmeyi isterdim."


    Öneri Formu
3007 M004860 Müslim, İmare, 103

Bize Said b. Mansur, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Mehrî'nin azadlısı Yezid b. Ebu Said, ona babası, ona da Ebu Said Hudrî şöyle haber vermiştir: "Rasulullah (sav), Beni Lihyân'a 'İçinizden her iki kişiden biri gazaya katılmak üzere çıksın' buyruğuyla haber gönderdi. Gazveden geride kalan kimseler için ise şöyle buyurdu: 'Gazveye katılan kimsenin geride kalan ailesine ve malına hayırla muamele eden (onlara sahip çıkan) kimselere de savaşa katılanların sevabının yarısı vardır'."


    Öneri Formu
3094 M004907 Müslim, İmare, 138

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Ebu Zübeyr, ona da Câbir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'tan başka ilah olmadığını söyleyinceye dek insanlara (o müşriklere) karşı savaşmakla emrolundum. Onu dediklerinde, cezayı hak edecekleri durumlar hariç, kanlarını ve mallarını benden korurlar. Geride kalan hesapları ise Allah'a kalmıştır. Ardından Hz. Peygamber (sav) (Sen ancak hatırlatıcısın. Onlar üzerinde bir zorba değilsin) (Ğâşiye, 88/21-22) ayetini okudu." [Ebu İsa (et-Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]


    Öneri Formu
20001 T003341 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 88

Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris, ona Abdürrezzak b. Hemmam, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nafi', ona da İbn Ömer şöyle haber vermiştir: "Nadîr ve Kurayza oğulları Yahudileri Hz. Peygamber'le (sav) savaştılar. Hz. Peygamber (sav) de Nadir oğulları Yahudilerini sürgün etti. Kurayza Yahudilerini de bağışlayıp yerlerinde bıraktı. Kurayza oğulları da daha sonra savaş açınca, Hz. Peygamber (sav), bir kısmı hariç, erkeklerini öldürüp kadınlarını, çocuklarını ve mallarını Müslümanlar arasında paylaştırdı. O bir kısmı Hz. Peygamber'den (sav) himaye talep ettiler de onlara aman verdi ve onlar bu emana teslim oldular. Hz. Peygamber (sav), başta Abdullah b. Selam'ın kavmi Kaynuka oğulları ve Harise oğulları Yahudileri olmak üzere Medine'deki bütün Yahudileri sürgün etti."


    Öneri Formu
18764 D003005 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 22, 23

Bize Abdurrezzak, ona İbn Cureyc ona da Âmir b. Abdurrahman b. Nistân Hayber hakkında şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav), Hayber'i bütün ekinler ve hurma bahçeleri kendisine ait olarak fethetti. Hz. Peygamber (sav) ve ashabı hiç kimseyi esir almadı. Hz. Peygamber (sav), Yahudilerle iş gücü onlardan olmak kaydıyla hurmaların yarısını vermeleri ve Allah ve Rasul'ünün ortaya koyduğu (şartları) kabul etmeleri koşuluyla sulh yaptı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), İbn Ravâha'yı hasat edilen meyveleri miktarını Yahudilerin yanında tespit etmesi için gönderdiğinde ve onları muhayyer bıraktığında seçme imkanı verdiğinde Yahudiler hurmaları aldılar. Hz. Peygamber'in (sav) sulh antlaşmasından itibaren, Ömer Yahudileri Hayber'den çıkartına kadar Hayber, Yahudilerinde elinde kalmaya devam etti. Ömer onları çıkartınca Yahudiler “Hz. Peygamber (sav), bizimle şu ve şu şartlar üzerine antlaşma yapmadı mı?” dediler. Ömer de “Evet, Allah'ın ve Resulünün ortaya koyduğu (şartları) kabul etmeniz üzerine antlaşma yaptı. İşte bu antlaşma benim için aşikar olduğu anda sizi çıkartıyorum” dedi. Ömer onları Hayber'den çıkarttı ve araziyi Hz. Peygamber'le (sav) birlikte Hayber'in fethine katılan Müslümanlar arasında taksim etti ve Hayber'in fethine katılmayanlara her hangi bir şey vermedi. Sonra Ömer “şu andan itibaren Hayber'in sahipleri Müslümanlardır, orada hiç bir Yahudi kalmamıştır” dedi. [İbn Cüreyc der ki: Bana Abdullah b. Abîd b. Umeyr Hz. Peygamber'in (sav) Hayber Yahudileriyle iş yükü onlara, hurmalar da yarı yarıya paylaşılmak kaydıyla anlaşma yaptığını rivayet etti.]


    Öneri Formu
82240 MA014485 Musannef-i Abdurrezzak, VIII, 102


    Öneri Formu
25447 B002704 Buhari, Sulh, 9