193 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Velid Ahmed b. Abdullah el-Herevî, ona Muâz b. Muâz, ona İbn Avn, ona Amr b. Saîd, ona da Ebu Zür'a b. Amr b. Cerîr, Hayye bt. Ebu Hayye'nin şöyle anlattığını nakletti: Öğle vaktinin tam sıcağında bir adam yanımıza girdi. Ben de "Ey Allah'ın kulu! Nereden geldin?" dedim. Şöyle karşılık verdi: "Ben ve bir arkadaşım, aradığımız bir şey için geldik. Arkadaşım, aradığımız şeyin peşine gitti. Ben de gölgelenmek ve içecek bir şey içmek için (buraya) girdim. Bunun üzerine kalktım, biraz ekşi süt (lübeyne) aldım, -Hayye belki de "Bunun üzerine kalktım, ekşi ayran (dayha) aldım" dedi. -Ve ona (adama) ikram ettim. O da içti, ben de içtim. (Hayye) şöyle devam etti: "Onu dikkatle inceledim [Onu büyük bir ihtimal tanıdım]. Akabinde "Ey Allah'ın kulu! Sen kimsin?" dedim. O da "Ben Ebu Bekir'im" dedi. "Sen, Rasulullah'ın (sav) (namını) duymuş olduğum arkadaşı Ebu Bekir misin?" dedim "Evet" dedi. (Hayye) dedi ki: O zaman ben, Has'am [Benî Has'am yani Adnânîler'e mensup bir Arap kabilesi] ile yaptığımız savaşı, cahiliye döneminde birbirimizle yaptığımız harbi, Allah'ın getirdiği birliği, uyumu ve çadırların iplerini (bağlamasını, yani cemiyette birliği sağlamasını) zikrettim. -(Ahmed dedi ki; rivayetin bu yerinde) İbn Avn parmaklarını birbirine kenetlemiş, Muâz anlatmış, Ahmed de (parmaklarını) kenetlemişti. Sonra şöyle dedim: "Ey Allah'ın kulu! İnsanların bu durumunun ne zamana kadar (böyle devam edeceğini) sanıyorsun?" O da "Önderler dosdoğru yolda oldukları sürece!" diye cevap verdi. "Önderler ne (demek?)" diye sordum. O da "Seyyid görmedin mi? Hani obada olur da, (oba halkı) ona uyup itaat ederler. İşte bunlar dosdoğru yolda oldukları sürece." diye cevap verdi.
Bize Bişr b. el-Haken, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, Zührî'den şöyle rivayet etmiştir: "Urve'nin evinin kapısına gelir, kapıda otururdum. İçeri girmek istesem girerdim ancak ona saygımdan dolayı girmezdim."
Bize Muhammed b. Ahmed, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Zeyd, ona Atâ şöyle rivayet etmiştir: "İlmi, hilmden (ağırbaşlılık ve yumuşaklıkdan) daha güzel bir şey süslememiştir."
Bize Yakub b. İbrahim, ona Abdurrahman, ona Za'me b. Salih, ona Seleme b. Vehrâm rivayet ettiğine göre Tavus şöyle demiştir: "İlim ağırbaşlılıktan daha güzel bir kapta taşınmaz."
Bize Muhammed b. Humeyd, ona Cerîr, ona Şübrüme rivayet ettiğine göre Şa'bî şöyle demiştir: "İlmin süsü, sahiplerinin ağır başlı olmalarıdır."
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen-sahih olduğunu ifade etmiştir