24 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona da Zübeyir b. Adiyy şöyle demiştir: Haccâc'ın bize yaptığı zulmü Enes b. Mâlik'e gidip şikâyet ettik, bize şöyle dedi: Ben Peygamberinizden (sav) şu sözü işittim. "Sabredin, çünkü gelecek, zaman, bundan daha kötü olacak ve bu durum siz Rabbinize kavuşuncaya kadar böyle sürüp gidecektir."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Velîd b. Müslim, ona İbn Cabir, ona Büsr b. Übeydullah el-Hadramî, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona da Huzeyfe b. Yemân şöyle demiştir: İnsanlar, Rasulullah'a (sav) gelecekte olacak olan hayırlı olayları sorardı, bense bana erişmesinden tedirgin olarak, kötü olayları sorardım. Bu endişe ile bir defasında “Ey Allah'ın Rasulü, biz vaktiyle bir cahiliye ve kötülük ortamında idik. Sonra Allah bize şu hayrı (İslam'ı) getirdi. Bu hayırdan sonra bir kötülük ve fitne var mıdır?” diye sordum. Rasulullah (sav) "evet vardır" buyurdu. Ben “o şer ve fitneden sonra bir hayır var mıdır?” dedim. Rasulullah (sav) "evet, bir hayır vardır. Fakat onun içinde bir duman bulunacak" buyurdu. Ben “o hayrın dumanı nedir?” dedim. Rasulullah (sav) "o devirde bir grup, benim yoluma (sünnetime) aykırı bir yol tutacak. Sen onların tutumlarının bir kısmını onaylayacak, bir kısmını da hoş karşılamayacaksın" buyurdu. Ben “bu karışık hayır devrinden sonra, yine bir kötülük devri gelecek midir?” dedim. Rasulullah (sav) "evet gelecektir. O devirde birtakım davetçiler halkı cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların davetine uyarsa, onu cehenneme atacaklar" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü bu davetçileri bize tarif etsen” dedim. Rasulullah (sav) "onlar bizim içimizden birileri olup bizim dilimizle konuşurlar" buyurdu. Ben “o döneme kadar yaşarsam bana nasıl hareket etmemi emredersin?” dedim. Rasulullah (sav) "İslam toplumundan ayrılma ve onların devlet başkanlarına itaat et" buyurdu. “Onların bir topluluğu ve başlarında bir devlet reisi yoksa?” dedim. Rasulullah (sav) "bir ağaç kökünü kemirerek yaşamaya mal olsa da o grupların hepsinden ayrıl ve ölüm erişinceye kadar bu ayrılık üzere bulun" buyurdu.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Ebu Zinâ, ona Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İki büyük grup birbiriyle savaşmadığı sürece Kıyamet kopmayacaktır. Davaları aynı olmasına rağmen bu iki grup arasında büyük bir savaş olacaktır. Otuza yakın yalancı deccal ortaya çıkmadıkça Kıyamet kopmayacaktır. Onların her biri kendisinin Allah'ın elçisi olduğunu iddia edecektir. İlim çekilip alınmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman birbirine yaklaşmadıkça, fitneler zuhur etmedikçe, herc (هَرْج) yani öldürmeler çoğalmadıkça, zekatını kimin kabul edeceği konusunda kişiyi endişeye sevk edecek şekilde mal çoğalıp bollaşmadıkça, bu durumda zekatını bir kişiye teklif edip de o kişi 'Benim o mala ihtiyacım yok.' demedikçe, insanlar yüksek binalar yapma yarışına girmedikçe, birinin kabrine uğrayan başka bir kişi 'keşke onun yerinde ben olsaydım!' demedikçe; güneş, battığı yerden doğmadıkça Kıyamet kopmayacaktır. Güneş, batıdan doğduğu ve insanlar Kıyamet'in koptuğunu gördükleri vakit herkes ona iman edecektir. Heyhat! İşte o an daha önce iman etmemiş olan veya imanı konusunda bir hayır işlememiş olan kişiye, imanının faydasının olmadığı zamandır. Vallahi, Kıyamet mutlaka kopacaktır. Öyle ki iki kişi (alım satım için) aralarında kumaşlarını serecekler ancak onu ne aralarında alıp satabilecekler ne de toplayabilecekler. Vallahi, Kıyamet mutlaka kopacaktır. Öyle ki kişi sağmal devesinin sütüyle dönecek ancak onu içemeyecektir. Vallahi, Kıyamet mutlaka kopacaktır. Öyle ki kişi havuzunu sıvayıp tamir edecek ancak ondan su içemeyecektir. Vallahi, Kıyamet mutlaka kopacaktır. Öyle ki kişi lokmasını ağzına doğru götürecek ancak onu yiyemeyecektir."
Açıklama: İsnadı Şeyhân'nın şartlarına göre sahihtir.