حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ وَسَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمَخْزُومِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ «دَخَلَ أَعْرَابِىٌّ الْمَسْجِدَ وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم جَالِسٌ فَصَلَّى فَلَمَّا فَرَغَ قَالَ: اللَّهُمَّ ارْحَمْنِى وَمُحَمَّدًا وَلاَ تَرْحَمْ مَعَنَا أَحَدًا . فَالْتَفَتَ إِلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « لَقَدْ تَحَجَّرْتَ وَاسِعًا » . فَلَمْ يَلْبَثْ أَنْ بَالَ فِى الْمَسْجِدِ فَأَسْرَعَ إِلَيْهِ النَّاسُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم : أَهْرِيقُوا عَلَيْهِ سَجْلاً مِنْ مَاءٍ أَوْ دَلْوًا مِنْ مَاءٍ . ثُمَّ قَالَ: إِنَّمَا بُعِثْتُمْ مُيَسِّرِينَ وَلَمْ تُبْعَثُوا مُعَسِّرِينَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10440, T000147
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ وَسَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمَخْزُومِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ «دَخَلَ أَعْرَابِىٌّ الْمَسْجِدَ وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم جَالِسٌ فَصَلَّى فَلَمَّا فَرَغَ قَالَ: اللَّهُمَّ ارْحَمْنِى وَمُحَمَّدًا وَلاَ تَرْحَمْ مَعَنَا أَحَدًا . فَالْتَفَتَ إِلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « لَقَدْ تَحَجَّرْتَ وَاسِعًا » . فَلَمْ يَلْبَثْ أَنْ بَالَ فِى الْمَسْجِدِ فَأَسْرَعَ إِلَيْهِ النَّاسُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم : أَهْرِيقُوا عَلَيْهِ سَجْلاً مِنْ مَاءٍ أَوْ دَلْوًا مِنْ مَاءٍ . ثُمَّ قَالَ: إِنَّمَا بُعِثْتُمْ مُيَسِّرِينَ وَلَمْ تُبْعَثُوا مُعَسِّرِينَ » .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) mescidde oturmakta iken bir bedevî mescide girdi namaz kıldı namazını bitirince: “Ey Allah’ım bana ve Muhammed’e acı bizimle beraber kimseye acıma” diye dua etti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) “Sen geniş olan bir şeyi daralttın” buyurdular, çok geçmeden o kimse mescide işemeye başladı. Sahabîler O adamın üzerine engellemek için koştular. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) onun idrar yaptığı yere bir kova su dökün dedikten sonra “Siz İslam ümmeti olarak, kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz zorlaştırıcı değil” buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tahâret 112, 1/275
Senetler:
()
Konular:
Bedevi, bedevilik
DİĞERGAMLIK-BENCİLLİK
Temizlik, suyla temizlik
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14897, T000873
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ خَرَجَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِى وَهُوَ قَرِيرُ الْعَيْنِ طَيِّبُ النَّفْسِ فَرَجَعَ إِلَىَّ وَهُوَ حَزِينٌ فَقُلْتُ لَهُ فَقَالَ « إِنِّى دَخَلْتُ الْكَعْبَةَ وَوَدِدْتُ أَنِّى لَمْ أَكُنْ فَعَلْتُ إِنِّى أَخَافُ أَنْ أَكُونَ أَتْعَبْتُ أُمَّتِى مِنْ بَعْدِى » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) benim yanımdan gönlü hoş ve sevinç içerisinde çıktı sonra üzüntülü bir şekilde bana döndü. Bunun üzerine üzüntüsünün sebebini sordum. Buyurdular ki: Ben Ka’be’ye girdim keşke bunu yapmasaydım ileride onlarda bunu yapmak isterler ve onlara zorluk çıkarmış olacağımdan dolayı korkarım.” Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 45, 3/223
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
Hz. Peygamber, Ka'be'nin içinde namaz kılması
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها : انها قالت ما خير رسول الله صلى الله عليه وسلم بين أمرين إلا اختار أيسرهما ما لم يكن إثما فإذا كان إثما كان أبعد الناس منه وما انتقم رسول الله صلى الله عليه وسلم لنفسه إلا أن تنتهك حرمة الله تعالى فينتقم لله عز وجل بها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164087, EM000274
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن بن شهاب عن عروة عن عائشة رضي الله عنها : انها قالت ما خير رسول الله صلى الله عليه وسلم بين أمرين إلا اختار أيسرهما ما لم يكن إثما فإذا كان إثما كان أبعد الناس منه وما انتقم رسول الله صلى الله عليه وسلم لنفسه إلا أن تنتهك حرمة الله تعالى فينتقم لله عز وجل بها
Tercemesi:
— Hazreti Âişe (Radiyatlahü anha) 'den rivayet edildiğine göre o, şöyle buyurdu:
Resûlüllah (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem), muhayyer kılındığı iki iş arasında, günah olmadıkça, bu iki işten en kolay olanını seçerdi. Kolay olan iş günah olduğu zaman da, ondan insanların en çok uzak kalanı olurdu. Allah Tealâ'nın emir ve yasakları çiğnenmedikçe de, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendi nefsi için intikam almış değildir. Ancak Allah (Azze ve Celle) 'nin emir ve yasakları çiğnendiği zaman intikam alır.»[546]
Allah Tealâ'nın emir ve yasaklan açıktır; emirlerini İşlemekte kullar için sevab vardır. Yasaklarını işlemekte ise, günah ve azab vardır. İşlenmelerinde günah bulunmadığı zaman, iki işten hangisi daha kolay ve külfetsiz ise, onu seçerek uygulamak Peygamber Efendimizin takip ettikleri yoldur. Bu da:
«Kolaylaştırmız, güçlük çıkarmayınız.» emirlerinin tatbikî şekilde ifadesidir.
Bir de Hz. Peygamber, şahıslarına karşı edilen hürmetsizlik veya edebe aykırı bir işten dolayı hiç kimseye ceza vermiş ve intikam almış değildir. Ancak Allah'ın emirleri ve hükümleri çiğnendiği zaman, Allah'ın ve İnsanların hakkını koruyup yerine getirmek için ceza vermişlerdir. Bulunulan iş ve mevki1 ne olursa olsun, bu esasa uygun hareket edilirse, gerçe': adalet temin edilmiş olur. Beşeriyet huzur ve sükûn bulur.[547]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 274, /245
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18473, T001348
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنِ النَّضْرِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ أَعْتَقَ نَصِيبًا - أَوْ قَالَ شِقْصًا فِى مَمْلُوكٍ فَخَلاَصُهُ فِى مَالِهِ إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ. فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ قُوِّمَ قِيمَةَ عَدْلٍ ثُمَّ يُسْتَسْعَى فِى نَصِيبِ الَّذِى لَمْ يُعْتِقْ غَيْرَ مَشْقُوقٍ عَلَيْهِ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ نَحْوَهُ . { « مَنْ أَعْتَقَ نَصِيبًا - أَوْ قَالَ شِقْصًا فِى مَمْلُوكٍ فَخَلاَصُهُ فِى مَالِهِ إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ. فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ قُوِّمَ قِيمَةَ عَدْلٍ ثُمَّ يُسْتَسْعَى فِى نَصِيبِ الَّذِى لَمْ يُعْتِقْ غَيْرَ مَشْقُوقٍ عَلَيْهِ » } وَقَالَ « شَقِيصًا » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ قَتَادَةَ مِثْلَ رِوَايَةِ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ . وَرَوَى شُعْبَةُ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ قَتَادَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ أَمْرَ السِّعَايَةِ . وَاخْتَلَفَ أَهْلُ الْعِلْمِ فِى السِّعَايَةِ . فَرَأَى بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ السِّعَايَةَ فِى هَذَا . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَأَهْلِ الْكُوفَةِ وَبِهِ يَقُولُ إِسْحَاقُ . وَقَدْ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِذَا كَانَ الْعَبْدُ بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ فَأَعْتَقَ أَحَدُهُمَا نَصِيبَهُ فَإِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ غَرِمَ نَصِيبَ صَاحِبِهِ وَعَتَقَ الْعَبْدَ مِنْ مَالِهِ . وَإِنْ لَمْ يَكُنْ مَالٌ عَتَقَ مِنَ الْعَبْدِ مَا عَتَقَ وَلاَ يُسْتَسْعَى . وَقَالُوا بِمَا رُوِىَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَهَذَا قَوْلُ أَهْلِ الْمَدِينَةِ وَبِهِ يَقُولُ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)�den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: �Her kim bir kölede bulunan hissesini ve payını azat ederse o kimsenin, o kölenin diğer hissesini karşılayacak malı varsa o kölenin kurtuluşu o kimsenin malındandır. Şayet malı yoksa köleye adilce bir kıymet biçilir ve diğer hissedarın payını ödeyecek kadar para kazanması için güç olmayan bir işte o köle çalıştırılır.� Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr�dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd�den, Saîd b. ebî Arûbe�den bu hadisin benzerini bize aktarmıştır ve bu rivâyette Şakîsan (hisseni) demiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebban b. Yezîd de Katâde�den aynı şekilde Saîd b. ebî Arûbe�nin rivâyeti gibi rivâyet etmiştir. Şu�be bu hadisi Katâde�den rivâyet ederek Siaye (kölenin çalıştırılıp kendi parasını ödemesi) konusunu zikretmedi. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve İshâk bu şekilde düşünmektedirler. Kimi ilim adamları ise şöyle demektedirler: �Köle iki kişi arasında ortak olup onlardan biri kendi payını azat ettiği vakit şayet malı varsa ortağının hissesini de ödeyerek köleyi kendi malından azat etmiş olur. Eğer malı yoksa köle azat ettiği kadar kısmen azat edilmiş olur ve siaya (çalıştırılıp parasını kendisine ödettirme) yapılmaz. Bazı ilim adamları İbn Ömer�den rivâyet olunan bir hadise dayanarak böyle söylerler. Medînelilerin görüşü de böyledir. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk ta aynı kanaattedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 14, 3/630
Senetler:
()
Konular:
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن أبى التياح قال سمعت أنس بن مالك قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : يسروا ولا تعسروا وسكنوا ولا تنفروا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164640, EM000473
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة عن أبى التياح قال سمعت أنس بن مالك قال قال النبي صلى الله عليه وسلم : يسروا ولا تعسروا وسكنوا ولا تنفروا
Tercemesi:
— Enes îbni Malik, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Se'lem)'in şöyle buyurduğunu anlatmıştır:
*— Kolaylaştırın iz, güçlük çıkarmayınız. Huzura kavuşturunuz, nefret ettirmeyiniz.»[926]
Söz ve nasihatleri kabul ettirmek, insanların kalblerini birleştirip birbirine ısındırmak için daima en koiay usulü uygulamak ve kolaylık çarelerini aramak gerekir. Kolaylık, ibadetlerin kabulüne ve İslerin benimsenmesine vesile olur. Güçlük çıkarmak ve müşkülâta sokmak, rrtsanlari îşletcfent soğutur ve ibadetlerden uzaklaştırır. Din ve dünya İşlerinin uygulanmasında, din emirlerine aykırı düşmeyecek şekilde, mevcut kısa ve kolay yollardan faydalanmak lâzım gelir. Bundan meşru hükümlerin değiştirilip yeni ve kolay hükümlerin saadetini temin için gönderilmiştir. Dinde mevcut kolaylıkları bilip, onlardan faydalanma bize tavsiye ediliyor.
İşlerde karışıklığa ve şüphelere sebebiyet vermeyip, huzur ve itminan sağlamak, yine başarı ve ülfet sebebi olur. Güçlük çıkarmak, huzursuzluğa ve itminansızlığa sebep olacak davranışlarda bulunmak, insanları soğutur ve dinden uzaklaştırır. Birleştirmek ve yapıcı olmak İçin, kolay yolları seçmek, güçlük çıkarmayıp teskin edici davranışlarda bulunmak gaye edinilmelidir.[927]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 473, /376
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
İslam, kolaylık dinidir
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
حدثنا محمد قال حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة عن أبى بشر عن عبد الله بن شقيق عن رجاء بن أبى رجاء عن محجن الأسلمى قال رجاء : أقبلت مع محجن ذات يوم حتى انتهينا إلى مسجد أهل البصرة فإذا بريدة الأسلمى على باب من أبواب المسجد جالس قال وكان في المسجد رجل يقال له سكبة يطيل الصلاة فلما انتهينا إلى باب المسجد وعليه بردة وكان بريدة صاحب مزاحات فقال يا محجن أتصلي كما يصلى سكبة فلم يرد عليه محجن ورجع قال قال محجن إن رسول الله صلى الله عليه وسلم أخذ بيدي فانطلقنا نمشي حتى صعدنا أحدا فأشرف على المدينة فقال ويل أمها من قرية يتركها أهلها كأعمر ما تكون يأتيها الدجال فيجد على كل باب من أبوابها ملكا فلا يدخلها ثم انحدر حتى إذا كنا في المسجد رأى رسول الله صلى الله عليه وسلم رجلا يصلى ويسجد ويركع فقال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم من هذا فأخذت أطريه فقلت يا رسول الله هذا فلان وهذا فلان فقال أمسك لا تسمعه فتهلكه قال فانطلق يمشى حتى إذا كان عند حجرة لكنه نفض يديه ثم قال إن خير دينكم أيسره إن خير دينكم ايسره ثلاثا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164344, EM000341
Hadis:
حدثنا محمد قال حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة عن أبى بشر عن عبد الله بن شقيق عن رجاء بن أبى رجاء عن محجن الأسلمى قال رجاء : أقبلت مع محجن ذات يوم حتى انتهينا إلى مسجد أهل البصرة فإذا بريدة الأسلمى على باب من أبواب المسجد جالس قال وكان في المسجد رجل يقال له سكبة يطيل الصلاة فلما انتهينا إلى باب المسجد وعليه بردة وكان بريدة صاحب مزاحات فقال يا محجن أتصلي كما يصلى سكبة فلم يرد عليه محجن ورجع قال قال محجن إن رسول الله صلى الله عليه وسلم أخذ بيدي فانطلقنا نمشي حتى صعدنا أحدا فأشرف على المدينة فقال ويل أمها من قرية يتركها أهلها كأعمر ما تكون يأتيها الدجال فيجد على كل باب من أبوابها ملكا فلا يدخلها ثم انحدر حتى إذا كنا في المسجد رأى رسول الله صلى الله عليه وسلم رجلا يصلى ويسجد ويركع فقال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم من هذا فأخذت أطريه فقلت يا رسول الله هذا فلان وهذا فلان فقال أمسك لا تسمعه فتهلكه قال فانطلق يمشى حتى إذا كان عند حجرة لكنه نفض يديه ثم قال إن خير دينكم أيسره إن خير دينكم ايسره ثلاثا
Tercemesi:
— Recâ ibni Ebu Reca, Mihcen El-Eslemî'den rivayet ederek şöyle demiştir :
— Bir gün Mihcen'le beraber bulundum da ikimiz Basra'lıların Mescidine kadar gittik. O anda, mescidin kapılarından bir kapı üzerinde Bü-reydetü'l-Eslemî oturuyordu. (Yine Reca) dedi ki:
— Mescid içerisinde namazı uzatan, (çok namaz kılan) Sekbe adında bir adam vardı. Biz mescidin kapısına kadar girince, aslen şakacı olan ve sırtında bir hırkası bulunan Büreyde (arkadaşıma hitaben) şöyle dedi:
— Ey Mihcen! Sen, (içerde namaz kılmakta olan) Sekbe'nin namaz kıldığı gibi namaz kılar mısın? Mihcen, Büreyde'ye cevap vermedi ve geri döndü. (Sonra) Mihcen'in şöyle dediğini Reca anlattı:
— Resûlüllah (Sallaiiahü Aleyhi ve Sellem) elimden tuttu ve birlikte yürümeğe başladık, tâ Uhud'a çıktık, Hazreti Peygamber yukardan Medine'ye bakıp şöyle buyurdu :
«— Vay yazık, şehirler anası şehir! Ahalisi bu şehri bulunduğundan daha mamur bir şekilde bırakacaktır. Deccal buraya gelecek de, her kapısında (kılıçlı) bir melek bulacak; Deccali (melek) şehire sokmayacak.»
(Sonra Peygamber Uhud dağından) aşağı indi. Ne zaman ki Mescide vardık, Resûlüllah (SallalSahü Aleyhi ve Sellem) gördü ki, bir adam namaz kılıyor, secde.ediyor ve rükûa varıyor. Resûlüllah (SallallahüAleyhlve Setlem) bana:
«— Bu kimdir?» dedi. Ben de onu övmeye başladım ve dedim ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Bu falandır, bu ialancadır (diyerek övdüm). Hazreti Peygamber, (bana) :
«.— Dur, ona işittirme, yoksa onu helak edersin.» buyurdu.
Mihcen dedi ki, Peygamber yürümpğe başladı. Saadethanelerinin yanına varınca, (topraklı olan) ellerini silkti, sonra şöyle dedi:
«— Dininizin en hayırlısı, kolay olanıdır. Dininizin en hayırlısı, kolay olanıdır.» Bunu üç defa buyurdular.[671]
Bu hadîs-i şeriften çıkarılan hükümler:
1— Küfür öncüsü Deccal, Medîne-i Münevvere'ye gitmek isteyecek, fakat Allah Tealâ'nın koruması ile, eskisinden daha çok İmar edilmiş olacak bu şehre giremiyecektİr.
2— Bir kimseyi işitecek şeklldo övmek, onun helakine sebep olmaktır. Bunu yapmamak icab eder. Çünkü böyle övmelerden, övülen gurur duyar, kibirlenir, bulunduğu halde kalır ve ilerlemez. Akıbetinden emin olur da helake düşer.
3— Dinin hayırlısı, kolay olanıdır. İbadetler böyle olduğu gibi, İnsanlar arasındaki münasebetler de böyledir. Ne kadar çok İbadet edilirse edilsin, din daima üstün gelir. Usanacak ve bıkacak şekilde ibadetler makbul değildir. İnsanlar arasındaki işlemlerde kolaylık göstermek de Peygamberimizin emirlerindendİr. Mal alırken kolaylık göstermek, satarken kolaylık göstermek, borcu vermekte kolaylık yapmak, alacağı İsterken sıkıştırmak-sızın müsamaha etmek müslümanlara tavsiye edilen vazifelerdir. Bunlarda hep kolaylık vardır. Güçlüğü terk etmek icab eder.[672]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 341, /289
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ibadetlerde kolaylığı tercihi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
نا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز نا داود بن رشيد نا محمد بن ربيعة ح ونا إبراهيم بن حماد نا الحسن بن عرفة نا محمد بن ربيعة عن يزيد بن زياد الشامي عن الزهري عن عروة عن عائشة رضي الله عنها قالت قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : ادرؤا الحدود ما استطعتم عن المسلمين فإن وجدتم للمسلم مخرجا فخلوا سبيله فإن الإمام لأن يخطئ في العفو خير له من أن يخطئ في العقوبة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
186343, DK003097
Hadis:
نا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز نا داود بن رشيد نا محمد بن ربيعة ح ونا إبراهيم بن حماد نا الحسن بن عرفة نا محمد بن ربيعة عن يزيد بن زياد الشامي عن الزهري عن عروة عن عائشة رضي الله عنها قالت قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : ادرؤا الحدود ما استطعتم عن المسلمين فإن وجدتم للمسلم مخرجا فخلوا سبيله فإن الإمام لأن يخطئ في العفو خير له من أن يخطئ في العقوبة
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Hudud ve Diyat ve Ğayruhu 3097, 4/62
Senetler:
()
Konular:
Teşvik edilenler, insanları affetmek
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Yargı, Hadleri uygulamadaki durum
نا محمد بن عبد الله بن غيلان نا أبو هشام الرفاعي نا عبد السلام بن حرب نا إسحاق بن عبد الله بن أبي فروة عن عمرو بن شعيب عن أبيه : أن عبد الله بن مسعود ومعاذ بن جبل وعقبة بن عامر الجهني قالوا إذا اشتبه عليك الحد فادرأه ما استطعت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
186345, DK003099
Hadis:
نا محمد بن عبد الله بن غيلان نا أبو هشام الرفاعي نا عبد السلام بن حرب نا إسحاق بن عبد الله بن أبي فروة عن عمرو بن شعيب عن أبيه : أن عبد الله بن مسعود ومعاذ بن جبل وعقبة بن عامر الجهني قالوا إذا اشتبه عليك الحد فادرأه ما استطعت
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Hudud ve Diyat ve Ğayruhu 3099, 4/63
Senetler:
()
Konular:
Teşvik edilenler, insanları affetmek
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Yargı, Hadleri uygulamadaki durum