81 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Müsanna ve İbn Beşşâr, o ikisine Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Ebu İshak, ona da Bera şöyle rivayet etmiştir: "Hayber günü biz evcil eşeklere denk geldik (ve onları kesip pişirmeye koyulduk). O sırada Hz. Peygamber'in (sav) çağırtmacısı; tencereleri dökünüz diye seslendi."
Açıklama: Konunun daha geniş açıklaması için İM003192 ve B003155 numaralı hadislere bakınız.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Şeybânî şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ebu Evfâ'ya evcil eşek etinin yenme durumunu sordum, şöyle dedi: Biz Hayber'de birkaç gece süren açlık sıkıntısı çektik. Derken (Hayber) şehrinden çıkan evcil eşek sürüsü içine düştük ve hemen onları keserek (pişirmeye koyulduk). Kazanlarımız kaynıyordu ki Rasılullah'ın (sav) çağırtmacı; kazanları devirin ve sakın eşeklerin etlerinden hiçbir şey yemeyin diye seslendi." [Şeybânî der ki: (Ben Abdullah b. Ebu Evfa'ya), yasağın mahiyeti neydi diye sordum. O da; biz aramızda bunu konuştuk ve Hz. Peygamber (sav) evcil eşek etini hem kesin olarak hem de ganimet beşte bire taksim edilmediği için yasakladı dedik.]
Bize Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin, ona Abdulavhid b. Ziyad, ona Süleyman eş-Şeybâni, ona da Abdullah b. Ebu Evfa şöyle rivayet etmiştir: "Hayber'de birkaç gece süren açlık sıkıntısı çektik. Derken Hayber günü evcil eşek sürüsü içine düştük ve hemen onları keserek (pişirmeye koyulduk). Kazanlar kaynayınca Rasılullah'ın çağırtmacı; kazanları devirin ve sakın eşeklerin etlerinden hiçbir şey yemeyin diye seslendi. Bir takım insanlar ganimet henüz beşe taksim edilmediği için Hz. Peygamber (sav) evcil eşekleri yememizi yasakladı dedi. Diğer bir kısmı da, Hz. Peygamber (sav) eşek etlerini yememizi kesin olarak yasakladı dedi."
Bize Ebu Kamil el-Cahderî, ona Ebu Avane, ona Ebu Yafur, ona da Abdullah b. Ebu Evfa şöyle rivayet etmiştir: "Rasululllah (sav) ile yedi gaza yaptık. Bu savaşlarda çekirge yerdik."
Bize Muhammed b. Müsenna ve İbrahim b. Muhammed b. Ar'ara, -birbirlerinden baza cümleler ziyadesiyle rivayet ettiler-, o ikisine Muaz b. Muaz, ona İbn Avn, ona Hişam b. Zeyd b. Enes, ona Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Huneyn harbi kopunca Hevâzin ve Gatafân kabileleri bütün çoluk çocukları ve hayvanları ile savaşa çıktılar. O gün Peygamber'in (sav) yanında On bin kişi ve bir de Tulekâ (Mekke fethinden sonra hürriyetlerine dokunulmayan Mekkeliler) vardı. (Harb başlayınca) Bunların hepsi kaçtı ve Peygamber (sav) yalnız başına kaldı. Hz. Peygamber o gün peş peşe iki defa seslendi. Sağına bakarak “ey Ensar topluluğu” diye seslendi. Ensar “Lebbeyk Ya Rasulullah! Müsterih ol biz seninle beraberiz” dediler. Sonra sol tarafına bakarak “ey Ensar topluluğu” dedi. Ensar “Lebbeyk Ya Rasulullah! Müsterih ol biz seninle beraberiz” cevabını verdiler. Rasulullah (sav) beyaz bir katırın üzerinde idi. (Ondan) indi ve “ben, Allah'ın kulu ve Rasulüyüm” buyurdu. Derken müşrikler bozguna uğradı. Rasulullah (sav) birçok ganimet elde etti. (Onları) muhacirlerle Tuleka arasında taksim etti. Ensara bir şey vermedi. Bunun üzerine Ensar “harp olursa biz çağırılıyoruz fakat ganimetler bizden başkalarına veriliyor” dediler. Bu söz Rasulullah'ın (sav) kulağına ulaştı. Hemen Ensâr'ı bir çadıra toplayarak “ey Ensar topluluğu, sizden, kulağıma gelen (bu söz nedir?)” dedi. Ensar sustu. Rasulullah (sav) (tekrar) “ey Ensar topluluğu, insanların dünyalıkla gitmesi, sizin de Muhammed'i aranıza alarak, onunla evlerinize gitmenize gönlünüz razı değil mi?” diye sordu. Ensar “evet razıyız ya Rasulullah” cevabını verdiler. Ardından Rasulullah (sav) şunu söyledi: İnsanlar bir vadiyi, Ensâr da bir dağ yolunu tutsalar, ben mutlaka Ensarın yolundan giderdim." [Hişam der ki: Ben “Ya Ebu Hamza! Sen bu vakaya şahit oldun mu?” dedim, “elbette, ya nereye kaybolacağım”. cevabını verdi.]