117 Kayıt Bulundu.
Bize Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle haber vermiştir: "Sa'd b. Ubâde, Hz. Peygamber'e (sav) (vefat eden) annesinin adağını sordu. Hz. Peygamber (sav) de ona, adağı yerine getirmesini emretti." Bize Abdürrezzak, ona Süfyan, ona Cabir, ona Şa'bî, ona da (Abdullah) b. Abbas şöyle haber vermiştir: "Hz. Peygamber (sav) (boyunda bulunan) iki damardan ve iki omzu arasından hacamat yaptırdı. Hz. Peygamber'i (sav) Beyâza oğullarından bir köle hacamat etti. Hacamatın ücreti bir buçuk müd karşılığı idi. Hz. Peygamber (sav) kölenin sahipleriyle konuştu da yarım müd indirim yaptırdı. Abdullah b. Abbas der ki: Hz. Peygamber (sav) hacamatın ücretini köleye ödedi. Hacamattan ücret almak haram olsaydı ödemezdi."
Açıklama: hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Haccâc b. Minhâl, ona Hammâd (b. Seleme), ona Eyyüb (es-Sahtiyanî); (T) Bize Yahya b. Halef, ona Abdula'lâ (b. Abdüla'lâ b. Muhammed), ona Muhammed b. İshak, onlara Nâfi, ona da (Abdullah) b. Ömer adakla ilgili şu hadisi rivayet etmiştir: "Ömer b. Hattâb, Rasulullah'a (sav) Taif'ten döndükten sonra Ci'râne mevkiinde iken şöyle bir soru sordu: 'Yâ Rasulallah! Cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da bir gün itikâfa girmeyi adamıştım. Bu konuda ne dersin?' Rasulullah (sav) da 'Git ve bir gün itikâfa gir' buyurdu. İbn Ömer'in ifade ettiğine göre, Rasulullah (sav), Ömer b. Hattab'a ganimetlerin devlet bütçesine ayrılan beşte bir kısmından bir cariye vermişti. Daha sonra Rasulullah (sav) insanların kölelerini azad edince, Ömer b. Hattâb, kölelerin 'Rasulullah (sav) bizi azad etti' diyen seslerini duydu ve 'Ne oluyor?' diye sordu. Yanındakiler 'Rasulullah (sav), insanların kölelerini azad etti' dediler. Bunun üzerine Ömer, oğlu Abdullah'a 'Abdullah! Bana ganimetten verilen cariyeye git ve onu azad et' dedi. Hem Eyyüb es-Sahtiyanî'nin hem de Muhammed b. İshak'ın rivayet ettiği hadiste Ömer b. Hattab'ın bir günlüğüne itikafa girdiğinden söz edilmektedir.
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Yahya b. Said, ona Ubeydullah (b. Ömer), ona (Ebu Abdullah) Nafi, ona da (Abdullah) b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Ömer (b. Hattâb), Rasulullah'a (sav) 'Ben cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da bir gece itikafa girmeyi adamıştım. (Ne yapmalıyım?)' diye sorduğunda, Rasulullah (sav) 'Adağını yerine getir' buyurdu."
Bize İsmail b. Abdullah, ona kardeşi (Abdülhamid b. Abdullah), ona Süleyman (b. Bilal), ona Ubeydullah (b. Ömer b. Hafs), ona (Ebu Abdullah) Nafi, ona da (Abdullah) b. Ömer, (babası) Ömer b. Hattab'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) 'Ya Rasulullah! Ben cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da bir gece itikafa girmeyi adamıştım. (Bu konuda ne buyurursun?) diye sorduğunda, Rasulullah (sav) 'Adağını yerine getir' buyurdu. Ömer de bir gece itikafa girdi."
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsâme, ona Ubeydullah (b. Ömer), ona (Ebu Abdullah) Nafi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Ömer (b. Hattab) (ra) cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da itikafa girmeyi adamıştı. -Râvilerden Ubeyd b. İsmail 'Zannediyorum ki bir gecelik için adadı' demiştir.- Rasulullah (sav) de Ömer b. Hattab'a 'Adağını yerine getir' buyurdu."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Yezid, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona Eyyûb (es-Sahtiyânî), ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Ömer (b. Hattâb), (cahiliye dönemindeyken) Mescid-i Haram'da bir gece itikâfa girmeyi adamıştı. (Müslüman olduktan sonra) bu adağıyla ilgili ne yapması gerektiğini Rasulullah'a (sav) sordu. Rasulullah da (sav) ona itikâfa girmesini emretti."
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb (es-Sahtiyânî), ona da (Ebu Abdullah) Nâfi'in rivayet ettiğine göre; İbn Ömer'in yanında Rasulullah'ın (sav) Cirâne'de (ihrama girerek) umre yaptığından söz edilmişti. İbn Ömer ise Rasulullah'ın (sav) Ci'râne'de (ihrama girerek) umre yapmadığını söyledi. Yine İbn Ömer, Ömer (b. Hattâb)'ın cahiliye dönemindeyken bir gece itikafa girmeyi adadığını belirtti. Daha sonra Hammâd b. Zeyd, Cerîr b. Hâzim ve Ma'mer'in Eyyüb (es-Sahtiyanî)'den rivayet ettiği hadisin benzeri olarak şöyle nakletti: "Ömer b. Hattâb, Taif'ten döndükten sonra Rasulullah'a (sav) Ci'râne mevkiinde iken şöyle bir soru sordu: 'Yâ Rasulallah! Cahiliye dönemindeyken Mescid-i Haram'da bir gün itikâfa girmeyi adamıştım. Bu konuda ne buyurursun?' Rasulullah (sav) "Git ve bir günlüğüne itikafa gir' buyurdu. İbn Ömer'in ifade ettiğine göre Rasulullah (sav), Ömer b. Hattâb'a ganimetlerin devlet bütçesine ayrılan beşte birlik kısmından bir cariye vermişti. Rasulullah (sav) insanlarını kölelerini azad edince, Ömer b. Hattab, kölelerin 'Rasulullah (sav) bizi azad etti' diyen seslerini duydu ve 'Ne oluyor?' diye sordu. Oradakiler 'Rasulullah (sav) insanların kölelerini azad etti' dediklerinde, oğlu Abdullah'a 'Bana ganimetten verilen cariyeye git ve onu azad et' dedi."
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Zührî, ona da Hz. Peygamber'in eşi Aişe'nin ana bir erkek kardeşinin oğlu Avf b. Malik b. et-Tufeyl b. Haris şöyle demiştir: "Satış ya da hediye yoluyla, Hz. Aişe'nin verdiği bir şeyden dolayı, Abdullah b. Zübeyir'in 'O, ya bundan vazgeçer ya da ben ona bunu yasaklarım' dediği Hz. Aişe'ye iletildi. Bunun üzerine Aişe 'Abdullah böyle mi söyledi?' diye sordu. Oradakiler 'Evet' dediler. Aişe 'Öyleyse, Abdullah b. Zübeyir ile ebediyen konuşmamak da benim adağım olsun' dedi. Bu küslük uzun sürünce (Abdullah b. Zübeyir barışmak istedi) fakat Aişe 'Allah'a yemin olsun ki, hayır asla aracı kabul etmem ve dağımı bozmam' dedi. Küslük iyice uzayınca, Abdullah b. Zübeyir, Zühre oğullarından Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. Esved b. Abdüyeğus ile konuştu ve onlara 'Allah rızası için sizden, beni muhakkak Aişe'nin huzuruna götürmenizi istirham ediyorum. Zira Aişe'nin, hala daha benimle küs kalmak üzere adağını sürdürmesi, ona helal değildir' dedi. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman örtülerine bürünerek (yanlarına Abdullah'ı da alıp) Aişe'nin yanına varıp içeri girmek üzere 'Allah'ın selamı ve bereketi senin üzerine olsun. Huzuruna gelebilir miyiz?' diyerek izin istediler. Aişe de 'Geliniz' diye izin verdi. Onlar 'Hepimiz mi gelelim?' dediklerinde, Aişe 'Evet, hepiniz geliniz' dedi. Aişe onların yanında Abdullah b. Zübeyir'in olduğunu bilmiyordu. Onlar içeri girerken Abdullah b. Zübeyir de onlarla birlikte girdi. Aişe'ye sarıldı, ondan kendisini affetmesini istemeye ve ağlamaya başladı. Bu arada Misver ve Abdurrahman ısrarla Aişe'den onunla konuşmasını ve onu affetmesini talep ederek 'Rasulullah (sav) senin yapmış olduğun bu ayrılığı yasaklayıp 'Şüphesiz bir Müslümanın, mümin bir kardeşine üç geceden fazla küsmesi helal olmaz' buyurmuştur' dediler. Onlar Aişe'ye (bu hadisi) hatırlatarak baskı ve ısrarlarını arttırdıkça, Aişe de onlara yeminini hatırlatmaya ve ağlayarak 'Ben onunla konuşmayacağıma dair kendimi Allah'a çok ağrı bir yemin ettim' demeye devam etti. Ancak onlar Abdullah b. Zübeyir ile konuşuncaya kadar ısrar ettiler. Nihayet Aişe, İbn Zübeyir ile konuştu ve yeminin kefareti olarak kırk tane köleyi azat etti. Bundan sonra da devamlı bu yeminini anar ve gözyaşları başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlardı."
Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harub, ona Taif halkından olan Abdullah b. Yezid b. Miksem es-Sekafî, ona Sâre bt. Müslim es-Sekafî, ona da Meymune bt. Kerdem şöyle demiştir: "Babamla birlikte Rasulullah'ın (sav) yaptığı hac kafilesinde yola çıktık. Rasulullah’ı (sav) gördüm ve insanların 'İşte Rasulullah! işte Rasulullah!' dediklerini işittim. Gözümü ona dikmiş bakıyordum. Babam ona yaklaştı. Peygamber (sav), devesi üzerindeydi. Elinde, kıraat hocalarının kullandığı gibi bir değnek vardı. Bedevilerin ve halkın, Peygamber’in gelişi karşısında hayranlıkla 'ṭabṭabiyye! ṭabṭabiyye!' diye haykırdıklarını işittim. (Babam) Rasulullah’a yaklaşarak ayağından tuttu. Rasulullah ona yöneldi, durdu ve onu kulak verdi. Babam 'Ey Allah’ın Rasulü! Ben, eğer bir erkek çocuğum olursa, onun adına Senâya geçitlerinden birinde, Buvâne tepesinde bir miktar koyun kurban etmeyi adamıştım' dedi. [Ravi der ki: Sanırım, Meymûne 'elli koyun' demişti.] Rasulullah (sav) 'Orada (o bölgede) putlardan bir şey var mı?' buyurdu. Babam 'Hayır' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'O hâlde Allah için adadığını yerine getir' buyurdu. Babam koyunları bir araya getirdi ve kesmeye başladı. Ancak bir koyun kaçtı. Onun peşinden koştu ve 'Allah’ım! adadığımı yerine getirmeyi bana nasip et' diyerek o koyunu da yakaladı ve kesti."
Bize Adem, ona Şu'be, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve 'Kız kardeşim hacca gitmeyi adamıştı. Ancak (adağını yerine getiremeden) vefat etti' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Eğer kardeşinin borcu olsaydı onun yerine borcunu öder miydin?' diye sordu. O da 'Evet öderdim' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Öyleyse (kardeşinin) Allah'a (olan adak borcunu) öde. Zira Allah'a olan borç ödenmeye daha layıktır' buyurdu."