348 Kayıt Bulundu.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona el-A'meş, ona Adî b. Sâbit, ona Hz. Peygamber'in (sav) ashabından olan Süleyman b. Sured şöyle rivayet etmiştir: İki kişi Hz. Peygamber'in huzurunda birbirlerine hakaret ettiler. Biri öfkelendi, o kadar öfkelendi ki yüzü şişmeye ve rengi değişmeye başladı. Hz. Peygamber (sav) "Bir söz biliyorum, eğer onu söyleseydi öfkesi giderdi" buyurdu. Mecliste bulunanlardan biri öfkelenen adamın yanına gidip Hz. Peygamber'in sözünü ona aktardı ve "Şeytan'dan Allah'a sığın" buyurdu. Öfkeli adam ise "Bende bir sıkıntı mı görüyorsun? Ben deli miyim? Hadi, işine git!" diye karşılık verdi.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Şube, ona Vâkıd b. Muhammed b. Zeyd, ona babası (Muhammed b. Zeyd) ona da İbn Ömer'in (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurdu: "Vay halinize veya size yazık 'Şube, ravinin bu iki kelimede şüpheye düştüğünü belirtmiştir'. Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönmeyin." Nadr, Şube'nin "size yazık (vayhake)" lafzıyla; Ömer b. Muhammed ise babasının (Muhammed b. Zeyd) "vay halinize (veyleküm)" veya "size yazık (veyhaküm)" lafızlarıyla rivayet ettiğini söylemişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Nadr b. Şümeyl arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Şube, ona Vâkıd b. Muhammed b. Zeyd, ona babası (Muhammed b. Zeyd) ona da İbn Ömer'in (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurdu: "Vay halinize veya size yazık 'Şube, ravinin bu iki kelimede şüpheye düştüğünü belirtmiştir'. Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönmeyin." Nadr, Şube'nin "size yazık (vayhake)" lafzıyla; Ömer b. Muhammed ise babasının (Muhammed b. Zeyd) "vay halinize (veyleküm)" veya "size yazık (veyhaküm)" lafızlarıyla rivayet ettiğini söylemişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ömer b. Muhammed arasında inkıta vardır.
Bize Adem, ona Şu’be, ona da İsmail b. Ebu Halid, ona da Kay b. Ebu Hazim şöyle rivayet etti: Hasta olan Habbab’ı ziyaret etmek üzere evine gittik. Habbab (karnından) yedi yerinden dağlanmış haldeydi. Bize şöyle dedi: Bizden önce (Hz. Peygamber’in sağlığında) geçip giden arkadaşlarımız vardır ki, (nimetlerinden fazla bir şey elde etmedikleri için) dünya onların (ecirlerinden) bir şey eksiltmemişti. (Bize gelince) Şüphesiz biz (fetihler sebebiyle) o kadar dünyalığa kavuştuk ki, bugün biz onu topraktan başka sarf edecek bir yer bulamıyoruz. Eğer Peygamber (sav) bize ölümü temenni etmemizi yasaklamamış olsaydı, muhakkak ben (şu hastalık ıztırabından dolayı) ölümü temenni ederdim! (Kays şöyle devam etti) Bir müddet sonra biz Habbab’ı bir kerre daha ziyaret ettik. O, kendisine aid bir duvar bina etmekle meşguldü. Bize “Müslüman, infak ve harcama yapmakta olduğu herşey hususunda sevaba nail kılınır, yalnız şu toprak içine sarf etmekte olduğu mal hakkında sevaba nail kılınmaz!” dedi.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Ayşe (r.anha) şöyle rivayet etti: “İnsanlar hediyelerini vermek için Hz. Peygamber'in hangi gün benimle olduğunu araştırırlardı.” Ümmü Seleme “Hz. Peygamber'in (sav) diğer eşleri (bende) toplandılar. Hz. Peygamber’e (insanların hediyelerini hangi eşinin yanında bulunuyorsa orada vermelerini emretmesi düşüncesini) açtım. Ancak Hz. Peygamber (sav) Ümmü Seleme’nin dediklerine iltifat etmedi.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Şube, ona Vâkıd b. Muhammed b. Zeyd, ona babası (Muhammed b. Zeyd) ona da İbn Ömer'in (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurdu: "Vay halinize veya size yazık 'Şube, ravinin bu iki kelimede şüpheye düştüğünü belirtmiştir'. Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönmeyin." Nadr, Şube'nin "size yazık (vayhake)" lafzıyla; Ömer b. Muhammed ise babasının (Muhammed b. Zeyd) "vay halinize (veyleküm)" veya "size yazık (veyhaküm)" lafızlarıyla rivayet ettiğini söylemişlerdir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muâviye b. Amr, ona Ebû İshak, ona Humeyd, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle dedi: “Rasûlullah (sav.) Hendek mevkiine çıktığında Muhâcir ve Ensâr’ın sabah ayazında hendek kazdıklarını gördü. Onların bu işi yapacak köleleri yoktu. Ashâbındaki yorgunluk ve açlığı görünce Hz. Peygamber şu beyti terennüm etti: “Ey Allah’ım! Gerçek hayat, âhiret hayatıdır; Ensâr ve Muâcirlere mağfiret buyur!” Ashâb da şöyle karşılık verdiler: “Bizler, hayatta olduğumuz müddetçe cihâd etmek üzere Muhammed’e bîat ettik.”