351 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Amr b. Yezid, ona Behz b. Esed, ona Şube, ona Hakem, ona İbrahim, ona da Esved şöyle rivayet etmiştir: "Aişe Berîre’yi satın alıp azat etmek istedi, fakat (Berîre’nin) sahipleri, velâyet hakkının kendilerinde kalmasını şart koştular. Hz. Âişe bu durumu Rasulullah’a (sav) anlattı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ‘Onu satın al ve azat et. Çünkü velâyet hakkı, azat edene aittir’ buyurdu. Berîre azat edilince, evliliğini devam ettirme konusunda tercih kendisine bırakıldı. Sonra Rasulullah’a (sav) bir et getirildi. Kendisine ‘Bu et, Berîre’ye verilen sadakadan (kalan bir parça)’ denildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ‘bu et, ona sadakadır ama bize hediye olarak gelmiştir’ buyurdu. Berîre’nin eşi hür bir adamdı."
Açıklama: Velâ hakkı, azad edilen kölenin nesep yönünden varisleri bulunmaması durumunda azad eden kişinin ona miraşçı olmasıdır.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, o ikisine Abde b. Süleyman, ona Asım, ona da Enes şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), Medine'deki evimde, Kureyş ve Ensar arasında kardeşlik antlaşması yaptı."
Bana Züheyr b. Harb, ona Ömer b. Yunus el-Hanefî, ona İkrime b. Ammar, ona Ebu Kesîr, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) etrafında oturuyorduk. Ebu Bekir ve Ömer de yanımızdaydı. Rasulullah (sav) aramızdan kalktı ve gitti. Bir süre yanımıza gelmedi. Başına bir şey gelmiş olmasından endişelendik ve kalktık. İlk telaşa düşen kişi bendim. Çıkıp Rasulullah'ı (sav) aramaya başladım. Neccaroğullar'ından Ensar'dan bir kişiye ait olan bir bahçeye geldim. Bir giriş bulmak için etrafında dolaştım. Ama hiçbir giriş bulamadım. Bir de baktım ki su kaynağı bulunan bir kuyudan bir ark bahçenin içine giriyor. Tilki gibi içeriye süzüldüm ve Rasulullah'ın (sav) yanına girdim. Hz. Peygamber (sav) “Ebu Hureyre, sen misin?” buyurdu. Ben de “Evet, ey Allah'ın Rasulü! Benim” dedim. “Ne işin var burada?” diye sordu. “Yanımızdaydınız. Sonra kalktınız ve geri gelmekte geciktiniz. Biz de sizin için endişelendik. İlk telaşa kapılan da bendim. Bu bahçeye kadar geldim ve bir tilki gibi süzülerek buraya girdim. Diğerleri de arkamdaydılar” dedim. Hz. Peygamber (sav) “ey Ebu Hureyre” buyurdu ve bana nalınlarını verdi. “Bu nalınlarımı götür ve bu bahçe duvarının arkasında, karşılaşacağın kimselerden Allah'tan başka ilah olmadığına gönülden inananları cennetle müjdele” buyurdu. Karşıma ilk çıkan kişi Ömer'di. Bana “Ey Ebu Hureyre! Bu nalınlar da nedir?” diye sordu. “Bunlar Rasulullah'ın (sav) nalınlarıdır. Beni bunlarla gönderdi. Kalbi tamamen inanarak Allah'tan başka ilah olmadığına iman eden kime rastlarsam onu cennetle müjdeleyeceğim” dedim. Bunun üzerine Ömer göğsümün ortasına vurdu. Kalçamın üzerine düştüm. Bana “ey Ebu Hureyre! Geri dön” dedi. Sonradan Hz. Peygamber (sav) ona “Ey Ömer! Neden böyle yaptın?” diye sordu. O da “anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü! Söyle lütfen! Ebu Hureyre'yi nalınlarınla ilk karşılaştığı kalbi kesin olarak Allah'tan başka ilah olmadığına iman eden kişiye cenneti müjdelesin diye mi gönderdin?” dedi. Hz. Peygamber (sav) “evet” deyince Ömer, “böyle yapmayın! İnsanların buna güvenip dayanmasından korkuyorum. Bırakın da amel etsinler” dedi. Rasulullah (sav) “peki! Onları bırak da salih amel işlesinler” buyurdu."