348 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -hadisin lafzı Yahya'ya aittir-, onlara Ebu Muaviye, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) üç parça beyaz pamuklu Sehûliyye (Yemen'de dokunan bir kumaş) bezi içinde kefenlendi. Kefenlendiği eşyalar içinde gömlek ve sarık yoktu. Hülleye gelince insanlar bunun Rasulullah'a (sav) kefen yapmak için satın alınıp alınmadığında şüpheye düştü. Bundan dolayı kefenleme esnasında hülle kullanılmadı. Rasulullah (sav) üç parça beyaz pamuklu Sehûliyye (Yemen'de dokunan) bezi içinde kefenlendi. Bunun üzerine Abdullah b. Ebu Bekir hülleyi aldı ve ben bu hülleyi kendime kefen yapmak için saklayacağım dedi. Sonra da Allah (ac) bununla Peygamberinin kefenlenmesine razı olsaydı, ona kefen yapardı dedi. Hülleyi sattı ve parasını da fakirlere dağıttı."
Bize İshak b. Mansur, ona Ebu Hişam -Muğira b. Seleme-, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Yezid, ona da Ebu Hazim, Ebu Hureyre'nin şöyle anlattığını nakletti: Bir defasında Ebu Bekir, Ömer yanında olduğu halde otururken, ansızın yanlarına Rasulullah (sav) geliverdi ve "sizi burada oturtan nedir" diye sordu. Bizi evlerimizden açlık çıkardı. Seni hakla gönderen Allah'a yemin ederiz dediler. [Sonra ravi, Halef b. Halife'nin hadisi gibi rivayette bulundu.]
Açıklama: Halef b. Halife hadisi için bk. M005313.
Bana Ebu Rabî ez-Zehrânî, ona Hammâd (b. Zeyd), ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona da Muhammed (b. Sîrîn), Ümmü Atiyye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bey'at esnasında, bizden ağıt yakmayacağımıza dair de söz almıştı. Fakat beş kadın hariç içimizden hiçbiri bu sözüne sadık kalamadı. Bunlar; Ümmü Süleym, Ümmü Alâ, Muâz'ın karısı olan Bint. Ebu Sebre ya da Bint. Ebu Sebre ile Muâz'ın karısıdır."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme (Hammâd b. Üsame); (T) Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus, onlara Hişam (b. Hassân), ona Hafsa (bt. Sîrin), ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Biz kadınlara cenazenin arkasından gitmek yasaklandı. Ancak kesin bir şekilde de haram kılınmadı."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Abdullah b. Yezid, ona Hayve, ona Ebu Sahr, ona Yezid b. Abdullah b. Kusayt, ona Davud b. Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkas, ona da babası (Âmir b. Sa'd) şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer'in yanında oturuyordum. Derken sâhibü'l-maksûre lakaplı Habbâb çıkageldi ve 'Ey Abdullah b. Ömer! Ebu Hureyre'nin ne dediğini duydun mu? O, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu söylüyormuş: Kim cenaze ile birlikte cenaze evinden çıkar, onun namazını kılar, ardından da defnedilene dek onu takip ederse, o kimseye iki kırat sevap vardır. Her kırat da Uhud Dağı kadardır. Kim de cenaze namazına iştirak eder, ardından cenazeyi takip etmeyerek geri dönerse, ona da Uhud Dağı kadar sevap vardır. Bunun üzerine İbn Ömer, Habbab'ı, Ebu Hureyre'nin sözünü sorması ve sonra da kendisine gelip bildirmesi için Âişe'ye gönderdi. İbn Ömer, gönderdiği elçi gelinceye dek mescidin taşlarından bir avuç aldı, onları elinde evirip çevirmeye başladı. Nihayet elçi (Habbab) dönüp Âişe'nin 'Ebu Hureyre doğru söylemiştir' sözünü iletince, İbn Ömer elindeki taşları yere attı ve 'Pek çok kırat sevabı kaçırmışız' dedi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Halef b. Halife, ona Yezid b. Keysan, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir gün veya bir gece dışarı çıkmış, Ebu Bekir ve Ömer ile karşılaşmıştı. Onlara; "bu saatte neden dışarı çıktınız" diye sordu. Açlıktan, ey Allah'ın Rasulü dediler. "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki ben de sizin gibi açlıktan dışarı çıktım. Haydi kalkın gelin" buyurdu. Hemen Onunla (sav) birlikte kalktılar. Hz. Peygamber (sav) Ensqrdan birinin evine geldi. Ancak o kişi evde yoktu. Evin hanımı Hz. Peygamber'i (sav) görünce; hoş geldiniz dedi. Rasulullah (sav) ona; "falanca nerede" diye sordu. Kadın; bize biraz tatlı su getirmeye gitti dedi. Sonra Ensardan olan sahabi geldi. Rasulullah'a (sav) ve yanındaki iki dostuna baktı. Elhamdülillah! Bugün benden misafirleri daha şerefli olan kimse yoktur dedi. Hemen gidip bir hurma salkımı getirdi. İçinde koruk, kuru ve olgun hurmalar vardı. Buyurun, bundan yeyin dedi ve bıçağı aldı. Rasulullah (sav) ona; "sakın sağmal koyuna dokunma" dedi. Ama adam koyunu onlar için kesti. Hem koyundan hem hurma salkımından yediler, içtiler. Doyup suya kandıklarında Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'e şöyle dedi: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki kıyamet günü bu nimetten sorulacaksınız. Gece açlıktan evden çıktınız ama işte bu nimeti yiyip evinize dönüyorsunuz."
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Ala, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ashabıma sövmeyin, Ashabıma sövmeyin. Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden biri Uhud (dağı) kadar altın infak etse, yine de onların yaptığı bir veya yarım ölçek (hayrın sevabına) ulaşamaz."
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Ala, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ashabıma sövmeyin, Ashabıma sövmeyin. Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden biri Uhud (dağı) kadar altın infak etse, yine de onların yaptığı bir veya yarım ölçek (hayrın sevabına) ulaşamaz."
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Ala, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ashabıma sövmeyin, Ashabıma sövmeyin. Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden biri Uhud (dağı) kadar altın infak etse, yine de onların yaptığı bir veya yarım ölçek (hayrın sevabına) ulaşamaz."