390 Kayıt Bulundu.
Bana Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası, ona dedesi, ona Ukayl b. Hâlid; (T) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, her ikisine de (Ukayl b. Hâlid ve Mamer) Zühri bu isnadla hadisin benzerini rivayet etmişlerdir. Yalnız Ukayl'in hadisinde; Rasulullah'ın (sav) bunu yasak ettiğini işiteli ne bu yemini yaptım, ne de ağzıma aldım cümlesi vardır. O (Hz. Ömer); ne kendim için, ne de başkası namına dememiştir.
Açıklama: Hadisin bütün için bk. M004254.
Bana Abdülmelik b. Şuayb b. el-Leys, ona babası, ona dedesi, ona Ukayl b. Hâlid; (T) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, her ikisine de Zühri bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmişlerdir. Yalnız Ukayl'in hadisinde; Rasulullah'ın (sav) bunu yasak ettiğini işiteli ne bu yemini yaptım, ne de ağzıma aldım cümlesi vardır. O; ne kendim için, ne de başkası namına dememiştir.
Açıklama: Hadisin bütün için bk. M004254.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin aynısını veya benzerini şöyle rivayet etmiştir: "Allah'ın peygamberi olan Hz. Davud'un oğlu Süleyman (as) 'Ben bu gece yetmiş kadını dolaşacağım ve bunların her biri Allah yolunda savaşacak bir çocuk dünyaya getirecektir' diye yemin etti. Arkadaşı yahut melek onu 'İnşallah de' diye uyarmasına rağmen, Hz. Süleyman demedi ve unuttu. Neticede yarım (özürlü) bir çocuk dünyaya getiren biri hariç, kadınlarından hiç biri doğurmadı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'İnşallah deseydi, yemini boşa çıkmaz ve ihtiyacı da görülürdü' buyurdu.
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak b. Hemmâm, ona Ma'mer, ona İbn Tâvus, ona da babası, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Davud'un oğlu Süleyman (as) 'Bu gece mutlaka yetmiş kadını dolaşacağım ve her biri Allah yolunda harb edecek birer oğlan doğuracak' diye yemin etti. Kendisine 'İnşallah de' diye ihtarda bulunulmasına rağmen, o demedi ve kadınları dolaştı. Ancak yarım bir insan doğuran bir kadın hariç, o kadınlardan hiç biri doğum yapmadı. Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: 'İnşallah deseydi, yemininden dönmüş olmaz ve hacetine de nail olurdu'."
Bize Abdan, ona Ebu Hamza, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Her kim bir başkasının malını elde etmek için yalan yemin ederse, Allah'ın gazabına uğramış olduğu halde Allah'a kavuşur" buyurdu. Ardından Allah Teala "Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların ahirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır." (Âl-i İmrân, 77) ayetini indirdi. (Abdullah b. Ömer bunu anlattığı) sırada Eş'as b. Kays geldi ve "Ebu Abdurrahman, size ne anlatıyor? Bu ayet benim hakkımda indirildi" diyerek şöyle anlattı: Amcaoğlumun arazisinde bana ait bir kuyu vardı. Rasulullah (sav) bana "(kuyunun sana ait olduğuna dair) şahitlerini var mı?" buyurdu. Ben de "şahitlerim yok", dedim. Rasulullah (sav), "Öyle ise yemin etmesini iste" buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasulü, o yalan yere yemin eder" dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Her kim birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse..." sözünü hatırlattı. Allah da Peygamberinin sözünü tasdik ederek, bu ayeti indirdi.
Bize Muhammed, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır. Râvî der ki: Eş'as şöyle demiştir: Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi vardı. O bu araziyi inkâr etti. Ben de onu Hz. Peygamber'e getirdim. Rasulullah (sav) bana: "Senin bir delilin var mı?" buyurdu. Ben de “Hayır yok” dedim. Bu sefer Rasulullah Yahudi'ye "Yemin et" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü, o takdirde bu adam yemin eder ve benim malımı alıp götürür” dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Muhammed, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır. Râvî der ki: Eş'as şöyle demiştir: Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi vardı. O bu araziyi inkâr etti. Ben de onu Hz. Peygamber'e getirdim. Rasulullah (sav) bana: "Senin bir delilin var mı?" buyurdu. Ben de “Hayır yok” dedim. Bu sefer Rasulullah Yahudi'ye "Yemin et" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü, o takdirde bu adam yemin eder ve benim malımı alıp götürür” dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Muhammed, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Râvî der ki: Eş'as b. Kays şöyle demiştir: Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi vardı. O bu araziyi inkâr etti. Ben de onu Hz. Peygamber'e getirdim. Rasulullah (sav) bana: "Senin bir delilin var mı?" buyurdu. Ben de “Hayır yok” dedim. Bu sefer Rasulullah Yahudi'ye "Yemin et" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü, o takdirde bu adam yemin eder ve benim malımı alıp götürür” dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Abdan, ona Ebu Hamza, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Her kim bir başkasının malını elde etmek için yalan yemin ederse, Allah'ın gazabına uğramış olduğu halde Allah'a kavuşur" buyurdu. Ardından Allah Teala "Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların ahirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır." (Âl-i İmrân, 77) ayetini indirdi. (Abdullah b. Ömer bunu anlattığı) sırada Eş'as b. Kays geldi ve "Ebu Abdurrahman, size ne anlatıyor? Bu ayet benim hakkımda indirildi" diyerek şöyle anlattı: Amcaoğlumun arazisinde bana ait bir kuyu vardı. Rasulullah (sav) bana "(kuyunun sana ait olduğuna dair) şahitlerini var mı?" buyurdu. Ben de "şahitlerim yok", dedim. Rasulullah (sav), "Öyle ise yemin etmesini iste" buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasulü, o yalan yere yemin eder" dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Her kim birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse..." sözünü hatırlattı. Allah da Peygamberinin sözünü tasdik ederek, bu ayeti indirdi.