165 Kayıt Bulundu.
Bize Ğundar, ona Şu'be, ona Amr b. Murra, ona Salim b. Ebî'l-Ca'd şöyle haber verdi: Sevbân'a (ra) dedim ki: "Bize Rasûlullah'tan (sav) bir hadis rivâyet et!" "Beni yalanla mı itham ediyorsun, dedi ve sonra Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, diye ekledi: "Allah için secde yapan her müslümanı Cenâb-ı Halk mutlaka bir derece yükseltir yahut onun bir hatasını siler."
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân –buradaki lafız da ona aittir-, ona Ahed b. Ubeyd es-Saffâr, ona İbn Milhân, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Halid, ona Saîd b. Ebî Hilâl, ona Nuaym b. Abdullah el-Mücemmir şöyle rivâyet etti: Bir gün Ebû Hureyre ile birlikte mescidin üstüne çıkmıştım. Ebû Hureyre’nin gömleğinin altında pantolon vardı. Pantolonu sıyırdı, sonra abdest almaya başladı. Yüzünü ve kollarını yıkadı, suyu pazularına kadar ulaştırdı. Sonra ayaklarını yıkadı, bu esnada suyu baldırına kadar ulaştırdı. Sonra, ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Kıyâmet günü benim ümmetim, abdest azalarının parlaklığı nedeniyle sakar atlar gibi (parlayarak) gelirler. Öyleyse abdest azalarının parlaklığını genişletmesi mümkün olan, bunu yapsın!" [Bu rivâyeti Buhârî es-Sahîh’te Yahya b. Bükeyr’den tahric etti, ancak Ebû Hureyre’nin yaptıklarını zikretmedi.Müslim de Harun b. Saîd’den aynı manada tahric etti, yalnız o Ebû Hureyre’nin yaptıklarını da zikretti.]
Bize Bağdat'ta Mescid-i Harbiye Ebû'l-Kasım Abdurrahman b. Ubeydullah b. Abdullah el-Hurakî el-Harbî haber verdi. Ona da Ebû Bekir Muhammed b. Abdullah eş-Şâfiî, ona İshak b. el-Hasan, ona Ebû Nuaym, ona da Ebû'l-Umeys şöyle rivâyet etti: Ali b. el-Akmer'in Ebû'l-Ahvas'tan rivâyet etmiş olduğu Abdullah b. Mes'ûd'un (ra) şu sözünü işittim: “Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen, şu beş vakit namazı ezan okunan yerlerde kılsın! Çünkü Yüce Allah, Peygtamberinize (sav) hidâyet yollarını (sünen-i hüdâ) göstermiştir; şüphesiz namazların bu şekilde kılınması da hidâyet yollarındandır. Eğer cemâati terk edip namazı evinde kılan gibi siz de namazlarınızı evlerinizde kılarsanız, şüphesiz Peygamber’inizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamber’inizin sünnetini terk ettiğinizde de hiç şüphesiz sapıtırsınız. Güzelce abdestini alıp sonra şu câmilerden birine giden hiç bir insan yoktur ki, Allah onun attığı her adıma bir sevap yazmasın, bir derecesini yükseltmiş ve bir günahını da silmiş olmasın! Vallahi biz, münâfık olduğu açıkça bilinenlerden başka hiç kimsenin cemâatten geri kaldığını görmedik. Vallahi iki kişinin yardımıyla cemâate getirilip safa dahil edilen kişiler vardı.” Bunu Müslim Sahîh'inde Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn'den tahric etti.
Açıklama: Bağlayıcılığı itibariyle sünnet, genelde ikiye ayrılır. Birine Sünen-i Hüdâ, diğerine de Sünen-i Zevâid denir. Bizim “Hidâyet yolları” diye tercüme ettiğimiz “Sünen-i Hüdâ”; Hz. Peygamber tarafından emredilen ve terk edilmesi meşrû olmayan cemâat, ezân gibi sünnetlerdir. Bunlar, farz ve vâcib olmamakla birlikte dinin kemâl vasıflarındandır. Sünen-i Zevâid ise; Hz. Peygamber’in bir insan olarak yaptıkları, oturup kalkmak, yemek-içmek gibi mûtad davranışlarıdır. Bunlar, uyulması dinen zorunlu olmayan şeylerdir.
Bize Abdurrezzak, ona el-Evzâî, ona Harun b. Riâb, ona da el-Ahnef b. Kays şöyle rivâyet etti: “Beytülmakdis’e girdim, orada çok secde yapan bir adam gördüm. İçime bir merak düştü, namazını bitirince, ona; “- Çift rekâtta mı selâm verdin, yoksa tek rekâtta mı, biliyor musun?” diye sordum. Bana; “- Ben bilmesem de Yüce Allah biliyor” diye cevap verdi ve şöyle devam etti: “Bana sevgili dostum Ebû’l-Kasım haber verdi ki” dedi, sonra ağlamaya başladı. Sonra tekrar, “Bana sevgili dostum Ebû’l-Kasım haber verdi ki” dedi, sonra yine ağlamaya başladı. Sonra yine, “Bana sevgili dostum Ebû’l-Kasım haber verdi ki” dedi, ve yine ağlamaya başladı. Sonra tekrar, “Bana sevgili dostum Ebû’l-Kasım haber verdi ki” diyerek şunu rivâyet etti: “- Allah için secde yapan bir kulu Cenâb-ı Hak mutlaka bir derece yükseltir, bir hatasını siler ve onun için bir sevap yazar.” Kendisine dedim ki: “- Allah sana merhametle muamele buyursun, sen kimsin?” “- Ben, Allah rasûlünün arkadaşı Ebû Zerr’im” dedi. Bu söz üzerine kendimi küçülmüş hissettim.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî ve Ebû Saîd b. Ebî Amr rivâyet ettiler ve dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. el-Velîd b. Mezyed, ona babası, ona el-Evzâî, ona el-Velîd b. Hişâm, ona Ma'dân b. Talha şöyle rivâyet etti: Rasûlullah'ın (sav) azatlısı Sevbân'a (ra) dedim ki: "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" Sustu, cevap vermedi. Sonra tekrar; "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" dedim. Yi,ne sustu, cevap vermedi. Tekrar; "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" dedim. Bu sefer, "Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi: "Allah için secde eden bir kulu Cenâb-ı Hak bir derece yükseltir ve onun bir hatasını siler." Ma'dân dedi ki: Sonra Ebû'd-Derdâ'ya (ra) rastladım, o da bana bu hadisin benzerini söyledi. Ma'dân b. Ebî Talha, yalnız es-Sûsî'nin rivâyetinde zikredilmektedir. Bunu Müslim Sahîh'inde, el-Velîd b. Müslim'in el-Evzâî'den rivâyeti olarak zikretmektedir, bu rivâyette şu ilave de yer almaktadır: "Allah için secdeler yapmalısın!"
Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Avf, ona Ebû'l-Muğîre, ona el-Evzâî, ona Harun b. Riâb şöyle haber verdi: "el-Ahnef b. Kays Dımaşk Mescidine girdi. Bir adam çok fazla rukû ve secde yaptığını gördü. Vallahi bu adamın onları tek mi yoksa çift mi yaptığını görmeden buradan çıkmayacağım, dedi. Adam namazını bitirince kendisine dedi ki: "- Ey Allah'ın kulu! Rukû ve secdelerini tek mi yoksa çift mi yaptığını biliyor musun?" Adam; "- Ben bilmesem de hiç şüphesiz Allah biliyor. Ben, Allah'ın salât ve selamları üzerine olsun dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi, sonra ağladı. Ağlaması bitince, "Ben dostum Ebû'l-Kasım'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah için secde yapan bir kulu Allah mutlaka bir derece yükseltir ve onun bir günahını siler." Bunun üzerine el-Ahnef b. Kays şöyle dedi: "- Allah sana rahmetiyle muâmele etsin! Sen kimsin?" "- Ben Ebû Zer'im." Bunun üzerine içimde öyle duygular uyandı ki, kendimi küçük görmeye başladım.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Saîd b . Ebî Amr, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ahmed b. Abdülcebbâr, ona ona Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu haber verdi: “İnsanın cemâatle kıldığı namazın sevâbı, evinde ve dükkânında tek başına kıldığı namazın sevâbından 25 kat daha fazladır. Çünkü insan, abdestini güzelce alır, sonra sadece namaz gâyesiyle evinden çıkıp câmiye giderse, camiye girinceye kadar attığı her adımdan dolayı bir derecesi yükseltilir ve bir günahı silinir. Camiye girince de, namazı beklediği müddetçe namazda sayılır. Namazgâhta bulunduğu müddetçe de, kimseye eziyet vermediği ve abdesti bozulmadığı müddetçe melekler; ‘Allah’ım, ona merhamet eyle! Allah’ım, onu bağışla!’ diye duâ ederler." Bu hadîsi Buhârî ve Müslim, Müsedded'den rivâyet ettiler. Ayrıca Müslim rivâyetin tamamını Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Ebû Muâviye'den de rivâyuet etti.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî ve Ebû Saîd b. Ebî Amr rivâyet ettiler ve dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. el-Velîd b. Mezyed, ona babası, ona el-Evzâî, ona el-Velîd b. Hişâm, ona Ma'dân b. Talha şöyle rivâyet etti: Rasûlullah'ın (sav) azatlısı Sevbân'a (ra) dedim ki: "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" Sustu, cevap vermedi. Sonra tekrar; "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" dedim. Yi,ne sustu, cevap vermedi. Tekrar; "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" dedim. Bu sefer, "Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi: "Allah için secde eden bir kulu Cenâb-ı Hak bir derece yükseltir ve onun bir hatasını siler." Ma'dân dedi ki: Sonra Ebû'd-Derdâ'ya (ra) rastladım, o da bana bu hadisin benzerini söyledi. Ma'dân b. Ebî Talha, yalnız es-Sûsî'nin rivâyetinde zikredilmektedir. Bunu Müslim Sahîh'inde, el-Velîd b. Müslim'in el-Evzâî'den rivâyeti olarak zikretmektedir, bu rivâyette şu ilave de yer almaktadır: "Allah için secdeler yapmalısın!"
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî ve Ebû Saîd b. Ebî Amr rivâyet ettiler ve dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. el-Velîd b. Mezyed, ona babası, ona el-Evzâî, ona el-Velîd b. Hişâm, ona Ma'dân b. Talha şöyle rivâyet etti: Rasûlullah'ın (sav) azatlısı Sevbân'a (ra) dedim ki: "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" Sustu, cevap vermedi. Sonra tekrar; "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" dedim. Yi,ne sustu, cevap vermedi. Tekrar; "- Bana, Cenâb-ı Hakk'ın beni yararlandıracağı bir amel söyle!" dedim. Bu sefer, "Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi: "Allah için secde eden bir kulu Cenâb-ı Hak bir derece yükseltir ve onun bir hatasını siler." Ma'dân dedi ki: Sonra Ebû'd-Derdâ'ya (ra) rastladım, o da bana bu hadisin benzerini söyledi. Ma'dân b. Ebî Talha, yalnız es-Sûsî'nin rivâyetinde zikredilmektedir. Bunu Müslim Sahîh'inde, el-Velîd b. Müslim'in el-Evzâî'den rivâyeti olarak zikretmektedir, bu rivâyette şu ilave de yer almaktadır: "Allah için secdeler yapmalısın!"
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Saîd b . Ebî Amr, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ahmed b. Abdülcebbâr, ona ona Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu haber verdi: “İnsanın cemâatle kıldığı namazın sevâbı, evinde ve dükkânında tek başına kıldığı namazın sevâbından 25 kat daha fazladır. Çünkü insan, abdestini güzelce alır, sonra sadece namaz gâyesiyle evinden çıkıp câmiye giderse, camiye girinceye kadar attığı her adımdan dolayı bir derecesi yükseltilir ve bir günahı silinir. Camiye girince de, namazı beklediği müddetçe namazda sayılır. Namazgâhta bulunduğu müddetçe de, kimseye eziyet vermediği ve abdesti bozulmadığı müddetçe melekler; ‘Allah’ım, ona merhamet eyle! Allah’ım, onu bağışla!’ diye duâ ederler." Bu hadîsi Buhârî ve Müslim, Müsedded'den rivâyet ettiler. Ayrıca Müslim rivâyetin tamamını Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Ebû Muâviye'den de rivâyuet etti.