Öneri Formu
Hadis Id, No:
3809, M002296
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ ح
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ - وَاللَّفْظُ لَهُ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى أَبُو الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"مَا مِنْ صَاحِبِ إِبِلٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهَا حَقَّهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرَ مَا كَانَتْ قَطُّ وَقَعَدَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَسْتَنُّ عَلَيْهِ بِقَوَائِمِهَا وَأَخْفَافِهَا وَلاَ صَاحِبِ بَقَرٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهَا حَقَّهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرَ مَا كَانَتْ وَقَعَدَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِقَوَائِمِهَا وَلاَ صَاحِبِ غَنَمٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهَا حَقَّهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرَ مَا كَانَتْ وَقَعَدَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا لَيْسَ فِيهَا جَمَّاءُ وَلاَ مُنْكَسِرٌ قَرْنُهَا وَلاَ صَاحِبِ كَنْزٍ لاَ يَفْعَلُ فِيهِ حَقَّهُ إِلاَّ جَاءَ كَنْزُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ شُجَاعًا أَقْرَعَ يَتْبَعُهُ فَاتِحًا فَاهُ فَإِذَا أَتَاهُ فَرَّ مِنْهُ فَيُنَادِيهِ خُذْ كَنْزَكَ الَّذِى خَبَأْتَهُ فَأَنَا عَنْهُ غَنِىٌّ فَإِذَا رَأَى أَنْ لاَ بُدَّ مِنْهُ سَلَكَ يَدَهُ فِى فِيهِ فَيَقْضَمُهَا قَضْمَ الْفَحْلِ."
قَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ سَمِعْتُ عُبَيْدَ بْنَ عُمَيْرٍ يَقُولُ هَذَا الْقَوْلَ ثُمَّ سَأَلْنَا جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ مِثْلَ قَوْلِ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ. وَقَالَ أَبُو الزُّبَيْرِ سَمِعْتُ عُبَيْدَ بْنَ عُمَيْرٍ يَقُولُ قَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا حَقُّ الإِبِلِ قَالَ
"حَلَبُهَا عَلَى الْمَاءِ وَإِعَارَةُ دَلْوِهَا وَإِعَارَةُ فَحْلِهَا وَمَنِيحَتُهَا وَحَمْلٌ عَلَيْهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ."
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdürrezzak; (T)
Bize -lafız kendisine ait olmak üzere- Muhammed b. Râfi', ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyr, ona Cabir b. Abdullah el-Ensarî Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken dinledim:
"Develeri bulunup da onların hakkını ödemeyen her bir kişinin o develeri, mutlaka kıyamet günü, olabildiği en çok oldukları halleri ile getirilir, o da develerin önünde dümdüz bir yerde oturur, develer bacaklarıyla ve ayaklarıyla üzerlerinden geçerler. Aynı şekilde sığır sahibi olup da onlardaki hakkı yerine getirmeyen ne kadar kişi varsa, mutlaka sığırları kıyamet gününde oldukları en çok halleri ile gelir, kendisi de onların önünde dümdüz bir arazide oturur, boynuzları ile onu toslarlar, bacaklarıyla onu çiğnerler. Koyun sahibi olup da haklarını ödemeyen ne kadar kişi varsa, mutlaka koyunları kıyamet gününde oldukları en çok halleri ile gelir, o da onların önünde dümdüz bir arazide oturur, boynuzları ile onu toslarlar, ayaklarıyla onu çiğnerler. Bunlar arasında ne boynuzsuz ne de boynuzu kırık bir hayvan bulunmaz. Yığıp biriktirdiği mal sahibi olup da o maldaki hakkı ödemeyen ne kadar kişi, varsa mutlaka kıyamet gününde o yığıp biriktirdiği malı, erkek bir yılan olarak gelir, ağzını açmış olarak onun arkasından koşar, bu yılan ona yaklaştıkça o da ondan kaçar, ona: İşte biriktirip sakladığın hazineni al, (der, mal sahibi): Benim ona ihtiyacım yok, der. O mal sahibi, ondan kurtulamayacağını anlayınca, elini o yılanın ağzına sokar, o da tıpkı bir aygırın, ağzında yemi ufaladığı gibi onu alıp çiğner."
Ebu Zübeyr dedi ki: Ben Ubeyd b. Umeyr'i bu sözleri söylerken dinledim. Sonra bunu Cabir b. Abdullah'a sorduk, o da Ubeyd b. Umeyr'in aynısını söyledi. Ayrıca Ebu Zübeyr dedi ki: Ben Ubeyd b. Umeyr'i şöyle derken dinledim: Bir adam; Ey Allah'ın Rasulü! Develerin hakkı nedir dedi. O; "develeri subaşında sağmak, süt kovalarını emanet vermek, erkek develeri emanet vermek, onları menîha olarak (sütlerinden yararlanılsın diye) vermek, bir de Allah yolunda üzerlerinde yük taşımaktır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2296, /384
Senetler:
()
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3810, M002297
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"مَا مِنْ صَاحِبِ إِبِلٍ وَلاَ بَقَرٍ وَلاَ غَنَمٍ لاَ يُؤَدِّى حَقَّهَا إِلاَّ أُقْعِدَ لَهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقَاعٍ قَرْقَرٍ تَطَؤُهُ ذَاتُ الظِّلْفِ بِظِلْفِهَا وَتَنْطِحُهُ ذَاتُ الْقَرْنِ بِقَرْنِهَا لَيْسَ فِيهَا يَوْمَئِذٍ جَمَّاءُ وَلاَ مَكْسُورَةُ الْقَرْنِ." قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا حَقُّهَا قَالَ
"إِطْرَاقُ فَحْلِهَا وَإِعَارَةُ دَلْوِهَا وَمَنِيحَتُهَا وَحَلَبُهَا عَلَى الْمَاءِ وَحَمْلٌ عَلَيْهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَلاَ مِنْ صَاحِبِ مَالٍ لاَ يُؤَدِّى زَكَاتَهُ إِلاَّ تَحَوَّلَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ شُجَاعًا أَقْرَعَ يَتْبَعُ صَاحِبَهُ حَيْثُمَا ذَهَبَ وَهُوَ يَفِرُّ مِنْهُ وَيُقَالُ هَذَا مَالُكَ الَّذِى كُنْتَ تَبْخَلُ بِهِ فَإِذَا رَأَى أَنَّهُ لاَ بُدَّ مِنْهُ أَدْخَلَ يَدَهُ فِى فِيهِ فَجَعَلَ يَقْضَمُهَا كَمَا يَقْضَمُ الْفَحْلُ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası, ona Abdülmelik, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Deve, koyun, sığır sahibi olup da onların hakkını ödemeyen her bir kişi, mutlaka kıyamet gününde geniş bir düzlükte onların önüne oturtulur. Çift tırnaklılar onu tırnaklarıyla çiğner, boynuzlu olanlar boynuzlarıyla onu toslar, o gün, onlar arasında, boynuzsuz da boynuzu kırık da bir hayvan bulunmayacak." Bizler; ey Allah'ın Rasulü! Onların hakkı nedir? dedik. O; "aygırını emanet vermek, kovasını emanet vermek, onları (sütlerinden) yararlanılsın diye vermek, onları subaşlarında sağmak, Allah yolunda onlar üzerinde yük taşımaktır. Mal sahibi olup da zekâtını ödemeyen her bir kimse için de o malı kıyamet gününde, mutlaka korkunç bir yılana dönüşür ve nereye giderse sahibini takip eder, kendisi de ondan kaçıp durur. İşte bu senin (dünyada iken) cimrilik ettiğin malındır, denilir. Artık o yılandan kurtuluşunun olmadığını göreceği vakit, elini onun ağzına sokar, o da aygırın yemi ağzında ufaladığı gibi onu çiğnemeye başlar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2297, /385
Senetler:
()
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ أَنَّ عَبْدَ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجَ حَدَّثَهُ أَنَّهُ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « يَكُونُ كَنْزُ أَحَدِكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ شُجَاعًا أَقْرَعَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31979, B004659
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ أَنَّ عَبْدَ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجَ حَدَّثَهُ أَنَّهُ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « يَكُونُ كَنْزُ أَحَدِكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ شُجَاعًا أَقْرَعَ » .
Tercemesi:
Bize Hakem b. Nafi, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona Abdurrahman el-A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'i şöyle buyururken işittiğini nakletmiştir: "(Zekatını ödemediğiniz) hazineleriniz kıyamet gününde zehirli bir yılan suretinde olacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 6, 2/192
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Zekat, vermeyenin hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3815, M002300
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنِ الْمَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ انْتَهَيْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ جَالِسٌ فِى ظِلِّ الْكَعْبَةِ. فَلَمَّا رَآنِى قَالَ
"هُمُ الأَخْسَرُونَ وَرَبِّ الْكَعْبَةِ." قَالَ فَجِئْتُ حَتَّى جَلَسْتُ فَلَمْ أَتَقَارَّ أَنْ قُمْتُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فِدَاكَ أَبِى وَأُمِّى مَنْ هُمْ قَالَ
"هُمُ الأَكْثَرُونَ أَمْوَالاً إِلاَّ مَنْ قَالَ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا - مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ وَعَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ - وَقَلِيلٌ مَا هُمْ مَا مِنْ صَاحِبِ إِبِلٍ وَلاَ بَقَرٍ وَلاَ غَنَمٍ لاَ يُؤَدِّى زَكَاتَهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْظَمَ مَا كَانَتْ وَأَسْمَنَهُ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا كُلَّمَا نَفِدَتْ أُخْرَاهَا عَادَتْ عَلَيْهِ أُولاَهَا حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ النَّاسِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona el-A'meş, ona el-Marur b. Süveyd, ona da Ebu Zer'in şöyle dediğini rivayet etti: Kâbe'nin gölgesinde oturmaktayken Nebi'nin (sav) yanına gittim. Beni görünce; "Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki, onlar en büyük zarara uğrayanlardır" buyurdu. Ben gidip onun yanında oturdum ama tam oturmadan derhal kalkıverdim ve ey Allah'ın Rasulü! Babam anam sana feda olsun. O dediklerin kimlerdir? dedim. O; "onlar, malları en çok kimseler olanlardır. Önünü, arkasını, sağını ve solunu göstererek- şöyle, şöyle ve şöyle yapanlar müstesna. Onlar ise pek azdır. Deve, sığır ve koyun sahibi olup da zekâtlarını ödemeyen her bir kimsenin, o sahip olduğu hayvanları, kıyamet gününde, olabildiklerinin en iri ve en semiz halleriyle gelir, boynuzlarıyla onu boynuzlar, ayaklarıyla onu çiğnerler, sonuncuları geçtikten sonra, ilkleri tekrar onun üzerinden (yeniden) geçmeye koyulur ve bu durum, Allah, insanlar arasında hükmünü verinceye kadar devam eder" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2300, /385
Senetler:
()
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35479, MU000601
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ السَّمَّانِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَنْ كَانَ عِنْدَهُ مَالٌ لَمْ يُؤَدِّ زَكَاتَهُ مُثِّلَ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ شُجَاعًا أَقْرَعَ لَهُ زَبِيبَتَانِ يَطْلُبُهُ حَتَّى يُمْكِنَهُ يَقُولُ أَنَا كَنْزُكَ .
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih es-Semmân, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre, o şöyle derdi: Kimin yanında zekâtını ödemediği bir malı varsa, Kıyamet gününde o mal, kendisine, aşırı zehrinden başlarının tüyü dökülmüş ve iki siyah beneği bulunan bir ejderha haline getirilir ve bu ejderha onu yakalayıncaya kadar arkasından gider ve: Ben senin biriktirdiğin hazinenim, der.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 601, 1/87
Senetler:
()
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150134, BS13248
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ بِشْرَانَ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو الرَّزَّازُ ح وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ قَالاَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُكْرَمٍ حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّزَّازُ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَيُقِيمُوا الصَّلاَةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ فَإِذَا فَعَلُوا ذَلِكَ عَصَمُوا مِنِّى دِمَاءَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ إِلاَّ بِحَقِّهَا وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ ». لَفْظُ حَدِيثِهِمَا سَوَاءٌ.
Tercemesi:
Bize Ebu'l-Hüseyin b. Bişrân, ona Ebu Cafer Muhammed b. Amr er-Rezzâz (T) Bize Ebu Abdullah Hafız (Hâkim en-Nîsâbûrî), ona Ebu'l-Abbas Muhammed b. Yakub, o ikisine Hasan b. Mükrim, ona Ebu'n-Nadr, ona Ebu Cafer er-Rezzâz, ona Yunus (b. Ubeyd), ona Hasan (el-Basrî), ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: İnsanlarla onlar Allah'tan başka ilah yoktur deyinceye, namazı kılıncaya ve zekatı verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunları yerine getirirlerse kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak (kısas) gibi Allah'ın hakları müstesna. Hesapları da Allah'a aittir. İkisinin hadisinin lafızları da aynıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Sadakât 13248, 13/369
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Abdullah Yunus b. Ubeyd el-Abdî (Yunus b. Ubeyd b. Dinar)
4. Ebu Cafer İsa b. Mahan er-Razî (İsa b. Mâhân b. İsmail)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
6. Ebu Ali Hasan b. Mükrem el-Bezzar (Hasan b. Mükrem b. Hassan)
7. Ebu Cafer Muhammed b. Amr er-Rezzaz (Muhammed b. Amr b. Bahteri b. Müdrik)
7. Muhammed b. Yakub el-Ümevî (Muhammed b. Yakub b. Yusuf b. Ma'kil b. Sinan b. Abdullah)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
8. Ali b. Muhammed el-Ümevi (Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran)
Konular:
Namaz, Farziyeti
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Zekat, farziyeti
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : قلت لعطاء : أترخص في أن أضع صدقة مالي في مواضعها ، أو إلى الامراء لا بد ؟ قال : سمعت ابن عباس يقول : إذا وضعتها مواضعها ما لم تعط منها أحدا شيئا تقوله أنت فلا بأس ، سمعته منه غير مرة يأثره عن ابن عباس قال : وقال لي عطاء : وكان ابن عمر يقول : ادفعوا الزكاة إلى الامراء قال : فقال له [ رجل وهو يراده : إنهم لا يضعونها مواضعها ، قال : وإن.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
91886, MA006917
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : قلت لعطاء : أترخص في أن أضع صدقة مالي في مواضعها ، أو إلى الامراء لا بد ؟ قال : سمعت ابن عباس يقول : إذا وضعتها مواضعها ما لم تعط منها أحدا شيئا تقوله أنت فلا بأس ، سمعته منه غير مرة يأثره عن ابن عباس قال : وقال لي عطاء : وكان ابن عمر يقول : ادفعوا الزكاة إلى الامراء قال : فقال له [ رجل وهو يراده : إنهم لا يضعونها مواضعها ، قال : وإن.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 6917, 4/44
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : قلت لعطاء : أرأيت لو كانت الصدقة توضع مواضعها ، أضعها أنا في مواضعها ، أم أدفعها إلى الولاة ؟ فقال ولم يشكل : ليس ذلك لك إذا كانوا يضعونها في مواضعها ، قلت أنا حينئذ : إنما قال ذلك ابن عباس من أجل أنهم لا يضعونها مواضعها ؟ قال : نعم ، وقال في زكاة الفطر مثل ذلك ، وكل صدقة ماشية أو حرث قال : وليجزين عنك أن تدفعها إليهم ، فتجب لك الاجر ، ويتولوا هم ما تولوا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
91895, MA006920
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : قلت لعطاء : أرأيت لو كانت الصدقة توضع مواضعها ، أضعها أنا في مواضعها ، أم أدفعها إلى الولاة ؟ فقال ولم يشكل : ليس ذلك لك إذا كانوا يضعونها في مواضعها ، قلت أنا حينئذ : إنما قال ذلك ابن عباس من أجل أنهم لا يضعونها مواضعها ؟ قال : نعم ، وقال في زكاة الفطر مثل ذلك ، وكل صدقة ماشية أو حرث قال : وليجزين عنك أن تدفعها إليهم ، فتجب لك الاجر ، ويتولوا هم ما تولوا.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 6920, 4/45
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
Konular:
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
عبد الرزاق عن الثوري قال : كان ابن عباس ، وابن المسيب ، والحسن بن أبي الحسن ، وإبراهيم النخعي ، ومحمد بن علي أبو جعفر ، وحماد بن [ أبي ] سليمان يقولون : لا تؤدوا الزكاة إلى من يجور فيها ، قال سفيان : وكان الحسن ، وإبراهيم بن علي ، وحماد يقولون : ما أخذ منك زكاته فاحتسب به ، وهو قول الثوري ، يقول : إن أكرهوك وهو يجزئ عنك ، ولا تدفعها إليهم ، قال عبد الرزاق : وسمعت معمرا يقول : ما أخذوا منك أجزأ عنك ، وما خفى عنهم فضعها في مواضعها.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
91929, MA006932
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري قال : كان ابن عباس ، وابن المسيب ، والحسن بن أبي الحسن ، وإبراهيم النخعي ، ومحمد بن علي أبو جعفر ، وحماد بن [ أبي ] سليمان يقولون : لا تؤدوا الزكاة إلى من يجور فيها ، قال سفيان : وكان الحسن ، وإبراهيم بن علي ، وحماد يقولون : ما أخذ منك زكاته فاحتسب به ، وهو قول الثوري ، يقول : إن أكرهوك وهو يجزئ عنك ، ولا تدفعها إليهم ، قال عبد الرزاق : وسمعت معمرا يقول : ما أخذوا منك أجزأ عنك ، وما خفى عنهم فضعها في مواضعها.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 6932, 4/48
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
Konular:
Zekat, vermeyenin hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3805, M002292
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ الأُمَوِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ الْمُخْتَارِ حَدَّثَنَا سُهَيْلُ بْنُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَا مِنْ صَاحِبِ كَنْزٍ لاَ يُؤَدِّى زَكَاتَهُ إِلاَّ أُحْمِىَ عَلَيْهِ فِى نَارِ جَهَنَّمَ فَيُجْعَلُ صَفَائِحَ فَيُكْوَى بِهَا جَنْبَاهُ وَجَبِينُهُ حَتَّى يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَ عِبَادِهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ثُمَّ يُرَى سَبِيلَهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ وَمَا مِنْ صَاحِبِ إِبِلٍ لاَ يُؤَدِّى زَكَاتَهَا إِلاَّ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ كَأَوْفَرِ مَا كَانَتْ تَسْتَنُّ عَلَيْهِ كُلَّمَا مَضَى عَلَيْهِ أُخْرَاهَا رُدَّتْ عَلَيْهِ أُولاَهَا حَتَّى يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَ عِبَادِهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ثُمَّ يُرَى سَبِيلَهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ وَمَا مِنْ صَاحِبِ غَنَمٍ لاَ يُؤَدِّى زَكَاتَهَا إِلاَّ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ كَأَوْفَرِ مَا كَانَتْ فَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا وَتَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا لَيْسَ فِيهَا عَقْصَاءُ وَلاَ جَلْحَاءُ كُلَّمَا مَضَى عَلَيْهِ أُخْرَاهَا رُدَّتْ عَلَيْهِ أُولاَهَا حَتَّى يَحْكُمَ اللَّهُ بَيْنَ عِبَادِهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ ثُمَّ يُرَى سَبِيلَهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ."
قَالَ سُهَيْلٌ فَلاَ أَدْرِى أَذَكَرَ الْبَقَرَ أَمْ لاَ. قَالُوا فَالْخَيْلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ
"الْخَيْلُ فِى نَوَاصِيهَا - أَوْ قَالَ - الْخَيْلُ مَعْقُودٌ فِى نَوَاصِيهَا" - قَالَ سُهَيْلٌ أَنَا أَشُكُّ - "الْخَيْرُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ الْخَيْلُ ثَلاَثَةٌ فَهْىَ لِرَجُلٍ أَجْرٌ وَلِرَجُلٍ سِتْرٌ وَلِرَجُلٍ وِزْرٌ فَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ أَجْرٌ فَالرَّجُلُ يَتَّخِذُهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَيُعِدُّهَا لَهُ فَلاَ تُغَيِّبُ شَيْئًا فِى بُطُونِهَا إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ أَجْرًا وَلَوْ رَعَاهَا فِى مَرْجٍ مَا أَكَلَتْ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ بِهَا أَجْرًا وَلَوْ سَقَاهَا مِنْ نَهْرٍ كَانَ لَهُ بِكُلِّ قَطْرَةٍ تُغَيِّبُهَا فِى بُطُونِهَا أَجْرٌ - حَتَّى ذَكَرَ الأَجْرَ فِى أَبْوَالِهَا وَأَرْوَاثِهَا - وَلَوِ اسْتَنَّتْ شَرَفًا أَوْ شَرَفَيْنِ كُتِبَ لَهُ بِكُلِّ خَطْوَةٍ تَخْطُوهَا أَجْرٌ وَأَمَّا الَّذِى هِىَ لَهُ سِتْرٌ فَالرَّجُلُ يَتَّخِذُهَا تَكَرُّمًا وَتَجَمُّلاً وَلاَ يَنْسَى حَقَّ ظُهُورِهَا وَبُطُونِهَا فِى عُسْرِهَا وَيُسْرِهَا وَأَمَّا الَّذِى عَلَيْهِ وِزْرٌ فَالَّذِى يَتَّخِذُهَا أَشَرًا وَبَطَرًا وَبَذَخًا وَرِيَاءَ النَّاسِ فَذَاكَ الَّذِى هِىَ عَلَيْهِ وِزْرٌ." قَالُوا فَالْحُمُرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ
"مَا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَىَّ فِيهَا شَيْئًا إِلاَّ هَذِهِ الآيَةَ الْجَامِعَةَ الْفَاذَّةَ (فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ* وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ )."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdülmelik el-Umevî, ona Abdülaziz b. el-Muhtar, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Bir hazine sahibi olup, zekâtını ödemeyen herkes için, mutlaka o hazinesi cehennem ateşinde kızdırılır ve levhalar haline getirilerek onunla böğürleri ve alnı dağlanır. Miktarı elli bin yıl olan bir günde, Allah’ın, kulları arasında hüküm vereceği zamana kadar, böyle devam eder. Bundan sonra ise ya cennete ya da cehenneme giden yolu ona gösterilir. Develere sahip olup da zekâtını ödemeyen her bir kimse, mutlaka o develerin önünde geniş bir düzlükte yatırılır, onlar da en çok oldukları bir vaziyette, onların üstünden geçirilirler. Sonuncuları üzerinden her geçtikçe, önce geçenleri tekrar onun üzerinden geçirilir ve bu hal, miktarı elli bin yıl olan bir günde, Allah, kulları arasında hükmedinceye kadar devam eder. Sonra ona cennete mi cehenneme mi giden yolu gösterilir. Koyun sahibi olup da zekâtını ödemeyen ne kadar kişi varsa, mutlaka geniş bir düzlükte onların önüne yatırılır, en bol oldukları halleri ile ayaklarıyla onu çiğner, boynuzlarıyla onu toslarlar. Aralarında ne boynuzu bükük ne de boynuzsuz bir koyun dahi bulunmaz. En sonuncuları üzerinden geçtikçe, ilkleri tekrar onun üzerinden geçirilir ve bu hal, miktarı sizin saydığınız elli bin yıl kadar olan bir günde, Allah, kulları arasında hükmedinceye kadar devam eder. Sonra ona ya cennete yahut cehenneme giden yolu gösterilir."
(Ravi) Süheyl dedi ki: Sığırları zikredip etmediğini bilemiyorum. Ashab; peki ya atlar ey Allah'ın Rasulü dedi. O şöyle buyurdu:
"Atların perçemlerinde kıyamet gününe kadar hayır vardır –ya da perçemlerinde hayır düğümlenmiştir-" Süheyl: Şüphe eden benim dedi. (Devamla): "Atlar üç türlüdür, bir türü bir adam için bir ecir vesilesidir, bir başkası için bir örtüdür, bir başka adam için de bir vebaldir. Atın, kendisi için ecir olduğu kişi o atı Allah yolunda (cihad etmek için) edinip ve bu maksatla o atı hazırlayan kimsedir. Bu atın karnına giren her bir şeyi Allah mutlaka onun için bir ecir olarak yazar. Eğer o atı bir otlakta otlatacak olursa, her ne yerse, mutlaka Allah, sahibi için onun karşılığında ona bir ecir yazar, bir ırmaktan onu sulayacak olursa karnına indirdiği her bir damla karşılığında ona bir ecir vardır –hatta atların sidiklerini ve pisliklerini dahi ecre sebep olanlar arasında zikretti.- Eğer at bir ya da iki tümseğe çıkacak olursa, attığı her bir adım karşılığında ona bir ecir yazılır. Atın kendisi için bir örtü olduğu kimseye gelince bu da atı mertlik ve güzellik olmak üzere edinen bununla birlikte zorluk ve kolaylık zamanlarında o atın sırtındaki ve karnındaki hakkı unutmayan kimsedir. Atın, kendisi için vebal olduğu kimse ise o atı, azgınlık şımarıklık ve insanlara karşı riyakârlık olsun diye edinen kimsedir. İşte atın, kendisi için vebal olduğu kişi böyle birisidir." Ashab; peki ya eşekler hakkında ne buyurursun ey Allah'ın Rasulü dediler. O; "Allah, onlar hakkında benim üzerime şu oldukça kapsamlı ve (manası itibariyle) eşsiz: Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir (Zilzâl, 99/7-8) ayet (ler)inden başka bir şey indirmemiştir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2292, /383
Senetler:
()
Konular:
CEHENNEM TASVİRLERİ
Hayvanlar, At Beslemek, etinden, sütünden vs. faydalanmak
Hayvanlar, Eşek ile ilgili her şey
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali