Giriş

Bize Yahya b. Yahya, ona Abdülaziz b. Ebû Hazim, ona babası, ona Sehl b. Sa'd es-Sâidi'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kulun Allah yolundaki sabah yürüyüşü, dünyadan ve bütün dünya varlıklarından daha hayırlıdır."


    Öneri Formu
3035 M004874 Müslim, İmare, 113

Bize Kasım b. Kesir (b. Numan), ona Abdurrahman b. Şurayh, ona da Abdullah b. Süleyman'ın rivayet ettiğine göre Malik b. Abdullah (b. Sinan b. Serh) bir gün Habib b. Mesleme (b. Malik b. Ekber b. Vehb)'e veya Habib b. Mesleme (b. Malik b. Ekber b. Vehb), Malik b. Abdullah (b. Sinan b. Serh)'e bir atı yularından tutup yürüyerek götürürken uğramış ve "Atına bin. Allah seni menziline ulaştırsın." demişti. Bunun üzerine Malik b. Abdullah, (niçin atına binmediğini açıklamak üzere) Rasulullah'ın (sav) "Allah yolunda ayakları tozlanan kimseye Allah ateşi haram kılmıştır." buyurduğunu ifade etti.


    Öneri Formu
43810 DM002442 Darimi, Cihad, 8

Bize Muhammed b. Yusuf (b. Vakıd b. Osman), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Ebu Hazim (Seleme b. Dinar), ona da Sehl b. Sa'd (b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki Allah yolunda (cihad etmek veya hizmet etmek gibi bir gayeyle) günün ilk saatlerinden öğle vaktine kadarki zaman diliminde ya da öğle vaktinden günün son saatlerine kadarki zaman diliminde yollara düşmek dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.


    Öneri Formu
43811 DM002443 Darimi, Cihad, 9

Bize Cafer b. Avn (b. Cafer b. Amr b. Hurets b. Osman b. Amr b. Abdullah b. Ömer b. Mahzun), ona Hişam b. Urve (b. Zübyer b. Avvam), ona babası (Urve b. Zübyer b. Avvam b. Huveylid b. Esed), ona Ebu Müravih (Sa'd), ona da Ebu Zer (el-Ğıfarî)'nin rivayet ettiğine göre bir adam Rasulullah'a (sav) "Amellerin en faziletlisi hangisidir?" diye sormuş, Rasulullah (sav) da "Allah'a iman etmek ve Allah yolunda cihad etmek." buyurmuştur.


    Öneri Formu
46367 DM002780 Darimi, Rikak, 28

Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.


    Öneri Formu
54082 KK9/88 Tevbe, 9, 88

Bize Muhammed b. Seleme (b. Abdullah b. Ebu Fatıma) ve Haris b. Miskin -Ben dinlerken ona kıraat ediliyordu-, onlara İbn Kasım (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade), ona Malik (b. Enes b. Malik), ona Ebu'z-Zinad (Abdullah b. Zekvan), ona A'rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, yalnızca kendisi uğrunda cihad etmek ve (O'ndan başka hiç bir ilah olmadığını, benim de O'nun elçisi olduğumu ifade eden) tevhid inancına sadakatini göstermek üzere yola düşen bir kimseyi cennete koyacağını veya onu, bu yola çıktığı yere sevap ya da ganimet kazanmış olarak geri döndüreceğini garanti etmiştir."


    Öneri Formu
276772 N003124-2 Nesai, Cihâd, 14

Bize Harun b. Abdullah, ona Ebu Âmir- Abdülmelik b. Amr-, ona Hişam b. Sa'd, ona Kays b. Bişr et-Tağlibî'nin şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Derdâ'nın arkadaşı olan babam bana (şunları) anlattı: Dimaşk'ta Nebî’nin (sav) ashabından İbn Hanzaliyye diye anılan bir adam vardı. Yalnız bir kimseydi. İnsanlar ile az oturur kalkardı. Onun meşguliyeti namazdan ibaretti. Namazı bitince ailesinin yanına varana kadar tesbih ve tekbir söylerdi. (Bir gün) biz Ebu Derdâ'nın yanında iken bize uğradı. Ebu Derda (ra) ona: Bize yararı olacak ve sana zararı olmayacak bir söz (söyle) dedi. (Bunun üzerine İbn Hanzaliyye şunları) söyledi: Rasulullah (sav) (düşman üzerine) bir seriyye (akıncı birliği) göndermişti. Bir süre sonra (bu birlik savaştan) döndü. Derken bu birliğe katılanlardan biri Rasulullah'ın (sav) da bulunduğu bir meclise oturdu. Yanında bulunan birisine düşmanla karşılaştığımızda bizi bir görseydin! Falan kimse düşmana saldırıp Al, bu da benden! Ben Gifarlı yiğidim! diyerek mızrağını (düşmana) sapladı. Onun bu sözü hakkında görüşün nedir?' dedi. (O adam da): O zatın (bu sözüyle yapmış olduğu cihadın) sevabını iptal ettiği görüşündeyim, cevabını verdi. Bu sözü bir başkası işitti ve: Ben bu sözde bir sakınca görmüyorum, dedi. Bunun üzerine münakaşaya başladılar. Nihayet (onların bu münakaşasını) Rasulullah (sav) duydu ve şöyle buyurdu: "Hayret doğrusu! (Allah yolunda savaşırken) bu gibi sözler söyleyen bir müslümanın (bu savaşından gereği gibi) sevap almasına ve (dünyada) iyilikle anılmasına hiçbir engel yoktur." Gördüm ki, Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'in bu sözüne (çok) sevindi ve sen bunu bizzat Rasulullah'tan (sav) mı işittin? diyerek başını İbn Hanzaliyye'ye (doğru) kaldırmaya başladı. (İbn Hanzaliyye de): Evet, (duydum) cevabını verdi. Ebu Derdâ, İbn Hanzaliyye'ye (bunu bizzat Rasulullah'tan mı duydun diyerek) sormaya devam etti. Nihayet ben (kendi kendime) kesinlikle Ebu Derdâ, (İbn Hanzeliyye'nin) dizlerine değecek (dizlerine çok yaklaştı) diyordum. (İbn Hanzaliyye) bir başka gün (yine) yanımıza uğradı. (Yine) Ebu Derdâ ona: Bize yararlı olan ve sana zararlı olmayan bir söz (söyle) dedi. O da: Rasulullah (sav) bize: "Cihad için elinde tuttuğu ata masraf eden kimse sadaka vererek elini açıp da kapamayan kimse gibidir" buyurdu, dedi. Başka bir gün (yine) bize uğradı. (Yine) Ebu Derdâ: Bize yararı ve sana zararı olmayan bir söz dedi. (O da): Rasulullah (sav) bize: "Saçları (kulak memelerinden aşağı inecek kadar) uzun, eteği de topuklarından daha aşağıya kadar sarkık olmazsa Hureym el-Esedî ne iyi adamdır" buyurdu, dedi. Bu (söz) Hureym'e ulaştı da koşup (eline) bir bıçak (aldı) ve onunla saçını kulaklarına kadar, eteğini de dizlerinin yarısına kadar kısalttı. Sonra diğer bir günde bize (yine) uğradı. Ebu Derdâ ona: Bize fayda verecek ve sana zarar vermeyecek bir söz! dedi. (O da): Rasulullah'ı (sav) (şöyle) derken işittim: "Siz (müslüman) kardeşlerinizin yanına varıyorsunuz. (Onların yanına vardığınız zaman) binek hayvanlarına güzel eğerler vurunuz ve güzel elbiseler giyininiz. Öyle ki halk içinde (vücuttaki) ben gibi olunuz (dış görünüşünüz güzel olsun). Çünkü Allah çirkinliği ve isteyerek çirkinleşmeyi sevmez." [Ebû Davud dedi ki: (Bu cümleyi) Ebu Nuaym da Hişam'dan, ta ki halk arasında (vücuttaki) ben gibi olunuz diye rivayet etti.]


    Öneri Formu
31252 D004089 Ebu Davud, Libas, 25

Bize Muhammed b. Yusuf (b. Vakıd b. Osman), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde (b. Husayb), ona da babası (Amir b. Husayb b. Abdulla hb. Haris b. A'rec) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) birini ordunun başına komutan olarak atadığı zaman ona şöyle emrederdi: "Müşrik düşmanlarınla karşılaştığın zaman onlara şu üç alternatiften birisini teklif et. Bunlardan hangisini kabul ederlerse sen de kabul et ve onlara dokunma. Önce onları İslam'a davet et. Eğer davetine icabet ederlerse sen de kabul et ve onlara dokunma. İslam'a girmeyi kabul edenlere kendi yurtlarından çıkıp muhacirlerin yurdu (olan Medine'ye) gelmeleri teklifinde bulun. Onlara Medine'ye gelmeleri durumunda oradaki muhacirlerin sahip oldukları haklara ve sorumluluklara sahip olacaklarını bildir. Bunu kabul etmezlerse Müminlere uygulanan Allah'ın hükümlerinin kendilerine de uygulandığı bedevî Müslümanlarla aynı konumda olacaklarını, Müslümanlarla birlikte düşmana karşı cihad etmeleri dışında kendilerine ganimetten ve feyden herhangi bir pay ayrılmayacağını belirt. Yok eğer İslamı kabul etmezlerse onlardan cizye vermelerini iste. Bunu kabul ederlerse onlardan cizye al ve onlara dokunma. Cizye teklifini reddederlerse Allah'tan sana yardım etmesini dile ve onlarla savaş. (Savaş esnasında) bir kalede bulunanları kuşatırsan ve kaledekiler, kendilerini Allah ve Rasulü'nün can ve mal güvencesi altına almanı isterlerse onları Allah ve Rasulü'nün can ve mal güvencesi altına alma. Kendinin, babanın veya arkadaşlarının can ve mal güvencesi altına al. Zira (hataen de olsa) Allah ve Rasulü'nün can ve mal güvencesine aykırı hareket etmiş olmanızdansa kendinizin ve babalarınızın verdiği can ve mal güvencesine aykırı hareket etmiş olmanız daha iyidir. Yine savaş esnasında bir kaleyi kuşatırsan ve kaledekiler Allah'ın hükmüne tabi olmayı kabul ederlerse onlara Allah'ın hükmünü uygulama. Kendi hükmünü uygula. Çünkü Allah'ın onlar hakkındaki hükmüne isabet edip etmediğini bilemezsin. Sonra da onlar hakkında uygun gördüğün şekilde hükmet.


    Öneri Formu
44185 DM002486 Darimi, Siyer, 8

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb)'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) birini ordunun başına komutan olarak görevlendirdiğinde ona kendisinin Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesini, yanındaki Müslümanlara da iyi muamelede bulunmasını emreder ve şu tavsiyede bulunurdu: "Allah'ın adına, Allah yolunda, Allah'ı inkar edenlerle çarpışın. Ganimetten çalmayın. anlaşmanıza sadık kalın. Düşmanlarınızı öldürdükten sonra (gözlerini oyarak, kulaklarını veya burunlarını ya da diğer azalarını keserek) onlara müsle yapmayın. Hiç bir çocuğu öldürmeyin. Müşrik düşmanlarınla karşılaştığın zaman onlara şu üç alternatiften birisini teklif et. Bunlardan hangisini kabul ederlerse sen de kabul et ve onlara dokunma. Önce onları İslam'a ve kendi yurtlarından çıkıp muhacirlerin yurdu (Medine'ye) gelmeye davet et. Müslüman olarak Medine'ye hicret etmeleri durumunda oradaki muhacirlerin sahip oldukları haklara ve sorumluluklara sahip olacaklarını onlara bildir. Medine'ye hicreti kabul etmezlerse bedevî Müslümanlarla aynı konumda olacaklarını, onlarla aynı muameleye tabi tutulacaklarını ve cihad etmeleri dışında kendilerine ganimetten ve feyden herhangi bir pay ayrılmayacağını belirt. Eğer kabul etmezlerse Allah'tan sana yardım etmesini dile ve onlarla savaş. Bir kaleyi kuşattığında kaledekiler, kendilerini Allah ve Rasulü adına güvence isterlerse onlara Allah ve Rasulü adına güvence verme. Kendin veya arkadaşların adına güvence ver. Zira Allah ve Rasulü'nün güvencesine aykırı hareket etmiş olmanızdansa kendinizin ve arkadaşlarınızın verdiği güvenceye aykırı hareket etmiş olmanız daha iyidir. Yine savaş esnasında bir kalede bulunanları kuşatırsan ve kaledekiler kendilerine Allah adına hüküm uygulamanı isterlerse onlara Allah adına hüküm uygulama. Kendi hükmünü uygula. Çünkü Allah adına verdiğin hükümde isabet edip etmediğini bilemezsin." veya buna benzer (ifadeler kullanmıştır). Ebu İsa bu konuda Numan b. Mukarrin'den rivayet edilen bir hadisin de bulunduğunu ve Büreyde'nin yukarıdaki hadisinin hasen sahih olduğunu söylemiştir. Bize Muhammed b. Beşşar, ona Ahmed, ona Süfyan, ona da Alkame b. Mersed benzer muhtevalı hadisi "Eğer kabul etmezlerse onlardan cizye al. Şayet bunu da kabul etmezlerse Allah'tan onlara karşı sana yardım etmesini dile." ziyadesiyle rivayet etmiştir. Yine Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadisi Veki ve başkaları Süfyan'dan rivayet etmiştir. Aynı hadisi Muahmmed b. Beşşar'ın dışında biri Abdurrahman b. Mehdî'den rivayet etmiş ve bu rivayetinde düşmandan cizye isteme meselesini zikretmiştir.


    Öneri Formu
281868 T001617-2 Tirmizi, Siyer, 48

Bize Muhammed b. Cafer, ona Şube (b. Haccac), ona Süleyman (b. Mihran el-A'meş), ona Müslim (b. Ebu Abdullah) el-Betîn, ona Sa'd b. Cübeyr, ona da (Abdullah) b. Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: Zilhiccenin şu ilk on günü yapılan ibadetten daha hayırlı bir amel yoktur. Hz. Peygamber'e (sav) Allah yolunda cihad da mı değil? diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Allah yolunda cihad da (bu on gündeki amele denk) değil. Ancak kişi canı ve malını ortaya koyarak cihada çıkar da sonra bunlardan hiçbiriyle geri dönmezse o hariç.


    Öneri Formu
42380 HM003139 İbn Hanbel, I, 339