448 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona Haccac b. Ebu Zeyneb, ona Ebu Süfyan Talha b. Nafi, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Evimde otururken Rasulullah (sav) bana uğradı ve işaret etti. Hemen ayağa kalkıp yanına gittim. Elimden tutup beni eşlerinden birinin evine götürdü ve eve girdi. Bana da eve girmem için izin verdi ve içeri girdim. "Evde yemek var mı" diye sordu. Evet dediler. Üç tane ekmek getirip bir sofraya koydular. Rasulullah (sav) ekmeklerden birini kendi önüne, birini benim önüme koydu. Üçüncüsünü alıp ikiye böldü. Birini kendi önüne birini benim önüme koydu. "Katık var mı" diye sordu. Yok. Ancak biraz sirke var dediler. "Getirin! Sirke ne güzel azıktır" buyurdu.
Bize Haccac b. Şair ve Ahmed b. Saîd b. Sahr, o ikisine Ebu Numan, ona Sabit, -Haccac b. Yezid'in rivayetinde Ebu Zeyd el-Ahvel- ona Asım, ona Abdullah b. el-Hâris, ona da Ebu Eyyüb'ün azatlısı Eflah, Ebu Eyyüb'ün şöyle anlattığını nakletti: Peygamber (sav) ona misafir olmuş ve Efendimiz (sav) alt kata Ebu Eyyüb da üst kata yerleşmişler. Derken Ebu Eyyüb, bir gece kendine kendine düşünüp şöyle demiş: Biz Rasulullah'ın (sav) başının üzerinde yürüyoruz! Bunun üzerine bir kenara çekilerek gecelemişler. Sonra Ebu Eyyüb (bu durumu) Hz. Peygamber'e (sav) söylemiş. Rasulullah (sav); "alt kat daha uygun" buyurdu. Ebu Eyyüb; sen altta bulundukça ben bir çatının üstüne çıkamam demiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) üst kata, Ebu Eyyüb de alt kata geçmiş. Ebu Eyyüb Hz. Peygamber'e (sav) yemek yaparmış. Sofra (kaldırılıp geri) getirildiği vakit onun parmaklarının (yemek kabında değdiği) yeri sorar, (onun yediği yerden yemek amacıyla) parmaklarının yerini araştırırmış. Bir gün ona sarımsaklı bir yemek yapmış. Sofra geri getirildiği vakit Hz. Peygamber'in (sav) parmak yerlerini sormuş. Kendisine; O (sav) yemedi demişler. Bu duruma şaşırmış ve hemen Rasulullah'ın (sav) yanına çıkarak; sarımsak haram mıdır diye sormuş. Hz. Peygamber (sav); "değildir! Lâkin ben ondan hoşlanmıyorum" buyurmuş. Ebu Eyyüb; öyleyse senin hoşlanmadığından (=mâ tekrehu) yahut senin kerih gördüğünden (=mâ kerihte) ben de hoşlanmam demiş. [Ebu Eyyüb; Hz. Peygamber'e (sav) (vahiy sebebiyle) gelinirdi (yani melek gelirdi, bundan dolayı sarımsağı yemezdi) demiştir.]