204 Kayıt Bulundu.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İbn Ebu Hâzim, ona babası, ona da Sehl b. Sa'd; (T) Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Ğassân Muhammed b. Mutarrif, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle söylemiştir: 'Beyaz iplik siyah iplikten ayrılıncaya dek yiyin ve için' ayeti indirildiğinde 'şafak' (مِنَ الْفَجْرِ) kısmı inmedi. Bundan dolayı bazı kimseler oruç tutmak istediklerinde ayağına beyaz ve siyah iplik bağlardı ve (iki ipliğin) rengi belli olana kadar yemeye devam ederlerdi. Sonra Allah, ayetin 'şafak' (مِنَ الْفَجْرِ) kısmına da indirdi de insanlar, bununla gece ve gündüzün kastedildiğini anladılar.'
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Bükeyr, ona Seleme b. Ekva'ın azatlısı Yezid, ona da Seleme b. Ekva şöyle rivayet etmiştir: "(Oruca güç yetiremeyenler bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler) ayeti nazil olduğunda, bir sonraki ayet inip de öncekinin hükmünü neshedinceye dek, bizden oruç tutmayıp fidye vermek isteyenler bu önceki ayete göre davranırdı."
Bize Züheyr b. Harb ve Harun b. Abdullah, -Metin Züheyr'e aittir.- onlara Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." [Âl-i İmrân, 3/187] ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular.
Bize Hasan b. Muhammed ez-Za‘farân, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." [Âl-i İmrân, 3/187] ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular. [Ebû Îsâ der ki: Bu hadis hasen, sahih ve garip bir hadistir.]
Bize Muhammed b. İsmail b. İbrahim, ona Yezid, ona Verkâ, ona Amr b. Dînâr, ona Atâ, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: "(Oruca güç yetiremeyenler, bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler) ayeti ile, oruca güç yetiremeyen kimseler bir fakiri doyuracak kadar fidye ile yükümlü tutulmuştu. (Kim fazladan hayır işlerse) ayeti ile de başka bir fakiri daha doyurmak kastedilmiş olup, önceki ayet neshedilmemişti. (Bu kendisi için daha hayırlı olur. Bu durumda oruç tutmanız sizin için çok daha hayırlıdır) ayetinde ise, sadece oruç tutamayan veya şifa bulamayacak derecede hasta olan kimseler ruhsat tanınmıştır."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman, ona Süfyân, ona Kays, ona da Târık b. Şihâb şöyle demiştir: "Yahudiler, Hz. Ömer'e 'Sizin okuduğunuz bir ayet var şayet o bize inmiş olsaydı indiği günü bayram ilan ederdik' dediler. Hz. Ömer 'ben, o ayetin nerede, ne zaman indirildiğini ve Rasulullah'ın o vakitte nerede bulunduğunu mutlak olarak biliyorum: Bu ayet Arefe gününde ve Allah'a yemin olsun biz Arafat'ta (vakfede iken) bulunurken indirilmiştir' dedi ve şu ayeti okudu: 'Bugün, sizin dininizi kemale erdirdim.' (Mâide, 5/3). Süfyân der ki: Ben o günün Cuma günü olup olmadığı konusunda emin değilim."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir: İbn Zübeyir fitnesinin olduğu sene iki adam İbn Ömer'e geldi ve “İnsanların düzeni bozuldu, sen ki Ömer'in oğlu ve Hz. Peygamber'in sahabisisin, savaşa çıkmanı engelleyen nedir?” diye sordular. Bunun üzerine İbn Ömer “beni engelleyen şey Allah'ın kardeşimin kanını haram kılmasıdır” dedi. O adamlar “Ama Allah "bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..." (Bakara, 2/193) buyurmadı mı?” dediler. İbn Ömer de “Biz onlarla savaştık ve sonunda fitne yok oldu. Şimdi din sadece Allah'a aittir. Ama sizler bir fitne çıksın da din Allah'tan başkasına ait olsun diye savaşmak istiyorsunuz” cevabını verdi.
Bize Yahya (b. Yahya), ona Mâlik, ona Kasım b. Muhammed ve Abdullah b. Ömer'in azatlısı Nâfi' şöyle rivayet etmişlerdir: "Allah'ın (tebâreke ve teâlâ) kitabındaki şu ayete göre itikâf oruçsuz olmaz: (Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için. Sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafta iken de eşlerinize yaklaşmayın.) (Bakara, 2/187) Çünkü Allah burada itikâfı oruçla birlikte zikretmiştir." [İmam Malik 'Bize göre de uygulama bu hadise göredir. Yani itikâf ancak oruçlu iken olur' demiştir.]
Bize Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." Âl-i İmrân, 3/188 ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." Âl-i İmrân, 3/187 ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." Âl-i İmrân, 3/188 ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İbn Ebu Hâzim, ona babası, ona da Sehl b. Sa'd; (T) Bize Said b. Ebu Meryem, ona Ebu Ğassân Muhammed b. Mutarrif, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle söylemiştir: 'Beyaz iplik siyah iplikten ayrılıncaya dek yiyin ve için' ayeti indirildiğinde 'şafak' (مِنَ الْفَجْرِ) kısmı inmedi. Bundan dolayı bazı kimseler oruç tutmak istediklerinde ayağına beyaz ve siyah iplik bağlardı ve (iki ipliğin) rengi belli olana kadar yemeye devam ederlerdi. Sonra Allah, ayetin 'şafak' (مِنَ الْفَجْرِ) kısmına da indirdi de insanlar, bununla gece ve gündüzün kastedildiğini anladılar.