132 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona da Nafi', "Abdullah b. Ömer'in (ra) fitne zamanında umre yapmak üzere çıktı. Eğer Beyt'e ulaşmam engellenirse biz de Rasulullah (sav) ile yaptığımız gibi yaparız dedi. Bir umre yapmak niyetiyle ihrama girdi. Bir süre yoluna devam etti. Nihâyet el-Beydâ'ya çıktığı vakit arkadaşlarına dönerek; her ikisinin (haccın ve umrenin) durumu aynıdır. Benim umre ile hac yapmayı da (niyet ederek) kendime vacip kıldığıma sizleri şahit tutuyorum dedi ve yoluna devam etti. Nihâyet Beyt'e /Kâbe'ye varınca etrafında yedi şavt yaparak tavaf etti. Safa ile Merve arasında yedi defa sa'y yaptı. Buna da daha fazla bir şey katmadı. Bunun kendisine kâfi geleceği kanaatine varıp kurbanını kesti."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Yahya Kattan, ona Ubeydullah, ona da Nafi şöyle rivayet etmiştir: Haccac'ın İbn Zübeyir ile savaşmak üzere (Mekke yakınına) indiği zaman Abdullah b. Abdullah ve Salim b. Abdullah (babaları) Abdullah (b. Ömer) ile konuşup ona “bu sene hacca gitmesen zarar etmiş olmazsın. Zira biz bunlar (Haccac ile İbn Zübeyir) arasında çıkacak bir savaşın, senin Kabe'ye varmana engel olmasından endişe ediyoruz” dediler. O da “eğer benim Kabe'ye varmama engel olunursa, ben de kendisi ile birlikte iken Rasulullah'ın (sav), Kureyş kâfirleri kendisinin Kabe'ye varmasına engel olduğunda, yaptığı gibi yapar, umreyi kendime vacip kıldığıma sizleri şahit tutarım” deyip yola koyuldu. Nihâyet Zü'l-Huleyfe'ye vardığında umre yapmak niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. Sonra “eğer benim önüm kesilmezse umremi eda ederim. Şayet bana engel olunup Kabe'ye varmama engel olunursa, o zaman ben de kendisi ile bulunduğum zaman Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi yaparım” dedi. Sonra da "And olsun ki Allah’ın Rasulü’nde sizin için uyulmaya değer güzel örnekler vardır" (Ahzâb, 21) ayetini okuyup yoluna devam etti. Nihâyet Beydâ'nın üst taraflarına vardığında “hac ile umrenin durumu şüphesiz aynıdır. Eğer benim umre yapmama engel olunursa, hac yapmama da engel olunmuş olur. Umre ile birlikte hac yapmayı kendime vacip kıldığıma sizi şahit tutuyorum” diyerek yola devam etti. Nihâyet Kudeyd'de bir kurbanlık satın aldı. Sonra hem umre hem de hac için Beyt'in etrafında bir tavaf ve Safa ile Merve arasında bir defa sa'y yaptı ve Kurban Bayramı birinci günü haccını tamamlayıncaya kadar, hac ve umre için giydiği ihramından çıkmadı.
Bize Muhammed b. Rumh, ona Leys; (T) Bize Kuteybe –bu lafızla-, ona Leys, ona da Nafi şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer (r.anhumâ) Haccac’ın İbn Zübeyir’i kuşatma altına aldığı sene hac yapmak istedi. Ona “insanlar arasında bir savaş var, bu sebeple onların seni (hac etmekten) alıkoymalarından korkarız” denilince, O da "And olsun ki sizin için Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) ayetini okuyup sonra da “o zaman ben de Rasulullah’ın (sav) yaptığı gibi yaparım. Ben kendim için umre yapmayı vacip kıldığıma sizi şahit tutarım” dedi. Sonra yola koyulup Beydâ sırtlarına varınca “hacc ile umrenin durumu aynıdır. Umre ile birlikte bir haccı yapmayı da kendime vacip kıldığıma şahit olun” İbn Rumh der ki: “sizi şahit tutarım” dedi ve Kudeyd’den satın aldığı bir hayvanı hedy (kurbanlık) olarak beraberinde olduğu halde hem hac hem de umre için ihrama girip Mekke'ye vardı. Kabe'yi tavaf edip sa'y yaptı, fazla da bir şey yapmadı. Kurban Bayramı gününe kadar kurban kesmedi, ihram yasaklarına uyup ne tıraş oldu, ne de saçlarını kısalttı. Kurban Bayramı günü kurbanını kesti, saçlarını tıraş etti ve ilk yaptığı tavafın hem hac hem de umre tavafı yerine geçtiğine hükmetti. İbn Ömer (r.anhumâ) “İşte Rasulullah (sav) da böyle yapmıştı” dedi.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Yahya Kattan, ona Ubeydullah, ona da Nafi şöyle rivayet etmiştir: Haccac'ın İbn Zübeyir ile savaşmak üzere (Mekke yakınına) indiği zaman Abdullah b. Abdullah ve Salim b. Abdullah (babaları) Abdullah (b. Ömer) ile konuşup ona “bu sene hacca gitmesen zarar etmiş olmazsın. Zira biz bunlar (Haccac ile İbn Zübeyir) arasında çıkacak bir savaşın, senin Kabe'ye varmana engel olmasından endişe ediyoruz” dediler. O da “eğer benim Kabe'ye varmama engel olunursa, ben de kendisi ile birlikte iken Rasulullah'ın (sav), Kureyş kâfirleri kendisinin Kabe'ye varmasına engel olduğunda, yaptığı gibi yapar, umreyi kendime vacip kıldığıma sizleri şahit tutarım” deyip yola koyuldu. Nihâyet Zü'l-Huleyfe'ye vardığında umre yapmak niyetiyle ihrama girip telbiye getirdi. Sonra “eğer benim önüm kesilmezse umremi eda ederim. Şayet bana engel olunup Kabe'ye varmama engel olunursa, o zaman ben de kendisi ile bulunduğum zaman Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi yaparım” dedi. Sonra da "And olsun ki Allah’ın Rasulü’nde sizin için uyulmaya değer güzel örnekler vardır" (Ahzâb, 21) ayetini okuyup yoluna devam etti. Nihâyet Beydâ'nın üst taraflarına vardığında “hac ile umrenin durumu şüphesiz aynıdır. Eğer benim umre yapmama engel olunursa, hac yapmama da engel olunmuş olur. Umre ile birlikte hac yapmayı kendime vacip kıldığıma sizi şahit tutuyorum” diyerek yola devam etti. Nihâyet Kudeyd'de bir kurbanlık satın aldı. Sonra hem umre hem de hac için Beyt'in etrafında bir tavaf ve Safa ile Merve arasında bir defa sa'y yaptı ve Kurban Bayramı birinci günü haccını tamamlayıncaya kadar, hac ve umre için giydiği ihramından çıkmadı.
Bize Hennâd b. Serî, ona İbn Ebu Zâide, ona Abdülaziz, ona er-Rabî b. Sebre, ona da babası (Sebre b. Ma'bed) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte sefere çıktık, Usfan’a vardığımızda Surâka b. Mâlik el-Mudlicî “ey Allah’ın Rasulü, sen bizlere bugün doğmuş kimselere açıklama yaparcasına açıklama yap” dedi. Rasulullah (sav) da şöyle buyurdu: "Yüce Allah sizin bu haccınızın içine de bir umreyi yerleştirmiş bulunuyor. Bu sebeple, yanında hediyelik kurbanlık bulunanlar hariç, (Mekke'ye) vardığınızda Beyt'i tavaf edip, Safa ile Merve arasında sa'y eden bir kimse ihramdan çıkmış olacak.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Bekr el-Hanefî, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: Hac aylarında, hac için ihram giymiş olarak Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıktık ve Serif mevkiinde konakladık. Âişe der ki: Rasulullah (sav) ashabının yanına çıkıp onlara "yanında hediyelik kurbanlığı bulunmayan ve umreye niyet etmek isteyen kimse bunu yapsın. Ama beraberinde hediyelik kurbanlığı bulunanlar yapmasın" buyurdu. Âişe der ki: Sahabeden bazısı onun bu tavsiyesine uydu, bazısı uymadı. Rasulullah (sav) ve sahabeden bazı adamlar ise, gücü kuvveti yerinde ve beraberlerinde hediyelik kurbanlığı olduğundan dolayı umreye niyetlenmedi. Âişe der ki: Rasulullah (sav) yanıma girdi, bu sırada ben ağlıyordum. "Neden ağlıyorsun ey kadın" buyurdu. Ben de “ashabına söylediğin sözleri işittim ve benim umre yapma imkânımın olmadığını gördüm” dedim. "durumun ne?" buyurdu. “namaz kılamıyorum” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "bunun sana zararı olmaz, sen de Âdem’in kızlarından bir kadınsın. Allah onlar hakkında neyi yazıp takdir buyurmuş ise senin hakkında da onu yazmıştır. Bu sebeple sen hac niyetin üzere kal ve haccının gereklerini yerine getir. Allah’ın sana umreyi de nasip etmesi umulur" buyurdu. Âişe der ki: Veda haccında çıkıp ve Mina’ya vardığımız zaman temizlenmiş oldum. Sonra Mina’dan yola çıkıp, Beyt’i tavaf ettim. Âişe der ki: Sonra Hz. Peygamber ile birlikte son kafile içinde Mina'dan yola çıktık, o Muhassab mevkiinde konaklayınca, biz de onunla birlikte konakladık. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman’ı çağırarak "Kız kardeşini Harem’in dışına çıkart, o da bir umre yapmak üzere niyet edip ihrama girsin. Sonra bu umreyi bitirin. Arkasından her ikiniz de buraya gelin. Ben sizleri yanıma döneceğiniz vakte kadar bekleyeceğim" buyurdu. Âişe der ki: Biz de umre yapmak üzere Harem’in dışına çıktık. Nihâyet umremi yapıp, tavafı bitirdikten sonra seher vaktinde onun yanına geldim. Allah Rasulü "bitirdiniz mi?" buyurdu. Ben de “evet” dedim. Bunun üzerine yola koyulmak üzere hazırlık yapılmasını sahabesine ilan ettirdi. İnsanlar da hazırlıklarını yapıp yola koyuldular ve Medine istikametinde yoluna devam etti. Hadisde geçen "ضَيْرُ " kelimesi "ضَارَ يَضِيرُ ضَيْرًا" kökünden gelen bir mastardır. "ضَارَ يَضُورُ ضَوْرًا" ve "ضَرَّ يَضُرُّ ضَرًّا" şeklinde söylendiği olur.
Bize Kuteybe, ona el-Leys, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer (r.anhumâ) Haccac’ın İbn Zübeyir’i kuşatma altına aldığı sene hac yapmak istedi. Ona “insanlar arasında bir savaş var, bu sebeple onların seni (hac etmekten) alıkoymalarından korkarız” denilince, O da "And olsun ki sizin için Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) ayetini okuyp sonra da “o zaman ben de Rasulullah’ın (sav) yaptığı gibi yaparım. Ben kendim için umre yapmayı vacip kıldığıma sizi aynıdır. Sizi umrem ile birlikte bir haccı yapmayı da kendime vacip kıldığıma şahit tutarım” dedi ve Kudeyd’den satın aldığı bir hayvanı hedy (kurbanlık) olarak beraberinde götürdü. Bundan fazla da bir şey yapmadı ve Kurban Bayramı gününe kadar kurban kesmedi, ihram yasaklarına uyup ne traş oldu, ne de saçlarını kısalttı. Kurban Bayramı günü kurbanını kesti, saçlarını tıraş etti ve ilk yaptığı tavafın hem hac hem de umre tavafı yerine geçtiğine hükmetti. İbn Ömer (r.anhumâ) “İşte Rasulullah (sav) da böyle yapmıştı” dedi.
Bize Ahmed b. İsâ, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Nevfel el-Kuraşî, ona Urve b. ez-Zübeyr, (hac niyetiyle ihrama giren kimse tavaf ve sa’y ile ihramdan çıkabilir mi, çıkamaz mı meselesini) sorması üzerine şu cevabı vermiştir: "Nebi (sav) hac etti. Âişe’nin (r.anhâ) bana haber verdiğine göre, Mekke’ye geldiği zaman ilk yaptığı iş abdest almak oldu, sonra Kabe’yi tavaf etti, sonra da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra Ebu Bekir (ra) hac etti, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Ömer (r.a) bunun gibi yaptı, sonra Osman hac etti, onun ilk yaptığını gördüğüm iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, sonra o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Muaviye ve Abdullah b. Ömer (de aynı şekilde yaptı). Sonra ben babam Zübeyir b. Avvâm ile birlikte hac yaptım, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra ben Muhacirlerin ve Ensar’ın da böyle yaptıklarını gördüm ve onlar da ihramdan çıkmadılar. En son bu işi yaptığını gördüğüm kişi ise İbn Ömer idi. O da haccı bozup umreye çevirmedi. İşte İbn Ömer onların yanında, ama nedense ona bu konuyu sormuyorlar. Öncekilerin hepsi önce Kabe’yi tavaf ettiler, sonra da haccı umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Ben annemin (Esma’nın ) ve teyzemin (Âişe’nin) Mekke’ye geldiklerinde Kabe’yi tavaf etmeden önce hiçbir iş yapmadıklarını, Kabe’yi tavaf ettikten sonra da ihramdan çıkmadıklarını gördüm."
Bize Ahmed b. İsâ, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Nevfel el-Kuraşî, ona Urve b. ez-Zübeyr, (hac niyetiyle ihrama giren kimse tavaf ve sa’y ile ihramdan çıkabilir mi, çıkamaz mı meselesini) sorması üzerine şu cevabı vermiştir: "Nebi (sav) hac etti. Âişe’nin (r.anhâ) bana haber verdiğine göre, Mekke’ye geldiği zaman ilk yaptığı iş abdest almak oldu, sonra Kabe’yi tavaf etti, sonra da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra Ebu Bekir (ra) hac etti, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Ömer (r.a) bunun gibi yaptı, sonra Osman hac etti, onun ilk yaptığını gördüğüm iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, sonra o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Daha sonra Muaviye ve Abdullah b. Ömer (de aynı şekilde yaptı). Sonra ben babam Zübeyir b. Avvâm ile birlikte hac yaptım, onun da ilk başta yaptığı iş Kabe’yi tavaf etmek oldu, o da haccını umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Sonra ben Muhacirlerin ve Ensar’ın da böyle yaptıklarını gördüm ve onlar da ihramdan çıkmadılar. En son bu işi yaptığını gördüğüm kişi ise İbn Ömer idi. O da haccı bozup umreye çevirmedi. İşte İbn Ömer onların yanında, ama nedense ona bu konuyu sormuyorlar. Öncekilerin hepsi önce Kabe’yi tavaf ettiler, sonra da haccı umreye çevirmedi (ve hac ihramını çıkarmadı). Ben annemin (Esma’nın ) ve teyzemin (Âişe’nin) Mekke’ye geldiklerinde Kabe’yi tavaf etmeden önce hiçbir iş yapmadıklarını, Kabe’yi tavaf ettikten sonra da ihramdan çıkmadıklarını gördüm."