Öneri Formu
Hadis Id, No:
32738, B004772
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ جَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ عِنْدَهِ أَبَا جَهْلٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى أُمَيَّةَ بْنِ الْمُغِيرَةِ ، فَقَالَ « أَىْ عَمِّ قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، كَلِمَةً أُحَاجُّ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَلَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْرِضُهَا عَلَيْهِ ، وَيُعِيدَانِهِ بِتِلْكَ الْمَقَالَةِ حَتَّى قَالَ أَبُو طَالِبٍ آخِرَ مَا كَلَّمَهُمْ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ، وَأَبَى أَنْ يَقُولُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَاللَّهِ لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ ) وَأَنْزَلَ اللَّهُ فِى أَبِى طَالِبٍ ، فَقَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ ) . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( أُولِى الْقُوَّةِ ) لاَ يَرْفَعُهَا الْعُصْبَةُ مِنَ الرِّجَالِ . ( لَتَنُوءُ ) لَتُثْقِلُ . ( فَارِغًا ) إِلاَّ مِنْ ذِكْرِ مُوسَى . ( الْفَرِحِينَ ) الْمَرِحِينَ . ( قُصِّيهِ ) اتَّبِعِى أَثَرَهُ ، وَقَدْ يَكُونُ أَنْ يَقُصَّ الْكَلاَمَ ( نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ ) . ( عَنْ جُنُبٍ ) عَنْ بُعْدٍ عَنْ جَنَابَةٍ وَاحِدٌ ، وَعَنِ اجْتِنَابٍ أَيْضًا ، يَبْطِشُ وَيَبْطُشُ . ( يَأْتَمِرُونَ ) يَتَشَاوَرُونَ . الْعُدْوَانُ وَالْعَدَاءُ وَالتَّعَدِّى وَاحِدٌ . ( آنَسَ ) أَبْصَرَ . الْجِذْوَةُ قِطْعَةٌ غَلِيظَةٌ مِنَ الْخَشَبِ ، لَيْسَ فِيهَا لَهَبٌ ، وَالشِّهَابُ فِيهِ لَهَبٌ . وَالْحَيَّاتُ أَجْنَاسٌ الْجَانُّ وَالأَفَاعِى وَالأَسَاوِدُ . ( رِدْءًا ) مُعِينًا . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( يُصَدِّقُنِى ) وَقَالَ غَيْرُهُ ( سَنَشُدُّ ) سَنُعِينُكَ كُلَّمَا عَزَّزْتَ شَيْئًا فَقَدْ جَعَلْتَ لَهُ عَضُدًا . مَقْبُوحِينَ مُهْلَكِينَ . ( وَصَّلْنَا ) بَيَّنَّاهُ وَأَتْمَمْنَاهُ . ( يُجْبَى ) يُجْلَبُ . ( بَطِرَتْ ) أَشِرَتْ . ( فِى أُمِّهَا رَسُولاً ) أُمُّ الْقُرَى مَكَّةُ وَمَا حَوْلَهَا . ( تُكِنُّ ) تُخْفِى . أَكْنَنْتُ الشَّىْءَ أَخْفَيْتُهُ ، وَكَنَنْتُهُ أَخْفَيْتُهُ وَأَظْهَرْتُهُ . ( وَيْكَأَنَّ اللَّهَ ) مِثْلُ أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ ( يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ) يُوَسِّعُ عَلَيْهِ وَيُضَيِّقُ عَلَيْهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Bana Saîd b. el-Müseyyeb babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Talib’in vefatı yaklaşınca Rasulullah (sav), yanına geldi, yanında Ebu Cehil ve Abdullah b. Ebu Umeyye b. el-Muğire vardı. “Amcacığım, Allah nezdinde onu senin lehine delil olarak göstereceğim bir söz olan Lâ ilâhe illallah de” buyurdu. Ebu Cehil ile Abdullah b. Ebu Umeyye. Abdülmuttalib’in dininden yüz mü çevireceksin? dediler. Rasulullah (sav) bu sözü ona teklif etmeyi sürdürdükçe onlar da söyledikleri sözlerini ona tekrar edip durdular. Sonunda Ebu Talib’in onlara son olarak söylediği. Abdulmuttalib’in dini üzere (ölüyorum) demesi oldu ve Lâ ilâhe illallah demeyi kabul etmedi. (Saîd’in babası el-Müseyyeb) dedi ki: Bunun üzerine yüce Allah: “Müşriklere, Nebi’nin de müminlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir” (Tevbe, 9/13) buyruğunu indirdi. Ebu Talib hakkında da Rasulullah’a (sav) hitaben: “Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin ama Allah, dilediğini hidâyete erdirir” (Kasas, 28/56) buyurdu.
İbn Abbas dedi ki: “Uli’l-kuvve” (Kasas, 28/76): Güçlü kuvvetli bir grup erkeğin kaldıramayacağı, “Letenûu” (Kasas, 28/76) ağır gelirdi; “Fâriğa” (Kasas, 28/10) Musa’nın annesinin kalbinde yalnızca onu düşünmekten başka bir şey yoktu; “El-ferihîn” (Kasas, 28/76) şımarıklar; “Kussîhi” (Kasas, 28/11): onun arkasından git, demektir. Bazen bu lafız bir sözü anlatmak anlamına da gelebilir. “Nahnu nekussu aleyke ahsene’l-kasas” (Yusuf, 12/3): Sana en güzel kıssaları anlatıyoruz, buyruğunda olduğu gibi, “An cunubin” (Kasas, 28/11) uzaktan; “An cenâbetin” ve “An ictinâbin” ibareleri de aynıdır, (uzaktan anlamını ifade eder). “Betaşa ve yebtışu”: yakaladı, yakalar demektir. “Ye’temirûne” (Kasas, 28/20) birbirleriyle danışıyorlar, demektir. “El-udvân” (Kasas, 28/28) düşmanlık etmek, haksızlık etmek demek olup, el-‘adâ ve et-tea’ddi ile aynı anlamdadır. “Ânese” (Kasas, 28/29) gördü, anlamındadır.
“El Cezve” (Kasas, 28/31) alevi olmayan kalın odun parçası, “eş-Şihâb” ise alevi olan odun parçası demektir. Yılanlar çeşit çeşittir, el-Cânn el-Efâî, el-Esâvid bunlar arasındandır. “Rid’en” (Kasas, 28/34) yardımcı olmak üzere, demektir. İbn Abbas “Yusaddikunî” (Kasas, 28/34) beni doğrulaması (için) anlamındadır, demiştir. Başkası da “Seneşuddu” (Kasas, 28/35): sana yardım edeceğiz, demektir. Nitekim biz bir şeye yardım edip onu güçlendirecek olursak, ona “Adud” vermiş (yani pazusunu güçlendirmiş oluruz) anlamına gelir. “Makbûhîn” (Kasas, 28/42) helâk edilmişler, anlamındadır.
“Ve’ssalnâ” (Kasas, 28/51) onu açıkladık, onu tamamladık anlamındadır. “Yucbâ” (Kasas, 28/57) getirilir, celb edilir, demektir. “Batırat” (Kasas, 28/58) şımardı, anlamındadır. “Fi ummihâ Rasulâ” (Kasas, 28/59) şehirlerin anası Mekke ve onun çevresi kast edilir. “Tukinnu” (Kasas, 28/69) gizlersin, saklarsın, demektir. “Eknentu’ş-şey’e” den gelmektedir ki o şeyi gizledim, anlamına gelir. “kenentuhû” anlamı ise hem onu saklayıp gizledim, hem onu açığa çıkardım, anlamına gelir.
“Veykeennellâhe” (Kasas, 28/82) ibaresi elem tera ennellâhe. Allah’ın… görmedin mi anlamındadır. “Yebsutu’r-rızka limen yeşâu ve yakdir” (Kasas, 28/82) dilediği kimsenin rızkını genişletir, dilediğininkini ise daraltır, demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/239
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın ihsanı ve nimetleri
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Helak, geçmiş ümmetlerin helak sebepleri
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Peygamberler, Görevi, İşlevi, Misyonu
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Siyer, Hz. Peygamber'in Ebu Talib'i İslam'a daveti
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Tarihsel Şahsiyetler, Karun
Öneri Formu
Hadis Id, No:
590, M000135
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمِ بْنِ مَيْمُونٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ كَيْسَانَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ الأَشْجَعِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِعَمِّهِ
"قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ لَكَ بِهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ." قَالَ لَوْلاَ أَنْ تُعَيِّرَنِى قُرَيْشٌ يَقُولُونَ إِنَّمَا حَمَلَهُ عَلَى ذَلِكَ الْجَزَعُ لأَقْرَرْتُ بِهَا عَيْنَكَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ "(إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ)"
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Hatim b. Meymun, ona Yahya b. Said, ona Yezid b. Keysan, ona Ebu Hazim el-Eşca'î, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) amcasına; "'Allah'tan başka ilah yoktur de kıyamet günü senin için şahitlik edeyim" demişti. Amcası eğer Kureyş'in beni kınamayacağını ve korkudan bunu yaptı demeyeceklerini bilseydim bunu söyleyip seni memnun ederdim dedi. Bunun üzerine Allah (cc): "Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir." (Kasas: 28/56) âyetini indirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 135, /41
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Yezid b. Keysan el-Yeşküri (Yezid b. Keysan)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Hatim es-Semîn (Muhammed b. Hatim b. Meymun)
Konular:
Allah İnancı, hidayet ve dalalete sevketmesi
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1467, M000510
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ الْقَوَارِيرِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ أَبِى بَكْرِ الْمُقَدَّمِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ الأُمَوِىُّ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ عَنِ الْعَبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ نَفَعْتَ أَبَا طَالِبٍ بِشَىْءٍ فَإِنَّهُ كَانَ يَحُوطُكَ وَيَغْضَبُ لَكَ قَالَ
"نَعَمْ هُوَ فِى ضَحْضَاحٍ مِنْ نَارٍ وَلَوْلاَ أَنَا لَكَانَ فِى الدَّرْكِ الأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî ve Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî ve Muhammed b. Abdülmelik el-Ümevî, ona Ebu Avane, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Abdullah b. el-Haris b. Nevfel rivayet ettiğine göre Abbas b. Abdülmuttalib (ra); ey Allah'ın Rasulü! Ebu Talib'e bir faydan oldu mu? O seni kollar ve senin adına düşmanlarına kızardı diye sormuştu. Hz. Peygamber (sav); "evet. O cehennemin sığ bir yerindedir. Eğer ben olmasaydım cehennemin en derin yerinde olurdu" buyurmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 510, /110
Senetler:
()
Konular:
İyilik, İyiliğin ahirette gayrı müslimlere faydası
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1474, M000511
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ قَالَ سَمِعْتُ الْعَبَّاسَ يَقُولُ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا طَالِبٍ كَانَ يَحُوطُكَ وَيَنْصُرُكَ فَهَلْ نَفَعَهُ ذَلِكَ قَالَ
"نَعَمْ وَجَدْتُهُ فِى غَمَرَاتٍ مِنَ النَّارِ فَأَخْرَجْتُهُ إِلَى ضَحْضَاحٍ."
Tercemesi:
Bize İbn Ebû Ömer, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Abdullah b. el-Haris, ona Abbas şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav); ey Allah'ın Rasulü! Ebu Talib seni korur ve sana yardım ederdi. Bu ona fayda verecek mi? diye sordu. Hz. Peygamber (sav); "evet. Ona fayda verdi. Onu cehennemin dalgaları içinde buldum da sığ bir yere çıkardım" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 511, /111
Senetler:
()
Konular:
İyilik, İyiliğin ahirette gayrı müslimlere faydası
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1495, M000512
Hadis:
وَحَدَّثَنِيهِ مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ سُفْيَانَ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ عُمَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ قَالَ أَخْبَرَنِى الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ح
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ بِهَذَا الإِسْنَادِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِنَحْوِ حَدِيثِ أَبِى عَوَانَةَ.
Tercemesi:
Bu hadisi bana Muhammed b. Hatim, ona Yahya b. Said, ona Süfyan, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Abdullah b. Haris, ona Abbas b. Abdülmuttalib; (T)
Bize Ebu Bekir b. Ebû Şeybe, ona Veki', ona Süfyan bu isnadla Hz. Peygamber'den (sav) Ebu Avane'nin hadisine benzer şekilde nakletmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 512, /111
Senetler:
()
Konular:
İyilik, İyiliğin ahirette gayrı müslimlere faydası
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1496, M000513
Hadis:
وَحَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنِ ابْنِ الْهَادِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خَبَّابٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذُكِرَ عِنْدَهُ عَمُّهُ أَبُو طَالِبٍ فَقَالَ
"لَعَلَّهُ تَنْفَعُهُ شَفَاعَتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيُجْعَلُ فِى ضَحْضَاحٍ مِنْ نَارٍ يَبْلُغُ كَعْبَيْهِ يَغْلِى مِنْهُ دِمَاغُهُ."
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys b. el-Hâd, ona Abdullah b. Habbab, ona Ebu Said el-Hudrî (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah'ın (sav) yanında amcası Ebu Talib'in adı geçmişti.
"Umulur ki şefaatim kıyamet günü ona fayda verir. Cehennemin sığ bir yerine konur, ateş topuklarına kadar ulaşır ama ondan beyni kaynar" buyurmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 513, /111
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1498, M000515
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ النَّهْدِىِّ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"أَهْوَنُ أَهْلِ النَّارِ عَذَابًا أَبُو طَالِبٍ وَهُوَ مُنْتَعِلٌ بِنَعْلَيْنِ يَغْلِى مِنْهُمَا دِمَاغُهُ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Affan, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona İbn Abbas (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cehennemlikler arasında azabı en hafif olan Ebu Talib'dir. İki nalın giyecek, onlardan beyni kaynayacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 515, /111
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10125, B001360
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ جَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ عِنْدَهُ أَبَا جَهْلِ بْنَ هِشَامٍ ، وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى أُمَيَّةَ بْنِ الْمُغِيرَةِ ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَبِى طَالِبٍ « يَا عَمِّ ، قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، كَلِمَةً أَشْهَدُ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ يَا أَبَا طَالِبٍ ، أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَلَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْرِضُهَا عَلَيْهِ ، وَيَعُودَانِ بِتِلْكَ الْمَقَالَةِ ، حَتَّى قَالَ أَبُو طَالِبٍ آخِرَ مَا كَلَّمَهُمْ هُوَ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ، وَأَبَى أَنْ يَقُولَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا وَاللَّهِ لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ ، مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى فِيهِ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ ) الآيَةَ .
Tercemesi:
Bize İshak, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb, ona babası (Müseyyeb b. Hazn) şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Talib'e ölüm belirtileri geldiğinde Peygamber (sav) onun yanına geldi ve onun yanında Ebu Cehil b. Hişam ile Abdullah b. Ebu Ümeyye bulunuyordu. Peygamber (sav) Ebu Talib'e hitaben: "Ey amca! Lâ ilahe illallah kelimesini söyle de, bununla Allah katında sana şehadet edeyim" dedi. Ebu Cehil ve Abdullah b. Ebu Ümeyye: 'Ey Ebu Talib! Abdulmuttalib milletinden yüz mü çevireceksin?' dediler. Peygamber bu tevhid ifadesini amcasına arz etmeye devam ediyordu. Onlar da sözlerini tekrar ediyordu. Nihayet Ebu Talib bunlara son söz olarak: 'O (yani Ebu Talib), Abdulmuttalib milleti üzeredir' dedi ve Lâ ilahe illallah demekten çekindi. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Allah'a yemin olsun, ben senin için af dilemekten nehy edilmediğim sürece, senin için Allah'tan mağfiret dileyeceğim" dedi. Ardından da Allah şu ayeti indirdi: "Müşriklerin o çılgın ateşin yaranı oldukları muhakkak meydana çıktıktan sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne Peygamber ne de mümin olanların istiğfar etmeleri doğru değildir." (Tevbe, 9/129)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cenâiz 80, 1/455
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19252, N002037
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - وَهُوَ ابْنُ ثَوْرٍ - عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ دَخَلَ عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ فَقَالَ : « أَىْ عَمِّ قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ كَلِمَةً أُحَاجُّ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ » . فَقَالَ لَهُ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ : يَا أَبَا طَالِبٍ أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَلَمْ يَزَالاَ يُكَلِّمَانِهِ حَتَّى كَانَ آخِرُ شَىْءٍ كَلَّمَهُمْ بِهِ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم : « لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَنَزَلَتْ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ ) وَنَزَلَتْ ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdüla'la, ona Muhammed b. Sevr, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona da Said b. el-Müseyyeb (ra), babasından rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ebu Talib'in ölüm anı yaklaştığında Peygamber (sav), onun yanına geldi. Yanında, Ebu Cehil, Abdullah b. Ebu Ümeyye vardı. Rasulullah (sav):
"Ey Amcam: 'Lâ ilâhe illalah' de ki Allah katında sana Şahadet ve şefaat edebileyim," buyurdu. Bunun üzerine Ebu Cehil ve Abdullah b. Ebu Ümeyye: 'Ey Ebu Talib! Abdulmuttalib'in dininden yüz mü çevireceksin?' O ikisi, o derece bu sözü söyletmemek için Ebu Talib'i sıkıştırdılar ki; Ebu Talib'in son sözü: 'Abdulmuttalib'in dini üzereyim,' oldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Yasaklanmadığım sürece senin için mutlaka bağışlanma talebinde bulunacağım." Bunun üzerine Tövbe suresi 113. ayeti nazil oldu:
"Allah’tan başka kimselere ve nesnelere de ilahlık yakıştıran kimselerin Cehennemlik oldukları besbelli olduktan sonra yakın akrabaları olsa bile onların bağışlanmalarını istemek artık ne Peygambere ne de iman edenlere yakışır." Yine Kasas suresi 56. ayeti de nazil oldu:
"Gerçek şu ki sen her sevdiğini doğru yola yöneltemezsin. Fakat Allah'tır yönelmek isteyeni dilediği şekilde doğru yola yönelten ve yine O'dur doğru yola erişecekleri en iyi bilen."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cenâiz 2037, /2220
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Sevr es-San'ai (Muhammed b. Sevr)
6. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
Kur'an, nuzül sebebi
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib