45 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeyd b. Esbât b. Muhammed el-Kuraşî, ona babası (Esbât b. Muhammed), ona el-A‘meş, ona Abdullah b. Abdullah er-Razî, ona da Talha b. Ömer’in azatlısı Sa‘d şöyle demiştir: Nebi’yi (sav) bir hadisi zikrederken dinledim, eğer ben onu bir ya da iki defa –yedi defa sayıncaya kadar devam etti- dinlememiş olsaydım (bu hadisi rivayet etmezdim). Fakat ben bu hadisi bundan daha fazla sayıda dinledim. Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinledim: "el-Kifl İsrail oğullarından birisi idi. İşlediği hiçbir günahtan çekinmezdi. Ona bir kadın geldi, onunla beraber olma karşılığında ona altmış dinar verdi. Bir erkeğin hanımı ile beraber olmak için oturduğu şekilde, o kadının yanına oturunca kadın titredi ve ağladı. El-Kifl 'Neden ağlıyorsun, ben seni zorladım mı?' dedi. Kadın 'Hayır, fakat bu şimdiye kadar hiç yapmadığım bir iştir, beni bu işi yapmaya iten de muhtaçlıktan başkası değildir' dedi. el-Kifl 'Sen bu işi daha önce yapmadığın halde mi yapacaktın? Haydi, git, o para da senin olsun' dedi. Ayrıca 'Hayır, Allah’a yemin ederim, artık bundan sonra ebediyen Allah’a isyan etmeyeceğim' diye ekledi. Aynı gece vefat etti, sabah olunca kapısının üzerinde 'Şüphesiz Allah el-Kifl’in günahlarını bağışladı' ibaresi yazılı idi." [Ebu İsa der ki: Bu, hasen bir hadistir. Bu hadisi Şeybân ve daha başkaları da el-A‘meş’den buna yakın olarak zikretmiş ve onu Hz. Peygamber'in (sav) sözü (merfu) olarak rivayet etmişlerdir. Kimisi de bu hadisi el-A‘meş’den rivayet etmiş ama Hz. Peygamber'den (sav) (merfu olarak) rivayet etmemiştir.] [Ebu Bekr b. Ayyaş da bu hadisi el-A‘meş’den rivayet etmekle birlikte rivayetinde hata etmiş ve “Abdullah b. Abdullah’a Saîd b. Cübeyr, ona İbn Ömer rivayet etmiştir” demiştir. Hâlbuki bu mahfuz bir rivayet değildir. Abdullah b. Abdullah er-Razî ise Kûfeli birisidir. Onun büyük annesi Ali b. Ebu Talib’in bir cariyesi idi. Abdullah b. Abdullah er-Razî’den Ubeyde ed-Dabbî, el-Haccac b. Ertâ ve büyük ilim ehlinden daha başkaları rivayet almışlardır.]
Bize Ebu Muğira, ona Evzâî, ona Hassân b. Atiyye, ona Ebu Kebşe, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir ayet dahi olsa benden aldığınızı başkalarına aktarınız. İsrailoğulları'ndan rivayette bulunmanızda ise bir sıkıntı yoktur. Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın."
Bana İshak b. İsa, ona Abdurrahman b. Zeyd, ona babası (Zeyd b. Eslem), ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Biz oturup Hz. Peygamber'den (sav) işittiklerimizi yazıyorduk. Hz. Peygamber (sav) çıkageldi ve "bu yazdıklarınız nedir?" diye sordu. Biz de “Senden işittiklerimiz” dedik. Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın kitabının yanında başka bir kitap mı (yazıyorsunuz)!" Biz “Senden işittiklerimiz sadece” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'ın Kitabını yazın, sadece Allah'ın kitabını yazın. Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı (yazıyorsunuz). Sadece ve sadece Allah'ın Kitabını yazın" buyurdu. Ebu Hureyre der ki: Bunun üzerine biz de onları bir tepede topladık ve hepsini yaktık. Sonra Rasulullah'a (sav) “ey Allah'ın Rasulü, Senden hadis rivayet edebilir miyiz?” dedik. "Evet benden hadis rivayet edebilirsiniz, bunda bir sakınca yoktur. Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın" buyurdu. Biz “Ey Allah'ın Rasulü, İsrail oğullarından rivayette bulunabilir miyiz?” diye sorduk. "Evet, İsrail oğullarından da rivayette bulunabilirsiniz, bunda da bir sakınca yoktur. Onlardan yanında, sizin onlardan naklettiklerinizden daha acayip olanları vardır" buyurdu.
Açıklama: Bu isnad Abdurrahman b. Zeyd'in zaafından dolayı zayıftır. Ricalin gerisi "es-Sahih"in sikalarıdır.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katade, ona Ebu Hassan, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), sabahlayana dek bize İsrail oğullarından nakilde bulunurdu. Öyle ki sadece farz namaz için kalkardı."
Bize Hişam b. Ammar, ona el-Velid b. Müslim, ona Said b. Beşir, ona Katade, ona Mücahid, ona İbn Abbas, ona da Übey b. Ka'b şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Mi'rac gecesinde çok hoş bir koku hissetti ve “Ey Cibril bu güzel koku nedir?” diye sordu. O da şöyle dedi: Bu Mâşıta'nın, iki oğlunun ve kocasının kabirlerinin kokusudur. Bunların hikâyesi şöyledir: Hızır (as), İsrail oğullarının ileri gelenlerinden biriydi. Onun yol güzergâhında manastırda oturan bir rahip vardı. Hızır oradan geçtikçe rahip önüne çıkar, İslâm'ı öğretirdi. Hızır buluğa erince babası onu bir kadınla evlendirdi. Hızır İslâm'ı hanımına öğretti ve bunu kimseye haber vermemesi hususunda söz aldı. Kendisi kadınlara yaklaşmazdı. Bu sebeple bir müddet sonra kadını boşadı. Aradan zaman geçince babası, Hızır'ı bir başka kadınla evlendirdi. Hızır ona da İslâm'ı öğretti ve kimseye söylememesi için söz aldı. Bu sırrı o iki kadından biri tuttu, diğeri ifşa etti. Bunun üzerine Hızır oradan kaçtı. Deniz ortasında bir adaya geldi. Odun kesmek için iki kişi oraya geldi ve onu gördüler. Bunlardan biri Hızır'ı gördüğünü gizledi, diğeri ifşa etti ve “Ben Hızır'ı gördüm” dedi. Ona “Seninle beraber onu başka kim gördü?” denildi. O da “Falanca kimse” dedi. Ona soruldu ise de gördüğünü söylemedi. Onların dininde yalan söyleyen öldürülürdü. Zamanla bu sır tutan adam, öbür sır tutan kadınla evlendi. Bu kadın, Firavunun kızının başını tararken tarak elinden düştü. Kadıncağız “Firavun helak olsun” dedi. Kız bunu babasına haber verdi. Kadının kocasından başka iki de oğlu vardı. Firavun, onları da çağırttı ve dinlerinden dönmeleri için ısrar etti, fakat onlar direndiler. Bunun üzerine Firavun “Öyleyse sizi öldürürüm” dedi. Karı-koca “Bu, tarafınızdan bize bir ihsan olur. Madem öldüreceksin hiç olmazsa bizi bir kabre koy” dediler. O da öyle yaptı. Rasulullah (sav) Mirac'ta iken güzel bir koku duyup bunu Cibril'e (as) sorduğunda O da bu hâdiseyi anlattı."
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Halid, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğullarından bir ümmet yok oldu. O ümmetin ne günah işlediği bilinmez. Zannederim, o ümmet fareye dönüşmüştür. Çünkü fare, kendisi için bir yere deve sütü konulduğunda onu içmez, koyun sütü konulduğunda içer." Ebu Hureyre der ki: Ben bu hadisi Ka'bu'l-Ahbâr'a aktardım. O da bana “sen Hz. Peygamber'i (sav) bunu söylerken işittin mi?” diye sordu. Ben de “evet” dedim. Ka'b tekrar tekrar bana “sen Hz. Peygamber'i (sav) bunu söylerken işittin mi?” diye sordu. Bunun üzerine ben “sana Tevrat mı okuyorum” diye tepki gösterdim.
Bize Ebu Asım Dahhak b. Mahled, ona el-Evzâî, ona Hassân b. Atiyye, ona Ebu Kebşe, ona da Abdullah b. Amr'ın rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir ayet dahi olsa benden alıp başkalarına aktarınız. İsrailoğulları'ndan rivayette bulunmanızda ise bir sıkıntı yoktur. Kim bile bile benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın."