117 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona İbn Mübarek, ona Ma'mer; (T) Bize Muhammed b. Râfi, -hadisin lafızları ona aittir- ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Peygamberlerden biri gazâya çıktı ve kavmine, 'Bir kadınla yeni evlenmiş, henüz gerdeğe girmemiş ve gerdeğe girme arzusunda olan kimse benim peşimden gelmesin. Bir ev yapan, ama henüz çatısını yapıp bitirmemiş olan olan kimse peşimden gelmesin. Gebe bir koyun ya da deve satın alan ve hayvanının yavrularını doğurmasını bekleyen kimse peşimden gelmesin' dedi, ardından gazâya çıktı. İkindi namazı, ya da ona yakın bir vakitte bir yerleşim yerine yaklaştı ve güneşe, 'Sen de emir kulusun ben de. Allah'ım! Onun benim için biraz durdur' dedi. Allah kendisine fethi müyesser kılana dek (güneş) onun için durduruldu. (Fetihten sonra) elde ettikleri ganimetleri topladılar. Ateş de ganimeti yemek için çıkageldi, (ancak) onu yemekten vazgeçti. Peygamber 'İçinizde ganimetten çalanlar var. Her kabileden bir kişi bana biat etsin' dedi. Ona biat ettiler. (Derken) bir adamın eli onun eline yapışıverdi. Peygamber 'Ganimetten çalanlar sizin içinizdedir. Kabilen bana biat edecek' dedi. Kabilesi ona biat etti, onlardan iki ya da üç adamın eli (onun eline) yapışıverdi. Peygamber 'Ganimetten çalanlar sizin içinizde. Siz çaldınız' dedi. Bunun üzerine onlar, Peygamberin önünde, inek kafası kadar altını çıkarıp yerde duran (ganimet) malının içine koydular. Ateş de gelip, bu (ganimet malını) yedi (yaktı). Ganimetler bizden önce hiç bir kimse için helal kılınmadı. Ancak şanı yüce Allah, bizim zayıflığımızı ve acizliğimizi bildiği için ganimeti bize helal kıldı."
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim, ona Ebu Hayyan, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Bir gün Hz. Peygamber aramızda ayağa kalkarak ganimet malına hıyanetten söz etti. Onun vebalinin ağır olduğunu, durumunun tahammül edilemez olduğunu vurguladı. Sonra şöyle buyurdu: "Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda inleyip bağırması olan bir deve olduğu halde gelerek; ya Rasulallah! Beni kurtar derken, kendimi de senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda kişnemesi olan bir at olduğu halde gelerek ya Rasulllah! Beni kurtar derken, kendimi de senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda meleyişi olan bir koyun olduğu halde gelerek ya Rasulallah! Beni kurtar derken, kendimi de senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda çığlığı olan bir hak sahibi olduğu halde gelerek ya Rasulallah! Beni kurtar derken, kendimi de senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda dalgalanan giysiler olduğu halde gelerek ya Rasulallah! Beni kurtar derken, kendimi de senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda altın, gümüş olduğu halde gelerek ya Rasulallah! Beni kurtar derken, kendimi de senin için hiçbir şey yapamam, ben sana tebliğ etmiştim diye cevap verirken bulmayayım!"
Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn Mubârak, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:, "Peygamberlerden biri bir gazaya çıktı ve kavmine ‘Bana şu kimseler katılmasın: Henüz nikâh kıydığı bir kadınla zifafa girmemiş olan kimse; ev inşa etmiş de henüz çatısını örtmemiş olan kimse; koyun ya da gebe deve satın almış olup da onların doğumunu bekleyen kimse' dedi. Sonra savaşa çıktı. İkindi vakti ya da ona yakın bir zamanda fethedeceği yere ulaştı. Güneşe 'Sen de emir kulusun, ben de. Allah'ım, güneşi bizim için durdur' dedi. Bunun üzerine güneş durduruldu ve Allah o orduya zafer nasip etti. Sonra ganimetler toplandı. Ateş gelerek onları yakmak istedi — ki bu, önceki ümmetlerde ganimetlerin helâl olmasının göstergesiydi — fakat ateş ganimetleri yakmadı. Bunun üzerine peygamber 'Şüphesiz aranızda ihanet (ganimet malından gizlice alınmış bir şey) vardır. Her kabileden bir adam gelip bana biat etsin' dedi. Biat esnasında bir adamın eli onun eline yapıştı. Bunun üzerine 'Sizin aranızda ihanet var. Şimdi de senin kabilen gelip biat etsin’ dedi. Bu kez iki ya da üç kişinin eli onun eline yapıştı. Yine 'Sizin aranızda ihanet var' dedi. Sonra, sığır başı büyüklüğünde altından yapılmış bir baş getirdiler ve onu ortaya koydular. Bunun üzerine ateş geldi ve onu yaktı. Sonra Rasulullah (sav) 'Allah bize ganimetleri helâl kıldı. Zira bizim zaafımızı ve acizliğimizi gördü, bunun üzerine onları bizim için helâl kıldı' buyurdu."
(Bize) Abdürrezzak, ona Mamer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Peygamberlerden biri gazâya çıktı ve kavmine, 'Bir kadınla yeni evlenmiş, henüz gerdeğe girmemiş ve gerdeğe girme arzusunda olan kimse; gebe bir koyunu olan ve hayvanının yavrularını doğurmasını bekleyen kimse; bir ev yapan, ama henüz yapıp bitirmemiş olan kimse benimle gazaya gelmesin' dedi. Varmak istediği ulaştığında ikindi vakti gelmişti. Peygamber güneşe 'Sen de emir kulusun ben de. Allah'ım! Onun benim için biraz durdur' dedi. Allah, onun için güneşi bir müddet hapsetti, sonra kendisine fethi müyesser kıldı. Sonra elde ettikleri ganimetler bir araya konuldu. Ateş de ganimeti yemek için çıkageldi, (ancak) onu yemedi (yakmadı). Peygamber 'İçinizde ganimetten çalanlar var. Her kabileden bir kişi bana biat etsin' dedi. Ona biat ettiler. (Derken) iki ya da üç adamın eli (onun eline) yapışıverdi. Peygamber 'Ganimetten çalanlar sizin içinizde' dedi. Bunun üzerine onlar, inek kafası kadar altını çıkarıp ganimet malının içine koydular. Ateş de gelip, bu (ganimet malını) yedi (yaktı). Ravi der ki: Sonra Rasululullah (sav) 'Ganimetler bizden önce hiç bir kimse için helal kılınmadı. Ancak yüce Allah, bizim zayıflığımızı ve acizliğimizi bildiği için ganimeti bize helal kıldı' buyurdu. (Râvîler) der ki: Güneş ondan önce ve ondan sonra hiç kimse için tutulmadı."
Bana Ebu Tâhir, ona İbn Vehb, ona Mâlik b. Enes, ona Sevr b. Zeyd ed-Düelî, ona İbn Mutî'in azatlısı Sâlim Ebu Ğays ona Ebu Hüreyre rivayet etmiştir. (T) Bize Kuteybe b. Saîd -bu onun hadisidir.- Ona Abdülaziz -b. Muhammed-, ona Sevr, ona Ebu Ğays, ona Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Hayber'e çıktık. Allah bize fetih nasip etti. Ganimet olarak altın veya gümüş değil eşya, yiyecek ve giyecekler aldık. Sonra Vadî'ye doğru gittik. Rasulullah'ın (sav) yanında bir kölesi vardı. Bu köleyi ona Cüzâm kabilesinin Dubeyboğulları boyundan Rifa'a b. Zeyd adında bir adam vermişti. Vadide konakladığımız zaman Rasulullah'ın (sav) kölesi kalktı ve yükünü hazırlamaya başladı. Bu sırada kendisine bir ok isabet etti ve bu sebeple öldü. Bundan sonra biz "Ey Allah'ın resulü! Onun şehadeti mübarek olsun" dedik. Rasulullah (sav) "Hayır! Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki, Hayber savaşında dağıtılmamış ganimetler arasından aldığı hırka onun üzerinde alev alev yanmaktadır." buyurdu. Bunun üzerine insanların kalbine bir korku düştü. Bir adam bir veya iki adet pabuç tokası getirdi ve "Ey Allah'ın resulü! Bunu Hayber günü almıştım" dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Ateşten bir pabuç tokası, veya ateşten iki pabuç tokası" buyurdu.