372 Kayıt Bulundu.
(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: السَّابِقُونَ الأَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالأَنصَارِ
Bize Harun b. Abdullah ve Haccac b. Şâir, onlara Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir b. Abdullah şöyle nakletmiştir: Nebi (sav) bir gün hutbe verdi ve ashabından birisinin vefat edip, pek yeterli gelmeyen bir kefen ile kefenlendiğinden ve geceleyin defnedildiğinden söz edildi. Nebi (sav) bunun üzerine -bir kimsenin buna mecbur kalması hali müstesna- ölen bir kimsenin cenaze namazı kılınmadan geceleyin defnedilmemesini emretti. Ayrıca Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden biri kardeşini kefenlediği zaman kefenini güzel yapsın."
Açıklama: Bu rivayet, İslam'ın insana verdiği değeri ifade ettiği gibi vefat eden kişiye saygı göstermeyi ve aynı zamanda cenaze işlerinde titizlik göstermeyi de ortaya koymaktadır.
Bize Abdürrezzâk, ona Ma‘mer, ona da Zührî şöyle demiştir: "Sâbit b. Kays b. Şemmâs Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah’ın Rasulü, helak olmaktan korkuyorum. Allah, kişinin yapmadığı şeyle övülmekten hoşlanmasını, istemiyor, ben ise övülmeyi seviyorum. Allah böbürlenmeyi yasaklıyor ama ben bakımlı olmayı seviyorum. Allah senin huzurunda sesimizi yükseltmemizi yasaklıyor ama ben gür sesli bir adamım” dedi. Hz. Peygamber (sav) “Sâbit! Övgüye layık bir halde yaşamayı, şehit olarak ölmeyi ve cennete girmeyi istemez misin” buyurdu." Zührî şöyle der ki: O gerçekten böyle yaşadı ve Müseyleme’ye karşı yapılan savaşta şehit düştü.
Bize Mahmud, ona Übeydullah, ona İsrail, ona Tarık b. Abdurrahman şöyle demiştir: Ben hacca gittim. Yolda namaz kılmakta olan bir topluluğa uğradım da onlara “burası ne mescididir?” diye sordum. Onlar “Rasulullah'ın (sav) Rıdvan Biatı'nı yapmış olduğu yerdeki Şecere Mescidi'dir” dediler. Ardından ben Saîd b. Müseyyeb'e geldim ve bunu ona haber verdim, bana şöyle dedi: Kendisi Rıdvan Biatı'nda bulunan babam Müseyyeb bana “Hudeybiye'nin ertesi sene kaza umresine çıktığımızda biz o ağacı unuttuk, onu tanımaya muktedir olamadık” dedi. Saîd der ki: Muhammed'in Ashabı, o ağacı bilemediler de siz mi bildiniz? Siz daha (mı) iyi biliyorsunuz.
Bize Muhammed b. Miskin, ona Ebu Hasan, ona Yahya b. Hassân, ona Süleyman, ona Şerîk b. Ebu Nemir, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: Evden abdestli olarak evden çıkıp kendi kendime “bugün Rasulullah'tan hiç ayrılmayacağım, hep onunla birlikte olacağım” dedim. Râvî der ki: Ebu Musa bu niyetle mescide geldi ve Peygamber'i (sav) sordu. Oradakiler “Peygamber (sav) mescitten çıktı ve şu tarafa yönelip gitti” dediler. (Ebu Musa der ki:) Mescitten çıkıp Peygamber'i(sav) sora sora izini takip edip edip gittim ve onu Erîs Kuyusu (bostanına) girmiş olarak buldum. Ben de Bostanın hurma dalından yapılmış olan kapısında oturdum. Nihayet Rasûlullah ihtiyacını giderip abdest aldı. Ben de kalkıp O'nun yanına vardım ve gördüm ki Rasulullah (sav) Erîs Kuyusu'nun ağzında oturmuş ve iki bacağını açarak kuyuya sarkıtmıştı. Varıp selâm verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum ve kendi kendime “bugün ben muhakkak Rasûlullah'ın (sav) kapıcısı olacağım” dedim. Bu sırada Ebu Bekir geldi, kapıya vurdu. Ben “kimdir o?” diye sordum. “Ebu Bekir” dedi. “biraz bekle” dedim, Sonra gittim ve “ey Allah'ın Rasulü, şu bekleyen Ebu Bekir, girmek için izin istiyor” dedim. Rasulullah (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Hemen geri döndüm ve Ebu Bekir'e “buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeliyor” dedim. Ebu Bekir içeriye girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sağ yanına oturdu ve Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi bacaklarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı. Ben dönüp yerime oturdum. Ben kardeşimi abdest alıp arkamdan bana yetişmek üzere geride bırakmıştım. -kardeşini kastederek- “Allah falanca kuluna hayır dilerse, şimdi o da buraya gelir” dedim. Bu sırada biri kapıya vurdu. “Kimdir o?” dedim. “Ömer b. Hattâb girmek için izin istiyor” dedi. Ben de “biraz bekle” dedim. Sonra Rasulullah'a gelip selâm verdim ve “Ömer b. Hattâb, yanınıza girmek için izin istiyor” dedim. Rasulullah (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Geldim ve Ömer'e “buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeledi” dedim. Ömer de girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sol tarafına oturdu. ve iki ayağını kuyuya sarkıttı. Ben kapı yanındaki yerime dönüp oturdum ve “eğer Allah falanca kimseye hayır dilemişse, o da buraya gelir” dedim. Yine biri gelip kapıyı vurdu. “Kimdir o?” dedim. “Osman b. Affân” dedi. “biraz bekle” dedim ve gelip haber verdim. Rasulullah (sav) "Ona izin ver ve kendisine, erişecek belâ ve imtihan üzerine onu cennetle müjdele" buyurdu. Ben de geldim ve Osman'a “buyur gir, Rasulullah (sav) sana erişecek belâ ve musibet üzerine cennetle müjdeledi” dedim. O da girdi, ancak kuyu başı dolmuş olduğu için Rasulullah'ın (sav) karşısında başka tarafa oturdu. Şerîk der ki: Saîd b. Müseyyeb “bu oturuş tarzını onların kabirleri şeklinde yorumladım” demiştir.
Bize İshak, ona Nadr, ona Şu'be, ona Ebu Cemre, ona Zehdem b. Mudarrib, ona da İmran b. Husayn söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin en hayırlıları benim yaşadığım çağda yaşayanlar, sonra bunlardan sonra gelenler, sonra da bunlardan sonra gelenlerdir." İmran der ki: Burada Rasulullah'ın (sav) kendisinden sonraki iki asır mı yoksa üç asır mı saydı, bilemiyorum. Devamında Hz. Peygamber (sav) "sizden sonra, şahitlik yapmaları istenmediği halde şahitlik yapan, ihanet eden ve kendilerine güvenilmeyen, söz verip sözünü yerine getirmeyen ve içlerinde şişmanlık baş gösteren bir kavim gelecek" buyurdu.
Bize Yusuf b. Musa, ona Ebu Usame, ona Osman b. Ğiyâs, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Mûsâ (ra) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in beraberinde Medine bostanlarından bir bostanın içinde idim. Bir adam geldi de kapının açılmasını istedi. Peygamber (sav) "ona kapıyı aç da kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Ben o kimseye kapıyı açtım. Gördüm ki, gelen Ebu Bekir'dir. Kendisini Peygamber'in söylediği şeyle müjdeledim. Bu müjde üzerine Ebu Bekir Allah'a hamd etti. Sonra bir adam daha gelip kapının açılmasını istedi. Peygamber (sav) "ona kapıyı aç ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Ben kapıyı açtım, Ömer'le karşılaştım. Ona da Peygamber'in (sav) söylediği şeyi haber verdim, o da Allah'a hamd etti. Sonra bir kimse daha kapının açılmasını istedi. Peygamber (sav) yine bana "ona kapıyı aç ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihana karşılık onu cennetle müjdele" buyurdu. Gelenin Osman olduğunu gördüm ve ona da Rasulullah'ın söylediklerini haber verdim, o da Allah'a hamd etti, sonra “yardımına sığınılacak olan ancak Allah'tır” dedi.
Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.