Açıklama: Zühd'den ziyade ahlaki boyutu ön plana çıkan bir hadistir. İnsanların cennetlik veya cehennemlik olmaları hususunda bizlere bazı ölçüleri sunmaktadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31629, İM004116
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَعْبَدِ بْنِ خَالِدٍ قَالَ سَمِعْتُ حَارِثَةَ بْنَ وَهْبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ أُنَبِّئُكُمْ بِأَهْلِ الْجَنَّةِ كُلُّ ضَعِيفٍ مُتَضَعِّفٍ أَلاَ أُنَبِّئُكُمْ بِأَهْلِ النَّارِ كُلُّ عُتُلٍّ جَوَّاظٍ مُسْتَكْبِرٍ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ma'bed b. Halid, ona da Harise b. Vehb'den (el-Huzâî) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Size cennetlik olanları haber vereyim mi? Zayıf olup (insanlar tarafından) zayıf görülen her (mü'min) kimse. Size cehennemlik olanları haber vereyim mi? İnsanlara kaba davranan, eziyet eden ve kibirli olan her insan."
Açıklama:
Zühd'den ziyade ahlaki boyutu ön plana çıkan bir hadistir. İnsanların cennetlik veya cehennemlik olmaları hususunda bizlere bazı ölçüleri sunmaktadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 4, /669
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Zühd, gerçek zâhid
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32290, İM004221
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَنْبَأَنَا نَافِعُ بْنُ عُمَرَ الْجُمَحِىُّ عَنْ أُمَيَّةَ بْنِ صَفْوَانَ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ أَبِى زُهَيْرٍ الثَّقَفِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ خَطَبَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالنَّبَاوَةِ أَوِ النَّبَاوَةِ - قَالَ وَالنَّبَاوَةُ مِنَ الطَّائِفِ - قَالَ « يُوشِكُ أَنْ تَعْرِفُوا أَهْلَ الْجَنَّةِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ » . قَالُوا بِمَ ذَاكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « بِالثَّنَاءِ الْحَسَنِ وَالثَّنَاءِ السَّيِّئِ أَنْتُمْ شُهَدَاءُ اللَّهِ بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona Nafi' b. Ömer el-Cümehî, ona Ümeyye b. Safvan, ona Ebu Bekr b. Ebu Züheyr es-Sekafî, ona da babası Ebu Züheyr es-Sakafî şöyle demiştir: Rasulullah (sav), Nebâvet veya Benâ-vefte (râvi dedi ki Nebâvet Tâif'ten bir yerdir) bize bir konuşma yaparak:
"Nerde ise cennetlik olanları cehennemlik olanlardan ayırt edip tanıyabilirsiniz," buyurdu. Sahabeler: Onları ayırt edip tanımak ne ile (olabilir)? diye sordular. Resûl-i Ekrem (sav):
"İyilikle anmak ve kötülükle anmak suretiyle (olur). (Çünkü) siz birbiriniz hakkında (şahitlik eden) Allah'ın şahitlerisiniz," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 25, /684
Senetler:
1. Muaz b. Rabah es-Sekafi (Muaz b. Rabah)
2. Ebu Bekir b. Ebu Züheyr es-Sekafi (Ebu Bekir b. Muaz b. Rabah)
3. Ümeyye b. Safvan el-Asğar (Ümeyye b. Safvan b. Abdullah b. Safvan b. Ümeyye b. Halef)
4. Ebu Ma'şer Nafi' b. Ömer el-Cümehî (Nafi' b. Ömer b. Abdullah b. Cemil b. Amir b. Hüzeym)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Bilgi, müslümanların kanaatlerinin önemi
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
İnsan, iyi-kötü
Müslüman, iyi Müslüman Olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32293, İM004224
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى وَزَيْدُ بْنُ أَخْزَمَ قَالاَ حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبُو هِلاَلٍ حَدَّثَنَا عُقْبَةُ بْنُ أَبِى ثُبَيْتٍ عَنْ أَبِى الْجَوْزَاءِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « أَهْلُ الْجَنَّةِ مَنْ مَلأَ اللَّهُ أُذُنَيْهِ مِنْ ثَنَاءِ النَّاسِ خَيْرًا وَهُوَ يَسْمَعُ ، وَأَهْلُ النَّارِ مَنْ مَلأَ أُذُنَيْهِ مِنْ ثَنَاءِ النَّاسِ شَرًّا وَهُوَ يَسْمَعُ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya ve Yezid b. Ahzem, o ikisine Müslim b. İbrahim, ona Ebu Hilal, ona Ukbe b. Ebu Sübeyt, ona Ebu'l-Cevzâ, ona da İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"Cennetlik olan (mü'min) o kimsedir ki Allah onun iki kulağını, (işlediği) iyi bir şeyden dolayı insanların övgüsü ile doldurur. Kendisi de (hayır ile anıldığını) işitir. Cehennemlik olan da o kimsedir ki Allah onun iki kulağını (işlediği) şer bir şeyden dolayı insanların (onu) fena anmaları sözleriyle doldurur. Kendisi de (şer ile anıldığını) duyar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 25, /685
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Cevzâ Evs b. Abdullah er-Rib'î (Evs b. Abdullah b. Halid)
3. Ukbe b. Süreyc er-Rasibi (Ukbe b. Süreyc)
4. Ebu Hilal Muhammed b. Süleym er-Rasibî (Muhammed b. Süleym)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
6. Zeyd b. Ahzem et-Tai (Zeyd b. Ahzem)
6. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Bilgi, müslümanların kanaatlerinin önemi
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32375, İM004271
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ أَنْبَأَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ كَعْبٍ الأَنْصَارِىِّ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ كَانَ يُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « إِنَّمَا نَسَمَةُ الْمُؤْمِنِ طَائِرٌ يَعْلُقُ فِى شَجَرِ الْجَنَّةِ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَى جَسَدِهِ يَوْمَ يُبْعَثُ » .
Tercemesi:
Bize Süveyd b. Said, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihab, ona da Abdurrahman b. Ka'b (b. Mâlik) el-Ensârî'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Mü'minin ruhu, kendisinin dirileceği (kıyamet) gün (ü) cesedine geri dönünceye kadar cennet ağaçlarında rızıklanan bir kuştur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 32, /692
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Ruh
Ruh, müminin
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32376, İM004272
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ حَفْصٍ الأُبُلِّىُّ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « إِذَا أُدْخِلَ الْمَيِّتُ الْقَبْرَ مُثِّلَتِ الشَّمْسُ لَهُ عِنْدَ غُرُوبِهَا فَيَجْلِسُ يَمْسَحُ عَيْنَيْهِ وَيَقُولُ : دَعُونِى أُصَلِّى » .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Hafs el-Übelli, ona Ebu Bekr b. Ebu Ayyaş, ona el-A'meş, ona Ebu Süfyan, ona da Cabir'den (b. Abdullah) rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Mü'min) ölü, kabre girdiği zaman güneş batmak üzere bulunduğu şekilde (ona) temsil edilir (yani sanki akşam namazı vakti gelmiş gibi bir görüntü ona gösterilir). Bunun üzerine ölü oturup ellerini gözlerine sürer ve: Beni bırakınız namaz kılayım," der.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 32, /692
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Ruh
Ruh, müminin
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32372, İM004268
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا شَبَابَةُ عَنِ ابْنِ أَبِى ذِئْبٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَطَاءٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : « إِنَّ الْمَيِّتَ يَصِيرُ إِلَى الْقَبْرِ فَيُجْلَسُ الرَّجُلُ الصَّالِحُ فِى قَبْرِهِ غَيْرَ فَزِعٍ وَلاَ مَشْغُوفٍ ثُمَّ يُقَالُ لَهُ : فِيمَ كُنْتَ فَيَقُولُ : كُنْتُ فِى الإِسْلاَمِ . فَيُقَالُ لَهُ : مَا هَذَا الرَّجُلُ فَيَقُولُ : مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَاءَنَا بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ فَصَدَّقْنَاهُ . فَيُقَالُ لَهُ : هَلْ رَأَيْتَ اللَّهَ فَيَقُولُ : مَا يَنْبَغِى لأَحَدٍ أَنْ يَرَى اللَّهَ . فَيُفْرَجُ لَهُ فُرْجَةٌ قِبَلَ النَّارِ فَيَنْظُرُ إِلَيْهَا يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيُقَالُ لَهُ : انْظُرْ إِلَى مَا وَقَاكَ اللَّهُ . ثُمَّ يُفْرَجُ لَهُ فُرْجَةٌ قِبَلَ الْجَنَّةِ فَيَنْظُرُ إِلَى زَهْرَتِهَا وَمَا فِيهَا فَيُقَالُ لَهُ : هَذَا مَقْعَدُكَ . وَيُقَالُ لَهُ : عَلَى الْيَقِينِ كُنْتَ وَعَلَيْهِ مُتَّ وَعَلَيْهِ تُبْعَثُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ . وَيُجْلَسُ الرَّجُلُ السُّوءُ فِى قَبْرِهِ فَزِعًا مَشْغُوفًا فَيُقَالُ لَهُ : فِيمَ كُنْتَ فَيَقُولُ : لاَ أَدْرِى . فَيُقَالُ لَهُ : مَا هَذَا الرَّجُلُ فَيَقُولُ : سَمِعْتُ النَّاسَ يَقُولُونَ قَوْلاً فَقُلْتُهُ . فَيُفْرَجُ لَهُ قِبَلَ الْجَنَّةِ فَيَنْظُرُ إِلَى زَهْرَتِهَا وَمَا فِيهَا فَيُقَالُ لَهُ : انْظُرْ إِلَى مَا صَرَفَ اللَّهُ عَنْكَ . ثُمَّ يُفْرَجُ لَهُ فُرْجَةٌ قِبَلَ النَّارِ فَيَنْظُرُ إِلَيْهَا يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيُقَالُ لَهُ : هَذَا مَقْعَدُكَ عَلَى الشَّكِّ كُنْتَ وَعَلَيْهِ مُتَّ وَعَلَيْهِ تُبْعَثُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ تَعَالَى » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Şebâbe, ona İbn Ebu Zi'b, ona Muhammed b. Amr b. Ata, ona Said b. Yesar, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölü mezara konulur. Salih (yani kulluk görevini yapan mü'min) kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona: Sen hangi dinde idin? diye sorulur. O: Ben İslam dininde idim, diye cevap verir. Sonra ona: Şu adam nedir? diye (Resûl-i Ekrem (sav) hakkındaki itikadı ve kanaati) sorulur. O da: Muhammed (sav) Allah'ın Rasul'üdür. O, bize Allah katından apaçık ayetler getirdi. Biz de O'nu doğruladık, diye cevab verir. Daha sonra bu (mü'min) ölüye: Sen Allah'ı gördün mü? diye sorulur. O da: Hiçbir kimse Allah'ı (dünyada) görmeye lâyık değildir, diye cevap verir. Bu soru ve cevaplardan sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateş alevlerinin (şiddetli hararet ve sıkışıklıktan) birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona: Allah'ın seni koruduğu ateşe bak, denilir. Sonra onun için cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa cennetin süsüne ve nimetlerine bakar ve kendisine: İşte bu güzel yer senin makamındır, denildikten sonra: Sen (dünyada) samimi iman üzerinde idin, bu sağlam iman üzerine öldün ve (kıyamet günü) inşallah iman üzerine dirileceksin, denilir. Kötü kişi de dehşet ve korku içinde mezarında oturtulur ve kendisine: Sen hangi dinde idin? diye sorulur. Kendisi: Bilmiyorum, diye cevap verir. Sonra ona: Şu adam nedir? diye (Resûl-i Ekrem (sav) hakkındaki itikat ve kanaati) sorulur. O da: Halk (onun hakkında) bir söz (yâni peygamber olduğunu) söylüyordu. Ben de o sözü söyledim, der. Bunun üzerine onun için cennet tarafına bir pencere açılır. O da cennetin süsüne ve içindeki (nimet) lere bakar. Sonra kendisine: Allah'ın senden geri çevirdiği (yani kötülüğünden dolayı sana nasip etmediği) cennete bak, denilir. Daha sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Bu kere ateşe alevlerinin bazısı bazısını kırıp yenmeye çalıştığı halde bakar ve bunun üzerine ona: İşte bu, senin yerindir. (İslâm'a inanmak bakımından) şüphe üzerinde (yaşadı) idin, şüphe üzerine öldün ve inşallah Teâlâ (kıyamet günü) şüphe üzerine diriltilirsin," denilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 32, /692
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hubab Said b. Yesar (Said b. Yesar)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Amiri (Muhammed b. Amr b. Ata b. Ayyaş b. Alkame)
4. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
5. Ebu Amr Şebabe b. Sevvar el-Fezarî (Şebabe b. Sevvar)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kabir hayatı, münker-nekir adlı meleklerin sorgusu
Kabir, soruları ve suali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32387, İM004283
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى قُبَّةٍ فَقَالَ « أَتَرْضَوْنَ أَنْ تَكُونُوا رُبُعَ أَهْلِ الْجَنَّةِ » . قُلْنَا بَلَى . قَالَ « أَتَرْضَوْنَ أَنْ تَكُونُوا ثُلُثَ أَهْلِ الْجَنَّةِ » . قُلْنَا نَعَمْ . قَالَ « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إِنِّى لأَرْجُو أَنْ تَكُونُوا نِصْفَ أَهْلِ الْجَنَّةِ وَذَلِكَ أَنَّ الْجَنَّةَ لاَ يَدْخُلُهَا إِلاَّ نَفْسٌ مُسْلِمَةٌ وَمَا أَنْتُمْ فِى أَهْلِ الشِّرْكِ إِلاَّ كَالشَّعَرَةِ الْبَيْضَاءِ فِى جِلْدِ الثَّوْرِ الأَسْوَدِ أَوْ كَالشَّعَرَةِ السَّوْدَاءِ فِى جِلْدِ الثَّوْرِ الأَحْمَرِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymun, ona da Abdullah (b. Mes'ûd) şöyle demiştir: Biz, Rasulullah'ın (sav) beraberinde bir kubbe (yani deriden mamul çadır) daydık. O (bize):
"Siz cennetliklerin dörtte biri olmanıza razı mısınız?" buyurdu. Biz: Evet, dedik. O. (bu kere):
"Siz cennet ehlinin üçte biri olmanıza razı mısınız?" buyurdu. Biz: Evet, dedik. O şöyle buyurdu:
"Nefsim (kudret) elinde olan (Allah)a yemin ederim ki, ben sizin cennetliklerin yarısı olmanızı çok kuvvetle umarım. Sebebi de şudur: Cennete yalnız müslüman olan kimse girecek, başkası giremeyecektir ve sizler müşrikler (yani kâfirler) içinde ancak siyah öküzün cildindeki beyaz bir kıl veya kırmızı öküzün derisindeki siyah bir kıl gibisiniz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 34, /694
Senetler:
()
Konular:
Cennet, cennet müslümanlara aittir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hz. Peygamber, ümmetine merhamet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32393, İM004289
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِسْحَاقَ الْجَوْهَرِىُّ حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ حَفْصٍ الأَصْبَهَانِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « أَهْلُ الْجَنَّةِ عِشْرُونَ وَمِائَةُ صَفٍّ ثَمَانُونَ مِنْ هَذِهِ الأُمَّةِ وَأَرْبَعُونَ مِنْ سَائِرِ الأُمَمِ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. İshak el-Cevheri, ona Hüseyn b. Hafs el-Asbahânî, ona Süfyan, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona da Süleyman b. Büreyde'nin babasından (Büreyde b. el-Husayb) rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cennet ehli yüz yirmi saftır. Seksen (saf) bu ümmetten, kırk saf da diğer ümmetlerden oluşur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 34, /695
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Müslüman, Müslümanların diğer ümmetlerden üstünlüğü
Tarih algısı, Ümmetin dünyada sonra gelen, ahirette öne geçen olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32394, İM004290
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ إِيَاسٍ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « نَحْنُ آخِرُ الأُمَمِ وَأَوَّلُ مَنْ يُحَاسَبُ يُقَالُ أَيْنَ الأُمَّةُ الأُمِّيَّةُ وَنَبِيُّهَا فَنَحْنُ الآخِرُونَ الأَوَّلُونَ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya, ona Ebu Seleme Hammad b. Seleme, ona Said b. İyas el-Cüreyri, ona Ebu Nadra, ona da İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Biz (dünyaya geliş bakımından) ümmetlerin sonuncusuyuz ve (kıyamet günü) hesabı görüleceklerin ilkiyiz, (Kıyamet günü) 'Ümmi olan ümmet ve peygamberi nerededir?' denilir (yani bu ümmete öncelik verilir). Bu itibarla biz (dünyaya gelişte) sonuncu (kıyamet günü hesabın görülmesi ve cennete girmek bakımından) önde olanlarız."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 34, /695
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Müslüman, Müslümanların diğer ümmetlerden üstünlüğü
Tarih algısı, Ümmetin dünyada sonra gelen, ahirette öne geçen olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32425, İM004321
Hadis:
حَدَّثَنَا الْخَلِيلُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ الْحَرَّانِىُّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يُؤْتَى يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِأَنْعَمِ أَهْلِ الدُّنْيَا مِنَ الْكُفَّارِ فَيُقَالُ اغْمِسُوهُ فِى النَّارِ غَمْسَةً . فَيُغْمَسُ فِيهَا ثُمَّ يُقَالُ لَهُ أَىْ فُلاَنُ هَلْ أَصَابَكَ نَعِيمٌ قَطُّ فَيَقُولُ لاَ مَا أَصَابَنِى نَعِيمٌ قَطُّ . وَيُؤْتَى بِأَشَدِّ الْمُؤْمِنِينَ ضُرًّا وَبَلاَءً . فَيُقَالُ اغْمِسُوهُ غَمْسَةً فِى الْجَنَّةِ . فَيُغْمَسُ فِيهَا غَمْسَةً فَيُقَالُ لَهُ أَىْ فُلاَنُ هَلْ أَصَابَكَ ضُرٌّ قَطُّ أَوْ بَلاَءٌ فَيَقُولُ مَا أَصَابَنِى قَطُّ ضُرٌّ وَلاَ بَلاَءٌ » .
Tercemesi:
Bize el-Halil b. Amr, ona Muhammed b. Seleme el-Harranî, ona Muhammed b. İshak, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"Kâfirlerden dünya nimetlerinden en çok yararlanıp müreffeh yaşayanı kıyamet günü getirilir ve: Şu herifi ateşe bir kere daldırınız, denilir. Bu emir üzerine adam ateşe (bir kere) daldırıldıktan sonra kendisine: Ey Falan (kişi)! Geçmiş zaman boyunca herhangi bir nimet senin eline geçti mi? denilir. Kendisi: Hayır, geçmiş sürece bana hiçbir nimet bana isabet etmedi, der. Mü'minlerin (dünyada iken) en şiddetli sıkıntı ve belâ çekeni de (kıyamet günü) getirilir ve: Bunu cennete bir kere daldırınız, denilir. Bunun üzerine o mü'min cennete bir kere daldırılır. Sonra ona: Ey Falan (Mü'min)! Geçmiş zaman boyunca herhangi bir sıkıntı veya belâ çektin mi? denilir. O da: (Hayır)! Şu ana kadar hiçbir sıkıntı ve hiçbir belâ çekmedim," der.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 38, /701
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cehennem, sıfatları
Cehennem, toplanma yeri
Cennet,
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Nimetleri