İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53163, KK2/82
Hadis:
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Tercemesi:
İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Bakara 2/82, /
Senetler:
()
Konular:
Amel, salih amel
Cennet, Cehennem, cennet ve cehennem ebedidir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
İman, imanın amelle ilişkisi
Müslüman, vasıfları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32757, D004260
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ رَقَبَةَ بْنِ مَصْقَلَةَ عَنْ عَوْنِ بْنِ أَبِى جُحَيْفَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - يَعْنِى ابْنَ سَمُرَةَ - قَالَ كُنْتُ آخِذًا بِيَدِ ابْنِ عُمَرَ فِى طَرِيقٍ مِنْ طُرُقِ الْمَدِينَةِ إِذْ أَتَى عَلَى رَأْسٍ مَنْصُوبٍ فَقَالَ شَقِىَ قَاتِلُ هَذَا. فَلَمَّا مَضَى قَالَ وَمَا أَرَى هَذَا إِلاَّ قَدْ شَقِىَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"مَنْ مَشَى إِلَى رَجُلٍ مِنْ أُمَّتِى لِيَقْتُلَهُ فَلْيَقُلْ هَكَذَا فَالْقَاتِلُ فِى النَّارِ وَالْمَقْتُولُ فِى الْجَنَّةِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ الثَّوْرِىُّ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سُمَيْرٍ أَوْ سُمَيْرَةَ وَرَوَاهُ لَيْثُ بْنُ أَبِى سُلَيْمٍ عَنْ عَوْنٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سُمَيْرَةَ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ لِى الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ - يَعْنِى بِهَذَا الْحَدِيثِ - عَنْ أَبِى عَوَانَةَ وَقَالَ هُوَ فِى كِتَابِى ابْنُ سَبْرَةَ وَقَالُوا سَمُرَةَ وَقَالُوا سُمَيْرَةَ هَذَا كَلاَمُ أَبِى الْوَلِيدِ.]
Tercemesi:
Bize Ebu Velid Tayalisi, ona Ebu Avane, ona Rakabe b.Maskale, ona Avn b. Ebu Cuheyfe, ona da Abdurrahman (yani İbn Semure) şöyle demiştir:
Medine sokaklarından birinde İbn Ömer'le el ele tutuşmuş vaziyette (yürüyor) idik. Birden asılmış bir (insan) başın(ın) yanına geldik. İbn Ömer, bunu öldüren şakîdir dedi. İleri geçince bunun (maktulün) da şakı olduğunu zannediyorum. Rasulullah'ı (sav) "ümmetimden birini öldürmek için yürüyen kimseye (öldürülmek istenen) şöyle yapsın (boynunu uzatsın). Öldüren cehennemlik, öldürülen de cennetliktir," buyururken işittim dedi.
[Ebû Davud der ki: Bu hadisi Sevrî, Avn'dan; Avn, Abdurrahman b. Semir veya Abdurrahman b. Semure'den rivayet etti. Ayrıca onu Leys b. Ebu Süleym Avn kanalıyla Abdurrahman b. Semure'den rivayet etti.]
[Yine Ebû Davud şöyle demiştir: Hasen b. Ali bana şöyle dedi: Bu hadisi bize, Ebu Avene'den Ebu'l-Velid haber verdi ve o benim kitabımda İbn Semure'dir dedi. (Onun için) Semure dediler. Sümeyrâ dediler. Bu, Ebu Velid'in sözüdür.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Fiten 2, /969
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. İbn Ebu Sümeyra Abdurrahman b. Ebu Sümeyra (Abdurrahman b. Sümeyr)
3. Avn b. Ebu Cuheyfe es-Süvâi (Avn b. Vehb b. Abdullah)
4. Ebu Abdullah Rakabe b. Maskale el-Abdî (Rakabe b. Maskale b. Abdullah)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Fitne, öldüren olmaktansa ölen olmak
Müslüman, birbirini öldürenlerin cehennemlik olması
Toplumsal Düzen, katl, haksız yere öldürmenin uhrevi cezası
Yargı, adam öldürmek
Bize Yahya b. Bukeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Enes b. Malik, ona da Ebu Zer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben Mekke’de iken evimin tavanı açıldı. Cebrail inerek göğsümü açtı. Sonra onu Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman ile dolu altından bir leğen getirdi. Onun içindekileri benim göğsüme boşalttıktan sonra göğsümü kapattı. Sonra elimi tutup beni dünya semasına yükseltti. Ben dünya semasına gelince Cebrail semanın bekçisine “aç”, dedi. O “kim” diye sordu. Cebrail “bu Cebrail’dir” dedi. Bekçi “yanında kimse var mı?” dedi. Cebrail “evet, Muhammed (sav) var”, dedi. Bekçi “”ona davet gönderildi mi?” dedi. Cebrail “evet” dedi. Kapıyı açınca biz de dünya semasının üstüne çıktık. İki tarafında da karartılar bulunan, sağına baktığı zaman gülen, soluna baktığı zaman ağlayan, oturmakta olan bir adam gördük. O adam “salih Nebi’ye ve salih evlada merhaba” dedi. Ben Cebrail’e: “bu kim?” dedim. Cebrâil “o Âdem’dir. Sağ ve sol tarafındaki bu karartılar ise onun evlatlarının ruhlarıdır. Bunların sağda bulunanları cennetlikler, sol tarafında bulunanları ise cehennemliklerdir. Bundan dolayı sağ tarafına baktığı vakit güler, sol tarafına doğru bakınca ağlar” dedi. Nihayet beni ikinci semaya yükseltti. Bekçisine “aç” dedi. Bekçisi de birincisinin dediğinin aynısını ona söyledi ve sonra kapıyı açtı."
Enes der ki: (Ebu Zer) Hz. Peygamber'in (sav), semalarda Âdem, İdris, Musa, İsa ve İbrahim (Allah’ın salat ve selamları üzerlerine olsun) ile karşılaştığını söyledi ancak konumlarının nasıl olduğunu zikretmedi. Sadece, Âdem’i dünya semasında, İbrahim’i de altıncı semada gördüğünü zikretti.
Enes der ki: “Cebrail, Nebi (sav) ile birlikte İdris’in yanından geçince İdris “salih Nebi’ye ve salih kardeşe merhaba” dedi. Rasulullah (sav) "Ben “bu kim?” dedim. Cebrail “bu İdris’tir” dedi. Sonra Musa’nın yanından geçtik. O da “salih Nebi’ye ve salih kardeşe merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. Cebrail “bu Musa’dır” dedi. Sonra İsa’nın yanından geçtim. O da “salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. O “bu İsa’dır” dedi. Sonra İbrahim’in yanından geçtim. O da “salih Nebi’ye ve salih evlada merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. O “bu İbrahim’dir (as)” dedi."
İbn Şihab der ki: Bana İbn Hazm, ona da İbn Abbas ve Ebu Habbe el-Ensarî'nin haber verdiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Sonra beni alıp yükselttiler. Hatta kalemlerin cızırtısını duyacağım bir yüksekliğe kadar çıktım."
İbn Hazm ile Enes b. Malik der ki: Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben de bu farz ile birlikte döndüm. Musa’nın yanından geçerken o “Allah senin için ümmetine neyi farz kıldı” dedi. Ben “elli vakit namaz farz kıldı” dedim. O “Rabb'ine dön, şüphesiz senin ümmetinin buna gücü yetmez” dedi. Ben de Rabbime döndüm yarısını kaldırdı. Musa’nın yanına geri geldiğimde “yarısını kaldırdı” dedim. O “Rabbine dön, çünkü senin ümmetinin (buna) gücü yetmez” dedi. Ben de Rabbime müracaat edince, o kalanın yarısını da kaldırdı. Ona geri geldiğimde yine “Rabbine dön, senin ümmetinin buna gücü yetmez” dedi. Ben de ona müracaat ettim. Rabbim “Onlara, elli vaktin değerinde olan beş vakti farz kıldım. Söz benim katımda değişikliğe uğramaz” dedi. Musa’nın yanına döndüğümde bana “Rabb'ine müracaat et” dedi. Ben de “Rabbimden hayâ ettim” dedim. Sonra Cebrail beni Sidretü’l müntehâ’ya kadar alıp götürdü. Onu mahiyetlerini bilemediğim renkler bürüdü. Sonra beni cennete soktular. Cennette sıra sıra dizilmiş inciler vardı, toprağı da miskti."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2454, B000349
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ كَانَ أَبُو ذَرٍّ يُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"فُرِجَ عَنْ سَقْفِ بَيْتِى وَأَنَا بِمَكَّةَ ، فَنَزَلَ جِبْرِيلُ فَفَرَجَ صَدْرِى ، ثُمَّ غَسَلَهُ بِمَاءِ زَمْزَمَ ، ثُمَّ جَاءَ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مُمْتَلِئٍ حِكْمَةً وَإِيمَانًا ، فَأَفْرَغَهُ فِى صَدْرِى ثُمَّ أَطْبَقَهُ ، ثُمَّ أَخَذَ بِيَدِى فَعَرَجَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا ، فَلَمَّا جِئْتُ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا قَالَ جِبْرِيلُ لِخَازِنِ السَّمَاءِ افْتَحْ . قَالَ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا جِبْرِيلُ . قَالَ هَلْ مَعَكَ أَحَدٌ قَالَ نَعَمْ مَعِى مُحَمَّدٌ صلى الله عليه وسلم . فَقَالَ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . فَلَمَّا فَتَحَ عَلَوْنَا السَّمَاءَ الدُّنْيَا ، فَإِذَا رَجُلٌ قَاعِدٌ عَلَى يَمِينِهِ أَسْوِدَةٌ وَعَلَى يَسَارِهِ أَسْوِدَةٌ ، إِذَا نَظَرَ قِبَلَ يَمِينِهِ ضَحِكَ ، وَإِذَا نَظَرَ قِبَلَ يَسَارِهِ بَكَى ، فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالاِبْنِ الصَّالِحِ . قُلْتُ لِجِبْرِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا آدَمُ . وَهَذِهِ الأَسْوِدَةُ عَنْ يَمِينِهِ وَشِمَالِهِ نَسَمُ بَنِيهِ ، فَأَهْلُ الْيَمِينِ مِنْهُمْ أَهْلُ الْجَنَّةِ ، وَالأَسْوِدَةُ الَّتِى عَنْ شِمَالِهِ أَهْلُ النَّارِ ، فَإِذَا نَظَرَ عَنْ يَمِينِهِ ضَحِكَ ، وَإِذَا نَظَرَ قِبَلَ شِمَالِهِ بَكَى ، حَتَّى عَرَجَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الثَّانِيَةِ فَقَالَ لِخَازِنِهَا افْتَحْ . فَقَالَ لَهُ خَازِنُهَا مِثْلَ مَا قَالَ الأَوَّلُ فَفَتَحَ."
قَالَ أَنَسٌ فَذَكَرَ أَنَّهُ وَجَدَ فِى السَّمَوَاتِ آدَمَ وَإِدْرِيسَ وَمُوسَى وَعِيسَى وَإِبْرَاهِيمَ - صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهِمْ - وَلَمْ يُثْبِتْ كَيْفَ مَنَازِلُهُمْ ، غَيْرَ أَنَّهُ ذَكَرَ أَنَّهُ وَجَدَ آدَمَ فِى السَّمَاءِ الدُّنْيَا ، وَإِبْرَاهِيمَ فِى السَّمَاءِ السَّادِسَةِ.
قَالَ أَنَسٌ فَلَمَّا مَرَّ جِبْرِيلُ بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِإِدْرِيسَ قَالَ "مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالأَخِ الصَّالِحِ . فَقُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا إِدْرِيسُ . ثُمَّ مَرَرْتُ بِمُوسَى فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالأَخِ الصَّالِحِ . قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا مُوسَى . ثُمَّ مَرَرْتُ بِعِيسَى فَقَالَ مَرْحَبًا بِالأَخِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا عِيسَى . ثُمَّ مَرَرْتُ بِإِبْرَاهِيمَ فَقَالَ مَرْحَبًا بِالنَّبِىِّ الصَّالِحِ وَالاِبْنِ الصَّالِحِ. قُلْتُ مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا إِبْرَاهِيمُ صلى الله عليه وسلم."
قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فَأَخْبَرَنِى ابْنُ حَزْمٍ أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ وَأَبَا حَبَّةَ الأَنْصَارِىَّ كَانَا يَقُولاَنِ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "ثُمَّ عُرِجَ بِى حَتَّى ظَهَرْتُ لِمُسْتَوًى أَسْمَعُ فِيهِ صَرِيفَ الأَقْلاَمِ."
قَالَ ابْنُ حَزْمٍ وَأَنَسُ بْنُ مَالِكٍ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم "فَفَرَضَ اللَّهُ عَلَى أُمَّتِى خَمْسِينَ صَلاَةً ، فَرَجَعْتُ بِذَلِكَ حَتَّى مَرَرْتُ عَلَى مُوسَى فَقَالَ مَا فَرَضَ اللَّهُ لَكَ عَلَى أُمَّتِكَ قُلْتُ فَرَضَ خَمْسِينَ صَلاَةً . قَالَ فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ ، فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ . فَرَاجَعْتُ فَوَضَعَ شَطْرَهَا ، فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى قُلْتُ وَضَعَ شَطْرَهَا . فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ ، فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ، فَرَاجَعْتُ فَوَضَعَ شَطْرَهَا ، فَرَجَعْتُ إِلَيْهِ فَقَالَ ارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ ، فَإِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تُطِيقُ ذَلِكَ ، فَرَاجَعْتُهُ . فَقَالَ هِىَ خَمْسٌ وَهْىَ خَمْسُونَ ، لاَ يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَىَّ . فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ رَاجِعْ رَبَّكَ . فَقُلْتُ اسْتَحْيَيْتُ مِنْ رَبِّى . ثُمَّ انْطَلَقَ بِى حَتَّى انْتَهَى بِى إِلَى سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى ، وَغَشِيَهَا أَلْوَانٌ لاَ أَدْرِى مَا هِىَ ، ثُمَّ أُدْخِلْتُ الْجَنَّةَ ، فَإِذَا فِيهَا حَبَايِلُ اللُّؤْلُؤِ ، وَإِذَا تُرَابُهَا الْمِسْكُ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bukeyr, ona Leys, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Enes b. Malik, ona da Ebu Zer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben Mekke’de iken evimin tavanı açıldı. Cebrail inerek göğsümü açtı. Sonra onu Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman ile dolu altından bir leğen getirdi. Onun içindekileri benim göğsüme boşalttıktan sonra göğsümü kapattı. Sonra elimi tutup beni dünya semasına yükseltti. Ben dünya semasına gelince Cebrail semanın bekçisine “aç”, dedi. O “kim” diye sordu. Cebrail “bu Cebrail’dir” dedi. Bekçi “yanında kimse var mı?” dedi. Cebrail “evet, Muhammed (sav) var”, dedi. Bekçi “”ona davet gönderildi mi?” dedi. Cebrail “evet” dedi. Kapıyı açınca biz de dünya semasının üstüne çıktık. İki tarafında da karartılar bulunan, sağına baktığı zaman gülen, soluna baktığı zaman ağlayan, oturmakta olan bir adam gördük. O adam “salih Nebi’ye ve salih evlada merhaba” dedi. Ben Cebrail’e: “bu kim?” dedim. Cebrâil “o Âdem’dir. Sağ ve sol tarafındaki bu karartılar ise onun evlatlarının ruhlarıdır. Bunların sağda bulunanları cennetlikler, sol tarafında bulunanları ise cehennemliklerdir. Bundan dolayı sağ tarafına baktığı vakit güler, sol tarafına doğru bakınca ağlar” dedi. Nihayet beni ikinci semaya yükseltti. Bekçisine “aç” dedi. Bekçisi de birincisinin dediğinin aynısını ona söyledi ve sonra kapıyı açtı."
Enes der ki: (Ebu Zer) Hz. Peygamber'in (sav), semalarda Âdem, İdris, Musa, İsa ve İbrahim (Allah’ın salat ve selamları üzerlerine olsun) ile karşılaştığını söyledi ancak konumlarının nasıl olduğunu zikretmedi. Sadece, Âdem’i dünya semasında, İbrahim’i de altıncı semada gördüğünü zikretti.
Enes der ki: “Cebrail, Nebi (sav) ile birlikte İdris’in yanından geçince İdris “salih Nebi’ye ve salih kardeşe merhaba” dedi. Rasulullah (sav) "Ben “bu kim?” dedim. Cebrail “bu İdris’tir” dedi. Sonra Musa’nın yanından geçtik. O da “salih Nebi’ye ve salih kardeşe merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. Cebrail “bu Musa’dır” dedi. Sonra İsa’nın yanından geçtim. O da “salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. O “bu İsa’dır” dedi. Sonra İbrahim’in yanından geçtim. O da “salih Nebi’ye ve salih evlada merhaba” dedi. Ben “bu kim?” dedim. O “bu İbrahim’dir (as)” dedi."
İbn Şihab der ki: Bana İbn Hazm, ona da İbn Abbas ve Ebu Habbe el-Ensarî'nin haber verdiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Sonra beni alıp yükselttiler. Hatta kalemlerin cızırtısını duyacağım bir yüksekliğe kadar çıktım."
İbn Hazm ile Enes b. Malik der ki: Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben de bu farz ile birlikte döndüm. Musa’nın yanından geçerken o “Allah senin için ümmetine neyi farz kıldı” dedi. Ben “elli vakit namaz farz kıldı” dedim. O “Rabb'ine dön, şüphesiz senin ümmetinin buna gücü yetmez” dedi. Ben de Rabbime döndüm yarısını kaldırdı. Musa’nın yanına geri geldiğimde “yarısını kaldırdı” dedim. O “Rabbine dön, çünkü senin ümmetinin (buna) gücü yetmez” dedi. Ben de Rabbime müracaat edince, o kalanın yarısını da kaldırdı. Ona geri geldiğimde yine “Rabbine dön, senin ümmetinin buna gücü yetmez” dedi. Ben de ona müracaat ettim. Rabbim “Onlara, elli vaktin değerinde olan beş vakti farz kıldım. Söz benim katımda değişikliğe uğramaz” dedi. Musa’nın yanına döndüğümde bana “Rabb'ine müracaat et” dedi. Ben de “Rabbimden hayâ ettim” dedim. Sonra Cebrail beni Sidretü’l müntehâ’ya kadar alıp götürdü. Onu mahiyetlerini bilemediğim renkler bürüdü. Sonra beni cennete soktular. Cennette sıra sıra dizilmiş inciler vardı, toprağı da miskti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salât 1, 1/265
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Mirac, Sidretu'l-münteha
Namaz, Farziyeti
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Şihâb, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu (ra) şöyle demiştir:
Ben Peygamber (sav) birlikte idim. Uhud Dağını görünce "Uhud benim için altına dönüşse, borç ödemek için ayırdığım bir dinar hariç, o altından bir dinarın dahi üç günden fazla yanımda beklemesini arzu etmem." buyurdu. Sonra devamında "malı çok olan nice kimse vardır ki onlar aslında çok az şeye sahiptir. Ancak malını şöyle şöyle (iyilik yolunda) harcamış olanlar hariç" -Burada Râvî Ebu Şihâb önüne, sağına ve soluna işaret etti-. "Bunlar da pek azdır" buyurdu.
Sonra Hz. Peygamber (sav) bana "yerinden ayrılma" buyurdu ve uzak olmayan bir yere gitti. Bu sırada ben bir ses işittim de Hz. Peygamber'in yanına gitmek istedim, ancak O'nun "Ben gelinceye kadar yerinde kal" sözünü hatırladım. Gelince "ey Allah'ın Rasulü, işittiğim şey ne idi" ya da "işittiğim o ses neydi?" diye sordum. Rasulullah (sav) "sen de işittin mi?" buyurdu. Ben de "evet" dedim. Rasulullah (sav) "yanıma Cibril (as) geldi ve bana 'ümmetinden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayarak ölürse cennete girer' dedi" buyurdu. Ben "her ne günah işlerse de mi?" diye sordum. Rasulullah (sav) "evet" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17995, B002388
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ أَبِى ذَرٍّ - رضى الله عنه - قَالَ كُنْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا أَبْصَرَ - يَعْنِى أُحُدًا - قَالَ « مَا أُحِبُّ أَنَّهُ يُحَوَّلُ لِى ذَهَبًا يَمْكُثُ عِنْدِى مِنْهُ دِينَارٌ فَوْقَ ثَلاَثٍ ، إِلاَّ دِينَارًا أُرْصِدُهُ لِدَيْنٍ » . ثُمَّ قَالَ « إِنَّ الأَكْثَرِينَ هُمُ الأَقَلُّونَ ، إِلاَّ مَنْ قَالَ بِالْمَالِ هَكَذَا وَهَكَذَا » . وَأَشَارَ أَبُو شِهَابٍ بَيْنَ يَدَيْهِ وَعَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ - وَقَلِيلٌ مَا هُمْ - وَقَالَ مَكَانَكَ . وَتَقَدَّمَ غَيْرَ بَعِيدٍ ، فَسَمِعْتُ صَوْتًا ، فَأَرَدْتُ أَنْ آتِيَهُ ، ثُمَّ ذَكَرْتُ قَوْلَهُ مَكَانَكَ حَتَّى آتِيَكَ ، فَلَمَّا جَاءَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، الَّذِى سَمِعْتُ أَوْ قَالَ الصَّوْتُ الَّذِى سَمِعْتُ قَالَ « وَهَلْ سَمِعْتَ » . قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ « أَتَانِى جِبْرِيلُ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَقَالَ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِكَ لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ » . قُلْتُ وَإِنْ فَعَلَ كَذَا وَكَذَا قَالَ « نَعَمْ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Şihâb, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu (ra) şöyle demiştir:
Ben Peygamber (sav) birlikte idim. Uhud Dağını görünce "Uhud benim için altına dönüşse, borç ödemek için ayırdığım bir dinar hariç, o altından bir dinarın dahi üç günden fazla yanımda beklemesini arzu etmem." buyurdu. Sonra devamında "malı çok olan nice kimse vardır ki onlar aslında çok az şeye sahiptir. Ancak malını şöyle şöyle (iyilik yolunda) harcamış olanlar hariç" -Burada Râvî Ebu Şihâb önüne, sağına ve soluna işaret etti-. "Bunlar da pek azdır" buyurdu.
Sonra Hz. Peygamber (sav) bana "yerinden ayrılma" buyurdu ve uzak olmayan bir yere gitti. Bu sırada ben bir ses işittim de Hz. Peygamber'in yanına gitmek istedim, ancak O'nun "Ben gelinceye kadar yerinde kal" sözünü hatırladım. Gelince "ey Allah'ın Rasulü, işittiğim şey ne idi" ya da "işittiğim o ses neydi?" diye sordum. Rasulullah (sav) "sen de işittin mi?" buyurdu. Ben de "evet" dedim. Rasulullah (sav) "yanıma Cibril (as) geldi ve bana 'ümmetinden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayarak ölürse cennete girer' dedi" buyurdu. Ben "her ne günah işlerse de mi?" diye sordum. Rasulullah (sav) "evet" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kitâb fî'l-İstikrâz ve Edâi'd-Duyûn ve'l-Hacr ve't 3, 1/665
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Şihâb Abdürabbih b. Nafi' el-Kinanî (Abdürabbih b. Nafi')
5. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
Konular:
Cennet,
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Dünya, dünya hayatı
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Şirk, Şirk- Müşrik
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Osman b. Ğıyas b. Sabit, ona Ebu Osman, ona da Ebu Musa şöyle rivayet etmiştir:
Kendisi ile beraberken Hz. Peygamber (sav) Medine'deki bahçelerden birinde, elinde bulunan bir dalla su ile çamur arasına vuruyordu. Bu sırada bir adam geldi ve içeri girmek istedi. Hz. Peygamber (sav) "kapıyı aç ve gelen kişiyi cennetle müjdele" buyurdu. Gittim ve gelenin Ebu Bekir olduğunu gördüm. Hemen ona kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Ondan sonra başka bir adam geldi ve içeri girmek istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "kapıyı aç ve onu cennetle müjdele" buyurdu. Gittim ve gelenin Ömer olduğunu gördüm. Ona da kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Sonra da başka bir adam geldi ve içeri girmek istedi. Hz. Peygamber (sav) de yaslanmış bir haldeyken oturdu ve "kapıyı aç ve meydana gelecek musibetlere karşılığında onu cennetle müjdele" buyurdu. Gittim ve gelenin Osman olduğunu gördüm. Ona kapıyı açtım ve onu da cennetle müjdeledim. Hz. Peygamber'in söylediklerini kendisine ilettim. Osman da “Kendisinden yardım istenilecek olan yalnızca Allah'tır” dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21969, B006216
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ عُثْمَانَ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبُو عُثْمَانَ عَنْ أَبِى مُوسَى أَنَّهُ كَانَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى حَائِطٍ مِنْ حِيطَانِ الْمَدِينَةِ ، وَفِى يَدِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عُودٌ يَضْرِبُ بِهِ بَيْنَ الْمَاءِ وَالطِّينِ ، فَجَاءَ رَجُلٌ يَسْتَفْتِحُ ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « افْتَحْ لَهُ وَبَشِّرْهُ بِالْجَنَّةِ » . فَذَهَبْتُ فَإِذَا أَبُو بَكْرٍ ، فَفَتَحْتُ لَهُ وَبَشَّرْتُهُ بِالْجَنَّةِ ، ثُمَّ اسْتَفْتَحَ رَجُلٌ آخَرُ فَقَالَ « افْتَحْ لَهُ وَبَشِّرْهُ بِالْجَنَّةِ » . فَإِذَا عُمَرُ ، فَفَتَحْتُ لَهُ وَبَشَّرْتُهُ بِالْجَنَّةِ ، ثُمَّ اسْتَفْتَحَ رَجُلٌ آخَرُ ، وَكَانَ مُتَّكِئًا فَجَلَسَ فَقَالَ « افْتَحْ { لَهُ } وَبَشِّرْهُ بِالْجَنَّةِ ، عَلَى بَلْوَى تُصِيبُهُ أَوْ تَكُونُ » . فَذَهَبْتُ فَإِذَا عُثْمَانُ ، فَفَتَحْتُ لَهُ ، وَبَشَّرْتُهُ بِالْجَنَّةِ ، فَأَخْبَرْتُهُ بِالَّذِى قَالَ . قَالَ اللَّهُ الْمُسْتَعَانُ .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Osman b. Ğıyas b. Sabit, ona Ebu Osman, ona da Ebu Musa şöyle rivayet etmiştir:
Kendisi ile beraberken Hz. Peygamber (sav) Medine'deki bahçelerden birinde, elinde bulunan bir dalla su ile çamur arasına vuruyordu. Bu sırada bir adam geldi ve içeri girmek istedi. Hz. Peygamber (sav) "kapıyı aç ve gelen kişiyi cennetle müjdele" buyurdu. Gittim ve gelenin Ebu Bekir olduğunu gördüm. Hemen ona kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Ondan sonra başka bir adam geldi ve içeri girmek istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "kapıyı aç ve onu cennetle müjdele" buyurdu. Gittim ve gelenin Ömer olduğunu gördüm. Ona da kapıyı açtım ve onu cennetle müjdeledim. Sonra da başka bir adam geldi ve içeri girmek istedi. Hz. Peygamber (sav) de yaslanmış bir haldeyken oturdu ve "kapıyı aç ve meydana gelecek musibetlere karşılığında onu cennetle müjdele" buyurdu. Gittim ve gelenin Osman olduğunu gördüm. Ona kapıyı açtım ve onu da cennetle müjdeledim. Hz. Peygamber'in söylediklerini kendisine ilettim. Osman da “Kendisinden yardım istenilecek olan yalnızca Allah'tır” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 119, 2/528
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Osman en-Nehdî (Abdurrahman b. Mül b. Amr b. Adiy b. Vehb)
3. Osman b. Ğıyas er-Rasibî (Osman b. Ğıyas)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
KTB, ADAB
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Harise, genç bir delikanlı iken Bedir harbinde vurulup şehit oldu. Annesi Hz. Peygamber'e (sav) gelip “ey Allah'ın Rasulü, Hârise'nin benim yanımdaki konumunu biliyorsun. Eğer o cennette ise, onun acısına sabreder ve sevabını Allah'tan umarım. Eğer başka bir yerde ise, gör o zaman sen bendeki feryadı figanı” dedi. Rasulullah (sav) "yazıklar olsun sana, -aklını mı kaçırdın sen?- Cennet bir tane mi ki? birçok cennet var ve senin oğlun elbette Firdevs Cennetindedir" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31072, B003982
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ عَنْ حُمَيْدٍ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسًا - رضى الله عنه - يَقُولُ أُصِيبَ حَارِثَةُ يَوْمَ بَدْرٍ وَهْوَ غُلاَمٌ ، فَجَاءَتْ أُمُّهُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، قَدْ عَرَفْتَ مَنْزِلَةَ حَارِثَةَ مِنِّى ، فَإِنْ يَكُنْ فِى الْجَنَّةِ أَصْبِرْ وَأَحْتَسِبْ ، وَإِنْ تَكُ الأُخْرَى تَرَى مَا أَصْنَعُ فَقَالَ « وَيْحَكِ أَوَهَبِلْتِ أَوَجَنَّةٌ وَاحِدَةٌ هِىَ إِنَّهَا جِنَانٌ كَثِيرَةٌ ، وَإِنَّهُ فِى جَنَّةِ الْفِرْدَوْسِ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Harise, genç bir delikanlı iken Bedir harbinde vurulup şehit oldu. Annesi Hz. Peygamber'e (sav) gelip “ey Allah'ın Rasulü, Hârise'nin benim yanımdaki konumunu biliyorsun. Eğer o cennette ise, onun acısına sabreder ve sevabını Allah'tan umarım. Eğer başka bir yerde ise, gör o zaman sen bendeki feryadı figanı” dedi. Rasulullah (sav) "yazıklar olsun sana, -aklını mı kaçırdın sen?- Cennet bir tane mi ki? birçok cennet var ve senin oğlun elbette Firdevs Cennetindedir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 9, 2/46
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Ebu Amr Muaviye b. Amr el-Ezdî (Muaviye b. Amr)
4. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Dereceleri
KTB, ŞEHİT, ŞEHİTLİK
Şehitlik, şehitliğe özendirilmek
Siyer, Bedir Savaşı
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى بَكْرٍ الْمُقَدَّمِىُّ حَدَّثَنَا فُضَيْلُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « لَيَدْخُلَنَّ مِنْ أُمَّتِى سَبْعُونَ أَلْفًا - أَوْ سَبْعُمِائَةِ أَلْفٍ - لاَ يَدْخُلُ أَوَّلُهُمْ حَتَّى يَدْخُلَ آخِرُهُمْ ، وَجُوهُهُمْ عَلَى صُورَةِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ » .
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Fudayl b. Süleyman, ona Ebu Hâzım, ona da Sehl b. Sa'd'ın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ümmetimden yetmiş bin yahut yedi yüz bin (kişi hesapsız cennete) girecektir. İlk giren ile son giren aynı anda girecektir. Bunların yüzleri, ayın on dördündeki dolunay şeklinde parıldayacaktır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32561, B003247
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى بَكْرٍ الْمُقَدَّمِىُّ حَدَّثَنَا فُضَيْلُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « لَيَدْخُلَنَّ مِنْ أُمَّتِى سَبْعُونَ أَلْفًا - أَوْ سَبْعُمِائَةِ أَلْفٍ - لاَ يَدْخُلُ أَوَّلُهُمْ حَتَّى يَدْخُلَ آخِرُهُمْ ، وَجُوهُهُمْ عَلَى صُورَةِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Fudayl b. Süleyman, ona Ebu Hâzım, ona da Sehl b. Sa'd'ın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ümmetimden yetmiş bin yahut yedi yüz bin (kişi hesapsız cennete) girecektir. İlk giren ile son giren aynı anda girecektir. Bunların yüzleri, ayın on dördündeki dolunay şeklinde parıldayacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Halk 8, 1/848
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
3. Fudayl b. Süleyman en-Nümeyri (Fudayl b. Süleyman)
4. Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî (Muhammed b. Ebu Bekir b. Ali b. Ata b. Mukaddem)
Konular:
Cennet,
Cennet, cennet müslümanlara aittir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Seçki, İslam İnancı
حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ قَالَ حَدَّثَنِى سِمَاكٌ الْحَنَفِىُّ أَبُو زُمَيْلٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ خَيْبَرَ أَقْبَلَ نَفَرٌ مِنْ صَحَابَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا فُلاَنٌ شَهِيدٌ فُلاَنٌ شَهِيدٌ حَتَّى مَرُّوا عَلَى رَجُلٍ فَقَالُوا فُلاَنٌ شَهِيدٌ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"كَلاَّ إِنِّى رَأَيْتُهُ فِى النَّارِ فِى بُرْدَةٍ غَلَّهَا أَوْ عَبَاءَةٍ." ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَا ابْنَ الْخَطَّابِ اذْهَبْ فَنَادِ فِى النَّاسِ إِنَّهُ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلاَّ الْمُؤْمِنُونَ." قَالَ فَخَرَجْتُ فَنَادَيْتُ
"أَلاَ إِنَّهُ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلاَّ الْمُؤْمِنُونَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
868, M000309
Hadis:
حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ قَالَ حَدَّثَنِى سِمَاكٌ الْحَنَفِىُّ أَبُو زُمَيْلٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ قَالَ حَدَّثَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ قَالَ لَمَّا كَانَ يَوْمُ خَيْبَرَ أَقْبَلَ نَفَرٌ مِنْ صَحَابَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا فُلاَنٌ شَهِيدٌ فُلاَنٌ شَهِيدٌ حَتَّى مَرُّوا عَلَى رَجُلٍ فَقَالُوا فُلاَنٌ شَهِيدٌ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"كَلاَّ إِنِّى رَأَيْتُهُ فِى النَّارِ فِى بُرْدَةٍ غَلَّهَا أَوْ عَبَاءَةٍ." ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَا ابْنَ الْخَطَّابِ اذْهَبْ فَنَادِ فِى النَّاسِ إِنَّهُ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلاَّ الْمُؤْمِنُونَ." قَالَ فَخَرَجْتُ فَنَادَيْتُ
"أَلاَ إِنَّهُ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلاَّ الْمُؤْمِنُونَ."
Tercemesi:
Bana Züheyr b. Harb, ona Haşim b. el-Kasım, ona İkrime b. Ammar, ona Simak el-Hanefî Ebu Zümeyl, ona Abdullah b. Abbas, ona Ömer b. Hattab (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hayber gününde Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bazıları gelip falanca şehittir demişlerdi. Sonunda bir adamın yanından geçmiş ve falanca da şehittir demişlerdi. Hz. Peygamber (sav); "hayır! Ben onu ganimetten izinsiz aldığı bir hırka sebebiyle cehennemde gördüm" buyurdu. Sonra şunları söyledi:
"Ey Hattab oğlu! Gidip insanlar arasında şunu duyur: İman etmeyenlerden başkası cennete giremez." Hz. Ömer (sav) şöyle dedi: Ben de gidip; "cennete iman edenlerden başkası giremez" diye insanlara ilan ettim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 309, /68
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Zümeyl Simak b. Velid el-Hanefî (Simak b. Velid)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Şehit, Malını, ailesini ve canını korurken ölen şehittir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1560, M000533
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ح
وَحَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ كِلاَهُمَا عَنِ الأَعْمَشِ بِهَذَا الإِسْنَادِ غَيْرَ أَنَّهُمَا قَالاَ
"مَا أَنْتُمْ يَوْمَئِذٍ فِى النَّاسِ إِلاَّ كَالشَّعْرَةِ الْبَيْضَاءِ فِى الثَّوْرِ الأَسْوَدِ أَوْ كَالشَّعْرَةِ السَّوْدَاءِ فِى الثَّوْرِ الأَبْيَضِ." وَلَمْ يَذْكُرَا "أَوْ كَالرَّقْمَةِ فِى ذِرَاعِ الْحِمَارِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki'; (T)
Bize Ebu Kureyb, ona Muaviye, o ikisine el-A'meş bu isnad ile rivayet etmekle birlikte ikisi de şöyle demiştir:
"O gün siz, insanlar arasında ancak siyah öküz üzerindeki beyaz bir kıl ya da beyaz öküz üzerindeki siyah bir kıl gibi olacaksınız" demekle birlikte "yahut da eşeğin bacağındaki rakme (denilen seki) gibi" ibaresini zikretmediler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 533, /114
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Hz. Peygamber, ümmet sevgisi
Hz. Peygamber, üslubu, edebi sanatlar,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28022, D003987
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ الْفَضْلِ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ - يَعْنِى ابْنَ عَمْرٍو النَّمَرِىَّ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ أَخْبَرَنِى أَبَانُ بْنُ تَغْلِبَ عَنْ عَطِيَّةَ الْعَوْفِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"إِنَّ الرَّجُلَ مِنْ أَهْلِ عِلِّيِّينَ لَيُشْرِفُ عَلَى أَهْلِ الْجَنَّةِ فَتُضِىءُ الْجَنَّةُ لِوَجْهِهِ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ."
[قَالَ وَهَكَذَا جَاءَ الْحَدِيثُ دُرِّىٌّ. مَرْفُوعَةُ الدَّالِ لاَ تُهْمَزُ.]
[وَإِنَّ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ لَمِنْهُمْ وَأَنْعَمَا.]
Tercemesi:
Bize Yahya b. Fadl, ona Vüheyb, (İbn Amr Nemrî), ona Harun, ona Eban b. Tağlib, ona Atiyye Avfi, ona da Ebu Said el-Hudri'den rivayet olunduğuna göre; Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"(Cennette) cennetin en yüksek yerlerinin halkından olan bir kimse (kendi makamının aşağısında bulunan) cennet (ehlin)e bakar da (aşağıda bulunan) cennet (ehlinin yüzü onun) yüzünün parlaklığı ile aydınlanır. (Çünkü o makamda bulunan cennet ehlinin) yüzleri inci parlaklığında bir yıldız gibidir."
[(Musannif Ebû Davud rivayetine devam ederek şöyle) dedi: Bu hadis (bana) böyle "dürriyyûn" (şeklinde ki kıraatla, yani) hemzesiz ve ötreli dal harfiyle geldi.]
[(Ebû Davud rivayetine şöyle devam etti): Ebû Bekir ile Ömer de onlardandır. (Şu farkla ki Ebu Bekir ile Ömer), fazilet ve (büyük nimetlere erişme cihetiyle onlardan) daha da üstündürler.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Hurûf ve'l-Kıraât 19, /912
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Hasan Atiyye b. Sa'd el-Avfî (Atiyye b. Sa'd b. Cünade)
3. Ebu Sa'd Eban b. Tağlib el-Ceriri (Eban b. Tağlib)
4. Ebu Abdullah Harun b. Musa el-A'ver (Harun b. Musa)
5. Ebu Amr Vüheyb b. Amr en-Nemrî (Vüheyb b. Amr b. Osman)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Fadl el-Harakî (Yahya b. Fadl b. Yahya b. Keysan)
Konular:
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Cennet, Dereceleri