832 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona da Ebu Musa el-Eş'arî rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Hz. Peygamber'le (sav) birlikte yürüyordum Ensardan birinin bahçesine girdi ve tuvalet ihtiyacını karşıladı. Ardından bana, "Ey Ebu Musa! Kapıya dikkat et de hiç kimse izinsiz yanıma gelmesin." dedi. Derken bir adam gelip kapıyı çaldı. "Kim o?" diye sordum. "Ebu Bekir." diye cevap verdi. "Ya Rasulallah! Bu gelen Ebu Bekir'dir. Yanınıza gelmek için izin istiyor." dedim. "Ona izin ver ve kendisini Cennet'le müjdele!" buyurdu. Ebu Bekir içeri girdi ve kendisini Cennet'le müjdeledim. Sonra başka bir adam geldi ve kapıyı çaldı. "Kim o?" diye sordum. "Ömer." diye cevap verdi. "Ya Rasulallah! Bu gelen Ömer'dir. Yanınıza gelmek için izin istiyor." dedim. "Ona kapıyı aç ve kendisini Cennet'le müjdele!" buyurdu. Ben de kapıyı açtım ve kendisini Cennet'le müjdeledim. Ardından bir başka adam daha geldi. Kapıyı çaldı. "Kim o?" dedim. "Osman." diye cevap verdi. "Ya Rasulallah! Bu gelen Osman'dır. Yanınıza gelmek için izin istiyor." dedim. "Ona kapıyı aç ve başına gelecek bir musibet karşısında kendisini Cennet'le müjdele!" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: Bu, hasen sahih bir hadistir. Bu hadis, Ebu Osman en-Nehdî yoluyla bir çok kişiden rivayet edilmiştir. Bu konuda Cabir (b. Abdullah) (ra) ve (Abdullah) b. Ömer'den de (r. anhümâ) rivayet bulunmaktadır.
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.
İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onlara kılavuz olup kendilerini altlarından ırmaklar akan nimet dolu cennetlerde ağırlar.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Ebu Şihâb, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu (ra) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sav) birlikte idim. Uhud Dağını görünce "Uhud benim için altına dönüşse, borç ödemek için ayırdığım bir dinar hariç, o altından bir dinarın dahi üç günden fazla yanımda beklemesini arzu etmem." buyurdu. Sonra devamında "malı çok olan nice kimse vardır ki onlar aslında çok az şeye sahiptir. Ancak malını şöyle şöyle (iyilik yolunda) harcamış olanlar hariç" -Burada Râvî Ebu Şihâb önüne, sağına ve soluna işaret etti-. "Bunlar da pek azdır" buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav) bana "yerinden ayrılma" buyurdu ve uzak olmayan bir yere gitti. Bu sırada ben bir ses işittim de Hz. Peygamber'in yanına gitmek istedim, ancak O'nun "Ben gelinceye kadar yerinde kal" sözünü hatırladım. Gelince "ey Allah'ın Rasulü, işittiğim şey ne idi" ya da "işittiğim o ses neydi?" diye sordum. Rasulullah (sav) "sen de işittin mi?" buyurdu. Ben de "evet" dedim. Rasulullah (sav) "yanıma Cibril (as) geldi ve bana 'ümmetinden her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayarak ölürse cennete girer' dedi" buyurdu. Ben "her ne günah işlerse de mi?" diye sordum. Rasulullah (sav) "evet" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah tebâreke teâla 'Ben iyi kullarım için hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insanın aklına, hayaline gelmeyecek birtakım nimetler hazırladım' buyurmuştur." Ardın dan Ebu Hureyre şöyle dedi: İsterseniz şu âyeti okuyun "Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez." Bize Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre aynı hadisin benzerini rivayet etmiştir. Süfyân'a "(bu hadisi) Peygamber'den mi rivayet ettin yoksa içtihadınla mı söylüyorsun?" diye soruldu. O da "rivayet olmasaydı Ebu Muâviye, A'meş'ten o da Ebu Salih ne aktaracaktı ki?" Ebu Hureyre ayette geçen (قُرَّةِ) kelimesini çoğul olarak (قُرَّاتِ) şeklinde okudu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İsa b. Musa arasında inkıta vardır. Aynı şekilde İsa ile Rakabe arasında da inkıta vardır (Fethü'l-Bârî, Dârü'l-Ma'rife, VI, 290).